27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş Charles Bukowski’yle bir akşam iir Atlası CEVAT ÇAPAN Raymond CARVER/ Şiirler/ Çeviren: Cevat ÇAPAN İşkence Stephens Dobyns için Gene âşık oluyorsun. Bu sefer Güney Amerikalı bir generalin kızına. Gene işkence masasına yatırılmak istiyorsun Sana korkunç şeyler söylenmesini, bunları da kabul etmek istiyorsun. Sana ağza alınmayacak şeyler, sınıfta terbiyeli insanların söylemeyeceği sözler söylenmesini istiyorsun. Simon Bolivar’la, Jorge Luis Borges’le, en çok da kendinle ilgili bildiğin her şeyi söylemek istiyorsun. Herkesi bu işe bulaştırmak istiyorsun! Saat sabahın dördü ve ışıklar hâlâ yanıyor olsa bile – iki haftadır gece gündüz gözlerinde ve beyninde yanan o ışıklar – bir sigara ve limonata için ölüyorsun, ama o yeşil gözlü cilveli kadın onun tokmakçısı olmak istesen bile ışıkları söndürmeyecektir. Sen o boş bardağa uzanırken, evet, yeniden Dans et benimle dediğini hayal edeceksin. Tam bu ânı seçer o, ahbap, seni çırılçıplak dansa davet etmek için. Ama solgun bir yaprağın bile gücü kalmamıştır sende, Titicaca Gölünün dalgalarıyla hırpalanmış sazdan küçük bir sepetin gücü bile. Ama sen gene sıçrıyorsun yatağından, dostum, dans ediyorsun o uçsuz bucaksız boşlukta Radyo Dalgaları Antonio Machado için Yağmur dindi. ay da çıktı. Radyo dalgalarıyla ilgili tek şey bilmiyorum. Ama sanırım tam yağmurdan sonra nemli havada daha iyi ulaşıyorlar ulaşacakları yere. Her neyse, şu anda Ottawa’yı dinleyebiliyorum istersem, ya da Toronto’yu. Son zamanlarda, geceleri, baktım az buçuk ilgilenmeye başlamışım Karada politikasıyla ve iç işleriyle. Doğru. Ama daha çok müzik yayınlarıydı asıl aradığım. Şurada sandalyeme oturup bir şey yapmadan, düşünmeden dinleyebiliyorum. Benim televizyonum yok, gazete okumaktan da çoktan vazgeçtim. Geceleri yalnız radyo dinliyorum. Buraya geldiğimde her şeyden uzaklaşmaya çalışıyordum. Özellikle edebiyattan. Onun gerektirdiği şeylerden ve sonuçlarından. İnsan ruhunda düşünmemek diye bir istek var. Sakin olmak. Bununla birlikte de titiz olmak ve sert olmak isteği, Ama ruh hinoğluhin bir orospu çocuğudur aynı zamanda, her zaman güvenilmez ona. Bunu da unuttum. Şunun da söylendiğini dinledim, Eski ve bir daha söylenmeyecek şarkıları dinlemek hâlâ söylenen ve yarın da söylenecek dlanları dinlemekten yeğidir. Ya da değildir. Eğer değilse, o da iyidir. Fark etmez diyordu. Yeter ki insan şarkı söylesin Buydu dinledigim ses. Aklın alıyor mu bir insanın böyle düşünebileceğini? İkisinin de aynı şey olabileceğini? Amma saçmalık! Ama geceleri sandalyeme oturup radyomu dinlerken bu sa budalaca şeyleri düşünmedim hiç. Sonra, senin şiirlerin Machado! Orta yaşlı bir adamın yeniden âşık olması gibi bir şeydi bu. Olağanüstü bir şey biraz da yüz kızartıcı. Kendi resmini duvara asmak gibi gülünç bir şey.. Ben de yatarken senin kitabını yanıma aldım yanı başıma koydum uyurken. Bir gece beni uyandıran bir tren geçti düşlerimde. O karanlık odada, kalbim atarken şuydu ilk düşündüğüm şey. Tamam, dedim, Macahado burada. Artık yeniden dalabilirdim uykuya. Bugün kitabını yanıma aldım yürüyüşe çıkarken. “Dikkat!” diyordun, birileri sordu mu hayatları konusunda ne yapmaları gerektiğini. Ben de çevreme bakıp her şeyi kaydettim. Sonra kitabınla oturup güneşin altında, nehrin yanında dağları görebileceğim yerimde. Gözlerimi yumdum ve suyun sesini dinledim. Sonra da gözlerimi açıp “Abel Martin’in Son Feryatlarını” okumaya başladım. Bu sabah uzun uzun seni düşündüm, Machado. Ve ölüm konusunda bildiklerime karşın, umarım sana ulaşmıştır aklımdan geçenler. Ama ulaşmamış da olsa önemli değil. Sen rahat uyu. Umarım er geç buluşacağız. O zaman bütün bunları kendim anlatırım sana. DÜZELTME VE ÖZÜR: 1121. sayımızdaki “Şiir Atlası” sayfasında Raymond Carver şiirlerinin çevirmeni Yüksel Pazarkaya olarak çıkmıştır. Doğrusu Cevat Çapan olacaktır. Cevat Çapan ve okurlarımızdan çok özür dileriz. 18 AĞUSTOS 2011 SAYFA 23 Bilmezsiniz Aşk Nedir Size bir şey söyleyeyim ben Hapiste nicelerine rastladım ağzı daha iyi laf yapan üniversiteye şiir matinelerine gidenlerden Asalaktır şairin çorapları kirli mi koltuk altları kokuyor mu diye bu toplantılara gelenler Emin olun hayal kırıklığına uğratmayacağım onları Ama şunu da unutmayın Burada yalnız bir şair var bu akşam bu gece bu şehirde yalnız bir şair belki de tek gerçek şair var bu ülkede bu gece o da benim İçinizde hanginiz ne biliyor hayat hakkında Hanginiz ne biliyor herhangi bir şey konusunda İçinizde hanginiz bir işten atıldı ya da gacosunu patakladı ya da gacosu tarafından pataklandı Sears ve Roebuck’tan beş defa kovuldum ben Önce kovuyorlar sonra gene işe alıyorlardı beni 35’imde çıraklık ettim mağazalarında sonra kovuldum bisküvi çaldığım için bilirim nasıl olduğunu orada çalıştım ben 51 yaşındayım üstelik âşığım şimdi de Bukowski diyor şu küçük şıllık şırfıntı Ne var diyorum bok herifin birisin sen diyor bana beni anlıyorsun cicim diyorum ben de şu dünyada kadın erkek tek orospu o bence ben buna varım Ama siz bilmezsiniz aşk nedir Sonunda hepsi de geri dönerler bana tek tek hepsi döndüler yalnız size sözünü ettiğimin dışındaki şu kötü patakladığım Yedi yıl birlikteydik onunla Çok içiyorduk Bir iki eli kalem tutan görüyorum burada ama hiçbir şair ilişmiyor gözüme şaşacak bir şey yok bunda Âşık olmak şart şiir yazmak için siz de bilmezsiniz nedir âşık olmak sizin sıkıntınız da bu Biraz verin bana şundan Hayır buz istemem tamam Tamam o kadar yeter Hadi başlasın artık gösterimiz Ne dediğimi biliyorum ama bir tek ver bakalım Tadı fena değil Tamam hadi bitirelim bu işi yalnız kimse önünde durmasın açık pencerenin Hemingway ile W. C. Williams için Şiir Nehrin durgun sularında 3 iri alabalık yeni çelik köprünün altında aşağı yoldan iki arkadaş ağır ağır yaklaşıyorlar biri eski ağırsıklet bir boksör başında eski bir avcı şapkası o öldürmek yani yakalayıp yemek istiyor balığı öteki hekim olanı biliyor balıkları yakalayıp yakalayamayacaklarının olasılığını yalnızca oralarda dolaşmalarının balıkların da her zaman o saydam suda görünmelerinin hoş olduğunu düşünüyor ama gene de bunu tartışıyorlar kararan ağaçların tarlaların ve ışığın içinden nehrin kaynağına doğru yürüyüp kaybolurlarken Bilmezsiniz aşk nedir dedi Bukowski Ben 51 yaşındayım bir de halime bakın şu genç şıllığa abayı yaktım halim duman ama o da bana bayağı tutkun diyeceğim sorun yok aslında böyledir bu işler kanına girerim onların onlar da ellerinden geleni yaparlar benden kurtulmak için ama sonunda hepsi geri döner bana benden silleyi yiyenin dışında çok ağladım onun için ama kolay ağlardım o günler Bana maraza çıkarmayacaksın ahbap o saat bozulurum Burada oturup siz hipilerle bütün gece bira içebilirim on litresi su gibi gelir bana bana mısın demez ama iş içkinin sertine gelince başlarım herkesi pencereden dışarı atmaya kimi olsa atarım pencereden daha önce yaptım bunu Ama siz bilmezsiniz aşk nedir bilmezsiniz çünkü hiç âşık olmamışsınızdır bu kadar basit Şu genç şıllık var ya şu güzel şıllık Bukowski diyor bana Bukowski diyor o incecik sesiyle Ne var diyorum Ama siz bilmezsiniz aşk nedir Ben anlatıyorum size aşkın ne olduğunu ama dinlemiyorsunuz kalkıp buraya gelse sizi becerecek olsa biriniz bile tanıyamazsınız aşkı şiir matinelerini kaytarmacılık sanırdım Bakın ben 51 yaşındayım az çok tanıdım dünyayı Biliyorum bu okumaların kaytarma olduğunu ama Bukowski dedim kendime açlık daha da beter bir kaytarma İşte böyle hiçbir şey olması gerektiği gibi değil Şu herif var ya neydi adı Galway Kinnel onun resmini gördüm bir dergide yakışıklı bir suratı var ama bir öğretmen kendisi Düşünebiliyor musunuz Ama sizler de öğretmensiniz ben da kalkmış hakaret ediyorum size Hayır ne adını duydum onun daha önce ne de kendisini gördüm Hepsi kanatlı karınca bunların Belki de bencillik benimki pek okumuyorum artık ama bu beş altı kitapla üne kavuşanlar kanatlı karınca bunlar Bukowski diyor benimki Neden klasik müzik dinliyorsun bütün gün Bunu söylediğini duymuyor musunuz Bukowski neden klasik müzik dinliyorsun bütün gün Bu sizi şaşırtıyor değil mi Benim gibi kaba saba bir herifin bütün gün klasik müzik dinleyebileceğini düşünemiyorsunuz Brahms Rachmaninoff Bartok Telemann Lanet olsun yazamıyorum burada Burası fazla sakin fazla ağaçlık Ben şehirleri severim benim yerim orası Klasik müziğimi koyuyorum her sabah oturuyorum daktilomun başına bir puro yakıyorum şöyle bir tüttürüyorum Bukowski talihli bir adamsın diyorum kendime şöyle bir savuruyorum puromun dumanını derin bir nefes alıyorum sonra kül tablasına öylece bırakıyorum ve yazmaya başlıyorum Bukowski hayat budur diyorum iyidir yoksul olmak iyidir basuru olmak iyidir âşık olmak Ama siz bilmezsiniz onun nasıl olduğunu Siz bilmezsiniz âşık olmanın nasıl olduğunu Onu görseydiniz anlardınız ne demek istediğimi Ona göre nasılsa buraya gelip zokayı yutacaktım İşte o biliyordu bunu Bildiğini kendisi söyledi bana Lanet olsun ben 51 yaşındayım o 25’inde Âşığız birbirimize üstelik kıskanıyor beni Tanrım bu ne güzel bir şey Gözlerini oyarım dedi kalkıp burada biriyle kırıştırırsan Aşk diye buna derim ben Hanginiz biliyor bunun ne olduğunu CUMHURİYET KİTAP SAYI 1122 (1 roman ozan, g Amerik zınsal k sal ned kan oz panya’ birinci Fotoğr Benede toğrafl masıyl anma p si’nde leraras ölüm y bu seçk Esirge Öylesi yolun k dondu isteksi esirgem ne de esirgem dinginl ayırma yalnızc gözkap yargıla dudak düşsüz kendin yargıla ancak her şey engelle ve don ve iste ve esir ve ding ve dün yalnızc ve bıra yargıla ve dud ve düş ve ken ve yarg ve öyle yolun k ve esir o zama sakın k Bu Ka Nasıl u yok ed ölüm d bu yok yaşam Nasıl y hiçliğin insanı geçici sevgin nasıl ö tohum orağın yonca sakın o bu kav Vereli Senin CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle