24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

V TR NDEK LER ¥ tın içinden bu öykülerde. Mumcu, öyküleriyle okuyuculara hem unuttuğu bir dünyayı hatırlatıyor hem de yakaladığı dünyada bugünü unutturuyor. Sürprizlerle, rastlantılarla kısacası tüm yaşanmışlıklarla hayatı anlatıyor “Elimi Bırakma Ne Olur”da Suzan Mumcu. Hitit Uygarlığı zinde Anadolu/ Kolektif/ Uranus Yayıncılık/ 322 s. “Hitit Uygarlığı İzinde Anadolu”, Anadolu ve Kuzey Suriye topraklarında dönemin Asur, Babil ve Mısır uygarlıklarıyla boy ölçüşen, büyük bir uygarlık kurmuş Hititlerin izinde başkent Hattuşa’yı ve diğer yerleşimleri, anıtları, yazıtları, heykel atölyeleri ve tapınaklarını anlatan belgesel niteliğinde bir kitap. 81 yerleşim, anıt, yazıt, heykel atölyeleri ve tapınağın yanı sıra Asur Ticaret Kolonileri, Hatti ve Hitit uygarlığına ait eserlerin sergilendiği başta Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin yanı sıra Türkiye’den 20 müze çok sayıda fotoğrafla gözler önüne seriliyor. Kitap bölümlerinde, Hititlerin yaşam biçimi, gelenekleri, dini inanışları, döneminin büyük imparatorluklarıyla çatışmaları, yaptıkları savaşları, antlaşmaları yine kendi anlatımlarıyla yazdıkları çivi yazılı tabletlerden ve hiyeroglif yazıtlardan orijinal çevirilerle okurlara sunuluyor. Pinokyo: Bir Paralel Kitap/ Giorgio Manganelli/ Çeviren: Sema Rifat/ Alef Yayınevi/ 200 s. Giorgio Manganelli, bir 19. yüzyıl klasiğini, Carlo Collodi’nin “Pinokyo”sunu bir ‘Paralel Kitap’ biçiminde okuyuculara sunuyor. Bir yeniden okuma ve yeniden yazma olarak nitelendirebilecek bu yapıt, ünlü masalı özgün biçimde yorumlayarak bir üstmetin oluşturuyor. Paralel metin yazarı, bu hem özerk hem de özgün metne bağımlı yapıtıyla masalın çocuk gözüyle okunmasını aşıp eleştirel çözümlemeye yöneliyor. Roma Mermer Şehir/ Jona Lendering/ Çeviren: Burak Sengir/ Kitap Yayınevi/ 396 s. düşe dönüştüğü, şaşırtıcı bir öykü” diye nitelediği “O”dan tam otuz yıl sonra, Edgü “Yaralı Zaman”la yeniden Doğu’ya dönüyor. Ancak bu kez, hiç de düşsel olmayan yakıcı gerçeğiyle kavuran bir Hakkâri’ye. Edgü’nün yayımlandığında ses getiren anlatısı “Yaralı Zaman”, yeni baskısıyla tekrara okuyucuların karşısına çıkıyor. Wansa – Irak Öyküleri/ Tecelli/ letişim Yayınları/ 134 s. Irak Öyküleri’nde kadim bir coğrafyanın gelenek ve göreneklerinden, dini inanışlarından beslenerek bir halkın acı ve isyanla özdeşleşen hikâyelerini aktarıyor Tecelli. Wansa adlı Yezidi kızın imkânsız aşkını ve onurlu direnişini, Bağdat’taki kadınların parasızlık yüzünden başvurdukları yöntemleri, Halepçe katliamını, canlı bombaları, kimyasal silahları anlatırken gerçeğin edebiyat aracılığıyla aktarımının başarılı örneklerini sunuyor. Tecelli’nin bu öyküleriyle her zaman yakın ama bir o kadar da uzak olan bu coğrafyaya, farklı pencerelerden bakma imkânı sunuluyor okuyuculara. Sanatta Bireyin Doğuşu/ Tzvetan Todorov, Bernard Foccroulle, Robert Legros/ Çeviren: Esra Özdoğan/ Yapı Kredi Yayınları/ 112 s. Sanat, ortaçağın sonundan itibaren, yaratıcı yatağını kutsallıktan ayırmaya başladı ve gitgide tekilleşen insana doğru yöneldi. Bu serüvende Van Eyck’ın portreleri, Monteverdi’nin ilk operaları, Montaigne’in “Denemeler”i ve Daniel Defoe’nun “Robinson Crusoe”su modern bireyin keşfine tanıklık etti. “Sanatta Bireyin Doğuşu”nda Todorov, Foccroulle ve Legros; resim, müzik, felsefe alanlarında işte bu bireyin ortaya çıkışının felsefi ve estetik temellerine yönelik bir kazı çalışmasına girişiyorlar. Kitap; bireyin kavram ve temsil olarak nasıl ortaya çıktığını bu bağlamda inceleyen kolektif bir çalışma. Rüzgârın On ki Köşesi/ Ursula K. Le Guin/ Çeviren: Aysun Babacan/ Ayrıntı Yayınları/ 318 s. “Rüzgârın On iki Köşesi” Ursula K. Le Guin’in öykülerini bir araya getiriyor. Rastgele bir seçimle de değil; bugünden geriye doğru bakarak, yazarlık kariyerinde önemli bulduğu ilk dönem öykülerinden yaptığı bir seçki elimizdeki. Gecikmiş ama gözü pek bir şekilde yayın dünyasına açıldıktan sonraki on yıllık dönem içinde yazdığı kısa öyküleri ile ilgili kabaca da olsa kronolojik bir etüt aynı zamanda “Rüzgârın On İki Köşesi”. Sanatçının gelişim sürecini izleme olanağının da kitabın faydaları arasında yer alabilmesi için öyküler bu koleksiyonda aşağı yukarı yazıldıkları tarih sırasına göre dizilmişler. Şair Tezkireleri/ Devletşah/ Çeviren: Necati Lugal/ Pinhan Yayınları/ 688 s. “(...) ben, bu şairlerden yüce isimleri tarihlerde ve risalelerde zikredilen ve adları sanları halk arasında meşhur olan bir kısmını seçtim. Bunların hepsi fazilet sahibi olup şiirde mahirdirler ve sultanların yanında iyi kabul ve hürmet görmüşlerdir.” 1431 yılında Semerkand’da doğan Devletşah bin Alaüddevle Bahtşah Gazii Semerkandî, soylu bir Türk ailesinden gelir. Yaşamının büyük bölümünü de saraylarda geçirir. Döneminin ünlü hükümdarlarından Hüseyin Baykara ve Ali Şîr Nevaî’nin meclislerine sık sık katılmasının ve onların yardımlarıyla kültürel ortamlarda zaman geçirmesinin ardındansa en bilinen eseri olan “Şair Tezkireleri”ni 1487 yılında tamamlar. 9. yy.’dan kendi dönemine kadar yaşamış olan İranlı şairlerin yaşamöykülerini aktaran bu yapıtı ise zaman içinde büyük ün kazanır. Devletşah’ın bu ünlü yapıtı, şimdi Necati Lugal’ın çevirisi ve titiz bir baskıyla meraklılarla buluşuyor. Han el Halili/ Necip Mahfuz/ Çeviren: Bedrettin Aytaç/ Hit Kitap/ 256 s. Nobelli yazar Necip Mahfuz, İkinci Dünya Savaşı’nın ortasındaki Kahire’yi anlatıyor “Han el Halili”de. Zaman zaman Alman uçaklarının bombaladığı şehirde daha güvenli bir semt olarak gördükleri Han el Halili’ye taşınan Akif ailesinin başından geçenleri çarpıcı bir dille aktaran Mahfuz’un kahramanları, evin iki oğlu Ahmet ve Rüşdi’dir. Kardeşi Rüşdi için yaptığı fedakârlıklarla hayatını harcadığına, müthiş yeteneklerinin keşfedilemediğine inanan Ahmet, Bayındırlık Bakanlığı’nda küçük bir memurdur ama aslında çok daha önemli mevkilere, makamlara layık olduğuna emindir. Kardeşi Rüşdi ise gerçekten de kendisine hem babalık hem ağabeylik yapan Ahmet sayesinde üniversite okumuş, Mısır Bankası’nda çalışan bir gençtir. Ağabeyi ne kadar beceriksiz, ürkek, korkak ve asosyal ise Rüşdi de o kadar becerikli, girişken, cesur ve sosyal biridir. Bu iki kardeşin hikâyesi anlatılırken yine eski ile yeni, gelenek ile modernite, inanç ile bilim karşı karşıya geliyor. Okuyucular romanla, Mısır’da küçük bir semtin gündelik yaşamına da tanıklık ediyor. Nova Ekspresi/ William S. Burroughs/ Çeviren: Süha Sertabiboğlu/ Sel Yayıncılık/ 132 s. William S. Burroughs’un ‘Cutup’ üçlemesi “Nova Ekspresi” ile tamamlandı tamamlanmasına da; yayımlandığı tarihlerde, içinde yaşadığı toplumu ve egemen sınıfı oldukça rahatsız etmiş bu üçleme Türkçede elli yıl aradan sonra yayımlanmasına rağmen, üçlemenin ilk kitabı “Yumuşak Makine” dava konusu oldu. Kutsal olan ve dokunulmayan ne varsa, sınır nereden çekilmişse, yasak nereden gelmiş ve değer adı altında dayatılmaya çalışılmışsa tüm bunlara edebiyat aracılığıyla itiraz ediyor Burroughs. Egemen sınıfa, onun ikiyüzlü ahlakına, tabulara sığınarak gizlemeye çalıştığı her türlü çarpıklığına ayna tutan yazar, benzersiz bir edebiyat metni oluşturuyor, edebiyat adına yerleşik ne varsa yıkarak hem de. Burroughs tekrar cesaretli okuyucularını bekliyor. Yüksek Pencere/ Raymond Chandler/ Çeviren: Pınar Güncan/ Everest Yayınları/ 288 s. Geçtiğimiz aylarda yayımlanan “Büyük Uyku” kitabıyla karşımıza çıkan dedektif Philip Marlowe’un maceraları “Yüksek Pencere” ile devam ediyor. İlk kez 1943’te yayımlanan bu roman, Raymond Chandler serisinin ikinci kitabı olarak Pınar Güncan çevirisiyle okuyuculara sunuluyor. Ahmet Ümit ¥ 21 TEMMUZ 2011 SAYFA 27 ¥ ed siyesi ler kü yucul Hikâ letişi Akın’ han’a veleri İsken min e gaları Orta Noto züyle miyle mı, yo Aydın ken’in rek o kadar Dışiş Doğa “Roma Mermer Şehir”in ilk iki bölümünde Jona Lendering, Roma’ya genel bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Okuyucuya kitabın bu bölümlerini Roma’ya gitmeden önce okunmasını tavsiye ediyor. İzleyen beş bölümde, Severus Hanedanı (193235) imparatorlarının görkemli Roma’sını anlatırken alıntıladığı antik metinleri arkeolojik malzemeyle destekleyip karşılaştırıyor. Gezip görülecek kalıntılara da işaret ediyor. Son bölümünde ise Geç Antikçağ Roması’nın görkemini ve 6. yüzyıldaki çöküşünü ele alıyor. Roma ve tarihine ilgi duyanlar için önemli bir kaynak bu çalışma. Yaralı Zaman/ Ferit Edgü/ Sel Yayıncılık/ 86 s. Ferit Edgü, ilk kez 1977’de yayımlanan “O Hakkâri’de Bir Mevsim” adlı romanında, Türkiye’nin Doğu’suna, sarp dağlarına, umarsız insanlarına bir ağıt yakmıştı. Melih Cevdet Anday’ın “gerçeğin inanılmaz bir CUMHURİYET KİTAP SAYI 1118 celliğ nı ve kerele ulusla nal m cülük başı’n nızca Rusya görev ilginç Mask Ayiz Ülker Anca lanm SAYF
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle