Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
C S Nicolas Sarkozy’nin de önerilerine kulak asmayan Kaczynskiler, zirveden çıkan karardan oldukça memnun görünüyorlar. Kritik geçen ilk günde oylama sistemi konusunda anlaşmaya yanaşmayan Kaczynskiler, "Oy oranımız için Nazilerin öldürdüğü Lehleri de hesaba katın" diyerek zirveyi krize dönüştürmekten çekinmeyeceklerini açıkça belli edip Merkel’i kenara sıkıştırmayı başardılar. Sonunda tam da Kaczynskilerin istediği gibi Polonya, zirveyi krize sürüklemek pahasına da olsa, "daha acı hapları yutmak zorunda kalmadı" ve "yeni sistemde etkin bir rol kapmayı" başardı. "İkili çoğunluk" sisteminin yeni reform anlaşmasının yürürlüğe gireceği 2009 yılı yerine 2017’ye ertelenmesi ile Polonya ikna edildi. TRATEJİ 13 geleceği son anda belirsizlikten kurtarıldı… Devleti’ hayal oldu göstergesi olmaktan oldukça uzak aslında. Anayasa karşıtlarının istediği gibi "Avrupa süper devleti"nin yolunu açacak AB marşı ve bayrağından vazgeçildiği gibi oylama sistemi konusunda Polonya’ya, AB Dışişleri Bakanı’nın atanması konusunda da İngiltere’ye tavizler verilerek zirve krize dönüşmekten son anda kurtarıldı. Zirveden çıkan karar, Avrupa’ya ihtiyaç duyduğu işlerliği kazandırmak yerine üye devletlerin hükümetleri arasında kırmızı çizgiler üzerine kurulu güçlü bir pazarlık sonucu ortaya çıkan, tatmin edici olmaktan uzak, "güçlü Avrupa" tasarımının oldukça gerisine düşen zayıf bir Kaczynski metin. ‘REFORM’ SON DAKİKADA KURTARILDI İki yıl süren belirsizliğin ardından AB anayasasının yerini alacak daha dar kapsamlı bir reform anlaşması üzerinde varılan uzlaşı ile Birlik, anayasal çıkmazdan kurtulmuş görünüyor. Portekiz’in dönem başkanlığında Temmuz ayının sonunda toplanacak hükümetlerarası bir konferansın Ekim ayının sonuna kadar hazırlayacağı anlaşma metni ancak tüm üyeler tarafından onaylanması durumunda yeni reform sözleşmesi yürürlüğe girecek. Bu kez İrlanda Cumhuriyeti, Hollanda ve Danimarka dışında reform sözleşmesi referanduma sunulmadan ulusal parlamentolarda onaylanacak. Herhangi bir aksaklık yaşanmayıp 2009 yılı Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce sözleşme yürürlüğe girdiği takdirde, altı aylık dönem başkanlığı yerine atanacak AB Konseyi Başkanıyla, Nice II dönemi başlamış olacak. Böylece beş yıl önce başlatılan anayasa projesinin yerini anayasanın oldukça gerisinde yeni bir anlaşma metni alacak. Üzerinde güçlükle uzlaşılan reform sözleşmesi için oluşturulan yol haritası Barroso’nun söylediği üzere "Avrupa’nın doğru yönde doğru adımları attığı"nın bir Merkel Deutsche Welle: Polonya’nın karekök ısrarı Hubert Wohlan "Son dönemde Polonyalılar, Avrupalıları, özellikle de Almanları, sinir ediyor. Avrupa Birliği Konseyi’ndeki oy dağılımının karekök sistemiyle yapılmasını öneriyorlar ve bu yöntem için sanki herşeyi feda etmeye hazır gibi görünüyorlar. Bu eski Avrupa için kaldırabileceğinden çok fazla. Ancak karekök sistemi için sadece bir Başbakanın, onun Devlet Başkanı olan ikizinin ve hükümetteki ‘Hukuk ve Adalet Partisi’ taraftarlarının ölmeye hazır olduklarını düşünmek yanlış olur. Bu öneri, Polonya’nın küçük koalisyon partisi ve Alman Hristiyan Demokratları ile yakın ilişkisi bulunan muhalefetteki Halk Platformu Partisi tarafından da destekleniyor. Karekök çılgınlığına sadece muhalefetteki Demokratik Sol İttifak Partisi karşı çıkıyor. Partiyi, sosyal demokratlara dönüşmüş olan eski komünistler oluşturuyor. Demokratik Sol İttifak Partisi’nin temkinli yaklaşması aslında anlaşılır bir durum. Onlar hükümetteyken Polonya, Avrupa Birliği üyesi olmuştu. Eğer onlar da bugün karekök sistemi için öleceklerini söyleseler pek inandırıcı olmazdı. Polonyalılar, Avrupa Birliği’nin çoğunluğunun kendilerine neden bloke edici ya da Birliği imha etmek isteyen bir ülke gibi baktıklarını anlayamıyorlar. Bununla birlikte Polonya, çifte çoğunluk ve Anayasa Anlaşması’na dair düşüncelerinde yalnız olmadığını hissediyor. Çek Cumhuriyeti’nden kuvvetli destek geliyor. Slovakya ve Litvanya ise Polonya’yı sessizce destekliyor. İspanya Başbakanı Zapatero ve Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Polonya’nın duruşunu en azından anladıklarını belirtiyorlar. Polonyalıları en çok şaşırtan ise Alman siyasetçilerin, özellikle de Avrupa Parlamentosu’nda olanların, sahtekarlığı. Hiçbiri İngiltere’nin Anayasa Anlaşması konusundaki duruşunu eleştirmeye cesaret edememişti. Anlaşılan cesaretleri sadece Polonya’ya yetiyor. Mükemmel Alman demokratları, halen küçük ülkelere büyüklere olduğundan daha farklı davranıyor. Başbakan Kaczynski dikkat çekmeyi seviyor o yüzden, karekök sistemi için ölmeye ve vetosunu kullanmaya hazır olduğunu Avrupa Birliği Zirvesi’nde açıkladı. Bu mesajın muhatabı Avrupa olsa da bunun yarattığı siyasi etki Polonya seçmenini hedef alıyor. Ancak Polonya’daki inatçı şövalyeler, biraz daha fikir alış verişi yapmayı, biraz diplomasiyi kullanmayı ve bu kadar açık bir şekilde meydan okumamayı öğrenebilirler. Aynı zamanda Avrupa’nın büyük ülkeleri de Birliğin, 27 ülkeden oluştuğunu anlamalı. AlmanFransız motor sistemi uzun zamandır işlemiyor. Almanya’nın eski Başbakanı Gerhard Schröder’in en sevdiği kelime olan ‘Basta’ yöntemi de artık uygulanamaz. Almanya Başbakanı Angela Merkel bunun farkına varmış durumda ve bir çok üyeyi kendi tarafına çekmiş durumda. Hatta Polonyalılar da ölmek istemedikleri zamanlar Merkel’in yanında yer alıyorlar."