23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş BD’li şair, yazar ve çevirmen Charles Simic, 1938’de o zamanki Yugoslavya’nın başkenti Belgrad’da doğdu. On beş yaşındayken ailesiyle ABD’ye göç etti. İlk şiirleri 1958’de yayımlandı. 1966’da New York Üniversitesi’ni bitirdi. Aynı yıl Çimenlerin Söylediği adlı ilk şiir kitabını yayımladı. Denemeler de yazdı. Fransız ve Balkanlı şairlerden çeviriler yaptı. Amerikan Şairler Akademisi’ne rektör seçildi. 1973’ten beri Amerikan edebiyatı ve yaratıcı yazarlık dersleri verdiği New Hampshire Üniversitesi’nden emekli oldu. Kapsamlı dünya görüşü, empati yeteneği, özgün şiirsel derinliği ve duruluğu, olağanüstü güzel ve zengin imgeleriyle çağdaşlarından ayrılan çok popüler bir şairdir. PEN Çeviri, Pulitzer Şiir, Uluslararası Griffin Şiir, Edgar Allan Poe, Wallace Stevens ödüllerini ve Frost Madalyası’nı aldı. Kitaplarından bazıları: Kuklalar, Gece Pikniği, Dünya Sona Ermez, Uykusuzluk Oteli, Cehennemde Bir Düğün, İşsiz Falcı, Yürüyen Kara Kedi, Sessiz Çevrem, Altmış Şiir, Canavar Labirentini Sever... BAŞLIKSIZ ŞİİR Kurşuna dedim: Neden izin verdin Seni mermi yapmalarına? Unuttun mu simyacıları? Kestin mi umudunu Altına dönüşmekten? Kimseden cevap yok. Kurşun. Mermi. Böyle isimlerle Derin ve uzun olur uyku. iir Atlası CEVAT ÇAPAN Charles SİMİC/ Şiirler/ Çeviren: Baki YİĞİT Hava kararmış gibi sanki Mutfak kapısının sesini Arkamda son duyduğumdan beri, Sokaktan geçen birini Son gördüğümden beri. Bir bardak buzlu su Arkadaşlık ediyor bana Girişteki Kendi seçtiğim bu masada. Ve bir istek, İnanılmaz istek Aşçıların Muhabbetine Kulak misafiri olmaya. KÜTÜPHANEDE Octavio için “Melekler Sözlüğü” Adlı bir kitap var. Kimse açmamış onu elli yıl boyunca, Biliyorum, çünkü ben açınca Ufalandı. O anda anladım, Melekler bir zamanlar Sinek türleri kadar çoktu. Hava kararırken Onlarla kaplanırdı gökyüzü. Kollarınızı sallamalıydınız Sadece uzaklaştırmak için onları. Şimdi gün ışığı giriyor Uzun pencerelerden. Sessiz bir yerdir kütüphane. Meleklerle tanrılar toplanmış Açılmayan kara kitaplarda. Büyük sır yatar Bayan Jones’un her gün Dönüp dolaştığı rafta. Boyu çok uzun olduğundan Eğilir sanki dinliyormuş gibi. Kitaplar fısıldaşır. Ben bir şey duymam, ama o duyar. ? Onu elinizde tutarken, Bir parça ete batırırken Düşleyebilirsiniz kuşun kalan kısmını; Başı yumruğunuz gibi İri, tüysüz, gagasız ve kör. DİNLE Seninle ilgili her şey, hayatım, hem yapmacık hem gerçek. Bomba fabrikasında gece vardiyasında çalışan bir çift gibiyiz. Usulca gel, diyor biri diğerine, onu elinden tutup çıkarırken kenti gören bir çatıya. Bu saatte, kulak verir de iyi dinlerse insan bir itfaiye aracının sesini duyabilir uzaktan, yanan geceliğiyle pencereden atlayan küçük bir çocuk görülünce derinleşen sessizliği sadece. KAYIP ELDİVEN İşte siyah bir kadın eldiveni. Bir anlamı olsa gerek. Düşünceli bir yabancı bıraktı onu Köşedeki kırmızı posta kutusunun üstüne. Hava üç gündür sıkıcıydı, Birkaç kar tanesi düştü bugün Birinin bu arada çevirdiği Eldivene, Öyle kapanabildi parmakları Biraz olsun... Yumruk değil henüz. Ben de bekledim çöken karanlıkla. Gitme dedi bana bir şey. Çöp bidonlarından alevlerin yükseldiği Ve evsizlerin ayakta gecelediği burada. KISMİ AÇIKLAMA Uzun zaman oldu sanki Garson siparişimi aldığından beri. Öğle yemeği için küçük, kirli bir yer. Dışarıda kar atıştırıyor. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1190 Hilde DOMIN A ‘Kitaplar fısıldaşır’ yani imdat çığlıklarını değil, ÇATAL Bu acayip şey cehennemden yeni çıkmış olmalı sürüne sürüne. Yamyamın boynunda asılı duran Kuş ayağına benziyor. 6 ARALIK 2012 ? SAYFA 23
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle