Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
V TR NDEK LER Kalbim Ülkemde Kaldı/ Hasan Dönmez/ Su Yayınları/ 264 s. “Nizamiye karakolundan son çıkış imzasını da attım. Şimdi nizamiye çıkışında bizlere heyecanla el sallayan yakınlarıma doğru tek başıma, yanımda asker olmadan, kelepçesiz, nasıl yürüdüğüme, konuştuğuma müdahale edilmemesinin garipliğiyle ve sanki biraz daha gecikirsem yeniden yakalanıp tekrar içeri götüreceklermiş hissinin telaşıyla, sık sık arkama bakarak yürüyorum.” Hasan Dönmez’in anıromanı “Kalbim Ülkemde Kaldı”, yazarın “Mamak... Ey Mamak” adlı kitabının devamı niteliğinde. İlk kitaptan o acı dolu günleri ve gerçekleri gün yüzüne çıkarmaya devam ediyor yazar. Bulfinch Mitolojileri/ Thomas Bulfinch/ Çeviren: Aysun Babacan, Bora Kamcez, Berk Özcangiller/ Pinhan Yayınları/ 984 s. Thomas Bulfinch 1855 yılında popüler Eski Yunan ve Roma mitlerini anlatan bir eser hazırladı. Eserin yakaladığı başarının ardından Kral Arthur ve Şövalyeleri, İskandinav ve Doğu mitleriyle Charlemagne Efsanelerini içeren iki kitap daha kaleme aldı. Yayımlandığı günden itibaren başucu kitabı niteliğini kazanan bu üç yapıt, çeşitli editörlerin birtakım eklemeleriyle birlikte 20. yüzyılın başından itibaren genellikle bir arada basılmaya başlandı ve zamanla “Bulfinch Mitolojileri” adını alarak bu şekliyle ünlendi. Yüz elli yıllık bir yapıt olmasına rağmen bugün hâlâ işlevselliğini koruyan ve artık bir klasik haline gelen bu çalışma, dünya mitolojileriyle ilgilenen herkesin dikkatini çekecek. Emmaus/ Alessandro Baricco/ Çeviren: Şemsa Gezgin/ Can Yayınları/ 122 s. Çağdaş İtalyan edebiyatının temsilcilerinden Alesandro Baricco elimizdeki yeni kitabında, yazmanın cesaret istediği bir konu etrafında dönüyor: Din ve onun katı kurallarıyla görünmez kılınan gençler. Baricco’nun usta kalemiyle, ana karakterin ağzından anlatılan “Emmaus”, içeriden bir gözle yaşananları aktarıyor. 1980’li yılların İtalya’sında geçen bu öykü, dört genç Katolik etrafında şekilleniyor. Aldıkları katı dinsel eğitim gereği iç dünyalarına hapsedilen karakterler, tutucu değerlerle yüklüdür. Toplum ve ailenin peşinen belirlediği yazgı ise kusursuzca sürdürülmelidir. “Emmaus”, zaman, mekân ve cinsiyet gözetmeksizin, insanın mutluluk arayışına dair meselesi olanları cezbedebilecek bir metin. Karşılarına çıkan sonsuzlukta yollarını bulmaya çalışan gençlere dair bir cesaret öyküsü aynı zamanda. Karahindiba/ Sinan Sülün/ Sel Yayıncılık/ 136 s. Sinan Sülün adına daha önce birçok dergide, röportajları ve yazılarına attığı imzalardan hatırlıyoruz. Sülün bu kez bir öykü kitabıyla çıkıyor okuyucuların karşısına. Yazarın ilk öykü kitabı olan “Karahindiba”, Metis Üstündağ’ın deyişiyle ‘ (...) her dört kişiden birinin işsiz olduğu, otuz kişilik bir iş kadrosuna beş bin kişinin başvurduğu, üniversite mezunlarının asgari ücret + prim + yol formülü ile bile iş bulamadığı, iş görüşmeSAYFA 26 18 AĞUSTOS 2011 lerinde Eğer ormanda bir canlı olsaydınız ne olurdunuz? gibi garip sorular soran insan kaynakları uzmanlarının ve sigortanın olmazsa olmaz olduğu gerçek ama bir o kadar da fantastik bir dünyayı, mizahın teselli edici, lezzetli dilini kullanarak anlatıyor.’ Sonsuza Kadar/ Susanna Tamaro/ Çeviren: Eren Cendey/ Can Yayınları/ 162 s. Gerçeği hayallere sarmalayıp akıllara kazıyan satırların yaratıcısı, modern zaman masalcılarından biri, Susanna Tamaro. Okuyucuların “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git”le tanıyıp benimsediği yazar, aşkın ölümle yüzleştiği yeni romanı Sonsuza Kadar”da umut arayışından yine vazgeçmiyor. Tamaro’nun yeni romanının kahramanları Nora ve diğer yarısı Matteo, bir anda tek başına kalarak içinde dipsiz bir boşlukla tehlikeli, yıpratıcı bir kazazede hayatı sürmeye başlar. Ölümün gerisinde kalan o acı yabancılaşma duygusuna kapılan Matteo, akıntıda sürüklenmektedir. Nora’nın ölümündeki gizem perdesi, aşk acısıyla çözülmesi gereken büyük bir bilmeceyi de beraberinde sunar. Yollar onu asla bırakmaz ve hiçbir şekilde tahmin edemeyeceği bir geleceğe taşır. Ölümsüz aşkın hayaletiyle karşılaşması, hayatını bir daha asla değişmeyecek, yeni bir forma taşıyacaktır... Susanna Tamarro, son romanı “Sonsuza Kadar”da kırılganlığın güce, kaderin bilgeliğe, trajedilerin aşka ve zifiri karanlığın içsel aydınlığa nasıl dönüşebileceğini gösteriyor herkese. Lazzaro, Dışarı Çık/ Andrea G. Pinketts/ Çeviren: Nilgün Onart/ Ayrıntı Yay./ 192 s. İtalyan kara edebiyatının günümüzdeki en tanınmış yazarlarından Andrea G. Pinketts “Lazzaro, Dışarı Çık” adlı romanında, romanının tuhaf kahramanı Lazarus Santandrea kılığında metnin içinde dolaşıyor. Aralarındaki en önemli fark ise Lazzaro’nun hiçbir zaman çocukluğunu yaşayamaması ve belki de hiç yaşlanmayacak olması. Yazarın Türkçedeki bu ilk macera dolu öyküsünde bile yetişkin biri o. Tatil yapmak için geldiği bir dağ kasabasında geçmişte işlenen bir çocuk cinayetinin izini sürüyor romanda Lazzaro, aslında bu cinayet de kötülüğün temsili olarak yerleştirilmiş kurgunun içine. ‘İyiliğin’ ve ‘Kötülüğün’ ‘iyi ve kötü’ ile yüz yüze gelip yenik düştüğü bir mücadele “Lazzaro, Dışarı Çık”. Osmanlı’da Günlük Yaşam Nesneleri/ M. Şinasi Acar/ YEM Yayınları/ 574 s. M. Şinasi Acar’ın, Osmanlı döneminde günlük yaşamda kullanılan ve bugün artık her biri bir sanat eseri niteliğindeki nesnelerden örnekleri içeren “Osmanlı’da Günlük Yaşam Nesneleri” adlı kitabı meraklıların karşısına çıkıyor. “Osmanlı’da Günlük Yaşam Nesneleri”; Osmanlı’nın çeşitli dönemlerinde kullanılmış takvimlerden koyun saatlerine, terazilerden rubu tahtalarına, buhurdan ve gülâbdanlardan körüklü fenerlere, kemer tokalarından dikiş nakış araçlarına, mühürlerden kamış kalem ve kalemtıraşlara, hokka ve divitlerden elyazması kitaplara, sancak Kurânları’ndan rahle ve çekmecelere, ferman ve beratlardan kale anahtarlarına kadar çok sayıda nesneyi, kaliteli bir görsellikle bir arada sunuyor. Acar, bir mühendis yaklaşımıyla uzun soluklu araştırma ve titiz bir çalışmanın sonucunda, bazıları ilk kez böylesi bir çalışmada yer alarak gün ışığına çıkan nesnelerin yapım teknikleri, kullanım yer ve yöntemlerinin yanı sıra sanatkârları hakkındaki bilgilere de yer vererek aktarıyor. Abis/ Aslı Thumcu/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 108 s. Aslı Tohumcu “Abis”te sustalı bıçağın tiz, bir o kadar da ürperten sesiyle seriyor gerçekleri gözler önüne. Tohumcu bu ilk kitabında, hayatın göründüğü gibi olmadığını, insan ruhunun karanlık noktalarını ve şiddetin kan kırmızısını anlatıyor okuyuculara. Satır aralarında da naif bir sesle “Dünya yaşanması gereken bir yer değil mi?” diye sormayı da ihmal etmiyor. “Abis”, dünyayı bir kâbusa döndürenlere edebiyatla bir karşı çıkış, sert bir isyanın da kitabı aynı zamanda. Tohumcu bu ilk öyküleriyle tekrar okuyucuların karşısında. Mars’ta Bir Antropolog/ Oliver Sacks/ Çeviren: Osman Yener/ Yapı Kredi Yayınları/ 308 s. 1933 doğumlu, nöroloji ve psikoloji profesörü ve “Karısı Şapka Sanan Adam”ın yazarı Oliver Sacks “Mars’ta Bir Antropolog”da, normal ile patolojik olan arasındaki ayrımı belirleyen ölçütlerin kişinin yaşamı mercek altına alındığında görece nasıl değişkenlik gösterdiğini gözler önüne seren, dudak uçuklatıcı yedi farklı yaşamöyküsünü aktarıyor. Kişinin normal dışı davranışlarının kişiye özgü bir yaşamsallık kazanması ve varoluşunu ele geçirmesiyle yakından ilgilenen Sacks basmakalıp bir nörolog olarak değil, yerine göre bir nöroantropolog kimliğiyle ama asıl beynin işlevlerine, zihnin işleyişine ve bilişsel süreçlere odaklanan meraklı bir doktor kimliğiyle vakalara yaklaşır, normalin çemberinden dışa fırlatılmış bu insanların gerçek öyküsüne kafa yorar. “Mars’ta Bir Antropolog” da pek çok roman yazarına parmak ısırtacak türden, gerçeği kurguya değişmeyen bir yaşam kullanma kılavuzu. Kör Uçuş/ Gültekin Yazgan/ Doğan Kitap/ 196 s. Yaşama sevincini hiçbir zaman kaybetmeden ve mücadeleden yılmadan geçen 83 yıllık bir hayatın hikâyesi “Kör Uçuş”; Gültekin Yazgan’ın hikâyesi. 11 yaşında görme yeteneğini kaybeden eğitimci, yazar, çevirmen, avukat Gültekin Yazgan’ın engel tanımayan azminin ve mücadeleyle geçen yıllarının duru bir anlatımı var bu kitapta. Doğan Cüceloğlu’nun deyimiyle ‘Türkiye’nin gizli kahramanlarından biri’ olan Yazgan’ın yaşamındaki engellerini deviren mücadele herkese örnek olacak nitelikte. Sosyal Psikoloji Tarihi/ Gustav Jahoda/ Çev.: Şeyda Başlı/ Türkiye ş Bankası Kültür Yayınları/ 320 s. “Sosyal Psikoloji Tarihi”, bu disiplinin ortaya çıkışı ve yükselişini, arka plandaki bir dizi radikal toplumsal ve siyasi gelişme eşliğinde ve çok sayıda önemli düşünürün katkılarıyla birlikte gözler önüne seriyor. Bu terim ilk kez 1860’larda kullanılsa da, bu alanı ¥ kuşatan düşüncelerin gelişimi daha uzun bir geçCUMHURİYET KİTAP SAYI 1122