Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Prof. Dr. Tanju BESLER Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Sütü neden ve nasıl S ağlıklı ve dengeli beslenme, uzun zamandır en çok konuşulan ve üzerinde durulan konular arasında yer alıyor. Sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürmek için yediğimize, içtiğimize artık daha çok dikkat ediyoruz. Burada bir kez daha bu konuya göz atarken, doğruları yanlışları tartışırken öncelikle beslenmenin kısaca tanımını yapmakta fayda var. Beslenme, insanın büyümesi, gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan enerji, su ve besin öğelerinin (karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineralleri) gerektiği miktarlarda (RDA) gün içersinde düzenli olarak alınması eylemidir. Sağlıklı beslenme için vücuda ihtiyacı olan temel besin öğelerini dengeli ve yeterli bir şekilde kazandırmak gerekiyor. Süt ve süt ürünleri tam da bu noktada önem kazanıyor. Tüm beslenme uzmanlarının ve doktorların fikir birliği içinde oldukları konu, sütün sağlıklı beslenmenin temel unsuru olduğudur. Bunu söylemek yanlış olmaz çünkü süt, özellikle protein, yağ, vitamin (C vitamini hariç) ve mineraller (başta kalsiyum ve fosfor olmak üzere) gibi beslenmede çok önemli olan besin öğelerini bünyesinde bulunduruyor. Bol bulunan ve kolaylıkla tüketilebilen, tek başına bireyin gelişim sürecinden başlayarak hayatının tüm aşamalarında besin gereksinimi büyük oranda karşılayan sütün ülkemizde, bilinçli ve verimli bir şekilde tüketildiğini söylemek güç. Düşük tüketim rakamları, ağırlıklı olarak açıkta, sağlıksız koşullarda satılan sütlerin tercih edilmesi, süt tüketimi konusunda toplumun güçlü bir bilince sahip olmadığını ortaya koyuyor. içmek gerekli? şında bir yaşından sonra tüm yaş grupları için süt tüketiminin en az iki su bardağı olacak şekilde düşünülmelidir. Ancak bu süt tüketimi özellikle 616 yaş grubunda daha da artırılabilir ve dört su bardağına kadar çıkabilir. SÜTÜN ISIL İŞLEMDEN GEÇMESİ ŞART! Sağlıklı tüketim için sütün mutlaka ısıl işlemden geçmiş, yani pastörize ya da UHT Uzun Ömürlü süt olması gerekiyor. Sokak sütleri, kaynağı bilinmeyen sütler kesinlikle satın alınmamalı ve kullanılmamalıdır. Isıl işlemden geçmiş sütlerin ambalajlarının orijinal, kesinlikle hasar görmemiş olmasına dikkat etmek önem taşıyor. Pastörize sütlerin mutlaka soğuk zincirde korunması gerekiyor. UHT sütler, uygulanan işlem gereği açılıncaya kadar üzerinde belirtilen tarihe kadar oda sıcaklığında tazeliğini koruyabiliyor. UHT ve aseptik ambalajlama teknolojileri sıvı gıda ürünlerinin kısa bir süre ısıtılarak süratle oda sıcaklığına soğutulması ve işlenen gıdaların dolumunun tamamen kapalı ortamda gerçekleştirilmesi esasına dayanıyor. Ürünler 2 6 saniye süreyle 135150oC arasında ısıya tabi tutuluyor. Daha sonra hızla oda sıcaklığına soğutuluyor. Modern bir UHT tesisinde ürünlerin dolum işlemi kapalı bir sistemde, aseptik ortamda gerçekleştiriliyor. Aseptik ambalaj altı katmanlı yapısı sayesinde gıda ürünlerinin hava ve ışık gibi dış etkenlerle temasını önlüyor. Son derece hızlı bir süreç olan UHT işlemi ürünün tadında, görünümünde ve besin değerinde herhangi bir değişikliğe yol açmıyor. Daha sağlıklı bir toplum için, işleme ve ambalajlama teknolojilerinin de desteği ile her an kolaylıkla ulaşabildiğimiz temel besinimiz sütü hak ettiği gibi tüketmeliyiz. Süt içmek, bir ömrü sağlığımız bozulmadan, kaliteli bir şekilde yaşayabilmek için alabileceğimiz en basit önlemlerden biridir. NASIL TÜKETMELİ? Süt tüketirken dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, açıkta satılan süt yerine, sağlıklı ambalajda satılan sütü tercih etmektir. En son Hacettepe Üniversitesi’nden bazı öğretim üyelerinin 2001 yılında gerçekleştirdiği altı hafta süren saha araştırması sonuçları, neden açıkta satılan sütlerin tüketilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Araştırmada, Ankara’nın 39 semtinden toplanan 150 sokak sütü, 109 UHT süt ve 41 pastörize süt örneği incelenmiştir. Uluslararası standartlarda, 1 mililitre sütte kabul edilebilir bakteri miktarı 5 bin ile 50.000 bin iken, incelenen tüm açık süt örneklerinde bu sayının 100 binden fazla olduğu tespit edilmiştir. Yapılan analizlerde, pastörize ve UHT Uzun Ömürlü Süt’lerin ise insan sağlığı açısından tüm standartlara uygun özellikler taşıdığını gördük. Yine Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeleri tarafından gerçekleştirilen "Türkiye’deki Açık Sütün Kimyasal Kalitesi: Vitaminler" başlıklı çalışmada da, açıkta satılan sokak sütünün zaten düşük olan vitamin değerinin, kaynatıldıktan sonra daha da düştüğü ortaya çıktı. 15 dakika kaynatılmasının ardından çiğ sütteki Tiamin yüzde 66, Riboflavin ve Folik Asit yüzde 50, Niacin yüzde 12 oranında azalırken, B12 vitaminindeki kayıp da 15 dakika sonunda yüzde 30’a varıyor. NE KADAR SÜT İÇMELİ? Öncelikle bir bardak sütün besin değerini inceleyerek, günde içilmesi gereken yeterli süt miktarı bilgisine ulaşalım. Bir bardak sütte 6 yaşındaki bir çocuğun ihtiyacı olan yüzde 52 kalsiyum, yüzde 30 potasyum, yüzde 35 protein, yüzde 11 B1 vitamini, yüzde 9 A vitamini, yüzde 44 B2 vitamini, yüzde 12 folat, yüzde 14 B6 vitamini, yüzde 18 magnezyum, yüzde 12 çinko, yüzde 55 fosfor, yüzde 6 enerji ve yüzde 6 niasin gereksinimini karşılar. Bu listeyi uzatmak mümkün olacaktır. Yaşamın ilk altı ayında (06 ay) bebeğe anne sütünden başka hiçbir ilave besin verilmemelidir. Bunun dıAbdullah AYSU Çiftçi Sendikaları Konfederasyonlaşma Platform Sözcüsü oprak Mahsulleri Ofisi (TMO), genetiği değiştirilmiş ürün yetiştirmede ABD’den sonra ikinci sırada yer alan Arjantin’den ithal ettiği mısırları yurdumuza getirdi, getirmeye devam ediyor. Günlük yaşamda yaygın olarak tükettiğimiz gıdalar olan mısır ve soya, dünyada en fazla tüketilen genetiği değiştirilmiş ürünlerdir. Genetiği değiştirilmiş mısır ve soyadan elde edilen gıda maddelerinin etiketlerinde bilgi verilmediğinden dolayı da tüketiciler bunları bilmeden tüketmektedir. Genetiği değiştirilmiş gıda maddeleri ile beslenmenin yol açtığı sorunlarla ilgili iki kısa örnek vermek konunun ciddiyetini kavramak açısından yerinde olacaktır. Rusya Bilim Akademisi’nden Dr. Irina Ermakova deneyinde bir grup fareyi GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) soya, bir grubu ise normal gıdalarla besledi. GDO’lu soya ile beslenen farelerin yavrularının yüzde 55.6’sı doğumdan sonra üç hafta içinde ölürken, normal gıdayla beslenenlerde bu oran yüzde 6.8 oldu. Ayrıca, GDO ile beslenenlerin yavrularının yüzde 36’sının doğum ağırlığı olması gerekenin altındaydı. GDO’lu mısırların ithali durdurulsun olarak; Dr. Arpad Pusztai’nin genetiği değiştirilmiş patates TMO’nun GDO’lu mısır ithalini doğru bulmuyor ile beslediği farelerin tümünün iç organlarında küçülve onaylamıyoruz. me, sindirim sistemlerinde bozukluk, bağışıklık siste Ülkemiz iklim koşullarında minde çökme, kan yapısında üretebilme olanağımız olan mahbozulma ve mide çeperlerinsullerin ithal edilmesine karşıyız. de kalınlaşma görüldü. Yukarıda sakıncaları belirtilen Deneylerle bulunan bulGDO’lu ürünlerin devlet eliyle itgular bunlar… halini ve ithal izni verilmesini kaAyrıca kendi ülke koşullabul edilemez buluyor ve bir yönerımızın elverdiği ve çiftçileritim kusuru olarak görüyoruz. mizin üretebildiği ürünlerin Bu nedenle; ithal edilen mısırlaithal edilmesinin, ithalatın yarın imha edilmesini, GDO’lu ürünpıldığı ülke ve çiftçilerinin lerin ithalinin durdurulmasını istidesteklenmesi anlamına gelyoruz. mektedir; yanlıştır! BiyoçeGDO’lu ürünlerin sağlığımıza, şitliliğimiz, ülke ekonomimiz biyoçeşitliliğimize ve ülke ekonove sağlığımız için risk oluştumisine olabilecek olumsuz etkisini racağı ortada olan bu mısır itönlemek ve bu alandaki kargaşayı halatı kabul edilemez bir yanhukuksal bir zemine oturtmak amalış uygulamadır. Bu yanlış cıyla zaman geçirmeksizin Biyogüpolitikada ısrar edimemeli, venlik Yasası’nın halkımızın istek vazgeçilmelidir. ve çıkarlarına uygun bir doğrultuda Çiftçi Sendikaları Konfe TMO, genetiği değiştirilmiş çıkarılmasını talep ediyoruz. derasyonlaşma Platformu mısır ithal ediyor... T 29