Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
olarak kalmıyor yazarın, aynı zamanda yukarda saydığım çok yönlü edebiyatçı kimliğini de oluşturuyor. “Yaşamla edebiyatın kesiştiği noktada” Yüksel Pazarkaya, Doğan Hızlan’ın değindiği “düzyazı çalışmaları, şiirleri ve çevirileri” ile değerlendiriliyor genelde. Ama bir de Hızlan’ın anmadığı tiyatro çalışmalarını eklemek gerekiyor. 1969 yılında tanınmış edebiyat bilimci Fritz Martini ile başladığı, “18.yüzyıl Alman Edebiyatında Tek Perdelik Oyunların Dramaturgisi” konulu doktora tezinin ötesinde de tiyatroya gönül vermiş bir kişi. Yurdumuzda belki daha çok şair ve çevirmen yanıyla tanınsa da Almanya’daki çalışmaları ilk Türkçe tiyatroyu kurması, hem yönetip hem de oynadığı bu tiyatro grubuyla Almanya’nın çeşitli kentlerinde yaşayan Türklere tiyatro götürmesi, öğrenci Yüksel Pazarkaya, hem Türk hem de Alman edebiyat geleneğini yakından tanıyor, çeviriyle olsun, kendi yapıtlatiyatro şenliklerine katılması, rıyla olsun her iki edebiyat arasında bir köprü oluşturuyor. Yukarıda Pazarkaya, bir imza gününde görülüyor. Almanya’da ilk kez Nâzım Hikmet oyunu sahnelemesi, rumluyor: “Yüksel Pazarkaya bireysel sin, Haldun Taner, Güngör Dilmen kendi yazdığı sekiz oyun arasından Metakvimin ne olduğu sorusuna, kolektif (Canlı Maymun Lokantası) gibi adların diha (1988) ve Ferhat’ın Yeni Acıları kimliğini de sorgulayarak, art arda kada arasında olduğu 47 kitabı Almanca(1993) oyunlarının Ankara ve İstanbul leme alıp yayımladığı ve kendi zamanıya çevirmiş, çoğunu da iki dilli yayımladevlet tiyatrolarında sahnelenmesi, nı yeniden anlatarak kurguladığı mevmış olması ise her iki edebiyatın okur2004 yılında Amerika’da konuk profesim öyküleriyle yanıt bulmaya çalışıyor ları için önemli bir kazanç. sörken iki dilli (Almancaİngilizce) bir bireysel tarihin mevsimlerinin öykülenKitabı yayıma hazırlayan İnci Pazaroyun sahnelemiş olması, hatta Alman diği Mevsim Öyküleri’nde.” kaya, yakınları ve dostlarından yazı istelevizyonları için senaryosunu hazırlaterken özellikle eşinin bu çok yönlü yadığı, Komşumuz Balta Ailesi adlı 12 nının vurgulanmasına, şair/yazar/çevirbölümlük dizi hep Pazarkaya’nın tiyatİkinci alan ise Pazarkaya’nın Almanmen kimliğinin her yanıyla ele alınmasıroya olan ilgi ve sevgisinin ürünleri nicaya ve Türkçeye yaptığı çevirileriyle ve na özen göstermiş. Gerçekten de kitapteliğinde. Tabii tüm bu tiyatro çalışmaher iki dilde yazdığı şiirleri, düz yazıları ta farklı kişiler tarafından Pazarkalarının arkasında Pazarkaya’nın birincil ve oyunları ile bir “dil işçisi” olarak ya’nın şiirleri, roman ve öyküleriyle çeamacı olan, Türkiye ile Almanya arasınhem Türkçe hem de Almanca edebiyat virmenliği inceleniyor. da bir edebiyat köprüsü oluşturma çaDilin Çağrısı’nda kitabın adından içinde değerlendirilebileceğini vurgulubasını görmeden edemeyiz. yola çıkıp içinde yer alan yazılara da yor. Bu alanda önemli bir özelliği de Hikmet Altınkaynak, kitapta yer alan baktığımızda Pazarkaya’yı iki düzlemkendi yapıtlarını başka birine çevirt“50 Yıllık Kültür Elçisi, Şair, Yazar, de konumlandırabileceğimizi görüyomek yerine kendisi Türkçe ve Almanca Çevirmen 70 Yılın Serüveniyle” adlı yarum: Birincisi, Türkiye ve Almanya arasöylemeyi yeğlemesi ve çoğu kitabını zısında, Almanca ve Türkçe kitaplarıyla sında bir kültür köprüsü; ikincisi de iki dilli olarak yayımlaması. Kitapta, çeçevirilerinin kapsamlı bir dökümünü iki dilde birden yaşayan ve yazan iki virmen Cornelius Bischoff’un “Dilimin veriyor Pazarkaya’nın. Yazar Günay dilli bir yazar. Sınırları”, benim “İki Dilde YaşamakGüner ise, “Türk Yazınının Bilge GezBu iki alanın birincisi, onun hem İki Dilde Yazmak”, Nilüfer Tapan’ın gini” adlı yazısında bu yapıtların ayrınTürk hem de Alman edebiyat geleneği“Bireysel ve Toplumsal Çokdillilik” yatılarına girerek tanıtıyor okurlara. Öbür ni yakından tanıması, çeviriyle olsun, zılarıyla Füsun Bayrakdar’ın Pazarkayandan Pazarkaya’nın edebiyat uğraşını kendi yapıtlarıyla olsun her iki edebiyat ya’nın çevirileri örneğindeki araştırması son beş yılda nasıl sürdürdüğü konuarasında bir köprü oluşturmasından hep dil konusunu ve Pazarkaya’nın Alsunda da bir fikir veriyor bu döküm. kaynaklanıyor. Önce Mediha adlı oyumanca ve Türkçe ile olan yakın bağlanBir yandan Güz Öyküleri (2007) ile nunda Euripides’in Medea ’sıyla bağtısını temel alan yazılar yer alıyor. Nilübaşlayan ‘takvim öyküleri’ 2008 ve lantı kurmuş, ardından da ikinci oyunu fer Tapan, “yabancı bir dil ve kültürle 2009’da Kış, Bahar, Yaz Öyküleri ile Ferhat’ın Yeni Acıları’nda Ferhat ile tanışmanın kişi kimliğini oluşturmada sürerken, 2007 de Kırk Yıl Dile Kolay Şirin destanına ve Alman edebiyatınoynadığı önemli rol” üzerinde durdukadlı oyununu iki dilde yayımlıyor; dan Plensdorf’un Genç W’nin Yeni tan sonra, “tek bir dile odaklanmayan, 20082009 yıllarında bir yandan AlAcıları romanına gönderme yaparak öğrenme alanında birden fazla dilin ve mancaya yaptığı Gülten Akın, Necati çokdilliliğin öğrenilmesini savunan bir Doğu ve Batı edebiyat geleneği arasınTosuner, Güngör Dilmen, Muzaffer İzyaklaşımın Pazarkaya’nın uğraş alanına da bir köprü kurmuştu. gü, Yalvaç Ural çevirileri yayımlanırken uzak düşmeyeceğini” söylüyor ve “birKitapta yer alan “Yazının Hasat öbür yandan da 20072009 yılları araçok yeni açılıma yol açan çokdillilik Mevsimi” isimli yazısında Meral Oraliş sında yaptığı Rilke çevirileriyle Rilkavramını, AB içindeki yeni anlam yüde yazarın hem Türk hem de Alman yake’nin tüm yapıtlarını Türkçeye aktarküyle ele alıp” tartışarak Avrupa Konzın geleneğine yakınlığını, Alman dili ma çabasının sonuna yaklaştığını görüve edebiyatı eğitimi almış olmasına seyinin, çokdilli ve çokkültürlü Avrupa yoruz. bağlıyor. Oraliş adı geçen yazısında, vatandaşlığı kavramını vurgulayan prodört mevsim öykülerinin hem “Vivaljesini anlatıyor. İKİ DİLLİ YAZAR di’nin Dört Mevsim konçertosunu anışGerçi Pazarkaya’yı iki açıdan değerİşte, okuyanın 50 yıla nasıl sığdırıldıtırdığını” söylüyor hem de “takvim lendirmeye çalıştık, ama 50 yıla bu kağına şaşıracağı bu listeyi incelediğimizyapraklarında her güne bir öykünün dar çok yapıt ve etkinlik sığdırmış bir de anlıyoruz Pazarkaya’nın neden Türayrıldığı” kitabı Alman edebiyat geleedebiyat ustasını hiç hoşlanmadığı gibi kiye ile Almanya arasında bir kültür neğinde yer alan Takvim Öyküleri ile bir “çekmeceye sokmuş” olmuyor muköprüsü olarak nitelenmesinin yanlış birleştiriyor. “21. yüzyıl zaman diliminyuz böyle sınırlandırmalarla ya da hep olmadığını. Türkçeye Brecht, Lessing den, metinlerarası kurduğu bir bağdır. eksik bir yanı kalmıyor mu değinmedive Goethe’den yaptığı çevirilerin yanınPazarkaya’nın yer yer özyaşamöyküsel ğimiz? Öyleyse onu daha yakından tada özellikle dokuz kitaplık Rilke çevirideneyimlerin izlerini de taşıyan metinnımanın da ötesinde “sevgi dolaylarınleri ile bir yandan Almanca edebiyatı ler kendi ülkesinden uzakta yaşayan enda” gezinmek istiyorsanız, büyük bir Türkçeye aktarırken bir yandan da Ortelektüel anlatıcının bakış açısıyla öysevgiyle hazırlanmış bir kitabı, Dilin han Veli, Behçet Necatigil, Nâzım HikÇağrısı’nı okumalısınız. ? külenir” diyen Oraliş öyküleri şöyle yomet (Şeyh Bedrettin Destanı), Aziz NeCUMHURİYET KİTAP SAYI 1070 SAYFA 17 ¥