17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Dr. C. Akça ATAÇ TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] Fransız Başkanlık seçimlerinde ‘kibar çiftçi’nin yükselişi… C S TRATEJİ "Chirac’ın varisi" gibi ifadelere, "Fransa bir cumhuriyettir; kimseye miras kalmaz" diyerek şiddetle karşı çıkıyor. Ancak başkanlık yetkilerinin azaltılması, yasama organının etkinliğinin artırılması gibi konulara da hiç bir şekilde değinmemeyi tercih ediyor. Bayrou’nun yükselişinde, Chirac’ın başkanlığının bıraktığı olumsuz etkinin payı büyük. Her ne kadar Fransızlar başkanlarına ölçülü bir nezaketle veda etmiş olsalar da, Chirac döneminin dış basında yer alan acımasız değerlendirmeleri, ülkede büyük yankı buldu. Özellikle Daily Telegraph’ta 12 Mart 2007 tarihinde yayımlanan "Fransa daha iyisini hak ediyordu" cümlesi ile biten makale, Fransızların gururunu kırdı. Yine de, Fransız demokrasisinin bir İngiliz gazetesinde bu şekilde değerlendirilmesine bozulsalar da, yolsuzlukla suçlanmasına rağmen dokunulmazlık elde etmiş, rüzgâr nereden esiyorsa oraya dönmüş ve böylece her şart altında ayakta kalmayı başarmış bu kurt politikacı için söylenenlerin doğru olduğunu da biliyorlar. Sarkozy’nin de "daha iyisi" değil, "aynısı" olduğu yönündeki yaygın kanı, Bayrou’nun oylarının beklenmedik bir seviyeye ulaşmasına neden oluyor. irinci turu 22 Nisan’da yapılacak olan başkanlık seçimleri yaklaşırken, "Hayatını beyniyle olduğu kadar elleriyle de kazanmış olmaktan dolayı gurur duyan bir adamım" diyen üçüncü bir başkan adayı, Fransızların gönlünü fethetmiş gibi gözüküyor. Bütün dikkatler SarkoSego çekişmesine yönelmişken, köy evinde kedileri ile birlikte sade bir kahvaltı sofrası başında poz veren François Bayrou, "Fransa’ya layık başkan" portresine yakın duruşu ile arkasına seçimlerin kaderini değiştirebilecek bir seçmen gücünü alarak, ikinci turu zorlayan adaylardan biri oldu. Sağın ve solun biraraya geleceği bir uzlaşma, birlik platformu oluşturmayı hedefleyen Bayrou, bütün ülkeyi temsil eden yetkin kişilerle herkes için çalışmayı vaat ediyor. "Bir çiftçi ailesinden geliyorum ve ayaklarım yere (toprağa) basıyor. Hayal görmüyorum" diyen Bayrou, "zengin dostu" olarak bilinen, yolsuzluğa bulaşıp bulaşmamanın kıyısında duran Nicolas Sarkozy ile kıyaslandığında, çok daha samimi ve dürüst bir başkan adayı izlenimi veriyor. Traktör kullanan, inek sağan, mütevazı bir kişisel serveti olan, babasını bir iş kazasında kaybeden 6 çocuk babası Bayrou’nun, kader birliği ettiği çalışan Fransızlara "sorunlarımız aynı" demesi, son derece inandırıcı bulunuyor. Büyüme, işsizlik, çevre, eğitim, sosyal dışlanma ve AB konularında, bazı gazetelerin iyice romantize ettiği haliyle, bu "atlara fısıldayan adamın" ne dediği, seçmen için giderek daha büyük bir önem taşımaya başladı. B Bayrou, sürpriz aday Fransa’da SarkoSego çekişmesinin dışında Bayrou, sağ ve sol yaklaşımın ortasını bulmaya, her iki kesimden de oy almaya çalışıyor. Bayrou’nun en azından ilk turda sürpriz yapabileceği konuşuluyor. bundan sonra tek bir sözcük gibi söylenmeli ve anlaşılmalı" diyen Bayrou, karamsar Fransızlara "tarih öncesinden gelen" sağsol ayrımını sona erdirecek bir orta yol seçeneğinin varlığını muştuluyor ve bunu "sivil devrim" olarak adlandırıyor. Değişim ve dönüşüm kavramlarına sıkça yer verdiği konuşmaları, özellikle sosyalist gençler arasında büyük yankı buluyor. Nitekim yapılan anketler, Bayrou’nun oylarının büyük bir bölümünün, Royal’e oy vermek istemeyen sosyalistlerden geleceğini gösteriyor. Şu aşamada, sosyalist seçmen Royal’in seçilmesinden ziyade Sarkozy’nin seçilmemesine odaklanmış durumda... "Umut Projesi" adını verdiği başkanlık programı ile Bayrou, Fransa için her anlamıyla gerçek bir değişim öngörüyor. Fransız kurumlarının mevcut sorunları çözmekte yetersiz kaldığını, geçen sene içerisinde çıkan isyanlar ve yapılan öğrenci gösterilerinin bunun en büyük ispatı olduğunu ve işsizlikle mücadelede başarısızlığın kronikleştiğini savunan bu kibar çiftçi, artık "6. Cumhuriyet için zamanın geldiğini" söylüyor. Buna göre Bayrou’nun başkan seçilmesi durumunda, görev süresinin sonuna doğru Fransızları, 5. Cumhuriyet’in kaderini belirleyecek bir referandum bekliyor olacak. Elbette bu kadar cesur bir adımın atılması, sadece sağ veya solun değil, herkesin desteklediği çok güçlü bir başkanın varlığına bağlı. SEÇİM HESAPLARI Aslında Bayrou, Fransız politikasında uzun süredir aktif olan bir isim. 199397 yılları arasında Eğitim Bakanı idi. 2002 yılında Chirac’a karşı başkanlığa adaylığını koydu ve ancak yüzde 7 civarında oy alabildi; ikinci tura JeanMarie Le Pen kaldı. Daha sonra, Chirac’ın başkan seçilmesi ile birlikte, başında bulunduğu Fransız Demokrasisi için Birlik Partisi’nden (UDF) pek çok milletvekilini, bugün Sarkozy’nin başında bulunduğu Halk Hareketi için Birlik Partisi’ne (UMP) kaptırdı. Fransa Ulusal Meclisi’ndeki 557 milletvekilinden sadece 30’u UDF’den. Başkanlık seçimini izleyecek olan parlamento seçimleri sonrasında da, bu manzaranın çok fazla değişmeyeceği; sıranın parti düzeyinde oy vermeye geldiğinde UMP’nin çok güçlü olduğu söyleniyor. Yani Bayrou, başkan seçilmeyi başarsa bile Ulusal Meclis’te kendisini UMP çoğunluğu ve Sarkozy muhalefeti bekliyor olacak. Böyle bir ortamda da, Sosyalist Parti (PS) ile işbirliği içinde olmadan, istediği sivil devrimi gerçekleştirmesine olanak yok. "Fransa’nın birliğe, birlik içinde yaşamaya ihtiyacı" var derken Bayrou, böyle bir işbirliğinden kaçınmayacağının da işaretini veriyor. Hatta Romano Prodi’nin 19951998 yılları arasında kurduğu merkezsol koalisyonuna benzer bir oluşumu sağ, sol ve merkez partiler arasında oluşturmanın ve tarihî bir uzlaşma yaratmanın yollarını arıyor. Bu girişimler her ne kadar seçmen tarafından takdirle karşılanıyor olsa da, Prodi’nin Zeytin Ağacı’nın başına gelenlerin yani hükümet krizlerinin, bu çeşit koalisyonların kaçınılmaz kaderi olduğu düşünülüyor. Seçimlerle ilgili yapılan anket sonuçları her gün farklı çıkıyor. Birinci tur tahminlerinde Sarkozy, bir gün yüzde 28 diğer gün yüzde 26 çıkarken, Royal’in oy oranı yüzde 2624 arasında değişiyor. Bayrou’ya baktığımızda ise, neredeyse her anket onun yüzde 22 civarında oy alacağını gösteriyor. Seçimler sırasında Royal’i yakalar mı, ikinci tura Sarkozy ile birlikte kalmayı başarır mı, sosyalist oyları ile başkan seçilebilir mi, Ulusal Meclis’te kendini bekleyen muhalefeti yenebilir mi, bütün bu soruların yanıtını çok kısa süre içerisinde alacağız. Ancak tahminler her şeye rağmen, ikinci turun Sarkozy ve Royal arasında geçme olasılığının çok büyük olduğunu ve yüzde 51,5 ila 54 arasında değişen bir oranla Sarkozy’nin önde olduğunu söylüyor. Bu durumda da Bayrou’ya, başkanlık yerine, taç giymeyi sabırsızlıkla bekleyen Sarko’yu dengeleyecek dinamik muhalefeti yapma görevi düşecek. Yine de birinci tur nefes nefese geçecek, sonuçlar kıl payı alınacak ve sürpriz mutlaka olacak... BİR UMUT PROJESİ Yürütülen başkanlık kampanyalarında Sarkozy, yasa reformu, toplumsal düzen, girişimcilik ve vergilendirme konularında güçlü konumunu sürdürürken, sosyalist aday Segelone Royal de Fransız halkının kendini güvende hissetmesini sağlayan ekonomik korumacılık uygulamalarına vurgu yaparak puan topluyor. Üçüncü aday Bayrou ise, sunduğu sosyal güvenlik ile serbest girişimciliği aynı anda destekleyen sosyalliberal program aracılığıyla, bu iki adayın güçlü yönlerini kendi kampanyasında birleştirerek, hem sağdan hem de soldan oy çalmaya hazırlanıyor. "Sosyal ve ekonomi ‘KRAL BAŞKAN’A HAYIR!’ 5. Cumhuriyet’in başkanlara çok fazla güç verdiğini ve sadece Jacques Chirac değil, neredeyse bütün başkanların kral gibi hükmettiklerini savunan Bayrou, bu durum sona ermeden Fransa’ya gerçek değişimin gelmeyeceğini belirtiyor. Bayrou’nun "kral başkan" eleştirisinin seçmen tarafından büyük takdirle karşılandığını fark eden Sarkozy de, kendisinin yeni kral olarak algılanmasına neden olacak Bayrou
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle