17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İnsan hakları, demokrasi ve özgürlüklerin ülke insanları için olumlu yönde kullanılmasını sağlamak, bu insani değerlerin küreselleşmenin bir aracı olarak kullanılıp, ülkeye zarar vermesini önlemek için korunması ve sürdürülmesi gereken özelliklerin de ancak milliyetçilik duygularının geliştirilmesi ve korunması ile mümkün olabileceği bilinmelidir. Aksine olan gelişmeler ülkeleri parçalanma, yıkılma, yok olma veya egemen güçlerin etkisiz bir parçası olma durumuyla karşı karşıya bırakabilir. C S TRATEJİ 21 yapılmalıdır. Çünkü diğer bağımsız Türk Cumhuriyetleri, 15 yıllık bir bağımsız devlet olma geçmişine sahipken, Türkiye’nin bir Osmanlı İmparatorluğu geçmişi ve 84 yıllık bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti olma tecrübesi vardır. AKRABALIK BAĞLARI VE ŞİÖ Siyasi kararlılıkla sağlanabileceği düşünülen Bağımsız Türk Cumhuriyetleri arasındaki yakın ilişkiler, zamanla entegrasyon yönünde güçlendirilerek, özellikle uluslararası ortamda karşılıklı çıkarları da gözeterek Türkiye’ye ilave bir siyasi güç sağlayacaktır. Böylelikle Türkiye, zor bir coğrafyada yaşamanın sıkıntılarını aşmada önemli bir avantajını kullanma fırsatını yakalayacak, politikalarını ABD ile AB arasında sıkışmışlıktan kurtaracaktır. KKTC de dahil yedi bağımsız devletin birlikteliğine akraba topluluklarının sempatisi ve manevi desteği de eklendiğinde bu gücün daha da artacağı söylenebilir. Türk Birliği’nin uluslararası ilişkilerde sağlayacağı destek, Türkiye’nin her alanda önünü açacak ve kendisini yalnız hissetmeyecek bir ortamın oluşmasına imkan yaratacaktır. Aynı fırsat ve ortam tüm Türk Cumhuriyetleri ve Türk Dünyası için de geçerli olacaktır. Bu konu gerçekleştirildiği taktirde, hem Türkiye’deki Türk Halkı, hem de Uygur’daki Türkler, Kırım’daki Türkler, diğer akraba devlet ve toplumlar, bütün Türk Dünyası, daha insanca ve özgürce yaşama hakkına kavuşacaktır. Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), Türkiye’nin Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile işbirliği yapabileceği ve bu ilişkilerini Rusya ve Çin’in de katılımı ile güçlendirebileceği bir ortam olarak görülebilir. Bu nedenle ŞİÖ ile yakından ilgilenmesi, iletişim kurması ve şimdilik gözlemci üye, bilahare de tam üye olma yolunda çalışmalar yapmasının ulusal çıkarlar açısından uygun olacağı değerlendirilebilir. Türkiye’nin bu örgüt içinde yer alarak, Türk Dünyası’nda etkinlik yaratacağı ve dolayısıyla Doğu Türkistan konusunda politikalar üretmeye başlayacağı şüphesi ile Çin’in, Türkiye’nin önce gözlemci, bilahare de tam üye olması durumuna soğuk baktığına dair yorumlar bulunuyor. Hatta Rusya’nın da Türkiye’nin örgütle ilişki kurmasının, kendi etkinlik alanına girilmesi olarak değerlendirildiği de düşünülüyor. Bu nedenle Türkiye’nin başta Çin’i ve Rusya’yı ikna etmek olmak üzere ilgili ülkeler nezdinde girişimlerde bulunması gerekiyor. Türkiye’nin bu örgüte üye olması hem Türk Cumhuriyetleri ile arzu ettiği ilişkilerin kurulmasına ve hem de ayrı bir siyasi ve ekonomik güç kazanmasına yardımcı olacak, politikalarında seçenekler elde edebilmesine ve çok yönlü politika izleyebilmesine de imkan yaratacaktır. Sonuç olarak, küreselleşmenin sebep olduğu olumsuz etkilerden korunmak için ulusdevlet anlayışının korunması, üniter yapının devam ettirilmesi, bunu sağlamak amacıyla milliyetçilik duygularının güçlendirilmesi, cumhuriyetin temel ilkeleri olan laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olma özelliklerinin sürdürülebilmesi ve insan haklarını gözeterek özgürce yaşanabilmesi ancak güçlü olmakla mümkün olabilmektedir. Bunun gerçekleşmesi hem içte, hem de dışta sağlanacak birlik ve beraberlikten geçiyor. Birlik ve beraberliğin sağlanması, bu konuda gösterilecek siyasi kararlılık ve bu kararlılığın devlet politikası ile özdeşleşmesi ile mümkün olabilecektir. Bu konuda önce iç kamuoyunu, daha sonra da Türk Dünyası kamuoyu yaratmak gerekiyor. Kamuoylarının yaratılmasında devletin organlarının yanında üniversitelere, sivil toplum örgütlerine ve medyaya çok büyük görevler düşmektedir. GÜÇLÜLER HER ZAMAN HAKLI Bu durumda ülkelerin varlıklarını egemen bir şekilde sürdürerek, halkının insanca yaşaması ve haklarını koruması İngiltere, akraba için güçlü olmasının gereği her fırsatta devleti ABD’yi görülüyor Güçlü olmanın yolu da Irak’ta da yalnız ülkelerin varlığından, bağımsızlığından, bırakmıyor... üniter yapısını ve ulusdevlet anlayışını koruyabilmesinden geçiyor. Yaşanan olaylar hep güçlü olanın haklı olduğunu veya haklı görüldüğünü gösteriyor. Güç ise birlik ve beraberlikten doğar. Bunun yolu da önce kendi içindeki bütünlüğü ve beraberliği sağlamaktan, sonra akraba devletler ortamı yaratarak gücü arttırmaktan geçiyor. Akraba devletlere sahip olmak her ülke için önemlidir. Uluslararası ilişkilerde göz ardı edilemeyecek unsurlarından biri de yeryüzünde yalnız olmamaktır. Aynı ırka, tarihe, dile, dine, mezhebe, ideolojiye, kültüre ve buna benzer ortak değerlere sahip olmak, o zaruret olduğu düşünülmelidir. Avrasya’daki gelişmeleri ülkeler ile işbirliği ve ortak bir anlayış doğmasına sağlıklı bir şekilde değerlendirmek, ön yargılardan uzak imkan yaratır. Özellikle uluslararası ilişkilerde, diğer durmak, güç odakları ile olan ilişkileri sağlıklı bir zor zamanlarda birbirlerine en çok destek olan ve zemine oturtmak, tehlikeleri ortadan kaldırmak, yardım eden devletler, bu devletlerdir. Bunun en güzel fırsatları değerlendirmek ve dengeleri oluşturmak için örneğini AngloAmerikan dünyası (ABD, İngiltere, Türkiye’nin bu gerçekleri dikkate alarak hareket etmesi, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ) günümüzde veriyor. mili çıkarlarının bir gereği ve aynı zamanda tarihi Her devlet bir akraba devletler dünyası oluşturmaya sorumluluğudur. gayret etmiştir. İspanyollar ve Portekizliler Latin Türk Dünyasında böyle bir imkan ve fırsat vardır. Amerika’da, Fransızlar Afrika gibi eski sömürgelerinde, İlişkiler mutlaka geliştirilmelidir. İlişkileri geliştirmekle İngilizler mevcut akraba devletlere ek olarak yaratılmaya çalışılacak esas husus; Türkiye ile Türk Commenwealth’de, Ruslar Orta Asya, Balkanlar, Cumhuriyetleri arasındaki potansiyel olarak kökte Kafkaslar ve Doğu Avrupa’da kendilerine yakın bulunan bağların, politik, ekonomik, askeri ve sosyal devletlerden oluşan bir dünya oluşturmaya alanlardaki birliği sağlaması için harekete geçirilmesi çalışmışlardır. Bu durumda olan ülkeler ekonomi, ve bu birlikteliğin yaratacağı gücün, ihtiyaç duyulan yer politika ve askeri alanlarda kendilerini daha güçlü ve ve zamanda birbirlerinin menfaatlerine zarar vermeden güvende hissetmişlerdir. Diğer bölgeler ile sorunları ortak ve münferit çıkarlar yönünde kullanma olsa da, akraba ve dost ülkeler ile kurdukları ilişkiler yeteneğinin kazanılmasıdır. Bu ilişkilerin güçlü bir onların sıkıntılı durumdan çıkmalarına yardımcı olmuş, seviyeye ulaşması ve bunun tescili, hem Türkiye’ye, güçlü oldukları zamanlarda ise onlara güç katmıştır. hem de Türk Cumhuriyetleri’ne stratejik çıkarlar Böyle akraba devletler dünyasına sahip olan ülkeleri, sağlayacak, ortaya çıkacak birlik ve bu birlikteliğin diğer ülkeler daha güçlü görmüş ve onlarla olan yaratacağı güç, Türk Dünyası’nı yalnızlıktan ilişkilerinde daha özenli ve dikkatli olmaya sevk kurtaracaktır. etmiştir. Küreselleşmenin etkilerinin görüldüğü dünyamızda, bunun karşısında hedef olarak gördüğü ulusdevlet anlayışı ve üniter yapının korunması, egemenliğin ARİHSEL SORUMLULUK devam ettirilmesi ve bu nedenle milliyetçi duyguların Türkiye Kafkasya’da ve Orta Asya’da sahip olduğu zayıflatılmasına yönelik girişimlere engel olunması akraba devlet oluşturma niteliklerini, özellikle bu için, içeride Atatürk Milliyetçiliği’nin güçlenmesine bölgelerdeki Türk Cumhuriyetleri’nin bağımsızlıklarına çalışılırken, aynı tehlikelerden korunması için Bağımsız kavuşmalarından itibaren geliştirme, örgütleme ve Türk Cumhuriyetleri’nde de aynı anlayışın oluşmasına devam ettirme imkanına sahip iken ve hatta buna çalışılmalıdır. Türk Birliği’nin yaratılması için bu konu Balkanlar’daki, Kırım’daki, Rusya Federasyonu’ndaki son derece önemlidir. Türkiye bu ülkelerde, Türklük ve Orta Doğu’daki akrabalarını da katarak daha bilincini, ortak değerlerin varlığını, akraba devletler genişletebilecek ve güçlendirebilecek durumda iken bu olmanın yararlarını, ‘Türk dünyası’ fikrini fırsatı çeşitli nedenlerle değerlendiremiyor. AB kuvvetlendirmediği sürece başarıları sınırlı kalacaktır. ilişkilerini de Avrupa’yı Avrasya’dan dışlayarak düşünen Daha da önemlisi bütün iyi niyetine rağmen batıdan Türkiye, önyargıları nedeni ile Avrasya sözcüğünden gereken destek, dostluk ve samimiyeti göremeyen, hatta ürktü. Türkiye’nin politika ve stratejilerini Avrasya dışlanmayla yakınlaşma arasında tutulan Türkiye, ‘Türk boyutunda genişliğine değerlendirme ihtiyacı, ırkçı bir Dünyası’ düşüncesini harekete geçiremediği taktirde milliyetçiliğin veya sadece Asya Türklerine ulaşma kendini yalnız hissedecek, uluslararası ortamda arzu arzularının yansıması olarak algılanmamalı, bunun ettiği konuma gelemeyecektir. Bu konuda fedakarlık ve akılcılıktan ve jeopolitik gerçeklerden kaynaklanan bir girişimler, karşılığını beklemeden Türkiye tarafından Küreselleşmenin olumsuz etkilerini sınırlamak için milliyetçiliğin önemi büyük. Uluslararası ilişkilerde ise akraba ulus yaklaşımının geliştirilmesi gerekiyor. ABD, İngiltere, Kanada gibi ülkeler bunu başarıyla uygularken, Türkiye benzer politikayı yaşama geçirebilir. T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle