Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hayvan ithalatı çözüm değil Adnan SERPEN İzmir Veteriner Hekimlen Odası Yön. Kur. Üyesi ayvan yetiştiriciliği çok ağır uğraş, bilgi, beceri, sabır ve doğa ile mücadele gerektiren bir faaliyet alanıdır. O nedenle herkes hayvan yetiştiriciliği yapamaz. Fakat nedense son zamanlarda sanayicilerimiz hayvan yetiştiriciliğine merak sardılar ve mevcut hükümete değişik kanallardan sermaye grubu olarak baskı yaparak hayvan ithalatının kapılarını açmak için her yolu deneyerek sonunda muratlarına erdiler. Hayvan ithalatıyla gelişen olaylar tıpkı yıllar önce üretimi arttırmadan eti ucuzlatacağım diye bu millete yalan söyleyip sonra ithalat yapıp mevcut sektörü yok ettikten sonra halka iki misli fiyatla pahalı et yedirdikleri gibi bugün de buna benzer ayni oyunun değişik bir versiyonu sahnelenmekte ve bir kör dövüşü yapılmaktadır. Bunun zeminini SETBİR ve diğer kuruluşlar dış sermaye çevreleriyle çok güzel hazırladılar. Gerekçe şu; efendim artık hayvancılık sektörü ancak sanayicinin el atmasıyla kurtulacaktır, hayvancılığın sorunu damızlık sorunudur, ülkede hastalıksız damızlık hayvan yok, bırakın bu işi bize sanayici kesimi olarak bilimsel olarak yapalım, zaten elimizde paramız da var deyip sayın bakanı ikna ederek damızlık adı altında hayvan ithalatına bakanlık karar vermiştir. Tüm bu olaylar gerçekleşirken ne kadar doğru olduğunu bilemediğim ve bir ulusal gazetede sayın bakanın hayvancılıkla bugüne kadar uğraşanların entellektüel olamamaları nedeniyle bu noktaya gelindiğini, sanayicinin entellektüel kesim olması nedeniyle bu sorunu çözebileceği şeklinde açıklamalarına tanık olunca bir veteriner hekim olarak şaşırdım kaldım. Demek ki sanayicilerimiz o kadar maharetli ki ülkemizin sanayi sorununu çözdüler artık tek sorun ülkemizin hayvancılık sektörünün sorunları kaldı bu sorunu da bir çırpıda çözüverecekler. Bugüne kadar bu konuda onca bilimsel eğitim veren veteriner fakültelerine, ziraat fakültelerinin zootekni bölümlerine ve meslek örgütlerine rağmen, bunları görmezlikten gelerek, sanayicilerimiz sağ olsunlar entelektüel kişiler deyip, dünyada olup biteni biliyorlar o nedenle yapacakları yatırımlarla bu sorunumuzu da çözeriz mantığı ile hayvancılık sektörümüzün sorunlarına, gerçeklerden uzak bir yaklaşımla çok kolay çözüm bulunmuştur. Değerli yetiştiriciler, hayvancılık sektörünün sorunlarının çözümüne yönelik olarak sanayicilerimiz ile birlikte sayın bakanın böyle bir karara varması kendilerinin ülkemiz gerçeklerden ne kadar uzak olduklarını ortaya koymaktadır. Sayın Bakanın meslektaşım olması, veteriner hekimlik eğitimi almış olmasına rağmen böyle bir karara varması hem çok üzücü hem de sektör açısından vahim bir karardır. Demek ki bu ülkede yıllarca bu alanda bir şeyler yapanlar veya bu konuda çalışıp, araştırıp raporlar yazıp devletin ilgili organlarına sunanlar bir şey bilmiyorlar Sayın Bakanla sanayicilerimiz bu işi onlardan daha iyi biliyorlar. Çünkü sanayicimiz entellektüel bir kesim, bol paraları var ve ayni zamanda dünyadaki yabancı sermaye ile de iş birliği halindeler ortada sorun diye bir şey kalmadı, tek sorun damızlık sorunu onun da ithalat müsaadesini zaten veriyoruz, böylece sorun kökünden çözülmüştür mantığı yürütülmektedir. Peki sorunlar bu kadar kolay çözülüyordu da bugüne kadar neredeydiniz? O zaman Tarım ve Köyişleri Bakanlığına ne gerek var. Hayvancılığımız adına kullanılan şu sır sözcük entelektüellik acaba nedir? Merak edip Türk Dil Kurumunun sözlüğüne baktım ve karşılığı şöyle; Fransızca orijinli bir kelime olup "Bilim, teknik ve kültürün, değişik dallarında özel öğrenim görmüş (kimse), aydın, münevver" olarak açıklanmaktadır. Bu anlama göre sanayicilerimizin entelektüel ola H lama Genel Müdürlüğünce ülkemizdeki vahim tabloyu ortaya koyan "Dünyada ve Türkiye’de Kırsal Sanayi "adlı çalışmayı yayınlamış ve yine 68 Nisan 1993 tarihlerinde bir de Kırsal Sanayi Sempozyumu düzenlemiştir. Bir diğer çalışmada 2000 yılın da Sekizinci Beş yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde Kırsal alana yönelik özel ihtisas komisyonunca yapılan çalışmanın yayınlanan raporunda yer almıştır. Bu ara AB’nin kırsal alanın gelir düzeyinin iyileştirilebilmesi için bu konuda kırsal alana yönelik çalışmaların üzerinde çok durması ve projelere destek vermesi bir diğer dikkat çekici konu. Hayvan yetiştiriciliği görevini sanayicimiz üstlendiğine göre hayvancılık olmadan kırsal kalkınma nasıl olacak, AB’den gelen kaynaklar nasıl ve ne şekilde kimlere verilecek? İşte sizlere iki bilinmeyenli denklem. Hayvancılık; bugün batı ekonomilerinde "Endüstri Animale" ile ifadesini bulan, sanayinin bizzat kendisi ve kırsal kalkınmanın lokomotifi bir sektör olup tüm dünya bu felsefe ile hayvancılığı ele alıp hayvancılık sektöründe yetiştiricilik yapan kesime günde hayvan başına günde 7,5 dolar, yılda toplam 2737 dolar sübvansiyon yaparken bizler ne kadar sübvansiyon yaptık? Piyasa ekonomisi uyguladık. Peki yeterli gelir elde edemeyen, bu şartlar altında zaten karnını zor doyuran veya doyuramayan yetiştirici nasıl Hayvancılığın temel sorunu, dünya ülkelerindeki entelektüel olur? Yine Sayın Bakan bulundugibi üretici birlikleri düzeyinde örgütlenmemesi... ğu bakanlığın en tepe noktasında her türlü yetki elinde olmasına rağmen çiftçiyi, hayvan yetiştiricisini bırakalım acaba personelinin entellektüelleşmesi için ne gibi çalışmalar yaptı? Personelinin entelektüelleşmesini de bir kenara bırakalım kamuda çalışan meslektaşlarının özlük hakları sorununu bile çözemedi. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu yetiştirici üretim patlaması yaparken, ulu önder Atatürk çiftçi için "bu milletin efendisidir" derken yine Sayın Bakan tarafından entelektüel olamamakla değerlendirilen aynı insanlar A.B.D ve AB ülkelerine gidip oralarda her başarıya imza atarlarken, entelektüel olurlarken bu ülkede bu insanların entelektüel olamamalarında acaba bir gariplik yok mu? Çiftçi veya hayvan yetiştiricisinin entellektüel olamaması nedeniyle hayvancılığın geri kaldığını dile getirmek hayvan ithalatına gerekçeli güzel bir kılıf uydurmaktan ve güneşi balçıkla sıvamaktan başka bir şey değildir. Tarım ve Köyişkemizde tarıma dayalı sanayinin oluşturulabilmesi için yaşaleri Bakanlığı yıllarca değişik siyasi partilere mensup partinan sermaye sıkıntısının giderilebilmesi ve özel sektörün salerce bir siyasi partinin arka bahçesi gibi oy için kullanıldı nayi alanına yatırım yapması için 1924 yılında çıkarılan ve hala da bir siyasi partinin arka bahçesi olarak kullanacak"Teşviki Sanayi Kanunu" ile önemli olanaklar sağlanmıştır. sınız, liyakatlı atamalar yapmayıp siyasi atamalar yapınca Bu yasaya rağmen tarım ve hayvancılık sektörüne dayalı saondan sonra tabii ki çiftçiyi, yetiştiriciyi entellektüel hale genayi konusunda özel sektörden beklenen yatırımlar olmatiremezsiniz. Her zamanki gibi seçim zamanı geldiğinde zamıştır. Devlet bunun üzerine şu anda birer birer özelleştirivallı çiftçinin oyunu almak için ağzına bir parmak bal sürelen Şeker Fabrikaları, E.B.K,Yem ve Süt Sanayi v.s olmak rek günü kurtarıp bu insanları sefalete itercesine sahipsiz bıüzere yatırım yapmıştır. 1930’lu yıllarda tüm uğraşlara rağrakarak entellektüel olamıyorlar şeklinde bir değerlendirmemen yine özel sektörümüzde sermaye birikimi istenilen düde bulunmak çok büyük haksızlıktır. Tüm bu olanlar tüm zeye ulaştırılamamıştır. 1934 yılından itibaren planlı dönedünyada olduğu gibi değişik tarihlerde bu bakanlığın yöneme geçilmiştir. Planlı dönemde, kapalı ekonomi sistemi timine talip olan iş bilmez, beceriksiz politikacıların tarım içinde yatırımcıların (sanayicilerimizin) lehine getirilen ekove hayvancılık konularında ulusal, milli bir politika oluştunomik ve mali tedbirlerle tarıma dayalı sanayide olumlu geramamaları veya oluşturmamaları sonucunda ülkemizin filişmeler olmuştur. Peki bu kadar destek ve teşviklere rağmen nans terörüne bağlı sürekli dışa bağımlı hale getirilmesine hayvancılık sektörümüzü kurtarmak için acaba sanayicimiz neden olan icraatları ve küresel piyasa ekonomisinin ülke bugüne kadar neredeydi? İşte bu soruların cevabını aramak içindeki uzantılarını oluşturan ve birkaç kişinin dışında ortagerekiyor. ya sanayiciyim diye çıkan tüccar ve ticaret erbabına şirin göSanayiciyim diye ortaya çıkan bu kesime, yıllarca bu ülrünebilmek amacıyla yapılan, bilimsellikten uzak siyasi bir kenin ilk yıllarda yüzde 83.75’ini oluşturan şu an da yüzde uygulamadan başka bir şey değildir. Hayvancılık bir uzman35’lere kadar inen kırsal kesimin tarım ve hayvancılık alalık alanıdır, ortaya sanayiciyim diye her çıkanın becereceği nında ürettikleri ürünlerin katma değerleri geriye dönmeyebir iş değildir. Bırakın, konunun uzmanı bu ülkenin veteriner cek şekilde sermaye olarak transferi yapılmış ve hala da dehekimleri, zooteknistleri, bu konularda uzman fakülteleri vam etmesinden dolayı tarım ve hayvancılıkla geçinmeğe var onlar yapsınlar, yeter ki sanayiciye verilen desteği bu kuçalışan bu kesim artık tükendiği, bu konuda DPT tarafından ruluşlara ve yetiştiricimize verin. Ülkemiz hayvancılığının değişik tarihlerde hazırlanan raporlarda dile getirilmekte, temel sorunu dünya ülkelerindeki gibi üretici birlikleri acil tedbir alınması istenmektedir. Bu gelir dağılımı dengedüzeyinde örgütlenememesidir. Hayvan yetiştirmek sizliği bugünün kentlerine göçü de teşvik etmektedir. Çünsanayicinin işi değildir, sanayicinin yeri ahır değil fabkü Hayvancılık, toprağa bağlı yapıldığı için, göçün ve göçün rikasıdır, gerçekten sanayici iseniz kendi alanınızdaki sanayi neden olduğu tüm ulusal harcamaların azalmasını sağlaüretim görevinizi yapın, kendi işinize bakın. maktaydı. Yine bu konuda Ocak 1993’de DPT, Sosyal Planbilmeleri için açıklamada da görüldüğü gibi hayvancılıkla ilgili konularda eğitim veren veteriner fakültelerinden veya ziraat fakültelerinin zootekni bölümlerinden birinde eğitim almış ve hayvancılık konusunda özel eğitim görmüş olmaları gerekmektedir. Oysa hayvancılık alanında yatırım yapmayı planlayan, ortaya sanayiciyim diye çıkanların böyle bir eğitim almaları söz konusu bile olmamakla beraber özel eğitim aldıklarını söylemek ise mümkün değil. Tek eğitim aldıkları konu dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan fakat bizim ülkemizde olan yüksek karlarla kolay bir şekilde para nasıl kazanılır. Dolayısıyla eğitimden, bilimden ziyade çok paralarının olması ve çok seyahat edip değişik ülkeleri görmeleri nedeniyle Sayın Bakanın nazarında entelektüel görünmekteler, oysa yıllardır bu sektörde hizmet veren yetiştiricimiz ve çiftçimiz ne yazık ki paraları olmadıkları için entelektüel olamıyorlar. Çünkü bu ülke yıllarca sanayicimize çalıştı hala da sanayicimize çalışmaktadır. Onlar her şeyi bilirler onların dışında o kadar üniversite, fakülte ve meslek örgütleri hayvancılığın ne olduğunu bilemezler. Çünkü bu müesseseler ve bu müesseselerden mezun olanlar paraları olmadığı için entellektüel değiller. Cumhuriyetin ilk yıllarına baktığımızda, ül 27