22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Özelleştirme yerine üreticiye işletme devri Yrd. Doç. Mikdat ÇAKIR Pankobirlik Genel Müdürü eker genel olarak şeker pancarı ve şeker kamışı ve nişastalı bitkilerden elde edilmektedir. Şekerin hangi hammaddeden üretileceği, coğrafi özelliklerin hangi hammaddeden üretime müsaade ettiğine bakarak karar verilmektedir. Türkiye, Avrupa Kıtasında bulunduğu için diğer ülkeler gibi bu coğrafyada üretilebilen en ekonomik hammadde olan şeker pancarından şeker üretim stratejisine yönelmiştir. Pancar ve pancar şekeri üretimi sağladığı katma değerin yanında; İstihdam imkânları, Diğer tarım ürünlerinin ve hayvancılığın gelişmesindeki önemli katkıları Sosyal ve ekonomik yaşam üzerindeki etkilerinden dolayı stratejik önemi olan bir tarımsal sanayi koludur. Bu sebeple özellikle pancardan şeker üreten ve kamış şekeri ile rekabet etmek durumunda olan ülkelerde şekerin gerek üretimi, gerekse ticareti kontrol edilip koruma altına alınmaktadır. Son günlerde AB Şeker Rejiminde yaşanan gelişmeler ve "AB Şeker Reformu" kamuoyunda en çok tartışılan konular arasında yer almaktadır. Konu hakkında bilen bilmeyen herkes yorum yapmakta, bazen gerçekler tartışmaların tozunda kaybolup gitmektedir. Konunun kamuoyuna yansıtıldığı gibi reformu gerektiren ana neden tek başına şeker fiyatları ve maliyetleri değildir. Her ne kadar Dünya Ticaret Örgütünün gelişmiş ülkelere ve tarımını yüksek gümrük vergileri ile koruma altına alan ülkelere tarımsal destekleri azaltılması yönündeki baskıları küreselleşme adı altında takdim edilse de asıl gerçeklerin bu kadar yalın olmadığı kanaatindeyim. Yukarıda sayılan sebeplerden başka uluslar arası güce sahip olan ve şeker ticaretini elinde bulunduran şirketleri gözden kaçırmamak gerekir. Uluslararası şeker ticaretini elinde tutmak isteyen firmalar ve bu ülkelerin hükümetlerinin manipülasyonlarını çok iyi okumak ve milli menfaat çatışmalarını stratejik bakış açısıyla değerlendirmek gerekir. Uluslar arası şeker sektörü rekabetinin ülkemize yansımaları mutlaka olacaktır. Üyelik çalışmaları kapsamında AB mevzuatına uyumu taahhüt eden Türkiye’nin, öncelikle AB’nin 2010 yılına kadar kademeli olarak pancar ve şeker fiyatlarında %36’lık bir indirime gitmesinden nasıl etkileneceği tartışılmalıdır. Zira pahalı girdi kullanımının yanı sıra, kota ve kaçak şeker gibi sektörel sorunlar nedeniyle AB üreticisi ile eşit şartlarda üretim yapamayan pancar üreticimizin rekabet edebilmesini sağlayacak politikaların gözden geçirilmesinde mutlak yarar vardır. AB’ye üye ülkelerde halen tartışmaları sürmekle beraber maliyetlerin düşürülmesi, üretim fazlası alanların şeker üretimi dışına kaydırılması ve daha rekabetçi bir piyasanın oluşturulmasına yönelik bu kararlar, özelleştirme nedeniyle yatırım yapılmayan ülkemiz kamu şeker fabrikalarında, maliyeti düşürücü tedbirlerin alınmaması durumunda rekabet ile ilgili yaşayacağı sorunlar bir diğer olumsuz yansıma olacaktır. Dünyada ve AB’de durum bu iken, ülkemiz şeker sektörünün ülkemiz için önemini ve önündeki sorunları ve çözüm yollarını kısaca ortaya koymak istiyorum. Öncelikle ülkemizin kalkınmasında önemli bir kilometre taşı olan şeker pancarı ve şeker sanayi, Cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne ülkemiz Ş modeli en uygun olabilirdi. Dünya şeker piyasalarında yoğun bir rekabet yaşanmaktadır Bu nedenle; sektörün AB’deki gelişmeleri ve bu ülkelerdeki şirket oluşumları iyi takip edilerek çok uluslu şirket birleşmelerinin sonuçları iyi değerlendirilmeli ve bu şirketlere karşı Türk şeker sektörünü koruyacak yeni özelleştirme politikaları oluşturulmalıdır. Bu konuda yapılacaklar daha önceki tarımsal KİT özelleştirmelerinde yaşanan olumsuz tecrübelerinin tekrarlanmaması adına önemlidir. Türkiye’de şeker sektörünü ve önündeki mevcut sorunları ifade ettikten sonra, petrol fiyatının artmasıyla kısa sürede tarımsal faaliyetlerin en önemli kolu hale gelen biyoyakıtlar konusuna da değinmek istiyorum; Bilindiği üzere rezervlerin azalması, Ortadoğu da yaşanan siyasi olaylar ve artan talep nedeniyle petrol fiyatı aşırı yükselmiş, bu gelişmeler başta petrolde dışa bağımlı ülkeler olmak üzere, tüm ülkelerin alternatif yakıtlarla ilgili çalışmalarını hızlandırmıştır. Yenilenebilir olması yanında, çevreye ve ülke ekonomilerine olan katkıları nedeniyle, tarım ürünlerinden elde edilen ve biyoyakıt olarak ta adlandırılan biyoetanol ve biyodizel gibi yakıt türleri ön plana çıkmıştır. Burada ifade etmek istediğim husus şudur; Artık "enerji" tarıma dayalı sanayi kuruluşlarında üretilebilen bir üründür. Bu durum, tarımın insanların yaşam kaynağı olması yanında, artık enerji üretimi içinde vazgeçilemez bir sektör olması adına önemlidir. Konuya stratejik açıdan yaklaştığımızda ise, petrolde büyük oranda dışa bağımlı olan ülkemizin, biyoyakıt üretimini bir başka ifade ile "Enerji Tarımı"nı ekonomiye katkı sağlayacak bir fırsat olarak değerlendirmesi hususudur. Çünkü ülkemiz sahip olduğu tarımsal avantajlarıyla bölgesinde söz sahibi olabilecektir. Geçtiğimiz kış Rus Pankobirlik, üreticinin güvencesi olmaya devam ediyor. doğalgazının Ukrayna üzerinden Avrupa’ya naklinde çıkan problemler, dışa bağımlılığın ne anlama geldiğini göstermesi açısından önemlidir. tatlandırıcı ülkemizde kayıt dışı tüketilmektedir. Bu konuda Birliğimizin yaptığı çalışmalara da Sektörde geçen yıllar içerisinde %40’a varan kısaca değinmek istiyorum; Kendi alanında öncü oranlarda üretim ve kota kaybına neden bu kuruluş olan ve Türkiye’de ilklere imza atan olumsuzlukların asıl ve kalıcı yansıması AB müzakere Birliğimiz, tüm dünyada üretimi desteklenen ve sürecindeki kota pazarlıklarında ve üyelik sonrası kullanımı her geçen gün artan biyoyakıtlarla ilgili düşük üretim kotası verilmesi sonrasında yaşanacaktır. gelişmeleri yakından takip etmektedir. 2003 yılından Çünkü AB’de ülke üretim kotaları belirlenirken, son 5 bu yana yürüttüğümüz biyoetanol üretimi yıllık ortalama üretim ve tüketim rakamlarını esas çalışmalarında son aşamaya gelinmiştir. Yaklaşık üç alınmakta ve ülke Pancar Şekeri ve NBŞ üretim yıl boyunca devam eden çalışmalarımız neticesinde kotaları bu verilere göre belirlenmektedir. Bu nedenle şeker pancarını hammadde olarak kullanan, ülkemizin kayıtlı bir başka ifade ile resmi şeker üretim ve en büyük etanol tesisini bu yılsonu itibarıyla Çumra tüketim değerleri önem arz etmektedir. Şeker Fabrikamız bünyesinde faaliyete geçireceğiz. Gerçekte ülke şeker ihtiyacımız kayıt dışı tüketilen Biyodizel üretimi ile ilgili çalışmalarımızda yoğun şekerin ilavesiyle hesaplanması gerekirken, stoktaki olarak devam etmektedir. Birliğimiz pancar münavebe şekerin tüketim fazlasıymış gibi gösterilerek, AB alanlarında ülkemiz iklim koşullarına uygun kanola müzakerelerinde ülke toplam şeker üretim kotasının çeşidinin tespiti amacıyla denemeler kurmakta ve azaltılması, Türkiye’yi AB’nin üretim fazlası şekerinin yatırım konusundaki araştırmalarını sürdürmektedir. pazarı durumuna getirecektir. Ülkemiz açısından şeker fabrikaları bu özellikleri Sektör için önem arz eden bir diğer husus ise; yanında, ekonomiye ve istihdama olan katkıları Kamuya ait Şeker Fabrikalarının özelleştirilmesidir. nedeniyle, tüm dünyada desteklendiği gibi ülkemizde Özelleştirmedeki amaç, kısaca kamunun borçlanma de mutlaka desteklenmesi ve yaşatılması gereken ihtiyacını azaltmak, kuruluşların piyasa koşullarında tarımsal sanayi kuruluşlarıdır. Gelinen noktada gerekli kârlı ve verimli çalışmasını sağlamak ve sektörün yatırımların vakit geçirilmeden yapılarak kamu şeker rekabet gücünü artırmaktır. Ancak, ülkemizde yakın fabrikalarının rehabilite edilmesi ve şeker ile beraber geçmişte yapılan ve tarımla ilgili KİT’lere uygulanan yakıt alkolü üretimi yapacak şekilde planlanması, özelleştirmelerde, işletmelerin ekonomideki katkıları sektörün devamlılığı bakımından önemsenmelidir. ve sürekliliği dikkate alınmamış ve o günün Şeker fabrikalarının en çok parayı verene koşullarında en yüksek teklifi veren kişi ve özelleştirilmesi yerine, proje geliştirme karşılığında kuruluşlara devredilerek büyük hatalar yapılmıştır. üreticilere ve onun temsilcisi kooperatiflere şartlı Kısaca; ihaleyi ne kadar yüksek fiyata yaparsam o işletme devri seçeneğinin değerlendirilmesi kadar başarılı olurum zihniyeti ile rekabet edilmiştir. gerektiğine inanıyorum. Halbuki, uzun dönemli planlamalarda işletme devri tarımına okul, sanayisine öncü olmuş sektördür. Özellikle faaliyet gösterdiği yörelerde kırsal kalkınmayı tetikleyici rol oynayan sektör ülke ekonomisine her yıl 2,5 milyar $ katma değer yaratmakta ve ülke nüfusunun yaklaşık %15'ini oluşturan kesimine doğrudan veya dolaylı gelir sağlamaktadır. Ekonomik değer ve istihdam açısından böylesine önemli bir sektöre, her yıl yaklaşık ABD’de 1,8 milyar $, AB’nde 1,5 Milyar destek verilirken, ülkemizde hiç destek verilmediğini, her şeye rağmen gerek hammadde üretiminde ve gerekse şeker üretim maliyetlerinde bugün için AB ile başa baş noktada olabileceğimizi özellikle belirtmek istiyorum. Dünyadaki uygulamaların aksine üretimi desteklenmeyen şeker sektörünün önündeki asıl tehlike ise, kayıt dışı bir başka ifade ile kaçak şeker kullanımıdır. Ülkemize sınırlardan giren yaklaşık 400–450 bin ton şekerle birlikte, insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşan kimyasal tatlandırıcı kullanımı, kota dışı üretilen nişasta bazlı şekerler ve dâhilde işleme kapsamında ihraç edilmesi gerekirken yurt içinde pazarlanan şekerler olmak üzere, tahmini 1 milyon ton civarında şeker ve şeker muadili 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle