02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 Armağan KULOĞLU E. Tümgeneral Stratejik önemi, Türkiye’nin politikaları ve AB’nin etkisi… C S TRATEJİ Helsinki Zirvesi’nde Türkiye, AB’ye aday ülke olarak kabul edilirken önüne konan şartlardan bir tanesi de Kıbrıs konusunun dört yıl içinde bir çözüme kavuşturulması isteğidir. AB burada Kıbrıs sorununun çözümünde Türkiye’yi tek taraflı olarak yükümlülük altına sokmuş, Yunanistan’ı ise serbest bırakmış, Türkiye ve KKTC’yi zor durumda bırakmıştır. AB, Kıbrıs’ta jeopolitik çıkar sağlamak için, 1960 yılından günümüze kadar meydana gelen olayları ve Adadaki mevcut de facto durumu hiç olmamış gibi kabul ederek, Kıbrıs sorununa kalıcı ve tarafları tatmin eden bir çözüm bulmadan, uluslararası hukuku da çiğneyerek, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni Ada’nın tamamını temsilen üyeliğe kabul ederek, Türkiye’nin Ada üzerindeki ahdi hukukunu ihlal etmiş, hak ve menfaatlerini de yok saymıştır. Ayrıca AB’nin yarattığı oldubittiler, TürkiyeAB ilişkilerinde ciddi gerginliklerin yaşanmasına sebep olmuştur. GKRY, Türk tarafının iç ve dış baskılar nedeniyle kabul ettiği ve bununla çözümden yana olduğunu göstermek istediği, Kıbrıs Türkünü ve idaredeki etkinliğini en fazla 15 yıl içinde yok etmeyi öngören BM çözüm planını kabul etmemiştir. GKRY, AB tarafından Kıbrıs Cumhuriyeti olarak birliğe kabul edileceğini garanti altına aldığından bu kadar süre beklemeyi dahi kabullenememiştir. AB’nin, Kıbrıs’ta iki devletli bir çözüme ulaşılmadan ve Türkiye ile AB arasındaki durum netleşmeden GKRY’nin, Kıbrıs’ın tümü adına AB’ye kabul etmesinin yarattığı sıkıntılar bilinmektedir. AB, GKRY’yi sadece kendi adına içine alması halinde, otomatikman bölünmüşlüğü kabul etmek zorunda kalacağından Kıbrıs’ın bütünü adına almayı tercih etmiştir. AB, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kıbrıs’ta işgalci kuvvet olarak nitelendirilmesi, Türkiye’nin Kıbrıs’ta ve dolayısı ile Doğu Akdeniz’de etkinliğinin ortadan kaldırılması, Kıbrıs Türkünün yönetimden tasfiye edilerek adada bir azınlık durumuna dönüştürülmesi sonuçlarını ortaya çıkaracağından GKRY’nin Kıbrıs’ın tümü adına AB’ye alınmasını benimsemiştir. Ancak AB, TSK’yı askeri güçle oradan çıkarmak istediğinde, bu sefer de karşısına AGSP ile ilgili alınan kararlar çerçevesindeki AB’nin müdahale edememe durumu ortaya çıkacaktır. AGSP konusunda alınan karardan Türkiye geri adım atmayacağı gibi, AGSP’nin gücü de hiçbir zaman için bunu başarabilecek düzeyde olamayacaktır. AB’nin Kıbrıs’ta bir an evvel çözüme ulaşılması için Türkiye’yi ve KKTC’yi zorlamasının altında yatan gerçek, AB’nin içine düştüğü zor durumdur. ge denizinde olduğu gibi, Kıbrıs adası da, Türkiye’nin güvenliği için önem taşıyan stratejik bir konudur. Ege’deki adalardan sonra Kıbrıs’ın kontrolünün de kaybedilmesi Türkiye’nin güneyden de çevrilmesini sağlayacak ve ülkenin güvenliği için büyük bir tehdit unsuru olacaktır. Kıbrıs, Ege’de Yunanistan’a verilmiş adalarla batıdan kuşatılmış durumda bulunan Türkiye’ye güneyden Akdeniz’e emniyetli çıkış sağlamakta, bölgeye yönelik deniz ulaştırma hatlarını kontrol altında bulundurmakta ve Türkiye’nin stratejik savunma derinliği açısından hayati önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Kıbrıs’ın tamamen Rumların eline geçmesi ile Ege’de yaşanan, kıta sahanlığının paylaşımı, deniz yetki alanlarının belirlenmesi, hava sahası gibi sorunlar Doğu Akdeniz’de de yaşanabilir. Türkiye, dünyada ve Ortadoğu’da her geçen gün önemi biraz daha artan su kaynaklarına sahiptir. Fırat nehri üzerinde kurulan bir dizi barajdan elde edilen enerji ve bütünüyle GAP projesi, Türkiye genelinde ve bu bölgede kurulmakta olan endüstri için duymak isteyenlere güven vermesi mümkün değildir. hayati önem taşımaktadır. Türkiye’de petrol üreten Konu Türkiye’nin kontrol altına alınması ve kuyuların tamamı bu bölgede bulunmaktadır, KerkükOrtadoğu’nun Batı’ya açılımının Kıbrıs üzerinden Yumurtalık petrol boru hattı buradan geçmektedir. kontrol altına alınmak istenmesi ise, bunun Türkiye BaküTiflisCeyhan petrol boru hattıyla diğer doğal ve Kıbrıs Türkleri tarafından kabul edilemeyeceğinin gaz ve petrol boru hatlarının İskenderun Körfezi’ne anlaşılmış olması gerekmektedir. kadar uzanması ile bölgenin ve Kıbrıs’ın stratejik önemi bir kat daha artmaktadır. Rus ve Kazak petrol ve doğal gazının, SamsunCeyhanHayfa yolu ile IBRIS AB İLİŞKİLERİ İsrail’e aktarma ve buradan Kızıldeniz üzerinden Henüz daha nihai çözüme kavuşmamış, ancak Uzak Doğu’ya intikal ettirme projesi üzerinde de adada de facto(fiili) olarak oluşan durum itibariyle de çalışmalar yapılmaktadır. Hatta İsrail’e kadar bugüne kadar adada barış ve sükun muhafaza yapılacak hattan petrol ve doğal gazın yanında su ve edilmiştir. Son zamanlarda oluşan çekişmeli ve elektriğinde geçmesi düşünülmektedir. Enerjinin ve tehlikeli durum, gerek Türkiye’nin gerekse Kıbrıs’ın endüstri ürünlerinin dünya pazarlarına İskenderun ve AB ile olan ilişkilerinden kaynaklanmaktadır. 1999 Mersin limanlarından ihraç edileceği dikkate alındığında, bölgenin artık enerji terminali ve ticaret merkezi olma özelliği daha da artacaktır. Kıbrıs’ın Türkiye için öneminin vazgeçilmez bir boyutu da Ada’da yaşayan Türklerden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin Ada’da yalnızca stratejik çıkarları olsaydı, belki de, İngiltere’nin yaptığı gibi, üsler edinerek stratejik çıkarlarını koruma yoluna gidebilirdi. Ancak, Kıbrıs aynı zamanda Türkiye için tarihi bir miras konusudur. Kıbrıs, Türkiye’ye, Lozan’a sahip çıkmakla beraber, milli sınırlar dışındaki soydaşları ile ilgilenmesi mecburiyetini hatırlatmıştır. Kıbrıs’taki Türklerin güvenliğinin ve refahının sağlanması ana vatan olarak Türkiye’nin de sorumluluğundadır. Kıbrıs sorununun tamamen Türkiye’nin ve KKTC’nin aleyhine ve Yunanistan ile Rum tarafının lehine çözülmesi Türkiye için Ege’deki problemler, Ermenistan ile sorunlar ve Kürt meselesi gibi konularda kırılma noktası olabilir ve Türkiye bu konularda da taviz vermek durumunda bırakılabilir. Kıbrıs meselesi güvenliğin yanında Türkiye’nin güvenilirliğini de ilgilendiren bir konudur. Uzun yıllardır süren ve kendisi için bu kadar önemli olan bir meseleyi kendisi ve Kıbrıs’taki Türk toplumunun menfaatleri doğrultusunda çözemeyen bir Kıbrıs’ın uydudan görünüşü Türkiye’nin, ona güven duyan veya E Kıbrıs çok boyutlu bir sorun Kıbrıs sorununu tarihsel süreçten, jeopolitikten, hak ve özgürlüklerden bağımsız düşünerek çözmek olanaklı değil. Tek taraflı ödünlerle de sonuca ulaşmak zor. K TÜRKİYE’NİN KIBRIS POLİTİKASI Aslında Türkiye’nin Kıbrıs konusundaki politikası zaman içinde değişiklikler göstermiştir. Kıbrıs’ta Türklere karşı yapılan yok etme girişimlerinden dolayı 1957’de ‘ya taksim, ya ölüm’ olarak mitinglerde ifadesini bulan, yine mitinglerde yaşanan heyecan ile ‘hepsi, hepsi’ olarak da gelişen politika, yapılan Zürih ve Londra antlaşmalarından sonra 1960 yılında anayasasının tespit edilip yürürlüğe girmesi ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulması ile kabul edilen esaslar çerçevesinde şekillenerek kabullenilmiştir. 1963 yılından itibaren Kıbrıs Anayası’nın Makarios yönetimi tarafından işlemez duruma getirilmesi ile meşruiyetini kaybeden Kıbrıs Cumhuriyeti, yine Türkleri yok ederek adanın tek hâkimi olmak isteyen Yunanistan’ın girişimlerini önlemek için Türkiye tarafından gerçekleştirilen 1974 Barış Harekâtı sonucunda yeni bir statüye girmiştir. 1974’den sonra Kıbrıs konusunda, Türkiye tarafından
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle