28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Oya Baydar. Cöplüğün Ceneralini Insanlarda farkındalık geiistirebilmek icin kaleme aldığını belirtlyor, Q tanımıyor, evet karamsarım, ama ™" umutsuz değilim. Insandan, dün- yadan ve ülkeden umudumu hiçbir za- man kesmedim ben. Umudun sonu in- sanın ve insanlığın sonudur çünkü. "ROMAN, İNSANLIK DURUMLARIYLA BİR HESAPLAŞMA" -Kuşaktaşlannız da bellek yitimi, unutma üzerine geçmiş dönemde ka- lem oynattılar. Yeni dönem yazarhrmı (gençleri) nasıl değcrlendiriyorsunuz? Sanki onların bu işlerle pek alaknsı yok gibi... - Genç yazarları bir kalemde silme- yelim. Onlar bellek yitiminden söz ederken bireysel olana eğiliyorlar. Bi- reyin kendisiyle ilgili iç hesaplaşmala- rını, tekil insanı anlatmaya çahşıyorlar. Çünkü dünyada olup bitenler, yaşa- makta olduğumuz dönem onları çok ürküttü. Bizim kuşak gibi korkularını yenecek araçlara, inançlara da sahip değiller. Bir de demin sözünü ettiği- miz merkez veya merkezler, üç may- mun virüsünü fena aşıladılar genç ku- şaklara. Gerçi bizlere de bulaşrnıştı ama yine de dünyanın ve ülkenin epeyce farklı bir döneminde bu virüs- le mücadele cesaretini bulabilmiştik. Mesele farkındalık geliştirebilmekte, bu roman da ınsanlarda farkındalık geliştirmek için yazıldı zaten. -Peki, geleceği yazmak için sizce geçmişle hesaplaşmanm yapdmış mı olması lazım? -Bu romanda geçmiş ve gelecek tü- müyle alegorik kavramlar. Ama gele- ceğe dair bir roman kurgusu yapabil- mek için geçmişe ve bugüne ilişkin belli bir farkındalık düzeyi geliştirmiş olmak gerekir kuşkusuz. -5u bağlamda Cöplüğün Gene- ral'ine bir tür hesaplaşma romanı ola- rak bakabüir miyiz? - Bir edebi tür olarak roman bence insanla ve insanın toplum içindeki in- sanlık durumlarıyla hesaplaşmadır, okuru bu hesaplaşmaya çağırmasıdır zaten. Cöplüğün Generali de bunu yapmaya çalışıyor. -Roman içindeki romanda, daha doğrusu "bitmemiş bir roman tasla- ğı "nda yazann notları yer ahyor bö- lüm sonlarmda. Bu bir ilk sanınm? Biryerde de tanrı yazarhktan sıkıldığını söyler romandakiyazar. - Ilk mi bilmiyorum, ama ben de yazarken böyle not- lar alırım. Mesela yazdığım bölümü beğenmem, "tekrar yaz bunu" diye not alırım, "burada anlatım harcıalem veya zayıf, son okumada gözden geçir" diye not alı- rım, hatta "yok artık, deve" diye not aldığım da olur çok abartık bir şey yazmışsam. Tabii roman taslağımı göz- den geçirip son halini verir- ken bu notlara göre düzelt- meye çalışırım metni. Bura- da, romandaki yazarın not- larını silmeden, olduğu gibi aktardım. Tann yazarlığa ge- lince, roman yazan haddi olmayarak küçük bir tanrı- dır zaten. Istediği kahrama- nını öldürür, istediğini yaşa- tır, kaderlerine hükmeder onlann. Bunun hissedilmesi yazarken de okurken de bi- raz sıkıcıdır. Ben yazarken olaylann gelişmesini ve sonlarını kah- ramanlarıma bırakmayı, onların peşin- den sürüklenmeyi severim. Böyle hem daha eğlenceli, hem de daha işlek olur yazma edirrii. -Romanda medyaya da büyük eleş- tiri var, pek çok şeyin sorumlusu ka- bul ediliyor. Unutmanm toplumsal bellekteki en büyük tetikçisi medya mı? - Medya sadece araç. Toplumsal bel- leği karartmaktan fayda umanlar, ideolojik merkezler ve onlann devleti, iktidandır. Çağımızda medya bu mer- kezlerin emrindedir. -Romanda halk da medyaya yükle- nir! Her şeyi çarpıttığmı söyler. Biraz da iktidar dilini takınır böylelikle halk, ne dersiniz? -Doğru, derim ve şunu eklemek iste- rim: Gerçekten de medyada aktarılan haberlere karşı bir güvensizlik söz ko- nusu, bunun haklı temelleri de var. Ama bizi huzursuz edecek, kendi suç payımızı hissettirecek şeylere inanmak istemeyiz, kendi bulunduğumuz tara- hn aleyhine olan haberleri, görüntüleri yüzde yüz doğru da olsa kolay kolay kabullenemeyiz. Bir örnek: Tarlalar- dan, çöplüklerden, kuyulardan, deniz- lerden çıkan bombaları, silahları, mü- himmatı bazılanmız görmek istemiyor, görse de inanmak istemiyor, çünkü doğruluğuna ve haklılığına iman ettiği bir kesimin suçlarının delilleri bunlar. Çok insani bir durum. Bu konuda suç medyada değil kesinlikle bizde. -Son olarak, romandan sıyrûtrsak Oya Baydar olarak geleceğe nasıl bakı- yorsunuz? Bundan önceki sohbetimiz- de oldukça umutsuzdunuz! - Daha önce de söylediğim gibi kö- tümserim, ama umutsuz değilim. Ça- tışmalardan da geçsek, acılar da yaşa- sak, toplumun kabuğunu çatlatmaya başladığrnı hissediyorum. Gelecek ku- şakların yeni insanlarının insanlığın özgürlüğü, barış ve adalet için yeni sözler söyleyeceğini, çatışmasız yeni yöntemler bulacağını düşünüyorum. • erdemoztop@gmail.com ALPER HASANOĞLU TERAPİSTİ ARKA BAHÇESİ Aşk, birliktelik ve sadakat üstüne bilmediklerimiz... Deneyimli bir psikoterapist olan Alper Hasanoğlu, bu kitapta hayatın anlamı, can sıkıntısı, aşk, birlikteiik ve sadakat konularında birbirinden ilginç metinleri bir araya getiriyor. Bireyin kendini tanımasını ve yüzleşmesini, ikili ilişkilerde ötekini anlamayı ve dinlemeyi derînliğine ele alan Hasanoğlu, edebiyata uzanan imgeler dünyası eşliğinde yepyeni bir pencere açıyor. Cöplüğün Generali/ Oya Baydar/ Can Yaymları/'256 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1 0 2 1 SAYFA 5
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear