Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D lıştıkları şiiri sürdürenlerle yeni arayışlar içinde olanları düşünürsek edebiyatın akışında şiirin gücü de etkisini sürdürür. Yönetim erkini elinde tutmak isteyen siyasetçiler şiirin gücünü kültürün temeli olarak görür. Kültür temeline dayanmayan bir yönetim gücünü koruyamaz. eğinmeler MUSTAFA ŞER F ONARAN “Yıllıklar Yıllığı” A “Kitaplık” dergisinin eki olarak “Şiir Yıllığı”nı Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkarmaya başladı. Baki Asiltürk 2006’dan bu yana Yapı Kredi Yayınları “Şiir Yıllığı”nı sürdürme görevini yürütüyor. Veysel Çolak 2002’den bu yana, 9 yıldır, kendi ölçütlerini geçerli sayarak şiir yıllıkları düzenliyor. Bu yıllıklara 2004’ten başlayarak “Toplumun Şiir Yüzü”, “Şair Vur Kendini”, “Her Şiir Öncekine İhtilal”, “Şiir Şaire Bırakılmaz”, “Şiir Denilen Cehennem” gibi özgün başlıklar da yakıştırdı. Veysel Çolak bu savaşıma tek kişilik bir ordu gibi girdi. Şeref BilselCenk Gündoğdu ikilisi 2005’ten başlayarak “Şiir Defteri” adı altında, katılımcı bir anlayışla, şiir yıllıkları geleneğini sürdürüyorlar. Hakan Arslanbenzer, Mustafa Fırat, Mustafa Aydoğan da şiir yıllığı geleneğindeki yerlerini aldılar. Ayrıca bir kez çıkıp da, bir daha o serüveni göze alamayan nice şiir yıllığı var. Böyle bir çalışmaya bir serüvene girişmek gözüyle bakmak doğru olur mu? Ama her çalışma kendine özgü bir serüven sayılmaz mı? Her sayısında 40’ın üzerinde ozana yer veren Akatalpa bir başına şiir yıllığı özelliği taşımıyor mu? Bir zamanlar İhsan Üren “Ufuk Turu” ile yılın şiirine bakarken değişik bir yorumla değerlendirmiyor muydu? GÖZDEN KAÇANLAR Fuat Çiftçi “Yıllıklar Yıllığı”nda son 18 yılın geniş bir taramasını gözden geçirerek bir kitapta toplamış. Son 18 yılda bir yıldız bulutu gibi geçip giden kaç bin ozan vardı? Bu ozanlar “Yıllıklar Yıllığı”nda hak ettikleri yeri alabildiler mi? Kuşkusuz yılın şiir birikimi, şiirin nasıl bir değişim gösterdiğinin, yeni ozanların şiirimize neler kazandırdığının da aynası olmak gerekir. Böylece, hazırlanacak bir “Çağdaş Şiir Seçkisi”nin daha sağlıklı düzenlenmesi yapılabilecektir. Ama “Yıllıklar Yıllığı”nda bile gözden kaçan ozanlar varsa, nice şiir yıllığında yer almış da unutulmuşsa, çağdaş bir şiir seçkisine giremeyecekler demektir. Özenli bir çalışma yapılarak “Yıllıklar Yıllığı”nın dışında kalan daha nice ozan saptanabilir. Benim şöyle bir anımsadıklarım arasında Ali Yüce, İsmet Özel, Metin Demirtaş, Melisa Gürpınar, Abdülkadir Budak, Melek Özlem Sezer, Arif Ay, Emel Güz, Ahmet Günbaş, Türkân Yeşilyurt, Nesrin Kültür Kiraz, Arife Kalender, Halide Yıldırım, Zerrin Taşpınar sayılabilir. Oysa Fuat Çiftçi son 18 yıllık şiir serüvenimizi gözden geçirirken yalnız yıllıklara bağlı kalmamalı, onların eksiklerini de tamamlamalıydı. Ama Fuat Çiftçi “Sunuş” yazısında 2011 deki kof sözlerin yeri değildir. Bu anlayış Fuat Çiftçi’yi gerçek şiiri aramaya yönlendiriyor: “Sahte içsellik, büyük laflar ve derinlik sarhoşluğu kültürü, şiire yedirilmiştir.” Fuat Çiftçi son 18 yılın şiirine bakarken, bildiri niteliğindeki yargılara geniş bir çerçeve çiziyor: “Sarsıntılar, krizler, facialar, yoksunluklar ve siyasi karmaşa yer yer kendini şiirde bulurken, sanatın içinin oyulması, felsefi temelsizliğe bindirileceği yerde, şiire yüklenmiştir.” GERİDE DURANLAR Fuat Çiftçi önce bir ozan. “Ağrılı Renk” şiir kitabı 2010 Behçet Aysan Şiir Ödülü’ne değer görüldü (AĞRILI RENK, Hayal Yayınları, 2009). Fuat Çiftçi “Yıllıklar Yıllığı”nda 2 şiiriyle kendine de yer vermiş. Alışılmış şiirin tuzağına düşmeyen, yeni söyleyiş biçimleri, değişik imgeler arayan bir ozan o! “Sunuş” yazısında da, şiirinde de özdeyiş özelliği olan bir biçem anlayışı var. “Yıllıklar Yıllığı”ndaki “Delirium” şiirinden bir dörtlük: “tütüne devirdiğim yeraltı, insanı ölçecek minnetse, doğum, hantal balya, yaşlılık süs gibi dururdu.” Şiir yıllıkları yeni gelen ozan kuşağına öncelik tanımalı, onların çalışmalarıyla değişen şiiri, çağdaş Türk şiiri seçkilerine taşıyabilmeli. Önemli seçkilerimizden biri, Orhan Burian’ın “Kurtuluştan Sonrakiler”i, genç ozanlara “Nebula” bölümünde yer vermişti. Daha sonra o ozanlar çağdaş şiirimizin gücünü oluşturdu. Memet Fuat’ın “Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi” Refik Durbaş’a kadar gelmiş, “Sonrası” bölümünde gelişen yeni şiirin genç ozanlarla değişik boyutlar kazanabileceği anlatılmakla yetinilmişti. Son 18 yıl içinde, bir yıldız bulutu gibi ağan ozanlar düşünülürse, kaç bin ozan geçmiştir edebiyatımızdan? “Yıllıklar Yıllığı”nda 170 kadar ozan var. Demek ki şiir yıllıkları taranırken “şefkat argümanı”na yer verilmemeye çalışılmış. Ama Fuat Çiftçi “Yıllıklar Yıllığı”nda kendine yer verirken “şefkat argümanı”ndan mı yola çıktı, diye düşünenler olabilir. Her yerde görünmeye, öne çıkmaya özenen ozanlar da var, kendinin gerisinde duranlar da. Gerçek şiir yıllıkçıları kendinin gerisinde duranları öne çıkarmaya çalışmalı... Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Şiirin somut bir gücü yoktur. İçten içe işleyen soyut bir etkisi vardır. O etkinin gücünü duyumsamadan, insan, değiştiğinin ayrımına varır. Şiir yıllıklarının çoğalması kırıcı boyutlara varan taratışmalara yol açarken, ozanlar kişiliğini gösterirken, şiiri yorumlayanların değişik anlayışlarda olduğu da ortaya kondu. Yılın şiiri diyoruz ama, gencinden yaşlısına 70 yılın birikimi bir yıla sığdırılmaya çalışılınca, “Şiir Yıllığı” düzenlemek pek de kolay olmuyor. Hele şiir yıllığı düzenleyenlerin ozan kişiliğiyle yoruma varması, duygusal nedenlerle kimi ozanlara uzak durması, yeni yıllıkların çıkmasına, şiire bir başka bakış getirmelerine yol açıyor. Alışılmış bir şiirden yeni arayışlara doğru öyle değişik oluşumlar var ki, kendi anlayışları doğrultusunda şiire bakanlar değişen şiirdeki niteliklere aldırmıyor, kendi görüşlerine yakınlık duyuyorlar. Değişik anlayışlar arasında uzlaşmaya vararak ortak bir görüş oluşturma olanağı bulunamaz mı? 18. YILIN ŞİİR DÖKÜMÜ Fuat Çiftçi, Avanos’a yerleşen, orada “Şiiri Özlüyorum” adında bir dergi çıkaran, değişen şiiiri yakından izlemeye çalışan bir ozan. Dergicilik serüveninin ona sağladığı birikimle, Avanos gibi bir kasabadan çağdaş şiire bakma olanağı bulması önemli bir gelişmedir. Trabzon’da “Mor Taka”yı çıkaran Yaşar Bedri de aynı sıkıdüzenden geçen bir ozan. Bursa’da, Aydın’da, Antalya’da yayımlanan nice edebiyat dergisi de Anadolu’dan yükselen şiirin gücünü gösteriyor. Burada Fuat Çiftçi’yi özellikle anışımın nedeni şiirimizin son 18 yılını gösteren bir yıllık hazırladığı içindir (YILLIKLAR YILLIĞI, Şiirimizde 18. Yıl, Şiiri Özlüyorum Kitaplığı, 2011). Fuat Çiftçi, 1993’te Adam Yayınları’ndan çıkan Mehmet H. Doğan’ın “Şiir Yıllığı”nı başlangıç aldığı için, son 18 yılın birikimini değerlendirmiş. Mehmet H. Doğan 2002’den sonra SAYFA 22 18 AĞUSTOS Fuat Çiftçi “Yıllıklar Yıllığı”na alınacak ozanlar için şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: “Yıllıklar şairler için yapılmış şefkat argümanları değildir.” Demek ki pek de önemi olmayan bir ozana, sevecen bir gülümsemeyle, yıllıkta yer vermek doğru olmayacaktır. Demek ki şöyle bir adını anımsadığım ozanlar “Yıllıklar Yıllığı”na alınsaydı onlara “şefkat argümanı” gösterilmiş olacaktı. Peki ama, Fuat Çiftçi, o ozanların birbirine benzemeyen şiir çalışmalarını incelemiş olsaydı, böyle küçümser gibi bir yoruma varır mıydı? Üstelik onlara “Şiir Yıllıkları”nda yer vermiş olanların beğenisini de eleştirmiş olmuyor muydu? DEĞERLENDİRMELER Fuat Çiftçi bu 18 yıllık şiir serüvenini incelerken gizemci şiir ile toplumcu şiirin yanlışları üzerinde de durmuştur. Şiirsel özün derinliğine varmadan, belli kalıpların doldurulması bizi şiirden uzaklaştırır. Bu demek değildir ki bir ozan inandığı doğruları şiirleştirmesin. Bütün gizemci şiirleri şöyle bir yargıya sığdırabilir miyiz? “Şiir, yaşamın “ahret değerine” indirgenmeye başlanmıştır.” Toplumcu şiirden yana olan ozanı bir önyargıyla suçlamak doğru mudur: “İmgelerde adalet bulma hayalleri kurarak, onun harika ellerine cehalet gölgesi düşürülmeye çalışılmaktadır.” Ulusçu anlayışı ırkçılıkla yorumlamak isteyenlerin karşısıra çıkıyor: “Irkçılığın toplumsal bedene geri dönmesini arzulayan atılımın şiiri yazılmaya devam ediyor.” Bu görüşler öne çıkıyor da şiir geride kalıyorsa Fuat Çiftçi eleştirilerinde haklıdır. Kuşkusuz şiir, bildiri niteliğin Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1122