Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Başlangıcından Günümüze Fransız Edebiyatında Kadın Yazarlar’ ‘Kadınlara özgü bir edebiyat var mı? Jale Erlat ve Özlem Kasap tarafından kaleme alınan ve basılan Başlangıcından Günümüze Fransız Edebiyatında Kadın Yazarlar başlıklı kitap edebiyatseverlere sunuldu. Erlat, Ortaçağ’dan günümüze dek Fransız dilinde yazan kadın yazarları yaşamları ve yapıtlarıyla ele almış. Kasap, kitabın ikinci bölümünü oluşturan antolojide, “Fransız kadın yazarlardan bir seçki”yle karşımızda. Ë Arzu Erensel İLDEM rtaçağ’dan günümüze uzanan süreçte etkinlik gösteren kadın yazarlar aracılığıyla aslında sunulan yalın ve eksiksiz bir Fransız edebiyatı tarihi. Jale Erlat, kadın yazarlardan yola çıkarak tüm Fransız yazınının yüzyıllar boyunca süregelen ilginç serüvenini incelemiş. Bunu yaparken de çok önemli bir soruya yanıt vermeyi amaçlar: Kadın yazarlar dünyaya farklı bir açıdan mı bakar? Ortaçağ Avrupası’nda ruhlarının varlığı bile tartışılan bu “yaratıklar” “feminist” bir bakış mı geliştirir? Başka bir deyişle kadın yazarların yazıları “dişil” mi? Erkek yazarların “eril” yazılarından farklı bir tarzda mı yazarlar? Daha da başka bir deyişle yazarın cinsiyeti olur mu? Erlat’ın önerdiği “feminist” yaklaşım herkes tarafından kabul görecek incelikli, duyarlı ve çok yönlü. Ele alınan kadın yazarlar, yaşadığı dönemin toplumsal özelliklerini ortaya koyar. Tarihsel gelişim, devrimler ve evrimler yine kadın yazarlar tarafından dile getirilir. Ortaçağ, Rönesans, Klasik Dönem, Aydınlanma Çağı, 1789 Devrimi, on dokuzuncu yüzyıl ve sanayileşmenin sancıları, yirminci yüzyılın çalkantıları kadın yazarların yaşamı ve yapıtları aracılığıyla ve başarılı bir çözümlemeyle okurlara sunulur. Araştırmacı, ilk olarak Ortaçağ Fransası’nda kadının durumunu ve kadın yazarları ele alır. Aslında Fransız kadın yazarlar Ortaçağ’da skolastik yaklaşımlara karşın edebiyatta önemli bir rol oynar. Örneğin Christine de Pisan çağının ünlü yapıtı Jean de Meung tarafından kaleme alınmış Le Roman de la Rose (Gül’ün Romanı) adlı kitaptaki olumsuz kadın imgesine yanıt olarak La O Cité des Dames (Kadınlar Kenti) adlı yapıtı yazmıştır. Rönesans döneminde etkin olan kadın yazarlar arasında Marguerite de Navarre ve Louise Labé gibi çok tanınmış olanlar ve Hélisenne de Crenne, Renée de France ve Diane de Poitiers gibi daha az tanınmış olanlar yazılarında kendilerine özgü tarzlar ve stratejiler geliştirir. On yedinci yüzyıl bağlamında Erlat, “Klasik dönemde kadın yazarlar ne kadar klasikti?” sorusunu sorar. Bu soruya yanıt vermek amacıyla Erlat, hem Madeleine de Scudéry, Madame de Sévigné gibi ünlü hem de Ninon de Lenclos ve MarieCatherine d’Aulnoy gibi daha az tanınmış yazarlara başvurur. Fransız Aydınlanması’nda kadın yazarların yeri kuşkusuz önemli. Madame du Châtelet, Emilie d’Epinay ve Madame du Deffand gibi değerli isimler hem yapıtı hem de kişiliğiyle Aydınlanma Dönemine renk katar. 1789 Devrimi’nin kadın savaşçıları, Madame Roland ve Olympe de Gouges, hayatı pahasına düşüncelerini dile getirir. On dokuzuncu yüzyıldaki kadın yazarlar, Flora Tristan, George Sand ve diğerleri, kadınların sorunlarını yüreklilikle ortaya koyar. Erlat, Marceline DesbordesValmore gibi on dokuzuncu yüzyıl Fransız yazınının pek tanınmayan kadın yazarlarını da ele alır. Yirminci yüzyıl çok zengin ve çok karmaşık bir dönem: “Savaşlar, arayışlar, aşklar, cinsellik, sevicilik, yaşlılık ve bunun gibi” konular ele alınır. Erlat, kitabın bu bölümünde hem artık hayatta olmayan önemli kadın yazarları hem de günümüz edebiyatına damgasını vurmuş çağdaş kadın yazarları inceler. Yalnız Sylvie Germain, Hélène Cixous, Annie Ernaux gibi Fransız yazarları değil, aynı zamanda Andrée Chédid, Amélie Nothomb, Maryse Condé gibi Frankofon yazarları da ele alır. Kadın yazarları araştırma, inceleme ve eserlerinden çeviriler sunma serüvenlerini Erlat ve Kasap, yirmi birinci yüzyıla kadar taşır ve yapıtlarını 2009’da Goncourt Edebiyat Ödülü’nü alan Marie N’Diaye ile noktalar. Bu kapsamlı çalışmanın sonunda Erlat, kendisine ve okuyucuya çalışmasının başındaki soruyu tekrar sorar: Kadınlara özgü bir edebiyat var mı? Dikkatli okuyucu bu soruya yanıt verecektir. Erlat, kendi deyimiyle “alçakgönüllü” bu çalışmada, okuyucuyu en iyi şekilde bilgilendirmiş ve yönlendirir, Fransız edebiyatıyla ilgili kendi bilgi birikimini ince bir biçimde okuyucuya aktarır. Özlem Kasap’ın seçkisindeki özenle seçilmiş ve ustalıkla çevrilmiş metinler de bir solukta okunan roman gibi bu kitaba ayrı bir zenginlik kazandırıyor. Başlangıcından Günümüze Fransız Edebiyatında Kadın Yazarlar/ Jale Erlat, Özlem Kasap/ BilgeSu Yayıncılık/ 304 s. 18 AĞUSTOS 2011 SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1122