22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türkiye için tarım ürünleri ticareti önemini koruyor Dr. Kemalettin TAŞDAN arım ürünleri ithalatında son yıllarda görülen artış, Türkiye’nin kendine yeterliliğinin ortadan kalktığı yönündeki görüşlerde temel gösterge olarak sıklıkla kullanılmaktadır. Oysa dış ticaret dengesi kendine yeterliliğin ölçülmesinde tek başına kullanılamaz. Bir ülkenin kendine yeterli olduğunu söyleyebilmek için dış ticaret kısıtlamalarının olmaması durumunda dahi yurtiçi talebin yurtiçi üretim ile karşılanabilmesi ya da insanların yeterli ve dengeli beslenebilmesi gibi kriterlerin varolması gereklidir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin kendine yeterli olarak anıldığı, 1980’li yılların ilk yarısı ve öncesinde birçok tarım ürünün ithalatının yasak olmasından dolayı gerekli koşulların tam olarak sağlanamadığı görülmektedir. Dolayısıyla bu dönemde öne sürülen kendine yeterlilik, göreceli bir durum olarak değerlendirilebilir. Bugünkü koşullarda kendine yeterlilikten bahsedebilmek için de tek başına yeterli olmamakla birlikte yine de öncelikle Türkiye’nin tarım ve gıda ürünleri ticaretinin incelenmesi gereklidir. Son 1015 yıllık dönemde Türkiye’nin tarım ürünleri ticaretinde görülen gelişimin temel faktörleri, başta Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) görüşmeleri ile kuralları olmak üzere uluslar arası ticarette görülen serbestleşme eğilimleri, SSCB’nin dağılarak yeni pazarların ortaya T çıkması, global krizlerin yanı sıra yurtiçi piyasalardaki dalgalanmalar ile bunlara bağlı döviz hareketleri ve en önemli ticari partnerimiz olan AB piyasalarındaki gelişmelerdir. Bunların yanı sıra nüfus artışı ile başta gıda olmak üzere gelişen sanayi kollarının talebindeki yükselmeyle birlikte üretimin seyri de dış ticaret yapısını ve gelişimini önemli derecede etkilemektedir. Türkiye’nin dış ticareti içerisinde tarım ve gıda ürünlerinin oransal payı giderek azalmakla birlikte, mutlak değeri önemli derecede yükselmiştir. Örneğin, TÜİK tarafından SITC sınıflandırmasında yayınlanan verilere göre 1996 yılında toplam ihracat içerisinde tarım ürünlerinin payı yüzde 21,3 iken (4,9 milyar dolar), bu pay 2006 yılında yüzde 10,1’e (8,6 milyar dolar), yine aynı dönemde ithalatın payı da yüzde 11,2’den (4,9 milyar dolar), yüzde 5,2’ye (7,2 milyar dolar) gerilemiştir. Dış ticaret dengesi incelendiğinde ise 1996 yılından bu yana 2000 ve 2003 yılları haricinde sürekli olarak ihracat lehine bir gelişimin gerçekleştiği görülmektedir. Bunun sonucu olarak 2005 ve 2006 yıllarında ihracat ve ithalat arasındaki fark sırasıyla 1,4 ve 1,8 milyar dolar olmuştur. Bu durum, Türkiye’nin halen tarım ürünleri dış ticareti açısından net ihracatçı konumda olduğunu göstermektedir. Gıda ve tarımsal hammaddelerden oluşan tarım ürünleri ithalatının ve ihracatının yapısal bileşimi de oldukça dikkat çekicidir. Tarım ürünleri ihracatının yüzde Domates yüz güldürdü... ARUHANLI/BERGAMA (A.A) ''Kırmızı altın'' olarak adlandırılan domates, kuraklığa rağmen üreticinin yüzünü güldürdü.Manisa'nın Saruhanlı ilçesine bağlı Alibeyli beldesinde 50 bin dekar alanda yetişen domateslerin, kurutularak ihracatçı firmalar aracılığıyla başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa ülkesine gönderildiği bildirildi. Ürünün, üreticinin yanında yüzlerce mevsimlik işçinin de geçim kaynağı olduğu belirtildi. Saruhanlı Ziraat Odası Başkanı Aydoğan Okur, kurutulmuş domates üretiminde yüzde yüz kar payı bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti: ''Alibeyli beldesinde çiftçilerimiz kendi ürettiği ve çevreden aldığı domatesleri, her yıl olduğu gibi bu yıl da kurutarak, aracı firmalar ile yurt dışına göndermeye başladı. Beldemizde domates damlama sistemi ile sulanıyor. Bu da ürünün bol ve kaliteli olmasını sağlıyor. Kurutulmuş domatesin yüzde 100 kar payı var.'' Bölgedeki ihracatçı firma sahiplerinden Mehmet Karagül ise Alibeyli'de yetişen domateslerin S bir kısmının salça fabrikalarına ve sebze hallerine satıldığını, büyük bir bölümünün de kurutularak ihraç edildiğini ifade etti. Kurutulmuş domatese yurt dışından büyük talep bulunduğunu anlatan Karagül, yılda ortalama 5 bin ton ihracat yaptıklarını söyledi. Karagül, ''Kurutulmuş domatesler, Avrupa ülkelerinde temel besin maddesi ve yardımcı yemek olarak tüketiliyor. Ayrıca bu ülkelerde yemek, pizza ve ketçap yapımında da kullanılıyor'' dedi. İzmir'in Bergama İlçe Ziraat Odası Başkanı Bedri Çakmaklıoğulları da domatesin, yüzde 50 verim düşüklüğüne rağmen çiftçinin yüzünü güldürdüğünü ifade ederek, şunları kaydetti: ''Bergama ve çevresinde bu sene geçen yıla göre yüzde 30 daha fazla domates ekimi yapıldı. Hibrit çeşitlerinde dönümden 1517 ton domates alınması gerekirken 8 ton, diğer çeşitlerden ise 810 ton alması gerekirken havaların sıcak ve kurak gitmesi nedeniyle 4 ton ürün alınmasına rağmen kasalık domatesin fiyatının 1,60 YTL'ye satılması nedeniyle çiftçi memnun. Verimin düşük olması, belki de fiyatların yükselmesine neden oldu.'' 92’si gıda maddelerinden oluşurken, ithalatın yüzde 52’si tarımsal hammaddelerden oluşmaktadır. Buna göre net gıda maddeleri ihracatçısı olan Türkiye, tarımsal hammaddeler açısından ise net ithalatçı konumdadır. Bununla birlikte gıda maddeleri ihracatı, tarımsal hammaddeler ithalatının 2 katı iken, tarımsal hammadde ithalatı da ihracatının 5 katı kadardır. Yüksek orandaki hammadde ithalatının en önemli nedeni ise arz açığı bulunan ürünlerdir. Diğer yandan, hammadde ithalatı yapılarak bu ürünlerin işlenmesi ile yüksek katma değere sahip ürünler elde edilmesi de mutlak olumsuz bir durum olarak değerlendirilmeyebilir. Ancak yurtiçi talebin yurtiçi üretim ile karşılanabilme oranının yüksek olması ve böylece ithalatın olabildiğince düşük seviyede kalması elbette ki tercih edilen bir durumdur. Tarım ürünleri dış ticareti ürün grupları itibarıyla ele alındığında ise 2006 yılında gıda maddeleri açısından ihracattaki en önemli grubun yüzde 54 (4,3 milyar dolar) oranındaki payı ile fındık, kuru meyveler, turunçgil ve domates gibi ürünler başta olmak üzere meyve ve sebzeler olduğu, bu grubun ardından da sırası ile hububat ve ürünleri ile tütünün geldiği görülmektedir. Tarımsal hammaddeler ihracatındaki en önemli grup da yüzde 77’lik payı (541 milyon dolar) ile dokuma elyafı vb iken, ardından sırasıyla mantar, odun, kereste grubu ve diğer ürünler grubu gelmektedir. Önemli ölçüde arz açığı bulunan bitkisel yağlar ve yağlı tohumlar ise yüzde 23 ve yüzde 15 oranındaki payları ile gıda maddeleri içerisinde en fazla ithalat payına sahip ürün gruplarıdır. Bu iki grubu, ithalat değeri 2004 yılından bu yana 161 milyon dolardan, 347 milyon dolara yükselen meyve ve sebze grubu izlemektedir. Büyük oranda pamuk ve iplik gibi pamuk türevi ürünlerden oluşan dokuma elyafı grubu ise tarımsal hammaddeler içerisinde 1,8 milyar dolar ile yüzde 48 paya sahiptir. Pamuk ve türevi ürünlerdeki yüksek ithalat miktarının temel nedeni, Çukurova ve Ege bölgesindeki pamuk ekim alanlarının maliyet ve fiyat dezavantajı nedeni ile giderek azalması ile birlikte, üretimin gelişen tekstil ve konfeksiyon sanayinin talebini karşılayamamasıdır. Sonuç olarak, Türkiye için tarım ürünleri ticareti oransal payı azalmakla birlikte halen önemini korumaktadır ve bazı ürünlerde yurtiçi arztalep dengesinden dolayı artan ithalatına karşılık net ihracatçı konumdadır. Bu açıdan bakıldığında da yetersiz bir veri olmakla birlikte tarım ürünleri dış ticaretinde göreceli olarak kendine yeterlilik açısından pozitif bir denge olduğu söylenebilir. Ancak günümüz global ekonomi koşullarında önemli olan göreceli ya da mutlak kendine yeterliliğin ötesinde, uluslar arası piyasalarda yönlendirici konumda olabilmektir. 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle