17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Doç. Dr. Türel YILMAZ Irak’ta gelinen son nokta ve ABD’nin HİZİPLEŞME ARTIYOR Irak’ta bugün gelinen gelişmelere arayışları… bakıldığında, içinde bulunulan durumun C S TRATEJİ 03 Mart ayında ABD’nin Irak’ı işgali ile başlayan ve Saddam Hüseyin’in iktidardan uzaklaştırılması ile devam eden süreç, içine yavaş yavaş Irak’ın komşularının da (Türkiye, İran, Suriye) dahil olacağı/olmaya zorlandığı bir kaosa dönüştü. "Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması" ilkesi çerçevesinde yürütülen ya da en azından uluslararası kamuoyuna bu şekilde lanse edilen "Irak’ın demokratikleştirilmesi" yönündeki ABD faaliyetleri, ülke gelişmelerini farklı bir yöne kaydırmış, Irak bölünme aşamasına gelmiş ve her ne kadar bu söylemden uzak kalınmaya çalışılsa da Irak bir "iç savaş"ın içine girmiştir. Sözün özünü söylemek gerekirse, ABD Irak’ta başarısız olmuş ve ikinci bir "Vietnam olayı" yaşamıştır/yaşamaya devam ediyor. ABD şimdi, bu açmazdan/kaostan kurtulmanın ya da en az zararla çıkmanın yollarını arıyor. 20 Türkiyesiz çözüm zor girmeden sürekli bir çözümün olamayacağı açık bir şekilde dile getiriliyor. Rapora göre, bölge ülkelerinin Irak’taki şiddetin/kaosun Irak’ı aşarak kendi sınırlarına taşmasından ya da sıçramasından endişe ettikleri belirtildikten sonra, "Irak’taki kaos, bu ülkelerin kendi çıkarlarını korumak için müdahale etmelerine yol açabilir ve bu da büyük bir bölgesel savaşı çıkarır" ifadesine yer veriliyor. Aslında böyle bölgesel bir savaşın çıkma olasılığı görülmemekle birlikte, rapordaki ifadelerden, ABD’nin Irak’taki durumu, bölge ülkelerinin ve özellikle de Türkiye ve İran’ı dışarıda bırakarak çözemeyeceği ya da bölgeden güvenli bir şekilde çıkamayacağı endişesi taşıdığı anlaşılıyor. İki ülkenin, bölgedeki ve özellikle de Irak’taki endişe ve çıkarlarını çok net bir şekilde tespit eden rapor, "Irak’ın sınırında büyük bir Sünni Müslüman ülke olarak Türkiye, Irak’taki ulusal uzlaşma sürecini destekleyen bir partner/ortak olabilir" değerlendirmesini yaparak, bölgede Türkiye’nin önemine işaret ediyor. Çünkü Türkiye, Irak’taki Kürt bölgesinin, birleşik Irak’ın bir parçası olması (bu, diğer bir deyişle Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması ilkesi Türkiye’nin başından beri savunduğu görüştür) ve PKK terör örgütüne Irak’ta barınak sağlanmamasına ilişkin çıkarları çerçevesinde bu süreçte katkı sağlayabilecek en kilit ülkedir. ABD’nin Irak’ta yaptığı yanlışlar ‘yeni bir Vietnam’ yaratmış durumda. Çıkış yolları arayan Bush yönetimi, Irak’ın komşularını ve özellikle de Türkiye’yi dikkate almak zorunda. İçinde Türkiye olmayan bir çözüm uzun süreli olmayabilir… TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ ABD, bu konuda kendi kamuoyunda çeşitli anketlere başvururken, uzman kişilerden oluşan bir çalışma grubu oluşturarak, Irak konusunda uygulanacak politikalar ilgili olarak "öneri paketleri" oluşturmaya çalışıyor. Bu çerçevede, ABD Kongresi’nin önerisiyle, "Irak’taki durumu araştırmak" ve "makul önerilerde bulunmak" üzere kongre eski üyelerinden Lee Hamilton ve Dışişleri eski bakanlarından James Baker’ın başkanlığında bir "Irak Çalışma Grubu" oluşturdu. Çalışma Grubu, uzun tartışmalardan/çalışmalardan sonra merakla beklenen raporunu 6 Aralık 2006 tarihinde Kongre ve Başkan George W. Bush’a sundu. Hiçbir bağlayıcılığı olmayan rapor, 79 öneriden oluşuyor. Raporu, Türkiye açısından değerlendirdiğimizde şunu açıkça gözlemlemek olanaklı: ABD, bölgede/Irak’ta istikrarı sağlamak istiyorsa, bunu Türkiye’yi dışarıda bırakarak gerçekleştiremez. Gerçekte, Irak’ı ve komşularını birlikte değerlendirerek, Irak’ın komşuları ile bir diyaloga askeri yöntemlerle çözülemeyeceği çok açıktır. Ülke içinde birbiriyle uzlaşmaları zor görülen ayrı gruplar arasındaki "hizipleşme" gün geçtikçe daha da artıyor. Ancak, Irak Çalışma Grubu’nun raporunda da açıkça belirtildiği gibi, Irak’ın üçe bölünmesi ya da üç özerk bölgeye ayrılması da son derece sakıncalıdır. Sorunun geldiği boyut, bunun ABD ve ülke içindeki gruplar tarafından tek başına çözülemeyeceğini de gösteriyor. Bu çerçevede çözüm, "yoğun diplomatik çabaların da yer alacağı geniş bir yaklaşımın gerekliliğidir." Irak sorunu, bu ülkenin komşularını bir yana bırakarak çözülemez. Çünkü, artık yukarıda da bahsedildiği üzere, Irak’taki gelişmelerden komşuları büyük oranda etkileniyor/zarar görüyor ve koşullar değişmese görmeye devam etmesi bekleniyor. Eğer, ABD, Irak’taki sorunları söz konusu devletleri (özellikle Türkiye, İran ve Suriye) dışarıda bırakarak çözümlemeye çalışırsa/kalkışırsa, o zaman bu devletler, Irak’taki gelişmelerden, kendileri için algıladıkları tehditleri bertaraf etmek için tek taraflı inisiyatif kullanma alternatifini düşünmek zorunda kalabileceklerdir. Bunun önüne geçmek için, Irak Çalışma Grubu’nun da çok isabetli bir şekilde tespit ettiği üzere, Irak’ın komşularıyla diplomatik ve siyasi bir çabaya girilmesi gerekiyor. ABD’nin soruna çözüm getirme yönünde geliştireceği/uygulayacağı politikalarda önemle üzerinde durması ve atlamaması gereken konu, Türkiye ile Türkiye’nin hassasiyetlerini göz önünde bulundurarak diyalog içinde olmasıdır. Sadece Irak ile ilgili olarak değil, bütünüyle bölgesel konularda Türkiye bölgede önemli bir aktör konumundadır. Özelde Irak’a ve genelde bölgeye yönelik politikalarda/çözümlerde Türkiye’nin oynayacağı rol, ABD’nin rolünden daha önemli olabilir. Çünkü Türkiye, bir bölge ülkesidir ve bu bölge ile de tarihi, dini ve kültürel olmak üzere ortak yönleri bulunuyor. Ayrıca, bölgede ve özellikle de komşularında meydana gelen küçük bir istikrarsızlık dahi Türkiye’yi etkileyebiliyor. Kaldı ki, hemen güney sınırında Irak’ta süregelen ve gittikçe de şiddetlenen olaylar, Türkiye’nin en hassas noktasını, yani güvenliğini yakından ilgilendiriyor/tehdit ediyor. Sonuç olarak, 2003 Mart ayında Irak’ı "demokratikleştirme" adına işgal eden ABD’nin kendisine yüklediği bu misyonu tek başına başaramadığı ve hatta ülkeyi büyük bir kaosun ortasına sürüklediği net bir şekilde ortaya çıkmıştır. Şimdi ABD’nin yapması gereken şey, bölge ülkelerini ve özellikle de İran ve Suriye’den de öncelikli olarak, direk olarak Irak’taki gelişmelerden etkilenen Türkiye ile birlikte diplomatik yollarla soruna çözüm aramasıdır. Söz konusu sorunun çözümünde Türkiye’nin rolü büyük olacaktır ve Türkiye’nin atlandığı bir çözüm yolu, uzun ömürlü olmayacaktır. Irak’ta sınır tanımayan yıkım...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle