17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 T USAM (Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi) ve Türk Metal Sendikası’nın 22 Mart 2007’de düzenlediği "Türk Jeopolitiği ve Türkiye’nin Yeni Ufukları" Paneli geniş bir izleyici kitlesine ulaştı. Türkiye’nin dış politikadaki eksiklerinin, yanlışlarının tartışıldığı panelde alternatif politika önerileriyle daha etkili, daha aktif, daha güçlü ve daha büyük Türkiye için yeni yol haritaları çizildi. Oturum başkanlığını Emekli Korgeneral Suat İlhan’ın yaptığı panelde AKP Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, Türkiyem Topluluğu Danışma Kurulu Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kafalı, Azerbaycan Milletvekili Prof Dr. Nesip Nesipli kamuoyuna yansıtılmasında güçlük çekilen bilgileri aktararak Türk jeopolitiğinin küresel sistemdeki öneminin altını çizdiler. Panelin açılış konuşmaları Türk Metal Sendikası ve Avrasya Metal İşçileri Federasyonu Genel Başkanı Mustafa Özbek ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal tarafından yapıldı. Baykal konuşmasında, Türkiye'de uluslaşma süreci bırakılarak ayrıştırma sürecinin tezgâhlanmasına göz yumulmaması gerektiğini belirterek milliyetçiliğin Türk toplumunun çimentosu olduğunun altını çizdi. Ayrıştırmanın bazen demokratikleşmenin bir gereği olarak öne sürüldüğünü, bazen PKK'nın denediği gibi silah gücüyle, bazen de Avrupa Birliği (AB) adına yapıldığını söyledi. Tam üyelik için çalışmanın bir aldatmaca olduğunu vurgulayan Baykal "AB konusunda gerçekle yüzleşme zamanı Türkiye’ye kendisini dayatmıştır" dedi. Özbek ise konuşmasında 21. yüzyılın Türk yüzyılı olacağını söyleyerek bunu engellemek isteyen güçleri ve bu güçlerin kullandığı araçları anlattı. Sayın Mustafa Özbek’in konuşmasının tam metni şöyleydi: Türk Metal Sendikası Başkanı ve Türkiyem Topluluğu Sözcüsü Özbek: C S TRATEJİ yayınlanan resmi, askeri dergilerde Türkiye’nin parçalanma haritaları yayınlanıyor. Türkiye Cumhuriyeti’ni yöneten siyasi iradeden ise hiç ses çıkmıyor. Sovyetlerin dağılmasından sonra 21. yüzyılın barış yüzyılı, kardeşlik yüzyılı olacağı söyleniyordu. Hatta dönemin bazı Türk liderleri, 21. yüzyılda ülkeler arasında sınırların kalkacağını, bütün milletlerin barış, sevgi, kardeşlik içerisinde yaşayacağını, güneyle kuzey arasındaki dengesizliğin giderileceğini ve dünya ekonomisinin sosyal adalete uygun bir dağılım göstereceğini söylüyorlardı. Bize bunu yutturmaya çalışarak bugünlere kadar getirdiler. Ama gördük ki küreselleşme adı altında, yenidünya düzeni adı altında, dünya Amerikanlaşmaya gidiyor. Bu yeni yapılanmada Amerika’nın "Dünyanın lideri benim ben ne dersem o olur" politikası, insana değer vermeyen, insan haklarına değer vermeyen, ahlaki olmayan yaklaşımlarla önce Afganistan’ı, ardından Irak’ı işgal ederek milyonlarca insanın kanına girmesine sebep olmuştur. Bunu ben her platformda dile getirdim. 21. yüzyılın başında dünyanın birinci katili Bush olmuştur. Türkiye ise sanki dalgalı denize düşmüş gibi çırpınan, yol arayan bir gemi gibi yönünü bulamamış, Avrupa Birliği’nin güdümünde, Amerika’nın denetiminde kalmıştır. Balkanlar’dan başlayıp Çin’in Urumçi’sine yani Uygur Türklerine kadar giden bir Türklük dünyasından haberi olmayan yöneticiler tarafından idare edilen Türkiye bugünkü noktaya gelmiştir. Bugün Türkiye acınacak haldedir. 75 milyon nüfusuna, çok kudretli ordusuna, bilinçli halkına rağmen işte bugünkü noktaya getirilmiştir. Kim tarafından? Dış güçlerin tayin ettiği yöneticiler tarafından. Türkiye Balkanlar’dan başlayıp Çin’in Urumçisine kadar giden Türklük dünyasıyla neden ilgilenmedi? En azından bir Avrasya Ekonomik Birliği’ni neden kuramadı? Hâlbuki bir sürü birlik var. Ama biz Türk Devletler Birliği’ni kuramadık, Türk Devletler Topluluğu’nu yaratamadık ve onları da yalnız bıraktık. Sovyetler dağıldıktan sonra komünizm rejiminden çıkmış bu ülkeler ekonomi, devlet idaresi, sosyal hayat bakımından perişan haldeydiler. Maalesef sahip çıkmadık, çıkamadık, çıkartmadılar. Çünkü 21. yüzyıl Türk yüzyılı olacak korkusuyla Türkiye’nin üzerinde sürekli frene bastılar. Türkiye yöneticilerinin frenlerine bastılar. Ne olurdu biz Rusya’yla Avrasya Ekonomik Birliği’ni kursaydık, Ukrayna, Belarus, Moldova, Gürcistan, Tacikistan ve beş Türk Cumhuriyetiyle bir araya gelseydik. Beş bağımsız Türk Cumhuriyeti var Avrasya coğrafyasında: Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan. Bağımsız Devletler Topluluğu’nun içerisinde yedi tane Özerk Türk Cumhuriyeti var: Tataristan, Başkurdistan, Cuvaşistan, Altay, Tuva Saha, Hakasya. Hepsi eder on iki, Türkiye on üç, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti on dört, Uygur Türklerini katarsak on ‘Tehlikeyi halkımıza anlatacağız’ ‘Almanya Başbakanı Merkel, hiç olmazsa doğruları söylediği için benim en hoşuma giden Avrupalı. Evet, biz yerimizi bulamadık. Başımız dönüyor ama dönmemeli, dönmeyecek. Biz birbirimize sarılacağız, biz coğrafyamızdaki tehlikeyi halkımıza anlatacağız.’ girmiştir. Siyasi yapılanma, ekonomik yapılanma, sosyal yapılanma ve kültürel yapılanmaya girmiştir. Yeni stratejiler çizilmeye başlanmıştır. Yeni ortaklıklar, yeni bloklar ortaya çıkmıştır. Ne var ki Türkiye, Dünyanın ekonomik, siyasal ve kültürel değişim yaşadığı bu dönemde yeni politikalar üretememiş; Sovyetler hala yaşıyormuş gibi Avrupa’nın peyki bir ülke olma durumundan çıkamamış, 1990 öncesi Avrupa Birliği’yle ve Amerika’yla olan ilişkilerinden bir türlü vazgeçememiş durumda. Türkiye hala Amerika’ya stratejik ortak olarak bakıyor ama o ülkede 21. YÜZYIL TÜRK YÜZYILI Değerli konuklar, 1990’lı yıllarda Sovyetlerin dağılmasından sonra dünya yeniden bir yapılanmaya Panelistler...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle