Katalog

ğer rını uluş ğımyor. üEcsui2 i, e alı ya’yı da içerisine alarak ve genişleyerek devam ediyor. Erzincan’dan İstanbul’a göçen ve ticaret sayesinde zenginleşerek şehir hayatına adapte olmak konusunda hiçbir zorluk yaşamayan ailenin ileri görüşlü büyükleri sayesinde Şadi Yazgan önce kısa bir süre Robert Kolej’e ardından da Galatasaray Lisesi’ne devam ediyor. 1920’de kendi deyimiyle “Bir Osmanlı” olarak giriş yaptığı okuldan “Bir Cumhuriyet çocuğu” olarak mezun oluyor. Uzun ve zorlu ortaöğretim hayatı sonrasında Almanya’da mühendislik eğitimi alan Şadi Bey, ülkenin en önemli sanayi kuruluşlarında ve özellikle önemli görevlerde bulunduktan sonra Galatasaray Lisesi’nde eğitim aldığı yıllara dayanan avcılık merakı dolayısıyla kendi işini kurmaya karar veriyor. AV VAR MI, AV? Lise yıllarından beri gitgide artan bir tutkuyla bağlı olduğu avcılık kendisine okulun ilk avcılık kolunun kuruculuğunu yapmasını sağlıyor. Üniversite yıllarında da asla vazgeçmediği ve bir kenara bırakmadığı avcılık sporunu beraberinde Almanya’ya taşıyan Şadi Bey bir dizi ava katılma şansına sahip oluyor. Okulunu bitirir bitirmez Almanya’da bıraktığı ve ileride eşi olacak biricik sevgilisi Charlotte Heinrich ile evlenmek ümidiyle iş aramaya başlayan Şadi Bey bu fırsatı Kayseri’de yakalıyor. Kayseri Bez Fabrikası’nın müdürü olan Şevket Turgut’a İstanbul’daki karşılaşmalarında sorduğu ilk soru “Av var mı, av?” Bu tutkuyu en iyi özetleyen ise Türkçeyi yeni yeni öğrenmeye başlayacak Charlotte Heinrich Yazgan’ın günlerinin nasıl geçtiğini soranlara dili döndüğünce verdiği yanıt: “Şadi? Av, av, av” Vehbi Koç’la tanışma ve çalışma fırsatı bulacak Şadi Bey, on yedi yıldan fazla sürecek bu mesai arkadaşlığını yi ne av tutkusu dolayısıyla bitirecek olsa bile dostlukları, Vehbi Bey’in ölümüne kadar devam eder. Yazgan’ın kitaba koymayı uygun gördüğü yazışmaları sayesinde bizim de şahitlik edebileceğimiz bu ilişkinin, patronçalışan ilişkisinden çok öteye gittiği rahatlıkla anlaşılabiliyor. Yazgan’ın dikkat çektiği bir diğer nokta da Şadi Bey’in dimağının açık olarak yaptığı son görüşmenin Vehbi Bey’in kızı Semahat Arsel’in eşiyle birlikte yaptıkları ziyaret. AFRİKA’DA AV PEŞİNDE Şadi Bey’i özel kılan önemli ayrıntılardan biri, Afrika’ya büyük av peşine giden ikinci Türk olması. İstanbul’da ikamet eden Dresdner Bank adlı Alman Bankası’nın Türkiye Genel Müdürü olan Hans von Aulock’la yakın dost olan Şadi Bey, Von Aulock’un da ısrarıyla safariye katılır. Bu yolculuk Şadi Bey’in iyi bir avcı olmasını kıskanan von Aulock’la aralarında kısa süreli bir kırgınlığa neden olur. Ama gerek kitapta yer alan günlüklere gerekse hem av süresince hem de sonrası İstanbul’da çekilen fotoğraflara bakıldığında Şadi Bey için gayet keyif verici görünüyor. 104 yıllık hayatını ava adayan bu çınar Mart 2011’de yaşamını yitirmiş olsa da halen kızı Nergis Yazgan’a, hayata dair öğrettikleri ve doğa bilinciyle aramızdan ayrılmış değil. Zira kitabın yazarı Nergis Yazgan, yaşadığı olay sonrasında bakış açısının değişmesi sayesinde şu an Doğal Hayatı Koruma Derneği, Birleşmiş Milletler Çevre Örgütü ve Polenezköy Doğasını Koruma Derneği gibi önemli doğa ve doğal yaşam derneklerinin kurucu üyelik ve yöneticilik sıfatlarını taşıyan biri olmayı başarmış. Avcı Babam ve Ben / Nergis Yazgan/ Yapı Kredi Yayınları/ 216 s. kraözelyenYasiyle ltüula ve tınn nmaulkuüzebulu n teli naşuşnin mli k ormak lmeYa Nergis Yazgan babasının ve kendi anılarından bir kitap yazmaya karar veriyor. Tuhaf bir şey oluyor: Avcı Babam ve Ben adlı kitabı yayınevine teslim ettiği 2 Mart 2011 günü baba Şadi Yazgan hayata veda ediyor. Kitapta Yazgan, on yıl önce not etmeye başladığı babasının hayatını ve kendindeki derin izlerini anlatıyor. irilmiş 07 doksan kendi haf bir evine an haot etki derin ok el tarih ul’un r içeriemalivustur1122 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1122 18 AĞUSTOS 2011 SAYFA 19