02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Nejat ESLEN Emekli Tuğgeneral "Politika yönlendiren akıldır, savaş ise sadece araçtır." Carl von Clausewitz "Terörle mücadele bıçakla çorba içmek kadar zahmetlidir." T.E.Lawrence Askeri ve politik iradenin analizi çerçevesinde C S TRATEJİ riskler taşıdığı söylenebilir. Ancak, riski olmayan politik eylem ve askeri harekat yok gibidir. O halde, Türkiye’nin sınır ötesi harekat için oluşturacağı kararı etkileyecek bir başka ana unsur da risk yönetimidir. Yani Türkiye, mevcut riskler ve müdahale durumunda oluşacak riskler ile müdahale edilmemesi durumunda, zaman içinde ortaya çıkabilecek riskleri mukayese ederek karara gidebilecektir. üyük Ortadoğu Projesi’nden ve AB sürecinden cesaretlenen bölücü unsurlar, AB sürecinin tıkanması, bu süreci kullanarak politik amaçlarına ulaşma olasılığının tükenmesi ile şiddet kullanarak ve terörü yayarak gayretlerini sürdürmeye başladı. İklim şartlarının değişmesi ile kırsalda terör eylemleri başlatıldı; Ankara’daki terör eylemi ile ise bölücü amaçlar güdenler, gerektiğinde yeteneklerini şehirlere yayabileceğini göstererek soruna farklı bir boyut kazandırdı. Terör eylemlerin ve şehit cenazelerinin artması ile de Irak’ın Kuzeyi’ne sınır ötesi harekat yapılması tartışmaları yeniden gündemdeki yerini aldı. B Sınır ötesi harekat ‘POLİTİK OTORİTENİN İRADESİ’ PKK PAZARLIK UNSURU Aslında her şey 2007 sonunda Kerkük’ün geleceğini belirleyecek referanduma endeksli. Türkiye bir yanda PKK’nın terör eylemleri ile meşgul edilirken diğer yanda, Kerkük’ün Kürt bölgesine dahil edilmesini isteyenler bu konuda Türkiye’yi ikna etmek için PKK’yı bir stratejik manivela, pazarlık unsuru olarak kullanıyorlar.Türkiye’nin PKK’ya karşı iradesi, test edilmektedir. PKK’ya karşı Irak’ın kuzeyinde irade kullanamayan Türkiye’nin Kerkük için irade kullanması beklenmemelidir. Konu ile ilgili olarak süregelen tartışmalara ise genelde rasyonel düşünce ile birlikte farklı önyargılar da egemen oluyor. Oysa konu, stratejik düşünme mantığı ve sistematiği içinde ele alındığında, olası sınır ötesi harekat için karara ulaştıracak birinci ve en önemli etkenin içinde bulunduğumuz koşullarda, Türkiye’nin etkilenen bölgesel güvenlik çıkarları ve bu çıkarların etkilenme şiddeti olduğu söylenebilir. Bir başka deyişle, Irak’ın Kuzeyi’nde üslenmiş olan PKK unsurları, Türkiye’nin yaşamsal güvenlik çıkarlarını tehdit etmektedir ve eğer zamanında ciddi tedbirler alınmaz ise bu tehdit, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü ve üniter yapısını etki altına alma potansiyeline de sahiptir. Bu nedenle de sınır ötesi harekat, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın da ifade ettiği gibi yararlar sağlayabilecektir. Ancak, karara götürecek tek unsur etkilenen güvenlik Erdoğan çıkarları değildir. Kararı PKK, Kerkük’ün Kürt bölgesine dahil edilmesinin Türkiye’ye kabul ettirilmesi için bölgesel bir araç olarak kullanılıyor. Sınır ötesi bir operasyon bu amacı ortadan kaldırmak için gündeme gelirken, askeri irade oluşmuş durumda. En büyük sorun ise siyasi iradenin oluşmaması… etkileyecek iç ve dış dinamiklerin de dikkate alınması gerekir. İç dinamikler içinde halkın sınır ötesi harekat için vereceği destek en önemli etkendir ve bu konuda bir sorun olmadığı bilinmektedir. Kararı etkileyecek iç dinamikler içindeki en önemli unsurlardan biri de politik iradedir. Politik otorite, eğer askerlerden bir talep gelirse, sınır ötesi harekatın mümkün olabileceğini ifade etmiştir. Bu ifade sorumluluğu devretme çabası olarak değerlendirilebilir. Aslında bu ifade, konu ile ilgili sağlam bir politik iradenin olmadığını göstermektedir. Çünkü, politik otorite, terörle mücadelede asli sorumluluğun kendisine ait olduğunu, verilecek sınır ötesi harekat kararının, askeri değil, politik bir karakter taşıdığını ve bu sorumluluğun devredilemeyeceğini bilmesi gerekir. Ayrıca, politik otorite, askerlerin de görüşlerini dikkate alarak, olası harekattan beklenen politik sonuçları tanımlamaktan, harekatın politik sonuçlarını askerlerden talep etmekten, bu amaçla gereken kaynakları sağlamaktan ve uygulama için uygun politik ortamı oluşturmaktan da sorumludur. Askerlerin görevi ise politikacının tanımlayacağı politik amaçları sağlamak için askeri hedefleri seçmek, planlama yapmak ve uygulamaktır. Eğer, PKK ile mücadele konusunda sağlam bir politik irade oluşmuş olsa idi, PKK’yı Irak’ın Kuzeyi’nde Barzani himaye ettiğine göre, askeri gücün bölgede doğrudan kullanılmasından önce, Türkiye elindeki ciddi kozları kullanabilir, Irak’ın Kuzeyi’ne elektrik verilmesini durdurabilir, Türk işadamlarının Irak’ın Kuzeyi’ndeki yatırımlarını kesebilir, Türk hava sahasını Kürt uçaklarına kapatabilir, Habur sınır kapısından geçişleri yavaşlatabilir ve hatta bu kapıyı kapatabilirdi. Ayrıca, bu kapsamda, Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme çabalarının sürdürüldüğünü ve su zengini Anadolu’nun Doğusu’nun da bu kapsamda hedefe dönüştürüldüğünü, PKK’nın ise Ortadoğu jeopolitiği içinde bu amaçlar için kullanıldığını da görmek gerekir. Sınır ötesi harekatın Sınır ötesi harekatın politik amacını ve bu harekattan beklenen hasılayı politik otorite belirleyecektir. Karar verildiği takdirde, sınır ötesi harekatın icrası ile TSK unsurlarının Irak sınırının 1520 km derinliğinde bir "güvenlik kuşağı’’ oluşturması ile PKK’nın sızmalarını önleme istikametinde yararlar sağlanabilecek; kesin sonuç sağlamasa bile kritik bölgelere yapılacak akın tipi operasyonlarla PKK unsurları etkisizleştirilebilecek, bu mücadele için gerekli olan inisiyatif ve psikolojik üstünlük sağlanabilecektir. Böylesine bir operasyonun, işgal amacı gütmediği ve savunma amaçlı olduğu uluslararası kamuoyuna anlatılabilecektir. TSK, Türkiye içinde dağlarda PKK’nın uzantıları, yani parmakları ile mücadele etmektedir; oysa PKK’nın bedeni ve başı, yani beyni Irak’ın Kuzeyi’ndedir. Askeri stratejinin başarılı olması için öncelikle beynin etki altına alınması gerekir. Sınır ötesi atalet ise hem PKK ile mücadeleyi zora sokabilecek hem de TSK’nın ve Türkiye’nin Irak’ın Kuzeyi’ndeki ve sorunlu başka bölgelerdeki caydırıcı etkisine ve Türkiye’nin çıkarlarına darbeler vurabilecektir. Harekatın icrasından önce ise, mevcut imkanlarla askeri hedeflerin elde edilip edilemeyeceğinin, askeri hedeflerin elde edilmesi ile politik amaçların sağlanıp sağlanamayacağının, harekatın maliyetinin elde edilmesi beklenen sonuçlara değip değmeyeceğinin hesaplanması gerekir. Karara ve eyleme esas olacak kilit unsur politik iradedir. Politik iradenin kullanılmamasının veya yanlış kullanılmasının bedelini Türk halkı ödemektedir ve ödemeye devam edecektir. Politik irade ile asker arasındaki görüş farklılığı, PKK ile mücadele stratejisinin en ciddi kırılganlığına neden olmaktadır. Politik irade oluşturmak için ise öncelikle bu konuda bir "niyet’’ olması gerekir. Oysa, politik otoritenin irade oluşturma kapasitesinin ve niyetinin olmadığı açıkça görülmektedir. İşte bu husus, PKK ile mücadeledeki en ciddi sorunu oluşturmaktadır. Büyükanıt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle