Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Doğan Hasol’dan mimarlık öyküleri Mimarlar niçin dik durur? “Mimarlar genellikle keyifli ve renkli kişilerdir, yaratmak için yaşamayı severler” diyen Hasol Mimarlar Dik Durur adlı kitabında, çoğu bir mimarın başından geçen, hepsi de bir mimarla mutlaka ilişkili olayların ilgi çekici, bazısı gülümseten öykülerini aktarıyor. Ë Yasemin Keskin ENGİNÖZ oğan Hasol’un kaleme aldığı Mimarlar Dik Durur adlı kitabın ilgi çekici yanı, şüphesiz yaşamın içinden kesitler alan, insanları olanca canlılığıyla yaşatan kısa aktarımlar barındırması. Yazıların bir kısmı Hasol’un yolunun kesiştiği mimarların ağzından aktardığı olaylardan, bir kısmı ise kendi başından geçen anılarından örülüyor. Bazı öyküler ya da notlar, Anılar Kuşlar Gibidir (1) kitabındakilere göndermeler yapsa da bu kitap Hasol’un kendisinden çok mimarların veya Türkiye’de mimar olmanın keyifli ama zor ve hatta bir türlü anlaşılamayan rolü üzerine. Kitabı okuyunca hafızaya kazınan öykülerden biri, eski Güzel Sanatlar Akademisi, bugünkü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin ünlü iki hocasına ait. Öykü şöyle: “Akademi’de öğretim üyeleri toplantısı başlamış; toplantıyı Sedad Hakkı Eldem yönetiyor. Görüşmeler epey ilerledikten sonra kapı açılmış ve Mehmet Ali Handan girmiş. Yerine yönelip oturmuş. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra da gitmek üzere toparlanmaya başlamış. Durumu fark eden Sedad Bey, ‘Hayrola Mehmet Ali Bey?’ diyecek olmuş. Mehmet Ali Bey’in yanıtı ilginçtir: ‘Efendim, geç geldik, bari erken giderek telafi edelim.’ Handan’ın bir başka öyküsü de Bedri Rahmi ile ilgili. “Ünlü sanatçılar Eren ve Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Kalamış’taki evi yeni bitmiş. Eve henüz yerleşmişler ve bir akşam dostlarını çağırmışlar. Evi mimar Turgut Cansever yapmış. Bir ara, Bedri Rahmi, yağmurda evin çatısının akmasından yakınır olmuş. Mehmet Ali Handan yakınmayı dinledikten sonra, ‘Daha ne istersin Bedri…’ demiş, “Turgut sana akar (2) yapmış.” Bu keyifli öykülerin bir kısmı “gerçekten şaka gibi” denecek türden ilginç olayları aktarırken aslında farklı dönemlerin ortak sorunlarına, Türkiye’nin imar ve yapılaşma politikalarının yanlışlıklarına da değiniyor. Mesleği gereği kentleşmenin, yapılaşmanın, imar planlarının ve politikalarının, belediyelerin, ihtiraslı devlet yöneticilerinin, müteahhitlerin, kalfaların, işbilmez işverenlerin çemberi içinde, insanca yaşama olanağı sunan nitelikli yapılar yaratmaya çalışan “mimar kişi”nin (meslek söz konusu olunca erkek kadın, genç deneyimli, akademisyen serbest meslek sahibi her mimarın karşılaştığı benzer olaylar) yaşam savaşını bu küçük öykülerle kavranması kolay bir dile döküyor Hasol. Böylece, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne şehirleşme ve yapılaşma tarihimizin geçirdiği evreleri ve sancıları da bu satırların arasından esprili bir şekilde okutuyor. Kitap yalnızca meraklı mimarlar için değil, mimarlığa ilgi duyan pek çok okur için de bilindik birçok adı barındırması ve bu adları, yaşanmış öykülerle daha da yakın kılması açısından da değerli. Bu adların sahipleri arasında kimler yok ki: Ergun Köknar, Cihat Burak, Aydın Boysan, Doğan Hızlan, Demirtaş Ceyhun, Vedat Dalokay, Doğan Kuban. SAYFA 18 21 TEMMUZ D Kitabını, “Bu dünyada iz bırakıp sonsuzluğa ulaşmış olan değerli mimar büyüklerimizin ve sevgili arkadaşlarımızın anısına” adayan Hasol, kitabını çizgileriyle ve kimi anılarıyla renklendiren, kimi öyküyü ya da kişiyi gözümüzde canlandıran yakın tarihte yitirdiğimiz Güngör Kabakçıoğlu’na da teşekkür ediyor. Mimarlar Dik Durur’un sonlarında yer almasına karşın en keyifli okunan bölümlerinden biri de biraz mizah katılarak eleştirel amaçla hazırlanmış olan, “Ülkenin Birinde Mimarlık ve Şehircilik Sözlüğü.” Bu bölümden buraya aktaracağım birkaç sözlük maddesi, içeriği hakkında bir bilgi verecektir: “Duble yol: Yapıla bozula, parası duble ödenen yol. Mimar: Yapım sektöründe yeri olmayan, adı tarihe karışmış gereksiz meslek adamı. Çok gerekirse yabancı uyruklu olanları tercih edilir. Politikacı: Çarpık kentleşmenin baş sorumlusu. Yaya geçidi: Yayaların bir kaldırımdan ötekine geçerken ancak koşarak, taşıtlardan canlarını kurtarabildikleri geçit. Yaya kaldırımı: Densizin otoparkı. Yayalar da yararlanabilirler; geçit bulabilirlerse park edilmiş otoların arasından slalom yaparak geçebilirler. Yeşil alan: İleride üzerine gökdelen dikilecek arazi” Doğan Hasol Kitaba adını veren “Mimarlar dik durur!” deyişinin kaynağı ve anlamı ise kitabın sayfaları arasında okunmayı beklenen cümlelerde saklı. Mimarlar Dik Durur/ Doğan Hasol/ YEM Yayınları/ 150 s. (1) Remzi Kitabevi, İstanbul 2007. (2) Akar: Gelir getiren mülk. duyurusunda bulunduklarını açıklıyor. Sezgin’in, şike için önerilen parayı geri çevirmesi birilerini çok kızdırıyor. Şikeyi engelleyen kulüp başkanı Veli Sezgin vuruluyor, kaleci ise aylarca oynayacak kulüp bulamıyor. Olayın ardından Sezgin’i, “olayın açığa çıkmasına sinirlenen milli bir futbolcu”nun vurdurduğu iddia ediliyor. Olayda adı geçen kişi bir gazeteye aynen şunları söylüyor: “Bu olaylar sadece GökdeMeclis’in “şike” raporu, şikede bir ilk. Futbolumuzun net niz’le sınırlı değil. Bu iş uzarsa ucu bir resmini çekip koyuyor önümüze. O resme bakıp ülkenin bir fotoğrafına ulaşmak da mümkün aslında. Ülke Aziz Yıldırım’a, Nuri Albayrak’a, bazı bürokratlara kadar gider.” Olayda adı olarak şikeye battığımızdan “şike şike” koşuyoruz maçgeçen milli futbolcu Gökdeniz Karadelara. Ortalıkta gerçekten bir “oyun” varmış gibi yapıyoniz bir süre sonra şike yapmaktan suçlu ruz ki şike yaptığımız anlaşılmasın! Gökçe Giresunlu Şike bulunuyor, suçunu itiraf ediyor, ceza alıyor. Şike Futbol‘da, topun yuvarlak ama şikenin köşeli olduİşte bu olaylar üzerine Meclis’te bir ğu yeni bir oyun tarif ediyor hepimize. komisyon kuruluyor. Komisyon araştırıyor, bulduklarını rapor haline Ë Orhan GÖKDEMİR getiriyor. Sonuç: “Türkiye’de şike ve teşvik priminin varlığı ikenin ilk adımları yasal ve şüphesizdir.” Raporda ayrıca yasadışı müşterek bahis ve Türk milli takımının bile şike şans oyunu organizasyonlayaptığı iddia ediliyor. Böylece rıyla başlıyor. Sonra spor şikenin milli meziyetimiz oldukulüpleri, bu kulüplerin yöneticiğu bir kez onaylanmış oluyor. leri ve sporcuları katılıyor sürece. Futbol 500 milyar dolarlık Şike ve teşvik primi de böylece pazar hacmiyle devasa bir endoğuyor. düstri. Reklam gelirleri, sponlun ayrılmaz bir Prim, “İş hacmiyle orantılı olarak ve sorluk anlaşmaları, yayın ihaleparçası. Herkes, iş yapanı isteklendirip iş hacmini ve veleri ve bahis oyunlarıyla bu deözellikle “müşrimini artırmak veya sonuca daha kolay vasa sektörün pazar hacmi her teriler” biliyor ve çabuk ulaşmak amacıyla verilen pageçen gün artıyor. Öyle ki bazı ki sahadaki yetra” olarak tanımlanıyor. Demek ki asfutbol kulüplerinin bütçeleri miyor, bir de lında her prim, bir teşvik primi. Kavbirçok yoksul ülkenin kat kat “masada” karamla ilgili sıkıntı da buradan kaynaküzerinde. 2009 verilerine göre zanmak gerekilanıyor. “Maddi veya manevi bir çıkar en zengin yirmi futbol kulübü yor. Bu bariz Gökçe Giresunlu karşılığı anlaşma ile bir maçın sonucu3,9 milyar Avro’luk gelir elde kirlenmeye rağnu değiştirme, danışık spor karşılaşmaetti. Listenin üst sıralarında yer men büyüsü süsı yapmada”, “teşvik primi” bazen çok alan Real Madrid, Barcelona, Manchesren bir oyun futbol. Şikeye batsa da dolaylı bir rol oynayabiliyor. Bir oyunter United gibi kulüplerin yıllık gelirlemüşteriler taraftar rolünü oynamayı cunun hakkıyla oynadığı için suçlanmari 400 milyon Avro civarında. En zensürdürüyor. sı gerçekten zor bir durum. Ama degin yirmi kulübün sadece yayın haklaPeki, ya somut olaylar? Yıl 2005… mek ki “teşvik edilmeden” oynanmarından elde ettiği gelir 1,6 milyar Avro. Akçaabat SebatKayserispor maçı oyyan bir oyun da var ortalıkta. Bu alanda da milyon dolarlar havada nanacak. Bu maçta kalecinin kendisine Sporun özünde kazanma kadar kayuçuşuyor. Türkiye’de yapılan ihaleyi teklif edilen 200 bin Avro’luk şikeyi ihbetme de var evet ama piyasanın manyayın kuruluş 321 milyon TL vererek bar etmesi üzerine “şike skandalı” pattığında sadece kazanmak var. Başarı ve aldı. Kuşkusuz yayıncı kuruluş da bu lak veriyor. Akçaabat Sebatspor Kulübaşarısızlık hem kulüpler hem de oyunihalenin sonucunda verdiğinden daha bü Başkanı Veli Sezgin, Cumhuriyet ile cular açısından büyük maddi kayıp ve çok kazanacağını düşünüyordu. yaşıt tertemiz bir kulüp olduklarını ve kazançlar oluştuğunda şikenin de yolu kendilerine Kayserispor maçı öncesi şiŞike Şike Futbol/ Gökçe Giresunlu/ açılıyor. ke teklif eden şahsın ismini vererek suç Destek Yayınları/ 472 s. Sonuç itibarıyla şike özellikle futbo Top yuvarlaktır, şike köşeli Şike Şike Futbol Ş 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1118