Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan açıklama ‘Bayilerin kalitesi düşük’ A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, zirai ilaç bayisi açmak isteyen ziraat mühendislerinin yeterlilik sınavına tabi tutulmasıyla "kalitenin arttırılmasının" amaçlandığını söyleyerek, söz konusu uygulamaya diğer meslek gruplarında da rastlandığını belirterek uygulamanın "doğru" olduğunu savundu. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, "Bitki Koruma Ürünlerinin Toptan ve Perakende Satılması İle Depolanması Hakkındaki Yönetmelik"in hazırlanmasında Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO), Türkiye Ziraatçılar Derneği (TZD), Türk Ziraat Yüksek Mühendisleri Birliği ve Tarım Kredi Kooperatifleri gibi kuruluşların görüşünü aldıklarını kaydetti. Bayilerin ileriye yönelik iyileştirme politikalarının benimsendiğinin vurgulandığı açıklamada bayilerin durumuyla ilgili Süleyman Demirel Üniversitesi tarafından yapılan şu tespitlere yer verildi: 1980 yılına kadar yürürlükte olan mevzuatla, eğitim seviyesi düşük ve ilgisi olmayan diğer meslek gruplarından kişilerin bayilik hakları alınmıştır. 1995 yılında yapılan bir araştırmayla, bayilerin mesleklere ve eğitim durumlarına göre dağılımı incelenmiş, bunların yüzde 19.8'inin ziraat teknisyeni, yüzde 15.2'sinin eczacı, yüzde 15.54'ünün ortaokul mezunu, yüzde 23.48'inin ziraat mühendisi ve bunların da yüzde 77'sinin bu konulardan uzak kişiler olduğu anlaşılmıştır. 2003'te yayımlanan bir çalışmada, ilaç bayilerinin yüzde 37'si işe başlarken kendilerini bilgi eksikliği nedeniyle yetersiz görmekte, ilaç bayilerinin büyük bir miktarını Bitki Koruma Bölümü dışından mezuh olanların oluşturduğu görülmüştür. Aynı çalışmada, zirai mücadele ilaç bayilerinin bitki koruma ile ilgili sorunları çözerken bilgi eksikliği hissettiği konular sorulduğunda yüzde 55'i hastalık etmenlerinin tanımlanmasını, yüzde 12'si zararlıların tanımını, yüzde 25'i bitki besin elementi semptomları ile hastalıkların ayrımını, yüzde 8'i de fizyolojik hastalıklarla diğer hastalık semptomlarını karıştırdıkları görülmüştür. ‘SINAV BİR ZORUNLULUK’ Açıklamada, ZMO'nun karşı olduğu sınav zorunluluğunun, konuya hakim uzmanların bu işi yapabilmelerini sağlamak, ülke insanının sağlığını korumak ve tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla getirildiği savunularak bayilerle ilgili eğitimlerin yapılıp sonuçlarının değerlendirilmesi sonrasında yetersiz olanlarla ilgili yeni bir stratejinin geliştirileceği kaydedildi. ZMO'dan gelen "Ziraat Mühendislerinin Görev ve Yetkilerine İlişkin Tüzük"ün, ilgili düzenlemenin dayanak maddesine eklenmesi talebinin değerlendiğini kaydeden bakanlık, söz konusu tüzüğün dayanakta yer almamasının hiçbir şekilde teknik bir eksiklik oluşturmayacağını kaydetti. ZMO'nun doktor, eczacı, diş hekimi ve veteriner hekimlerin iş yeri açabilmeleri için bir sınav zorunluluğunun olmadığına yönelik açıklamasının "hukuki ve bilimsel temelden yoksun" olduğu ileri sürülen açıklamada, şunlar savunuldu: "Bu konudaki her türlü düzenleme yapma yetkisi, 6968 sayılı Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Yasası ile bakanlığımıza verilmiştir. Ayrıca 441 sayılı KHK'nin 2. maddesinin (L) bendi de çok açık bir şekilde zirai ücadele ilaçlarının, alet ve makinaların ithal, imal, satış ve kullanılma esaslarını tespit etmek görevini bakanlığımıza vermiştir. Sınav uygulamasının çeşitli meslek gruplarında bulunduğu bilinmektedir. Fümigasyon operatörü ve yardımcısı olmak isteyen adaylar, 24/08/2005 tarih ve 25916 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Zirai Karantina Fümigasyon Yönetmeliği'nin 7. maddesi uyarınca sınava tabi tutulmaktadır. Sınavda başarılı olmaları halinde belge almaya hak kazananları, sınav uygulamalarına bir örnektir." OKUYUCU MEKTUBU Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık Eki Atatürk Bulvarı 125/4 06640 ANKARA email tarimhayvancilik@cumhuriyet.com.tr G azetenizin Tarım ve Hayvancılık Ekinin 08.04.2008 tarihli nüshasında Ahmet DEMİRTAŞ imzası ile yayınlanan "Çevre ve Orman Bakanlığı Toplumu Yanıltıyor" başlıklı yazı gerçekleri yansıtmamaktadır. Söz konusu yazı üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür. Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerini azaltmak için dünyadaki uygulamalara paralel olarak yeşil alanların artırılması çalışmalarına ağırlık verilmektedir. Ülkemiz topraklarının çoğunluğu yarı kurak iklim şartları taşıdığından bu bölgelerde yapılacak çalışmalardaki metotları ve dikilecek fidan türlerini belirlemek amacıyla 2006 yılında Bakanlığımız koordinatörlüğünde FAO, bilim çevreleri, uygulamacılar ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı "Türkiye’de Yarı Kurak Bölgelerde Yapılan Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Uygulamalarının Değerlendirilmesi Çalıştayı" düzenlenmiştir. Uygulamalar, Çalıştay’da ortaya çıkan bilimsel görüşler ve Çalıştay sonuç bildirgesi dikkate alınarak yürütülmektedir. Eylem planının adı "Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolu Seferberliği Eylem Planı" dır. Sadece ağaçlandırma eylem planı değildir. 20082012 yılları arasında 5 yıl süre ile uygulanacak Eylem Planı ile 2.300.000 hektar alanda 2 milyar 300 milyon adet fidan dikilerek ağaçlandırma, erozyon kontrolu ve rehabilitasyon çalışması yapılacaktır. Ülkemizdeki bozuk ormanların tamamında tam alanda toprak işleyerek ağaçlandırma yapılması teknik olarak uygun olmadığından bir kısım sahalar rehabilitasyon çalışmalarına konu edilmektedir. Dünyada son yıllarda gelişen çevre ile ilgili duyarlılık ve biyolojik çeşitliliğin korunması hassasiyetine uygun olarak çalışmalarımızda mevcut bitki örtüsü korunarak boşlukların ekim ve dikim yoluyla doldurulması şeklinde yapılan rehabilitasyon uygulamasının daha uygun bir metot olduğu görülmektedir. Rehabilitasyon çalışması hem doğaya daha uyumlu hem de çevreye daha saygılıdır. Mevcut fauna ve flora zenginliği ile orman ekosistemi korunarak mevcut lokal ırkların muhafazası ile genetik kirlenme önlenmektedir. Böylece daha az masrafla ekosisteme uyumlu daha dayanıklı ormanlar kurulmaktadır. Yapılan erozyon kontrol çalışmalarının tamamına yakın "toprak muhafaza ağaçlandırması" karakterindedir. Çalışma yapılan alanlarda diğer erozyon kontrol tedbirlerinin yanında ağaçlandırma çalışmalarında olduğu gibi fidan dikilmektedir. Toprak muhafaza, yeşil kuşak ve su havzalarının korunmasına yönelik ağaçlandırmalar erozyon kontrolu programı içerisinde yer almaktadır. Havza bütünlüğünün sağlanması ve kırsal alanda yaşayan halkımızın çalışmalar üzerindeki baskısını azalmak ve ülke hayvancılığına az da olsa katkıda bulunmak amacıyla 38 bin hektar mera ıslah çalışması eylem planına dahil edilmiştir. Bakanlığımıza bağlı 113 adet orman fidanlığı bulunmakta olup yıllık fidan üretim kapasitesi 460 milyon adettir. Bu miktar fidan seferberlik eylem planında hedeflenen çalışmalar için yeterlidir. Eylem Planında yapılacak çalışmalarda kullanılacak fidanların üretimi de planlanmış olup, fidan ihtiyacının karşılanmasında her hangi bir darboğaz bulunmamaktadır. Bakanlığımız, yürürlüğe koyduğu eylem planı kapsamında hiçbir ili gözden çıkarmamıştır. Bütün iller için potansiyel saha ve ekolojik şartlar dikkate alınarak değişik çalışmalar planlanmıştır. Bilgilerinize sunulur. Çevre ve Orman Bakanlığı 15 yılda kapsamlı bir su projesi yapılmadı Bundan yaklaşık 6 yıl öncesine kadar "Tarım ürünlerinde, kendi kendine yeten, dünyada 7 ülkeden biriyiz" diye övünüyorduk. Şimdilerde, artık tarım ürünlerinde, ithal etmediğimiz, ürün kalmadı gibi. 1993 yılından bu yana, su ve kuraklık olaylarını çok yakından takip ediyorum. Biz icraat makamı değiliz. Yazıp, uyarıyoruz.Dinleyen olursa diye. Yazılarımızı inanın okuyorlar, ama gene bildiklerini yapıyorlar. Neden? Sizler, yani halk, köylü, çiftçi, sorunları onları zerre kadar ilgilendirmiyor. Kuraklık bütün dünya da sürüyor.Ama neden bizi sayısız akarsuyumuz, sınır ötesine geçip giderken, yahut denize boşuna dökülürken bu kadar etkiliyor. Fırat, Dicle, Manavgat v.s. temiz, içilebilir, tarım yapılabilir, suyu kullanamıyoruz veya kullandırtmıyorlar? Uyanın ve halkımıza vermek istemedikleri suları yabancılara veriyorlar. Bazıları Çeşme örneğinde olduğu gibi verildi. Başka bir konu, ormanlar. Şu kadar hektar, "Trakya kadar" fidan dikeceğiz, kampanyaları sürerken, Türkiye'nin birçok bölgesinde, maden, golf ve turizm adına, binlerce yetişkin ağaç kesilip yok ediliyor. Bu ormanlara örnek, Manisa Turgutlu Nikel madeni için 287.000 yetişkin ağaç kesildi. Savunmaları da "Biz kesiyoruz ama 23 kat yerine başka yerlere fidan dikiyoruz" oluyor. Biz de onlara soruyoruz, diktiğiniz fidanlar, kaç yılda kestiğiniz orman ağaçlarını amorti edecek? Değerli arkadaşlar uyanalım. Su kaynakları yabancılara veriliyor. Su olmayınca tarım sizlere ömür. Sıra şehir suyunda. Bari acil olarak yüzde 46 oranındaki yer altı su kaçaklarını önlemek için şebeke borularını yenileyelim. Artık çok geç kalındı. Susuzlukla birlikte, kitle hastalıkları da kapıda. Senin, ailenin ve yaşamın için, ÇEVRECİLERE KATIL, SUYUMU İSTİYORUM DE. Hiçbir şey yapamıyorsan, pencerene, balkonuna, su yazıları yaz, belki birileri okur, içi sızlar, yeni projeler yapar. Ümit BORA Yarımada Çevre Platformu Sözcüsü Sayın Petek Ataman, Ben kutu sütü kullanıyorum. Kutu sütleriyle sütlü tatlıların yapılamayacağını duydum. Oysa ben sütlaç, muhallebi gibi sütlü tatlılarımı kutu sütleriyle yapıyorum. Sütü soğuk olarak içiyorum. Sütlü tatlıların kutu sütleriyle yapılamayacağını düşünen arkadaşlarım, tatlılar için kapıdan aldıkları sütleri kullanıyorlar. Aynı şey yoğurtlar için de geçerli. Beni bu konuda aydınlatırsanız çok memnun olurum. Cumhuriyet Tarım Gıda ve Hayvancılık’ta cevaplarınızı bekliyorum. İyi günler dileğiyle. Saygılar. Güzide Keskin 2