Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Rıfat N. Bali’den tarihsel bir kitap Emniyetin bilinmeyen arşivi Rıfat N. Bali, birçok karanlık konuyu aydınlatan, devletin üstünü örttüğü dosyaları korkmadan, tamamen yasal belgelere dayanarak açıklamaya devam ediyor. Bali Tabutluklar, Sansaryan Han ve İki Emniyet Müdürü adlı kitabında bu kez de birçoğumuzun bilmediği, unuttuğu, bilenlerin ise söylemeye çekindiği eski iki emniyet müdürü hakkındaki tozlu dosyaları önümüze seriyor. Ë Tufan ERBARIŞTIRAN 943’te Alman Büyükelçisi’nin daveti üzerine İstanbul Emniyet Müdürü olan Nihat Haluk Pepeyi ve Emniyet Umum Müdürlüğü Dördüncü Şube Müdürü Salâhattin Korkud Almanya ve Nazi işgali altındaki ülkelere ziyarete gider. Bu ziyaret basında ve halk arasında çok tartışılır, konuşulur ve fısıltı gazetesine göre işin rengi başkadır. N. H. Pepeyi’nin bu ziyareti basında Talat Paşa’nın kemiklerini getirmek için gittikleri yazılmıştır. Ancak ilerleyen yıllarda bunu kendisi yalanlayacaktır. İstanbul Emniyeti Birinci Şube’deki ünlü “tabutlukların” yaratıcısı N. H. Pepeyi’dir. Ayrıca kendisi bu “tabutluklara” konulan ampullerin Almanya’dan getirilmesini sağlamıştır. Bu iddialar toplumsal histeri yaratacak kadar derin ve dram doludur. Benzer görüşleri birçok kişi söyler. Nazi Almanya’sından işkence modeli ve aletlerini görüp beğenen ve ülkeye getiren (iddia edilen) bir emniyet müdürü. Toplumda halen anımsanan, insanlık dışı bu eylemin kaynağı belirsizliğini korusa da sonuçta dosyanın sayfaları aralanır. Aynı yıllarda halk arasında yaygın bir söylenti başlar. Balat’ta bacalı, taş bir bina inşa edilir. Burasının “Et ve Balık Kurumu” için kullanılacağı söylenilmesine karşın, genel kanı bu binanın Yahudileri yakmak için yapıldığıdır. İstanbullular buraya “Balat Fırınları” ismini takar. Benzer bir Rıfat N. Bali bina da İzmir’in merkez taraflarında (KonakKarataş’ta) olduğu söylenir. Yahudilerin fırınlarda (krematoryum) yakılma dedikodusu toplum içinde o denli yayılır ki bu konu her yerde konuşulur. Kitabın içinde çok sayıda belge, bilgi ve tanık ifadesini görüyorsunuz. Türkiye’nin yakın tarihinde böyle bir söylentinin olması gerçekten şaşırtıcı, üzücü ve kesinlikle üzerinde durulması gereken bir konu. Böyle olmalı ki Bali’nin belge toplamak isteği bazı devlet kurumları tarafından “kibarca” geri çevrilir. Bali’nin ulaştığı kısıtlı sayıdaki resmî belgelerden, Pepeyi’yi 1 Şubat 1943’te Sachsenhausen Temerküz Kampı’nda ziyaret ettiğini anlıyoruz. Üstelik bu istek kendisinden gelir ve bir gün boyunca bu inceleme sürer. Söz konusu kampta ne tür incelemelerin yapıldığı, bu sonuçların resmî evrak şeklinde dosyalanıp nerelere gönderildiği, ziyaretin daha üst makamlara nasıl aktarıldığı halen meçhul. Kitabın ikinci bölümünde ise N. H. Pepeyi’nin halefi olan Ahmet Demir’le ilgili çok çarpıcı iddialar bulunuyor. Türkiye 1940’lı yıllarda hayli çalkantılı bir dönem yaşar. Söz konusu dönemde “Türkçüler” kadar “solcular” da emniyet ve tek partinin baskısından nasibini alır. 3 Mayıs 1944’te “Turancılık” davası adı altında epeyce insan “içeri” girer. Nihal Atsız’ın başını çektiği bu siyasi grup emniyetteki “tabutluklarda” insanlık dışı işkencelerden geçirilecektir. Dönemin siyasi yapısı gereği birçok aydın, muhalif kişi burada işkence görür. Ahmet Demir kişiliği gereği sert, kesinlikle hoşgörüsü olmayan bir yapıya sahiptir. Sorguya aldığı herkese karşı kindar, küfürbaz, acımasız olduğu söylenir. 1942’de Almanya’nın Türkiye Büyükelçisi olan Franz von Papen’e karşı suikast girişiminde bulunanları yakalamıştır. Bu olay onun bir anda yükselmesini sağlayacaktır. Kitapta iki emniyet müdürü hakkında akıl almaz (ama son derece ciddi ve belgelere dayanan) iddialar bulunuyor. Emniyetin “kirli arşivi” denilebilecek türden bir bellek kaybının daha fazla ayıba dönüşmeden aydınlığa çıkarılması gerekiyor. Kitapta sayfaları çevirdikçe, tanıkların ifadeleri, bilgiler ve belgeler önünüze serildikçe bu kadar da olmaz dedirten bir duyguya kapılıyorsunuz. Kendi insanına “ithal” işkence iddiaları, “tabutluklar”, aydınların polis müdürlerinden ulu orta dayak yemeleri, bir emniyet müdürünün Almanya’daki “toplama kampını” ziyaret etmesi inanılır gibi değil. Hele Ahmet Demir’in görev ve yetkilerini bu denli pervasızca kullanması emniyetin gerçek yüzünü ortaya çıkarıyor. Tabutluklar, Sansaryan Han ve İki Emniyet Müdürü/ Rıfat N. Bali/ Libra Yayıncılık/ 308 s. 21 NİSAN 2011 SAYFA 25 1 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1105