17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

EĞİLİM MOSKOVA’DAN YANA Özetle, Orta Asya’nın bu az gelişmiş ülkesinde Türkmenbaşı hem ülkesi hem de halkı için ‘herşey’ oldu. Yaşamını yitirmesine kadar geçen süreçte, Türkmenbaşı, bütün bu özellikleri ile Orta Asya, Avrupa ve Hazar havzasındaki enerji kaynaklarına ilişkin politikalarda da önemli bir belirleyiciydi. Türkmenbaşı yürüttüğü politikalarla doğalgaz ile ilgilenen ve Orta Asya pazarına girmek isteyen bütün ülkelere kapı aralar gibi göründü ama politikalarını daha çok Moskova yönünde şekillendirildi. Ancak bu noktada, ülkesinin tarafsız statüde olması için yoğun çaba gösterdi. Türkmenistan'ın 12 Aralık 1995 tarihinde BM Genel Kurulu’ndaki oylamayla, ‘Daimi Tarafsızlık’ statüsü kazandı. Bu statüye göre, dünya ülkeleri, Türkmenistan’a karşı herhangi bir güç kullanmamakla ve tehdit etmemekle veya Türkmenistan’daki barışı bozabilecek herhangi bir faaliyette bulunmamakla yükümlü oldu. Aynı zamanda dünya ülkeleri, Türkmenistan’ın iç işlerine karışmamakla, Türkmenistan’a karşı yapılan siyasi karakterli baskıları desteklememekle ve Türkmenistan’ın herhangi bir askeri bloğa girmeye zorlamamakla sorumlu hale geldi. Askeri açıdan, bu statü dünya devletlerinin Türkmenistan topraklarında yabancı askeri kuvvetleri veya askeri personeli sokmasını, bu topraklar üzerinde askeri üslerin oluşturulmasını engelledi. Bu karar ile birlikte Türkmenbaşı’nın enerji politikalarında eli rahatladı. Küresel oyuncuların Orta Asya’daki faaliyetlerini –en azından Türkmenistan üzerinden yürütülmesini bir ölçüde engellemeye çalışırken diğer yandan da Moskova ile ilişkilerinin dozunu arttırma yoluna gitti. Tarafsızlık statüsü ile uluslararası alanda kendisini güvenceye alan Türkmenbaşı, silahlanma için ayıracağı parayı da ülkenin altyapısı için harcama yoluna gitti. Türkmenbaşı, Türkiye ve AB ülkeleri içen doğalgazı bir ‘diyalog’ aracı olarak kullanırken, büyük çaplı anlaşmalarda adres hep Moskova oldu. Anıtlar kenti Aşkabat... C S TRATEJİ 11 Türkmen doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşımayı hedeflerken, AfganistanPakistan ve Hindistan hattı daha çok Çin’in enerji gereksinimini gidermeye yönelik planlandı. Çin’e direk bir hattın olduğu düşünüldüğü zaman, Hint Denizi’ne çıkacak doğalgazın müşterileri arasında ABD’nin de olması gündeme geldi. Ancak bu projeler birçok nedenden dolayı aksadı ya da tam olarak yaşama geçirilemedi. Türkiye üzerinden Avrupa'ya doğalgaz satışı da gündemdeydi. Bu konuda 1991 yılında başlayan çalışmalar, 1999 yılında anlaşmayla sonuçlanmasına karşın bir türlü harekete geçilmedi. Anlaşmayla Türkiye'ye yılda 16 milyon metreküp, Türkiye üzerinden Avrupa'ya 14 milyon metreküp doğalgaz taşınması öngörülüyordu. Türkmenbaşı'nın bu konuda adım atması bekleniyordu. Ancak Türkmenbaşı adım atmadı. Bunda Moskova’nın etkisinin yanı sıra Türkmenbaşı’nın potansiyel güzergah ve pazarları Rusya’ya karşı koz olarak kullanma çabası da etkili oldu. Yani Türkmenbaşı, Moskova ve potansiyel alıcı ülkeler arasında diplomatik dansla, doğalgaz piyasasında ülkesinin sürekli gündemde olmasını sağladı. Bu nedenle de özellikle KaradenizKızıldeniz hattının yanı sıra BaküCeyhan ve Şahdeniz projesinin de gündemde olduğu bir dönemde Türkmenbaşı’nın yaşamını yitirmesi, dünya enerji piyasasında bomba etkisi yarattı. Rusya lideri Putin, önümüzdeki ay Aşgabat’ı ziyaret edecek. Bu ziyaret sonrasında yeni ŞİMDİ NE OLACAK? mücadelenin galibinin büyük Enerji koridorunun tam ortasında yer alan yeni liderini, Rusya, ABD, AB ve oranda ortaya çıkması bekleniyor. Türkmenistan’ın Çin arasındaki jeostratejik savaşın galibi belirleyecek. Bu noktada Rus Komsomolskaya Türkmenbaşı’nın yetkilerini Pravda gazetesinin "Aşkabat'taki savaş doğalgaz kimin kontrol edeceğini belirleyecek" üstlenen Berdimuhammedov’un servetini saptaması büyük önem taşıyor. Her ne kadar Türkmenistan'ın imzaladığı açıklamaları da anlamlı bulunuyor. Berdimuhammedov, tüm enerji anlaşmalarına bağlı kalacağı güvencesi ve Rusya 20 milyar metreküp Türkmen doğalgazın Rusya’ya ihracı konusunda bir başka anlaşma yaptı. 19 Şubat 2000’de Gazprom yönetimi Türkmenistan’dan alacağı doğalgaz miktarını 50 milyar metreküpe çıkarmak istedi. Türkmenbaşı bu talebe ‘evet’ yanıtını verdi. YÜZDE 84’Ü İHRAÇ Bugün Türkmenistan’da üretilen doğalgazın yüzde 84’ü ihraç ediliyor. Bağımsızlığından bu yana gaz üretimi 100 milyar metreküpten, 15 milyar metreküpe gerileyen Türkmenistan, ağırlıklı olarak Rusya üzerinden geçen boru hattını kullanıyor. Bunun yanı sıra 1997 yılında açılmış olan 200 kilometrelik İran ile bağlantı sağlayan sınırlı kapasitedeki bir boru hattı da bulunuyor. Türkmenistan’ın bağımsızlığını kazanmasından buyana doğalgaz ihracatı dalgalı bir seyir izledi. 19931994 yıllarında Ukrayna’nın ve diğer BDT ülkelerinin gaz borçlarını ödeyememesi, Türkmenistan ekonomisinde sıkıntı yarattı. Bu nedenle 19931995 yılları arasında ulusal geliri azaldı. Ekonomiye yüzde bin 700’lere varan hiper enflasyon ortamı hakim oldu. 1996 yılında dış ticaret ve döviz kuru rejiminde reformlar başlatıldı. 1997’den sonra enflasyonu denetim altına alabildi. Türkmenistan’ın açık denize sahili olmaması, ülkenin doğalgaz ihracatında farklı pazarlara açılmamasının bir başka nedeni olarak ortaya çıktı. Hazar Denizi’nin statüsünün hala belirlenememiş olması, Türkmenistan’ın kuzeye, güneye ve doğuya doğru üç ayrı güzergaha yönlendirirken, söz konusu bu güzergahlar siyasi ve küresel oyuncuların çıkarları açısından da farklı noktalara işaret etmeye başladı. Aralık 1998’de Türkmenistan ve Ukrayna, Ukrayna’ya yıllık 20 milyar metreküp doğalgaz ihracatı için anlaşma yaptı. Yıllık 720 milyon dolar ihracat geliri sağlayacak bu anlaşma, Nisan 1999'da Ukrayna’nın ilk doğalgaz sevkıyatlarının parasını ödememesi sonucu aksadı. Türkmenistan ihracatı durdurmuştur. 1999 yılı Aralık ayında ise Türkmenistan BÜYÜK OYUN Türkmen doğalgazının ağırlıklı olarak Rusya’ya yönlendirilmesi AB ve ABD’nin korkulu rüyası olurken, geçen yıl Rusya’nın Türkmenistan’dan aldığı doğalgazı sattığı Ukrayna’ya vanayı kapamasının ülkeyi zor duruma getirdiği hafızalardaki yerini koruyor. AB de Rusya’nın bu konuda tekel olmasından ciddi anlamda kaygı duyuyor. Özellikle Rusya’nın petrol ve doğalgazı bir dış politika aracı olarak kullanma eğilimi, Türkmen doğalgazını Rusya aracılığı ile alan Avrupa’da ciddi kaygı yaratıyor. Bu nedenle AB, Hazar geçişli ya da İran ve Türkiye üzerinden geçen projelere büyük önem veriyor. Bu durum, bir başka açıdan ise Türkmenistan tarafında ‘karşılıklı bağımlılık’ kavramını gündeme getiriyor ki, bu tek taraflı alıcı kadar kaynak ülkenin de aleyhine bir durumu ortaya çıkarıyor. Bu noktada Rusya’nın hem tek güzergah olması hem de ‘ucuza alıp, pahalı satan’ konumda bulunması (İsrail ile Türkiye arasında imzalanan KaradenizKızıldeniz çoklu enerji hattı projesinin Türkiye’ye uzanan ayağı Mavi Akım örneğinde olduğu gibi, Rusya Türkmenistan’dan ucuza aldığı gazı çok daha pahalı olarak Türkiye’ye satıyor) hem alıcı ülkeleri sıkıntıya sokuyor hem de Türkmenistan’ın gelirini azaltıyor. Türkmenbaşı işte bu noktada, birçok proje için zemin yokladı, ön anlaşmalar imzaladı, çeşitli ülkelerle ve şirketlerle mutabakatlara varıldı. Gerek İran, gerek Afganistan üzerinden Pakistan ve Hindistan’a uzanan boru hattı konularında çalışmalar yapıldı. İran hattı, vermiş olsa da, ABD, AB, Rusya ve Çin’deki tedirginlik üst noktada. Türkmenbaşı’nın yaşamını yitirmesinin hemen ardından etkinliğini yitirmekten kaygı duyan Ruysa harekete geçti. Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Ocak ayında Aşkabat'a gitmesi ve yeni gaz anlaşmalarına imza koyması bekleniyor. Tabii bu durum Rus basını tarafından da yakın takip ediliyor. Belki de Putin’i bu kadar çabuk harekete geçiren bazı Rus gazetelerinin, yeni iktidarın Türkmen gazını Türkiye üzerinden dış pazarlara ulaştıracak Transhazar projesini uygulamaya çalışacağını yazması oldu. Uluslararası Kriz Grubu'ndan Orta Asya Proje Başkanı Michael Hall’un, "Türkmenbaşı’nın ölümü Türkmenistan dışındaki dünya için ne ifade ediyor?" sorusuna verdiği şu yanıt bundan sonraki sürece ana hatları bir projeksiyon niteliği taşıyor: "Türkmenistan'ın dev doğal gaz rezervlerine sahip olduğunu ve çok sayıda ülkenin de bu rezervleri işlemek için mücadele halinde olduklarını unutmamak gerek. Bunlara Rusya ve Çin de dahil. Ortaya çıkacak yeni hükümeti etkilemeye çalışma mücadelesi yaşanacaktır. Orta Asya ülkeleri birbirleriyle yakın bağlantılar içinde. Bir ülkedeki istikrarsızlık kolayca diğerlerini etkileyebilir. Eğer Türkmenistan'da bir istikrasızlık ya da çatışma yaşanırsa, başta Özbekistan olmak üzere diğer komşu ülkeler üzerinde ciddi sonuçlar yaratacaktır" Türkmenistan yeni lideri ile birlikte önemli bir yol ayrımına gelecek. Türkmenistan’ın yeni yönetimi ya Orta Asya coğrafyasında tarafsız bir ülke olarak küresel güçleri bu bölgeden uzak tutacak ya da Batılı güçlere kapısını aralayıp, ABD’nin ön planda olduğu uluslararası sermayenin Orta Asya’da denetim sağlamasına zemin hazırlayacak. Görünen o ki, Türkmenistan Türkmenbaşı sonrası istikrarını korumayı başarabilse bile ülkenin küresel oyuncuların yeni mücadele alanı olmasının önüne kolay kolay geçemeyecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle