17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sanayi ve Tabii Kaynaklar Mutteki Bakanlığı ile federal yapılar arasında uyumu olgunlaştırmak için yapılan düzenlemeler, ekonomiyi zayıflattı ve bu nedenle özelleştirme, banka ve yatırım alanlarındaki reformlar aktif aşamaya geçemedi. 2 Temmuz 2006’da onaylanan özelleştirme yasası ile İran’ın Batı tarzı liberal ekonomiye geçiş yaptığı yorumları yapıldı. Velayeti Fakih Hameneyn’nin onayladığı özelleştirme yasasına göre petrol ve doğalgaz alanı dışındaki devlet şirketleri banka, medya, ulaştırma ve mineral kaynaklar alanındaki şirketlerin yüzde 80’i özelleştirilecek. Özelleştirilen şirketlerin hissesinden yüzde 5’lik oran şirket işçilerine pay edilecek. Fakat bu özelleştirme işleminde yabancı şirketlere rol verileceği veya ne kadar verileceği de tartışılan bir sorudur. Hatta bazı değerlendirmelere göre özelleştirmede İran’ın üst kademesinde bulunanların yakınlarına öncelik verilecektir. Bu ise Rusya’da olduğu gibi İran’da da oligarkların ortaya çıkacağının göstergesidir. Ahmedinecad’ın ekonomi politikalarını eleştirenlerin ortak noktası, uygulama aşamasında profesyonel olmayan insanların seçilmesi. Bu tür çalışma ortamının ise İran ekonomisinde onarımı zor olan bir hasara yol açacağı düşüncesi egemen. Ahmedinecad, aldığı oyların çoğunu ekonomi alanında verdiği vaatler sayesinde elde etmişti. İran uzmanları, ekonomi politikalarının başarısızlığı nedeniyle Ahmedinecad’a yönelen tepkilerin şimdilik yaygın olmadığını fakat giderek yayıldığını söylüyorlar. Ahmedinecad’ın dış politika sorunlarına daha fazla zaman ayırması ise halk tarafından tepkiyle karşılanıyor. Reform yanlısı Rooz gazetesinin verdiği bilgiye göre İran Devlet Radyo ve Televizyonu tarafından 4 Ekim 2006’da yapılan kamuoyu araştırmasında İran’da yaşayan halkın yüzde 65’i Ahmedinecad’ın sosyal, ekonomik ve politik performansından memnun olmadığını dile getiriyor. C S TRATEJİ 19 Bölge ülkeleri ile iyi ilişkiler kurmayı dış politika önceliği haline getiren Ahmedinecad’ın bu tutumu sayesinde durum İranABD arasında bir soğuk savaşa dönüştü. Her iki taraf bir birine karşı bölge ülkeleri ile daha iyi ilişkiler kurmaya çalıştı. Orta Asya’da etkinliğini devam ettirmeye çalışan İran, Tacikistan ve Afganistan’la olan kültürel yakınlığını siyasi ve ekonomik alanda da kuvvetlendirerek bir Fars Birliği kurmanın peşine düştü. Ahmedinecad’ın iktidara gelmesinden en fazla tedirgin olanlardan biri de Arap ülkeleri oldu. Araplar bu bağlamda, 2006 yılında İran’a karşı mesafeli tutum sergiledi. Tahran, Arap ülkeleri ile iyi ilişkiler kurmak için Ahmedinecad’ın ağzından İsrail’i günah keçisi yaptı. Arapların Filistin yarasını kaşıyarak, İsrail’i eleştirmenin ötesine geçti ve İsrail’in gayrimeşru bir yapılanma olduğunu öne sürerek yeryüzünden silinmesi gerektiğini açıkladı. Bu açıklamalar üzerinden Arap ülkelerinden prim toplamaya çalıştı. Tam da bu arada İsrail’in Lübnan’a saldırması işine yaradı. ABD’nin Irak işgali de İran için birçok anlamada "yararlı" oldu. her şeyden önce ezeli düşman Saddam Hüseyin ortadan kalktı. Daha sonra ABD’nin Irak’ta batağa saplanması ile birlikte Irak’taki Şii gruplarla ilişki kurması kolaylaştı. Irak’ın bir tampon bölge olarak ortadan kalkmasıyla (İranIrak ŞiileriHizbullah arasında) Şii eksenini kurmaya çalıştı. Ahmedinecad’ın İran’ı bu süreçte Türkiye’yi de ihmal etmedi. ABD’nin olası ekonomik yaptırımlarına destek vermemesi için Türkiye ile ilişkilerin iyi olduğu görüntüsünü vermeye çalıştı ve bu süreçte PKK’yı bir koz olarak kullandı. Fakat İran’ın PKK’ya yönelik göstermelik operasyonları Türkiye’de İran’ın beklediği kadar itibar görmedi. Buna bir de TAV ve Turkcell sorunlarının olumsuz olarak sonuçlanması eklenince ilişkilerin seyri donmuş bir vaziyette devam etti. Türkiye’ye sattığı doğalgazı sık sık teknik nedenlerle kesmesi ise Ahmedinecad dönemine olan umutları büyümeden söndürmeye yetti. İran, enerji stratejisinde de değişim rüzgarları estirmeye başladı. Dünyanın ikinci büyük doğalgaz ve petrol rezervlerine sahip ülkesi olduğunu sık sık hatırlatmaya çalıştı. Bu konuda en yakın müttefiki Rusya ile Güney Kafkasya’da rakip oldu. Güney Kafkasya ülkeleri ile ilişkilerinde enerjiyi bir araç olarak kullandı ve şu an itibariyle başarılı oldu. Rusya’nın eski SSCB ülkelerine karşı enerjiyi bir dış politika aracı olarak kullanması ve doğalgaz fiyatlarını aşırı yükseltmesi İran’ın işine yaradı. Hem söz konusu ülkeler hem de Avrupa için Hazar Havzası’ndan sonra ikinci gizli alternatif kaynak olarak gündeme geldi. Türkmenistan, Çin, Hindistan’la enerji görüşmeleri anlaşmalarla sonuçlandı. Venezuela ile enerji birliği anlaşması imzaladı. Dünya enerji piyasasında petrolün varil fiyatının yükselmesi ise İran’ın gelirlerinin artmasına neden oldu. Ahmedinecad, ekonomik alanda vaatlerini henüz yerine getirebilmiş değil. Uzmanlar, yaklaşımın doğru, uygulamanın yetersiz olduğunu savunuyor. Petrol fiyatlarındaki yükseliş Tahran’ın işine gelirken, kaynaklar büyük oranda silahlanmaya yönlendirildi. ülkesine gönderilmişti. Dışişleri’nin ardından İran dış politikasının karar alma sürecinde önemli yere sahip Milli Savunma Yüksek Şurası Başkanı değişti. Bu "revizyon" politikasına büyükelçilerin değiştirilmesi ile devam edildi. 40 ülkedeki büyükelçiliklerin değiştirilmesi ise İran’ın göstere göstere dış politika çizgilerinin değiştirileceği anlamına geliyordu. Bu arada Avrupa’nın üç büyük ülkesi Almanya, Fransa ve İngiltere büyükelçileri geri çağrılıdı ve hala yeni büyükelçiler atanmadı. Aynı zamanda, nükleer çalışmalara hız verilmesi de dış politikada yeni bir dönemin başlamasına neden oldu. Hatemi döneminden farklı olarak nükleer çalışmalarını Avrupa ve ABD ile ilişkilerinin önceliği haline getiren İran, tepkilere rağmen uranyum zenginleştirmek yoluyla, kriz yaratma, meşruiyetini sağlama ve tırmandırma yoluyla pazarlık alanını genişletti. Bunun yanı sıra söz konusu kozları kullanarak hem de askeri anlamda meydan okuma yoluyla krizin ibresini kendi lehine çevirmeye çalıştı. Bu süreçte AvrupaABD ayrışmasını ve RusyaÇin desteğini kendi çıkarları için kullandı. Bu gelişmeler yaşanırken, İran dış politikası Avrupa’dan Asya ve ABD karşıtı güçlere karşı yön değiştirdi. Çin, Hindistan, Rusya gibi Asya ülkelerinin yanı sıra, Venezuela, Küba gibi ABD karşıtı ülkelerle işbirliği genişletildi. Bu işbirliği, Avrupa ve ABD’nin İran’a ekonomik yoldan baskı yapmasını ve baskı yaparak başarılı olmasının yolunu tıkadı. Tabii ki, Çin ve Hindistan’ın enerjiye olan ihtiyaçları da bu süreci etkiledi. Nükleer konuda ABD ile olan sürtüşmesinde galip tarafın şimdiki aşamada İran olduğu söylenebilir. KESKİN DÖNÜŞÜM Ahmedinecad’ın cumhurbaşkanı olması İran dış politikasında keskin değişimlere neden oldu. Öncelikli olarak dış politikanın en önemli sorunlarından biri olan nükleer sorununda önemli rol oynayan figüranlarda değişiklikler yapıldı. Hatemi dönemi Dış İşleri Bakanı Kemal Harrazi, hükümet değişiminin İran’ın dış politikasında değişikliğe neden olmayacağını ifade etse de bu değişiklik ilk olarak bizzat Harrazi’nin kendisinden başladı. Kemal Harrazi, yerini İran’ın Japonya ve Türkiye eski büyükelçisi Manuçer Mutteki’ye bıraktı. 90’lı yılların başında Türkiye Büyükelçisi olan Manuçer Muttaki, irticai faaliyetleri nedeniyle Türkiyeİran arasında sorun olmuş ve en sonunda Türkiye tarafından istenmeyen adam ilan edilmiş ve
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle