14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T E 4 AĞUSTOS ÇARŞAMBA yvah eyvah! Çamaşır mandalı markası (!) “Camomile” için ne anlama geldiğini bilmediğimi söyledim ya, şimdi birçok kişiden, “İngilizcede ‘papatya’ demektir” diye iletiler gelecek. Oysa benim derdim o sözcüğün anlamlı ya da anlamsız olması değil, en sıradan nesneye bile yabancı bir ad yakıştırmadaki ihtiraslı istekliliğimiz. Kendi ürettiği mala niçin “papatya” değil de “camomile” der bir insan? Nasıl söyleyeceğini bile kestiremeyeceği bir adı niye verir? “Hadi bakalım, kaç yıldır İngilizce okuyorsun. Şu bizim mandallara da yakışıklı bir isim bul.” demiştir adam kızına ya da oğluna. Çocuk da sözlükten bu adı bulup önermiştir. Papatyanın Rumcası “hamomili”, Ayvalık için daha anlamlı bir ad olurdu. Mandalları aldığım pazarda ne İngiliz ne de Amerikalı görmüşlüğüm var; oysa her perşembe Midilli’den kadın erkek, bir dolu insan geliyor. En azından onlara yapılmış bir jest yerine geçerdi “hamomili”. Ayvalık’ta hemen hiç yabancı turist yok; ama her yerde İngilizce var. Gülecek halim olsa güleceğim. Küçük mutfak havlusunun köşesinde bile, “Wash Dark Colours Separately” diye yazıyor. Bir de melezlemeler var. En ilginç örneği Serap Gökalp göndermiş. Gökalp’in işlek öykücü kalemine bırakıyorum sözü: “‘Şayanı Gold’. Harfler böyle dizilmiş. Bir düğün salonunun girişine, sarı metal kabartma harflerle duvarına çivilenmişler. Kentimizin ‘acar, cabbar, atagan’ girişimcilerinden birinin politik ve toplumsal rüzgârları algılayan duyarlı ‘burnuna’ şapka çıkarıyorum. Büyük olasılıkla ileri görüşüyle ilkin ‘gold’daki getiriyi sezinlemiş ama sonrasında ‘Şayanı’nın getirisinin katmerli olacağını düşünmüş olmalı. ‘Gold’ kepçesiyle ayrı, ‘şayanı’ kepçesiyle ayrı cepleri hafifletmesi müşterilerin sorunu. (…) Bu memlekette ticaret sicili var, belediye var, bir sürü ‘yetkili merci’ var. Kimse ‘Efendi, sen şimdi tam olarak ne demek istiyorsun?’ diye hiç mi sormaz? Nasıl sormaz? (…) Siz yıllardır bu çarpıklıklarla ilgilenirsiniz. Dil Derneği ilgilenir. Benim gibi bir iki ‘acayip’ ilgilenir. E, sonra? Eski hamam eski tas… Diyeceğim ama görünen o ki Feyza Hanım, ne tas var, ne kurna, ne takunya… Kubbe gitmiş, hamam çökmüş birkaç kişi peştamalla eski hamam şarkılarını bağırmaktayız. Yanımızdan geçenlerse suya sabuna dokunmak istemeyen yıkanmayı unutmuş kabuklar… Bu pis kokulara da alışmışlar! (…) Siz de Sevgili Feyza Hanım, yeni kitabınızın adını ‘Türkçe Off 5813’ değil, ‘Türkçe Öğğğğ’ koyun emi. Yurdum insanı okusun, gülsün. Neşeyle yaşaran ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER gözlerini ‘mendilix’ kâğıdıyla silsin. Sonra gidip Çıldırıq Cafe’de kankalarıyla geyik yaparken ‘Bi kitap çıkmış moruk, feci düzgün, oku oku geber. Ner’den buluyo bu yazarlar bunları?’ desin. Arkadaşı sorsun: “Ya, ben de bakıyım şu kitaba diiennar’da var mı? Ha biliyo’musun, Aşkı Memnu’nun kitabı da çıkmış kızlaaaar!” aç gündür Selim İleri okuyorum. Son romanı “Bu Yalan Tango”ya başladım; sonra Selim İleri’nin dünyasını ne kaK dar özlediğimi fark edince biraz daha geriden alma gereğini duydum. “Bir Akşam Alacası”na daldım. Selim İleri’nin bütün kitaplarını Everest Yayınları basıyor. “Bir Akşam Alacası”nın kapağındaki resim de Selim İleri’ninmiş. Kitabın ilk basım tarihi 1980. Bu tarih önemli; çünkü ’80 öncesi Türkçeye gösterilen özen, her sözcüğün Türkçesini bulup söyleme çabası kitapta hemen duyumsatıyor kendini. Daha ilk sayfalardaki “yörekent, katımlanmak, yıldırı, karşıtçı, bölüngü, ekinsel, eskil, bilinsemek, sorum, gövermek, ilintili, çıkralık” gibi sözcükler, gönüllülükle sürdürülen bir Türkçe savaşımının habercisi. “Bu Yalan Tango”da ise yazar, yaşlı romancı Fatma Asaf’ı anlatırken onun yılların tortusuyla bulanmış zihnini taklit eden özel bir biçem yeğlemiş gibi. İç içe geçmiş ya da birbirinin içinden çıkan, dağınıkmış izlenimi veren tümceler, romanın içeriğiyle tam örtüşüyor. Örnek olsun diye bir alıntı: “Irmak söyleşi bulamacının ortasında, Vergilius’un üç bin yıl önceki hayatına gönlünü açarak, üç bin yıl mı?!, kapkara bir korkuyla o eski aşka. Eurydike Eurydike Eurydike! Üç kez haykırmıştı Vergilius. Buna şaşardı Fatma Asaf, üç bin yıl önceki Latin şairinin vurgusuna.” Bu romanda Selim İleri’nin birlikte kullandığı noktalama işaretleri de dikkat çekici. Alıntıda da var. “üç bin yıl mı” dedikten sonra soru işaretini, ünlemi ve virgülü bir arada kullanmış. Neden acaba? Benimki kevgir gibi olduğundan, Selim İleri’nin belleğine bayılıyorum. Neleri anımsıyor! Çocukluğundan, İstanbul’dan, tanıştığı, görüştüğü edebiyatçılardan; hiçbir şeyi unutmamış sanki. “İstanbul, İlk Romanımda Leylak”, bir İstanbul kitabı; yalnız anılardan değil, sanatın her türünden süzülerek gelmiş bir İstanbul’u anlatıyor . Ünlü ressamların İstanbul tabloları yalnız renklendirmemiş, canlandırmış da kitabı. Resmin yanı sıra sinema, tiyatro ve elbette edebiyat… Yakın dönem edebiyatımızı sıradan Türkologları geçtim, yeni Türk edebiyatı profesörlerinden bile çok daha iyi biliyor Selim İleri. 4. basıma ulaşmış “Kar Yağıyor Hayatıma”da yalnız edebiyatçıların 7 AĞUSTOS CUMARTESİ yanı sıra, sinemamızın, tiyatromuzun büyük adları da anılar eşliğinde canlanıyor; yaşam buluyor. Arka kapaktan yazıyorum: Afife Jâle, Ahmet Muhip Dıranas, Azra Erhat, Behçet Necatigil, Belgin Doruk, Cahide Sonku, Cahit Uçuk, Diclehan Baban, Feriha Tevfik, Haldun Taner, Halide Edip Adıvar, Kemal Tahir, Kerime Nadir, Memet Fuat, Nisa Serezli, Oğuz Atay, Sadri Alışık, Salih Zeki Aktay, Samet Ağaoğlu, Sevgi Soysal, Sevim Burak, Vedat Günyol, Yaşar Nabi Nayır, Zeki Faik İzer… Yitip gitmeye yüz tutmuş vefa duygusuyla yaşanmışlığın sıcaklığı kucaklaşınca okuma, bir şölene dönüşüyor. nkara’dan Faruk Akkaya, “Size sormak istediğim konu, sıklıkla kullandığımız bir deyim: ‘atla deve değil!’ Buradaki A ‘atla deve’ nin anlamı ‘at ve deve’ midir, yoksa emir kipi ‘atla deve!’ midir? Yazımda bir fark olmamasına rağmen okunurken birinci anlamda kullanılırsa vurgu ‘at’ hecesinde, ikinci anlamda kullanılırsa ‘la’ hecesinde olmaktadır. Yardımınız için şimdiden teşekkür ediyorum.” Teşekkürü önceden aldığım halde (yardımda değil, yok canım, ne yardımı!) yazmakta geciktim. Baktığım deyim sözlükleri yer vermemiş bu deyime. Benim bildiğim ve kullandığım anlamıyla, “O kadar da masraflı değil, pek zor sayılmaz, çok önemli değil” anlamlarına geliyor. At da deve de hem büyük hem de yüksek fiyatlarla alınıp satılan hayvanlar. Kısacası deyim, “at ve deve”den söz ediyor olmalı. u haberi sıcağı sıcağına vermeliyim. Haklı çıkmak istemezdim; ama görünen köy kılavuz istemiyor işte. “İddia” B sözcüğünün giderek unutulacağını, yerini çarpıtılmış haliyle “iddaa”nın alacağını söylemiştim. Almış bile. Dr. Murat Ergin bildirdi. Bugünkü Milliyet’ten bir habermiş. “Muhabire etek fırçası: Milli Eğitim Bakanı Çubukçu’nun Edirne Valiliği ziyareti sırasında etekboyunu çektiği iddaa edilen muhabire tepki.” Şöyle demiş Dr. Ergin: “Bu tümceyi okuyunca ister istemez, acı acı gülümsedim. ‘İddaa’ yı kazandınız; yani hep birlikte kazandık!” İddaayı kazandık; ama iddiayı kaybediyoruz; hem de davamızla birlikte. ? 9 AĞUSTOS PAZARTESİ 11 AĞUSTOS ÇARŞAMBA www.feyzahepcilingirler.com / feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız/İst. B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şair ve yazarın adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı kitaptan bir alıntı ve yazarın adı ortaya çıkacaktır. 1 L 2 F 3 A 4 B 5 B 6 F 7 Ç 8 L 9 I 10 H 11 K 12 E 13 E 14 A 15 F 16 C 17 A 18 A Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU I. Tediye etmek. 41 22 9 66 33 27 19 E 20 E 21 E 22 I 23 E 24 G 25 G 26 A 27 I 28 L J. Flurya kuşunun diğer adı. 29 H 30 J 31 L 32 L 33 I 34 D 35 L 36 L 37 B 38 J 39 L 68 54 38 59 30 40 H 41 I 42 A 43 L 44 H 45 K 46 L 47 H 48 A 49 L K. “Döğüşen yiğitler de boyanır kana /... mi çeker seni dağuran ana” (Halk türküsü). Tanımlar ve sözcükleriniz: 18 42 48 3 26 17 58 14 73 B. Gümüşhane’nin bir ilçesi. 50 L 51 C 52 K 53 L 54 J 55 F 56 B 57 F 58 A 59 J 11 52 63 64 69 60 45 A. “Bütün ...” (Arthur Miller’in bir oyunu) 60 K 61 D 62 L 63 K 64 K 65 B 66 I 67 H 68 J 69 K L. Muzaffer İzgü’nün bir mizah kitabı. 70 H 71 F 72 B 73 A 74 C 75 G 76 L 77 G 78 G 43 49 8 62 50 35 36 53 28 31 76 39 1 46 32 E. ‘Vurun Kahpeye’ adlı romanın yazarının soyadı. 65 72 56 4 5 37 C. Prensip. G. Çok acayip, şaşılacak kadar çirin olan şey. 1069. sayının çözümü: A. BAY KEU 51 74 16 7 20 13 23 19 12 21 78 77 75 24 25 D. Bir portakal türü (yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız). F. “... Şen” (Hızlı Gazeteci adlı çizgi romanıyla tanınan ünlü çizer). H. “Anna ...” (Yedinci Şafak ve Transit adlı yapıtları da yaratan yazar). 61 34 15 57 71 6 2 55 74 70 40 29 67 10 47 NER’İN ÖYKÜLERİ, B. ÜNSAL, C. LACAN, D. ENGİN, E. NY, F. TİMON, G. KAYGI, H. AÇLIK, I. ROSTAND, J. AĞRIYINCA, K. KO, L. ÖLMEZOTU, M. SOYA, N. EMEL. Metin: “Yükselika! Ben Tino’ya yemek götüreceğim, Natalino yalnız kalmasın, çocukları gönder oyun oynasınlar” Bülent Karaköse. SAYFA 31 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1070
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle