17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S Türkmenistan’daki dengelerin Batı’nın lehine değişme ihtimali endişe yaratıyor. Zaten kendisini ABD’nin etkin olduğu ülkelerle çevrilmiş bir ülke olarak algılayan İran, Orta Asya’ya açılan penceresini kaybetmek niyetinde değil. 2006 yılında Türkmenistan ile doğal gaz boru hattı anlaşmasını imzalayan Çin de, Türkmenbaşı şahsında samimi dostunu yitirdiğini açıkladı. Bununla birlikte Çin Devlet Başkanı Hu Jintao, Türkmenistan halkının seçtiği gelişme yoluna saygı duyduğunu özellikle vurguladı. TRATEJİ 13 doğalgaz dengelerinde kartları yeniden açtı… coğrafyasında deprem DEMOKRATİKLEŞME BASKISI 26 Aralık 2006 tarihinde Halk Maslahatı’nın olağanüstü toplanıp seçim tarihini belirlemesi beklenirken, Batı’dan Türkmenistan’ın demokratikleşmesi için baskı yapılmaya başlandı. Türkmenbaşı’nın ölümünün mantıki sonucu olan bu baskı, söz konusu ölüm konusunda Batı medyasında yer alan haberlerin veriliş tarzında kendisini hemen gösterdi. Türkmenbaşı dönemi tamamen olumsuz olarak değerlendirilirken, gerçekten de şahsiyet kültü üzerinde kurgulanmış olan kimi uygulamalar abartılarak tek yanlı değerlendirildi. Bunun yansımasını Türk medyasında da görmek mümkün. Mesela Türkmenbaşı’nın kendi ismini ay ve gün isimlerine verildiği belirtilirken, aslında Türkmenbaşı’nın Sovyet döneminden kalma bu isimleri Türkçeleştirdiğinden, aylara sadece kendisinin değil, aynı zamanda Dede Korkut’un, Sultan Sancar’ın isimlerini de verdiğinden pek bahsedilmedi. Dolaysıyla Türk medyasında Türkmenbaşı’nın bütün uygulamalarının toptan eleştirilmesinin bilinçsiz bir taklit olduğu da söylenebilir. Halbuki Batı medyasının Türkmenistan’a yönelik yürüttüğü kampanya gayet bilinçlidir. Türkmenbaşı’nın ardından Batı, Türkmenistan’da nüfuz elde etme beklentisi içerisine girdi. Batı ülkelerinin beklentileri Türkmenbaşı’nın ölümünden hemen sonraki açıklamalarında kendisini gösterdi. ABD yetkilileri, Türkmenistan ile ilişkilerinin gelişmesini beklediğini ve Türkmenistan’ın geleceği konusunda bir seçim yapması gerektiğini belirttiler. AB yetkilileri Türkmenistan’ın demokratikleşmesi ve hukuka uygun davranması için çağrı yaptı. AGİT dönem başkanı olan Belçika’nın Dışişleri Bakanı ise, demokratik reformların gerçekleştirilmesinde AGİT’in yardım edebileceğini belirtti. Türkmenistan’a dönüş planlarını yapan yurtdışındaki Türkmen muhalifler, bu açıklamalardan cesaret alsalar da, Türkmenistan yetkililerinin buna izin vereceklerine şüpheyle bakılabilir. Cenazenin öncesinde ülkeye giriş çıkışların sıkı kontrol altına alındığı biliniyor. Bunun üzerine cenazeden bir gün önce, 23 Aralık cumartesi günü Ukrayna’nın başkenti Kiyiv’de bir araya gelen muhalif liderler, Türkmenistan’ın demokratikleşmesi için ortaya çıkan bu fırsatın kullanılması gerektiği görüşündeler. Muhalifler uluslararası desteğin bulunması için görüşmelere başladıklarını bildirdiler. Vatan Partisi’nin lideri Hüdaverdi Orazov, Türkmenbaşı haleflerinin aynı rejimi sürdürmeleri durumunda radikal çözüme başvurulması ile siyasetten çekilme arasında bir seçimin yapılması gerektiğini vurguladı. Batı’da da muhalefetin halk nazarındaki etkinliğinin fazla olmadığı biliniyor. Batı’da orta vadede Türkmenistan’ın "demokratikleşmesi" yoluyla nüfuz elde etme planları yapılsa ve muhalefete mali desteğin artırılması kararı alınsa da, kısa vadede daha "realist" yollara başvurulacaktır. Rusya’da en sık ortaya atılan felaket senaryosu, yurtdışındaki güçlerin değil de, bugün iktidar içerisinde bulunan, ancak iktidar mücadelesi sırasında dışlanabilecek kişilerin veya grupların halkı harekete geçirme ihtimaliyle ilgili. Bu olasılık zayıf olmakla birlikte tamamen göz ardı edilmiyor. Ayrıca Türkmenistan’daki iktidar mücadelesi sırasında ortaya çıkabilecek gayrimemnun kişilerin dış güçlere başvurma ihtimali de bulunuyor. Gerçi memnun olmayan grubun siyasi tasfiyesi güçlü bir ihtimal olduğu için, Rusya’nın endişesi daha çok iktidara gelecek olanlarla ilgilidir. Zira iktidara kim gelirse gelsin, Batı’ya yaklaşma yolunu tercih edebilir. Gerçek şu ki, Türkmenbaşı’nın ölümüyle birlikte Türkmenistan’ın ABD’nin "iyi diktatörlüğüne" dönüşmesinin önündeki psikolojik engel ortadan kalkmış durumda. Batı basınında Türkmenbaşı’nın uygulamalarının olabildiğince eleştirilmesi için fırsatın doğduğu bu dönemde Türkmenbaşı’nın cenazesine giden Güney ve Orta Asya’dan sorumlu ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Richard Boucher, ABD’nin Türkmenistan ile yeni tip ilişkilere hazır olduğunu açıkladı. Enerji bağlamında oluşan uluslararası rekabetin kızışması, Türkmenistan’ın AB ile NABUCCO, ABD ile TransAfgan ve ikisiyle TransHazar boru hattı projelerini görüşmesine ve fiyat pazarlığı konusunda Rusya’ya karşı elini güçlendirmesine imkan tanımıştı. Ancak boru hatları projeleri etrafında Türkmenistan’a bağlı olmayan birçok problemin bulunması ve bunların en iyimser tahminle ancak birkaç yıl içerisinde tamamlanabilmesi, Türkmenbaşı’nın Rusya istikametinden vazgeçmeyeceklerine dair açıklamasına sebep olmuştu. Yeni yönetimin de bu yönde dış politikasını sürdürmesi bekleniyor. Yani bütün taraflarla görüşmeler devam ettirilerek, Rusya ile olan fiyat pazarlığında güçlü pozisyon yakalanmaya çalışılacak. Ancak Türkmenbaşı’nın ölümünden sonra Türkmenistan’ın ABD ve AB ile daha aktif işbirliği içerisine girmesinin kolaylaşabilmesi, Rusya’yı tedirgin ediyor ve aktif önleyici faaliyetlerde bulunmasını gerektiriyor. Türkmenistan’daki "totalitarizmin" Türkmenbaşı’yla özdeşleşmiş olmasından dolayı, hem AB hem ABD’nin "demokrasi sevdalısı" imajlarına zarar getirmeden Türkmenistan ile ilişkilerini geliştirmeleri mümkün olabilecektir. Türkmenistan’ın yeni iktidarı rejimi yumuşatmak adına herhangi bir adım atmasa veya göstermelik bir adım atsa da, Türkmenbaşı’nın vefatının ardından diyalogun "donuk diplomasiden" ve tedbirlerden daha etkili Türkmenbaşı’nın cenaze töreninden... Yeni yönetimin doğalgaz konusunda mevcut faydacı yaklaşımı sürdürmesi bekleniyor. Ancak Batı ile ilişkilerini geliştirme ihtimali Rusya’yı endişelendiriyor. olduğu Batı kamuoyuna kolayca kabul ettirilebilecektir. Buna ek olarak açık kaynaklara göre Türkmenbaşı’nın şahsi hesaplarındaki, 3 milyar dolar olduğu tahmin edilen Türkmenistan döviz gelirlerinin Avrupa bankalarında bulunması Batı ülkelerinin eline bir koz sunuyor. Sonuç olarak yakın dönemde "Türkmenbaşı’nın yolundan sapmayacaklarını" belirten Türkmenbaşı haleflerinin iç ve dış politikasında tarz değişikliği beklenmemelidir. İktidar mücadelesi sırasında iktidarı elde eden kişi veya grubun siyasi rakiplerini tutuklama, yargılama veya diğer yollarla bertaraf etmesi kuvvetle muhtemeldir. Dolaysıyla yeni iktidar kendi iradesini kabul ettirene kadar katı siyasi uygulamalar devam edebilir. Bununla birlikte halka yönelik olarak Türkmenbaşı kültünün devam ettirilmesi ve bu kültün halefi üzerine yansıtılması, iktidarın popülizme devam etmesi, hatta boyutlarını daha de geliştirmesi beklenebilir. Zaman içerisinde rejimin iktidar tarafından yumuşatılma ihtimali de bulunmakta, ancak bu yumuşama Batı’da önemsenen siyasi serbestleşme şeklinde değil de, toplumun ekonomik ve sosyal yaşamıyla ilgili olabilir. Dış politikada ise yeni iktidarın genel anlamda Türkmenbaşı’nın pragmatist politikasını sürdürmesi bekleniyor. Gerçi bu devamlılık, işbirliği yapılan taraflar arasında tercihlerin yeniden sıralanamayacağı anlamına gelmez. Ancak böyle bir şey olsa bile, bu sürecin aylara değil, yıllara yayılması mümkündür. Bütün taraflarla görüşmeler ve anlaşmalar yaparak, tek tarafa bağlılıktan kurtulmaya çalışan Türkmenbaşı, imkanı dahilinde çoklu boru hatları stratejisini hayata geçirmeye başlamıştı. Türkmenistan’ın bu stratejiyi Batı’nın istediği yönde değil de, İran ve Çin ile doğal gaz anlaşmaları yaparak gerçekleştirmesi, özellikle ABD’nin rahatsızlığına sebep oluyordu. Türkmenbaşı’nın ölümüyle birlikte ise TransAfgan boru hattı projesinin gerçekleşme ve Türkmenistan’ın DoğuBatı enerji koridoruna katılma ihtimalleri artmaktadır. Bu alternatif boru hatları üzerindeki mücadelenin daha da kızışacağı kesindir. Bütün bunlara ek olarak Türkmenistan’ın jeopolitik konumu, özellikle son dönemde ABD’nin ilgisini yoğunlaştırdığı Afganistan ve İran ile sınırdaş olması da Türkmenistan üzerindeki küresel ve bölgesel nüfuz mücadelelerinin şiddetlenmesine neden oluyor. RUSYA’NIN ENDİŞESİ Aslında Rusya’nın esas endişesi, sanıldığı gibi muhalefetin faaliyetleriyle ve muhalefetin Batı tarafından desteklenmesi senaryosu ile ilgili değil.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle