08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Defne Suman’dan ‘Mavi Orman’ Yollara düşen bir kitap Mavi Orman, genç bir yazarın “ruhun derinliklerini öne çıkardığı” bir ilk kitap. Bugüne kadar adını dergi ve kitap yazılarından tanıdığımız, bazılarınızın da bilgisayar ortamından “blog”lardan bileceğiniz Defne Suman’ın kitabı, “Şebnem İşigüzel’in sunuşuyla” yayımlandı. Ë Nilüfer KURUYAZICI “Bir yandan bireyselliğimizi koruyup öte yandan beraberliği yürüt mek nasıl mümkün olur?” ya Baydar, kapak yazısında, “Bu kitap kendinle tanışmanın, uzlaşmanın, aradığı uyumu kendinde bulmaya başlamanın miladı (…) İnsan olmanın güzel huzursuzluğunu içinde duyanların tümüne yazılmış içten bir mektup” diyor. Kitabın sunuş yazısını yazan Şebnem İşigüzel için de “bu metni güzel kılan şey içtenliğidir (…) Onun kişisel, ruhsal serüvenine, zihninden, kalbinden geçenlere tanık olmak bana iyi geldi.” Kitapla ilgili konuşan her iki yazar da “kendinle tanışmak”, “uzlaşmak”, “uyum aramak”, “içtenlik”, “tanıklık” gibi kitapla ilgili önemli ipuçları veren, anahtar sözcükler sayılabilecek kavramları vurguluyor. Bunlara “zamanda yolculuk”, “varoluşa doğru bir keşif süreci” gibi sözleri de ekleyebiliriz. “KİLİTLİ GÜNLÜKLERİN” İZİNDE Defne Suman’ın bundan önce yayımlanmış iki yazısına baktığımızda yukarda saydığımız anahtar sözcüklerin taşıdıkları anlama biraz daha yaklaşıyoruz. Nilüfer Tapan Armağan Kitabı: Gençliğin İzdüşümü içindeki yazısı, “Yollar ya da Çocukluğa Dair Bir Yoga Macerası” ve Temmuz 2010 Atlas dergisindeki “Geçmişe Doğru Yoga Yolu” adlı yazılarında bu kavramları hangi bağlamda okuyabileceğimizin ipucunu veriyor bize yazar: Yoga. “Sanskrit dilindeki Yoga sözcüğünün Türkçe karşılığının BİRleşme olduğunu” söyleyen Suman, “mükemmel bütünlük beden, zihin ve ruhun birleşmesi ile mümkün olabilir” diyor. “Dostu ve meslektaşı Yoga hocası David Cornwell’in sözleriyle de Yogayı şöyle anlatıyor: “Yoga kişinin gerçek doğasında bütünlük olduğunun farkına vardığı, çaba harcamadan bu farkındalığın içinde çözüldüğü bir durum. Yogi dünyayı korkusuzca kucaklar. Herkes bir olduğu için hiçbir şeyi kişisel almaz. Bütünlük kişinin yerine geçer. Geriye kalan, utanç, suçluluk ve pişmanlıktan arınmış bir hayattır.” Suman, daha çok bilimsel bir dille, ustalarından yaptığı alıntılarla kendi için yoganın ne olduğunu anlattığı bu iki yazısının aksine Mavi Orman’da farklı bir yol izliyor, kendi deyimiyle, “kilitli günlüklerini açıyor.” Hayatının üç köşesini tuttuğunu ve onunla birlikte geldiklerini söylediği üç şey sayıyor kitabında: “Yaz O mak ve öğretmek. Üçüncü köşe ise yoga.” Bu sözleriyle aynı zamanda da kitabın biçiminin günlük olduğuna dair bir ipucu veriyor okurlarına. Artık edebiyatın sanal ortamda gelişmeye yöneldiği, günlüklerin yerini “blog”ların almaya çalıştığı günümüzde bu tuzağa düşmüyor, özensiz, dil kaygısı gütmeyen, gündelik konuşma diliyle yazılmış “blog edebiyatı”ndan uzak duruyor kitabında. Hatta belki “günlük” değil de “deneme” desek yanlış olmaz kitabın türünü tanımlamak için. Edebi tür olarak günlüklerde, genelde yer ve zamanın belirtildiğini düşünecek olursak Mavi Orman, her ikisinden de kaçınıyor, çağrışımlara dayanan, zamansıralaması ötesinde gelgitleri olan bir anlatım biçimi var. Gene de ara ara Nong Khai/Tayiland, Portland/Amerika, İstanbul/Türkiye, Atina/Yunanistan gibi mekân adlarından yazarın bulunduğu yerleri izleyebiliyor, yaşam çizgisine dair bir şeyler seziyoruz. Ama yayımlanmış bütün günlükler gibi bu da, okura yazarın yaşamından yansımalar verse de içinde bir benanlatıcı barındıran kurmaca bir yapıt, bir coğrafya ya da tarih kitabı değil. Kitabın beş bölümünün adları da bize dolaylı olarak zaman ve iç durumla ilgili ipuçları veriyor bir bakıma: “Hava”, “Su”, “Kara”, “Ateş” ve “Boşluk” (Yoga felsefesindeki beş temel element). Kitapta anlatılan ve anımsananlar kronolojik olmasa da gelgitlerle “anlatıcıben”in yaşam çizgisini veriyor. Oyunları ve romanlarının yanı sıra günlükleriyle tanınan İsviçreli yazar Max Frisch de, “çeşitli olasılıklardan oluşan, öncesi sonrası olmayan bir bütün” olarak değerlendiriyor zamanı ve dünbugünyarın sıralamasını insan bilincinin, aslında bir bütün olan zamanı algılayabilmek için yarattığını, olayları sıraya dizmeye çalıştığını savunuyor. YOGAYA ÂŞIK BİR YAZAR Gene Frisch’in sözleriyle, “Yazmak, kendini okumaktır.” İşte Defne’nin yaptığı da bence bu: Yazar olarak kendisi ile anlatanben’in özdeşleştiği, kendi “ben”ini sorgulayarak yeniden kurguladığı ve bunu da açık yüreklikle, çekinmeden, hem kendini hem de dış dünyayı gözlemleyerek oluşturduğu bir yaşam, “ben”in kendi yaşamı var karşımızda. Bir deneme biçiminde kurgulansa da, “anlatanben”le yazarın özdeş olduğu, doğrudan doğruya yazarın dünyasının yansıdığı bir kitap Mavi Orman. Bu yaşamla yüz yüze gelmek, Frisch’in deyişiyle “kendini okumak” ise yüreklilik is teyen bir tutum. Günlük yazmak, insanın kendi ben’ini bir bütün olarak karşısında görmesine, kendi kendini okumasına, kendinden kaçmayıp benliğinin derinlerine inerek kendi kendini çözümlemesine yardımcı olmasına yarayan bir uğraştır belki. Anlatılan, “ben”in kendisidir. Ama Defne Suman bu açıklığı, seçtiği edebi türden çok daha yogaya borçlu kanımca. İşte Mavi Orman’ın çıkış noktasını da bu oluşturuyor. Defne’nin Tayland’da yoga ile tanışması, yogaya gönül vermesi ve “yoganın büyüsü altında yaşamaya başlaması” yedi yılı buluyor ve ondan sonraki yaşam çizgisi kitabın da temel ekseni yoga temeli üzerine oturuyor. Mavi Orman, gerçi yogayı anlatmayı amaçlamıyor okura, hatta benim gibi yogaya sevdalanmamış sıradan bir okurun anlamakta zorlandığı bir yaşam biçimi sunuyor biraz da: Sabah altıda güne “kendi yogası” ile başlayıp ardından başkalarına yoga öğrettiği, günün geri kalan kısmını ya evde ya da kahvelerde (gerçekten müdavimi olduğu kahveleri, hatta nerdeyse günde kaç bardak kahve içtiğini öğreniyoruz ben anlatıcı/ yazarın) dizüstü bilgisayarının başında yazı yazarak, bir yandan öğretirken bir yandan da seminerlere katılarak öğrenmeyi sürdürdüğü bir yaşam çizgisi. Ama Defne Suman, “gönlü yogaya düşen”, “yogayı hayatının öncelikli maddesi olarak koruyan” kişiliğinin ötesinde, bir edebiyatçı olarak çıkıyor okurlarının karşısına. Kitabında kullandığı ne kadar ‘ahimsa’, ‘santoşa’, ‘vippasana’, ‘surya Namaskara’, ‘mitahara’lardan oluşan bir yogadili olsa da bir yandan da imgelerle beslenen, duru ifadelerden oluşan, şiirsel ve yer yer de ironik olabilen, keyifle okunan bir edebiyat dili. Kitaba adını veren, çocukluk yıllarında annesinin kendine okuduğu mavi orman masalında kendi benini bulma yolunda “evini, ailesini, köyünü ardında bırakarak çok merak ettiği Mavi Ormanı aramaya çıkan” Yörük tavşan, ona ulaştığında “bir de ne görsün! Meğer mavi orman terk edip gittiği köyünün ta kendisi imiş!” Yazarın kitabına Mavi Orman adını vermesi, kendisinin de Yörük tavşan benzeri zaman içinde ve kendi iç dünyasına yaptığı yolculuk sonunda kendini âşık olduğu kenti İstanbul’da bulması anlamına gelmiyor mu acaba? Mavi Orman/ Defne Suman/ Kuraldışı Yayıncılık/ 216. s. 21 NİSAN 2011 SAYFA 21 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1105 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle