22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türk derisi kalitesiyle öne çıkacak Sektör, Türkiye denilince akla "deri"nin gelmesi için markalaşmaya ağırlık vermeye başladı. Şehriban KIRAÇ nında arttığını kaydederek, şunları söyledi: "Bu durum AB ülkelerindeki pazar payımızı korumak adına sevindirici bir gelişmedir. 2006 yılında en yüksek ihracat artışı toplamda yaklaşık yüzde 6’lık bir pazar payına sahip diğer Avrupa ülkeleri grubunda TDSD Başkanı gerçekleşti. Bu ülkelere yönelik ih Turgut Koşar racat yüzde 55.7 oranında arttı. Asya ülkeleri grubunda da benzer şekilde oldukça yüksek ihracat artışı gerçekleşti. Bu ülke grubuna yapılan ihracat yüzde 34.5 arttı. En çok ihraç edilen ürün kalemleri ise deri giyim, saraciye, seyahat eşyaları ile kürk ve kürkten mamul ürünler oluştu." STANBUL Türkiye Deri Sanayicileri Derneği (TDSD) Başkanı Turgut Koşar, Türk deri sektörünün ülke ekonomisinin lokomotif sektörlerinden birisi olduğunu belirterek, ürün kalitesi açısından dünyada haklı bir yerinin bulunduğunu söyledi. Türkiye’de deri sektörünün ağırlıklı olarak Marmara ve Ege bölgelerinde yoğunlaştığını kaydeden Koşar, üretilen derinin yaklaşık yüzde 80’inin ihraç edildiğini, iç pazarda tüketilen kısmı ise ağırlıklı olarak ayakkabı, saraciye ve konfeksiyon ürünleri için kullanıldığına işaret etti. Ülkemizin 2006 yılı genel ekonomik programının reel sektör açısından kurlardaki düşüş eğilimine paralel olarak çok parlak olmadığını vurgulayan Koşar, "İhracat ağırlıklı bir sektör olarak biz de kurdaki düşüş eğiliminden olumsuz etkilendik. Düşük kur seviyesi deri ve deri mamullerinin başta Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere Uzakdoğu ülkelerinden ithal edilmesine neden olmuş, yerel üretici de bundan zarar görmüştür. Bunun beraberinde her türlü fedakarlığa göğüs gererek az da olsa ihracat artışı gerçekleştirilerek 2005 yılı seviyesinin altına düşmesi engellenmiş" dedi. Deri sektörünün, 2006 yılını 1 milyar 141 milyon dolar değerinde ihracat ile 2005 yılına kıyasla yüzde 9.7 artış kaydederek tamamladığını anlatan Turgut Koşar, deri işleme tesislerinin yüzde 40’ının üretimi durdurduğunu, çalışan işletmelerin ise düşük kapasite ile üretime devam ettiğini bildirdi. Ayakkabı, konfeksiyon ve saraciyede de durumun farklı olmadığını kaydeden Koşar, ayakkabı ve saraciyede ithalattan kaynaklanan bir azalış gözlenirken kapasite kullanım oranlarında da azalma yaşandığını ifade etti. Koşar, toplam deri ihracatının yüzde 40’ını en büyük alıcı konumundaki 25 Avrupa Birliği (AB) ülkesine yapıldığını, 2006 yılında yapılan deri ve deri mamulleri ihracatının bir önceki yıla göre yüzde 15.4 ora İ REKABET İÇİN YAPISAL REFORM ŞART İç pazarın geçtiğimiz yıllarda YTL ’nin dolar karşısındaki aşırı değerli durumunun ihracatı zorlaştırırken ithalatı teşvik ettiğini hatırlatan Koşar, sözlerini şöyle sürdürdü: "YTL dolar karşısında yüzde 30 değerli, dolar kuru 2001 yılı ile aynı seviyelerde seyrederken, bu dönem zarfında dolar bazında üretim girdilerimiz yüzde 38 arttı. Üretiminin yüzde 80’nini ihraç eden deri sektörü ulusal paranın değerli olması nedeniyle Uzakdoğu ile fiyat rekabetine giriyordu. 2006 yılı Mayıs ayında kurlarda yaşanan düzeltme hareketi bu zafiyeti biraz olsun ortadan kaldırdı ancak daha rekabetçi bir yapı için yapısal reformların tamamlanması şart. Mevcut durumda rakiplerimizle aynı pazarlarda mücadele ediyoruz ama enerji, vergi yükü, kredi faizleri v.b. kalemlerde rakiplerimize kıyasla daha yüksek maliyetlerle erişebiliyoruz. Örneğin Türk sanayicisi OECD ülkeleri arasında elektriği en pahalı kullanan sanayici ünvanına sahip. (0,10$/kwh). Aynı şekilde asgari ücretten alınan vergi yüzde 70. Gerek Avrupa Birliği üyesi ülkeleri olsun gerekse Uzakdoğu ülkeleri olsun onlar destek ve teşvik ler çerçevesinde üretimlerini sürdürürken aynı rekabet koşullarında biz onların birkaç adım gerisinden başlıyoruz." 2007 yılının ilk çeyreğinde hem siyasi ham de ekonomik belirsizlik kurlarda da belirsizliği beraberinde getirdiğinden karar alma süreçlerinin olumsuz etkilendiğini belirten Koşar, buna rağmen deri sektörü ilk çeyrekte 242.9 milyon dolarlık ihracatla yüzde 22.6 artış kaydettiğini ifade etti. Koşar, bu dönemde Türkiye’nin sanayi ürünlerinin ihracatının yüzde 26.3, toplam ihracatın ise yüzde 25.1 oranında arttığı göz önüne alındığında deri sektöründeki artışın kayda olduğunu söyledi. MARKALAŞMA ÖN PLANDA Deri sanayicileri olarak şu anda teknoloji ve yatırım geliştirme çalışmaları çerçevesinde miktar artış bazlı değil de kalite çıtasını yükseltme yönünde büyük çaba gösterdiklerini dile getiren Koşar, Türk Deri sektörünün ürettiği ürünlerin kalitesi bakımından kendisini dünya ölçeğinde kanıtladığını aktardı. Koşar, "Deri ülkesi olarak bilinen birçok ülke ile bugün kalite safhasında rekabet edebilir bir düzeye eriştik. Bu noktadan sonra kendi kalite çıtamızı daha da yukarılara çekmeye çalışıyoruz. Hatta deri sektörü olarak 2005 yılı içerisinde deri sektörü olarak başlattığımız "Deri Tanıtım Kampanyası" ile birlikte hem üretim hem yurtiçi satış hem de ihracat rakamlarımızda bir artış olacağını düşünüyoruz. Üç ayaklı olan bu projenin yurt içi ve turistlere yönelik tanıtım ayağı başlamış ve başarıyla yürütülüyor" dedi. Diğer taraftan 2007 yılı Ocak ayında yurtdışı tanıtım kapsamında ABD’nin New York kentinde düzenlenen deri fuarının da başarılı geçtiğini hatırlatan Koşar, "Kampanya kapsamında Türkiye ekonomisinde önemli bir yeri olan deri sektörünün yurtiçinde ve yurt dışında tanıtımı yapılarak Türkiye denilince akla ‘deri’nin gelmesi yani Türkiye’nin bir üründe markalaşması sağlanmaya çalışılıyor" diye konuştu. Deri sektörü olarak geleceğe hiçbir zaman karamsar yaklaşmadıklarını ve iyimser yapılarını her zaman koruduklarını vurgulayan TDSD Başkanı Koşar, sahip oldukları bilgi birikimi, tecrübe ve gerektiğinde birleşebilme kabiliyeti, bu fırtınadan mümkün olan en az yara ile çıkmalarını sağlayacağını açıkladı. Önümüzdeki yıllarda 5 milyar dolar düzeyinde deri ve deri mamulleri ihracatının gerçekleştirmeyi hedeflediklerini aktaran Koşar, bu hedefi gerçekleştirecek alt yapıya ve kapasiteye de sahip olduklarını sözlerine ekledi. Mut, kayısıya pazar arıyor MUT (A.A) Mersin'in Mut ilçesinde üretilen kayısının ihracatı için çalışmalara başlandı. Mut Ziraat Odası, Ticaret Odası, Tarım İlçe Müdürlüğü ve Akdeniz ihracatçılar Birliği'nin (AKİB) ortaklaşa düzenlediği toplantıda, kayısı üretimi ve ihracatı konuları değerlendirildi. AKİB Yaş Sebze ve Meyve İhracatçıları Birliği Başkanı Ali Kavak, toplantıda yaptığı konuşmada, kayısının en iyi şekilde pazarlanması için üretici ve ihracatçının işbirliği içinde olması gerektiğini bildirdi. Kavak, 2005 yılında Rusya'nın, Türkiye'den yaş meyve ve sebze alımını kimyasal kalıntıları nedeniyle durdurduğunu anımsatarak, ''O gün alınan bu karar Türk tarımında toparlanmanın bir başlangıcı olarak iki yıl içerisinde önemli mesafeler kat edilmesini sağladı. Artık üreticimiz insan sağlığına değer verir oldu'' dedi. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü Bitki Koruma Hizmetleri Daire Başkanı Mehmet Emin Şahin ise ticarette başarılı olmanın sırrının ''kabul gören mal üretmek'' olduğunu vurguladı. Şahin, tarımda ve pazarlamada süreklilik olması gerektiğine dikkati çekerek, ''Üretilen ürünlerde kısa sürede değil, uzun vadede kar hesabı yapılmalı. Önce kalite sağlanmalı, ardından ihracat olanakları araştırılmalı'' dedi. 4
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle