Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
K “Usta şair/yazar Güven Turan’ın edebiyatta 50. yılıydı; saygıyla.” İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir 2926Topbaş ve Beyoğlu Belediye Başkanı Sayın Ahmet Misbah Demircan’a iki soru: 1) İstiklal Caddesi’nin yaya trafiği açısından, dünyanın en işlek noktalarından olduğunu biliyoruz. Bu tarihi güzergâhın zemin taşları, hizmet süreniz içerisinde ardı ardına iki kez değiştirildi. Ancak durum eskisinden daha iç açıcı değil; cadde boyu kırık, dökük ve özensizce döşenen taşlar çirkinlik ve engel arz ediyor. O derbederlikte ilerlerken önce “yoldaş” turistlerden utanıyorum. Bu ayıba ne zaman kökten müdahale edilecektir? 2) İçinde kadim Emek Sineması’nın da bulunduğu Cercle d’Orient ile Tokatlıyan binaları Cadde’nin en tarihi ve heybetli binalarıdır. Onların topyekun restorasyonları için değişik mercilerin girişim ve onaylarının gerektiğini biliyoruz. Cadde’ye bakan cephelerinin, hiç olmazsa bir bakım, onarım ve temizlikten geçmesi sağlanamaz mı? (Komşu binalar birbiri ardına yenilendikçe, Cercle d’Orient’ı süsleyen heykelciklerin için için ağladıklarını duyumsar gibiyim.) 2927 İstiklal Caddesi üç vardiya çalışan mozaik bir film setini andırır. Oraya adımını atan herkes figüran ordusunun bir neferidir. 2928 Siyah Sırıtkan İmge ve Suç Romanları’ndan Abdullah Şevki, Özgür Edebiyat, 34. Sayı: “Suç romanları yazan on dört yazar var ülkemizde… Ancak bu yazarlar … ucuz roman düzeyini aştığı söylenebilecek kimi ürünler ortaya çıkarsalar da evrensel düzeyde ilgi çeken suç romanları yazabildikleri söylenemez.” (Göz gezdirdiğim yerli suç romanları bana, Peyami Safa’nın Server Bedi takma adıyla 193040’larda ürettiği polisiyelerin “atmosferine” ulaşılamadığını düşündürür.) 2929 Türkiye’de ıskalandığını düşündüğüm bazı küresel polisiye yazarları (tüyo niyetine): Cornel Woolrich, Josephine Tey, Margaret Millar, Francis Iles, Michael Dibdin… a) Michael Dibdin’in (19472007) son romanının adı Son Oyunlar’dı. Bir yayınevim olsaydı tüm yapıtlarını yayımlardım. b) Postacı Kapıyı İki Kere Çalar’ın yazarı James M. Cain’in (18951977) son yapıtı (The Cocktail Waitress) bu güz, demek ki ölümünden 35 yıl sonra, yayımlandı. Elimdeki Yaşar Kemal’den (Çıplak Deniz, Çıplak Ada) sonra ona yumulacağım. 2930 Avangard bestekâr ve müzik teorisyeni John Cage’in (19121992) doğumunun 100. yılıydı. O bir gizli yazar, ressam ve bibliyofildi. Onun için “Sessizlik” bir müzik enstrümanı hatta müzikti. “Söyleyecek hiçbir şeyim yok, işte onu da söyledim” buyurmuştu. SAYFA 10 ? 6 ARALIK itap İçin... CXVIII SELÇUK ALTUN ‘Ünsüz ama değerli 2931 Görüşmeyeli Uzun Zaman Oldu – Metin Üstündağ: Ne Kadarsın – II Ukdelerin, Keşkelerin Kadarsın! / Kadir Kıymet Bildiğin Kadarsın! / Kurduğun Cümleler Kadarsın! / Yaraların Kadarsın! / Üzdüğün İnsanlar Kadarsın! / Verdiğin Şeyler Kadarsın! / Kaderin Kadarsın! / Öldükten Sonra Kaldığın Kadarsın! 2932 İşbu ülkede kayıtdışı ekonominin yüzde 40’lara ulaştığı söylenir. Etkin denetimsizlikten dolayı trilyonlarca lira vergi kaçağı söz konusudur. Bu gelir kaçağını kısmen gidermek için alınan dolaylı vergilerden dolayı dünyanın en pahalı benzinini ve cep telefonu hattını kullanırız. O halde; kaçırmadığın vergiler kadarsın! 2933 Fenerbahçe’nin sembol kaptanı ALEX’i sahada izlemek ayrı bir zevkti. Futbolunda teknik ile estetik ön plana çıkardı. Penaltı atmaya gelirken hafif sıçrayarak adım atmasında bile bir bale figürü zerafeti vardı. Stadyum dışındaysa tam bir beyefendiydi. Erken gitti, onu bir gün Fenerbahçe’nin teknik direktörü olarak görebilmek umuduyla. (GalatasarayEskişehirspor maçında bir grup izleyicinin açtığı “Alex sen yeter ki gitme, biz yine 60 yenilelim” pankartı anlamlıydı. Yarım yüzyıllık izleyicilik geçmişimde daha duyarlı bir mesaja rastlamamıştım. Pankartın şairi zarif Galatasaray taraftarlarını kutluyorum.) 2934 Küresel Kültürazzi: Emily Bronte ölümünden bir saat öncesine dek doktor muayenesini reddetti. / Filozof Spinoza (16321677) kırk dört yaşında öldüğünde ciğerlerinde bir bardak dolduracak kadar cam tozu birikmişti; kendisi usta bir gözlükçüydü, gözlük camı (k)eser (b)içerdi. / Nietzsche’ye göre İsa çarmıha gerildiğinde son Hıristiyan da ölmüştü. / Mary Shelley (17971851) Frankestein’in öyküsünü yazdığında 19 yaşındaydı. / Balerinlerin ressamı Edgar Degas iktidarsızdı derler. / E.M. Rilke sürekli (b)irilerinin yatılı konuğuydu. Dört yılda elli değişik adresi olmuştu. / Kayda geçen ilk alkolik yazar, oyun yazarı Aeschylus’tu (M.Ö. 525456). / J.P. Sartre’a göre döneminin en önemli yazarı Amerikalı John Dos Passos’tu (18961970). / Oysa Arşimet yıkanmaktan nefret ederdi, onu ite kaka banyoya götürürlerdi. / Sigmund Freud ağzından ve boğazından 33, James Joyce gözünden 25 kez ameliyat oldu. / Dostoyevsky’nin babası bir yoksullar hastanesinin kadrolu doktoruydu. Hastalarına o denli kötü davranırdı ki, biçarelerden bir grup sonunda onu öldürdüler. / Falih R. Atay’a göre, “Nâzım Hikmet’in anası (Celile Hanım) Yahya Kemal’in büyük aşkıydı.” Asım Bezirci’ye göre bu söylenti sürecinin sonunda, Hikmet Bey ile Celile Hanım boşandı… 2935 Edebiyat Yazıları’ndanArif Damar: Yasak yayın bulundurmaktan dolayı hüküm giyen şair, 01.09.84’te Bozcaada Hapishanesi’ne gönderilir: “Hapishane dediysem, burası eski bir Rum evinden başka bir şey değildi. İçinde de yalnız2012 nin yapılmasını rica ettim. “Hay hay” dendi ama sonuçta kabak yine benim başıma patladı. İthalat işlemlerinde atlanan bir formalite(?) yüzünden satış gerçekleşemeyerek, kitapları devir almazsam kaynağına iade edilecekti. Sonuçta 16.04.08 tarihli, 679614 No.lu faturayla adıma 3,100 TL’lik bir fatura kesildi; 200 adet Selected Poems Of Oktay Rifat’ım olmuştu. Bir kısmını AngloAmerican akademisyen, şair ve şiir severlere armağan ettim. Derken şair, yazar, eleştirmen, dergi yönetmeni ve Yayıncılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Metin Celâl’e başvurdum. O aynı zamanda Uluslararası İstanbul Şiir Festivali yöneticilerindendi. Festivale katılan yabancı şairlerin neredeyse tümü İngilizce biliyordu, onlara kitaptan birer adet armağan edilmeye başlandı. Onlar Oktay Rifat gibi yetkin bir şairi tanımaktan, tatmaktan memnun kalınca bu uygulama her yıl sürdü. 10.09.2012 günü başlayan son festivalde stoklarım tükenmişti. (Kısmette beş yıl “edebi ambar memurluğu” yapmak da varmış.) 2938 Yalnızca, mutlu sonla biten roman ve öykü kitaplarından mürekkep bir kitaplık… 2939 Şair Celal Sılay (19141974) Adamca adlı kitabını 30.05.60’da, “Dahi olduğunu söylediğim ve bunun ispatını yazacağına inandığım Serpil Gence’ye” diyerek imzalamış. (İthaftaki kur yapma havasını siz de sezdiniz mi?) Benimsemediğim şairin kitabını neden mi aldım? Tiyatro sanatçısı ve müzisyen Durul Gence’nin kız kardeşi Serpil Gence, Yusuf Atılgan’ın (19211989) ikinci eşiydi. Serpil Hanım, yazarın 1958 ürünü Aylak Adam’ını okuyunca kendini oradaki B. karakteriyle özdeşleştirdi derler. Ardından yazarla aralarında bir dostluk başlar. On beş yıl sonra evlenirler. Yusuf Atılgan başyapıtı Anayurt Oteli’ni Serpil Gence’ye ithaf etmiştir. Kitabı bana sunan sahaf, Serpil Hanım’ın zamanında ülkenin en alımlı genç kızlarından olduğunu vurgulamıştı. Yaşıyor demişti ama internette izini süremedim. Yetmişli yaşlarını süren Gence caz solistliği de Edouard Roditi yapmamış mıydı? 2940 Cumhuriyet’in kuruluşunun 50. yıldönümünde Başbakan Bülent Ecevit’in ricasıyla heykeltıraş Gürdal Duyar (19352004), “Ah Güzel İstanbul!” nam bir heykel kotardı. Sanatçı kentin güzelliğini ve gizemini bir kadın bedenine nakşetmişti, yapıt Karaköy Meydanına kondu. Ecevit’in bir yurtdışı gezisinde başbakanlığa vekâlet eden MSP Genel Başkanı Prof. Necmettin Erbakan, çıplak kadın heykeli diye yapıtı yerinden söktürüp Yıldız Parkı’nda bir kuytuya attırdı. (22.09.12 sabahı çekirdek ailemiz ve bir aylık torunumuz Ali’yle Yıldız Parkı’nda gezerken o heykeli görmeyeyim mi? Eski bir dosta rastlamışçasına heyecanlandım. Yanına koşarken bir eziklik duygusu içindeydim. Nur fotoğrafımızı çekerken tedirginliğim giderek artmıştı. Kırk yıl önce heykel sürgüne gönderiliyordu artık infaz ediliyor.) 2941 24.09.12! Balat kökenli yetkin yazar, şair ve çevirmen Edouard Roditi’nin (19101992) More Dialogues On Art’ını, Sydney’deki bir sahafta buldum. (Yaşasın internet!) Sanat söyleşilerinden mürekkep kitap kapıma 11 günde ulaştı. Yaşar Kemal’in ilk çevirmeni ve Thilda Kemal’in kuzeni olan Roditi yapıtı, “Eric Janigian”a imzalamış. Janigian bence Canikyan’dan devşirme; Eric’in ataları belki de Karadeniz’in Canik bölgesinden koparılmışlardı… (Türk sanatçı ve edebiyatçılarının hâmisi Roditi’nin ölümünün 20. yılıydı.) 2942 27.09.12! Berlin Filarmoni en çok Yıldız Parkı’ndaki sürgün “Güzel İstanbul” heykelinin huzurunda... ca bir koğuş; iki mahkum vardı. Benimle birlikte üç kişi olduk. Kapıda iki jandarma nöbet bekliyor. Ertesi gün jandarmalardan birisi “Geçmiş olsun amca, ne işle uğraşıyorsun sen…” dedi. Ben de “Şairim, şiir yazarım” dedim. “Peki, adın ne?” dedi. Ben de küçük şaka yaptım ve “Adım Namık Kemal…” dedim. Genç jandarma birdenbire çok heyecanlandı, ellerime falan sarıldı: “O sen misin amca? Hep tanışmak isterdim…” falan dedi. Bir ertesi gün aynı jandarma yanıma geldi: “Ya amca, adın ne demiştin?” dedi. Anladım ki doğruyu öğrenmiş. Çünkü jandarmalar arasında lise mezunu olanlar da vardı. Bu kez cevabımı değiştirdim ve “Namık Kemal Arif Damar” dedim.” 2936 Kaç Yıl Oldu? 2012’den – Fırat Budacı: O yıllarda henüz anne olmayan Pınar Altuğ, “Çocuklar Duymasın” dizisindeki oğlu Havuç’u yetiştirme performansıyla “yılın annesi” ödülünü alalı 9 yıl, Kurtlar Vadisi’nin etkisinde gittiği banka şubesinde, “Beni Polat Abim gönderdi, beni işe alın!” diyen genç, olumsuz cevap alınca bankayı yakmaya kalkışalı 3 yıl, 7 yaşında bir çocuğun, Kıbrıs’ta EOKA militanlarına karşı kahramanca mücadele ederek onbaşılıktan teğmenliğe kadar yükseldiği, “Sezercik Küçük Mücahit” filmi çekileli 38 yıl olmuş… 2937 Ben YKY Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan ayrıldıktan sonra gelen yönetimler istemeden de olsa, Selçuk Altun’a saygıda kusur ederken aslında edebiyata ayıp etti. Oktay Rifat’tan seçme şiirlerin İngilizceye çevrilme projesi cebimden para harcamazsam ortada kalacaktı. Kitabın basımını gerçekleştiren İngiliz Anvil şirketine, YKY Kitabevi’nden 200 adetin satışını yapmak üzere söz vermiştim. Bu işin sonuçta bir mali külfeti yoktu, yetkili yöneticiden gereği ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1190