04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Özdemir İnce’nin ‘Toplu Şiirleri’ üzerine Susan Denizin Sesiyle Daha önce Can Yayınları ve Adam Yayınları tarafından iki kez okura ulaşan Toplu Şiirler, bu kez Özdemir İnce’nin son dönem kitaplarını da kapsayarak ve dört cilt halinde Kırmızı Yayınları’nca yayımlandı. Böylece, çağdaş şiirimizin bu usta ‘kurucu’ şairinin bütün şiir verimini bağıntılı bir bütünlükte okuma imkânına ulaşmış olduk. Modern Türk şiirini dünya şiiriyle buluşturan bu külliyatın, akademiler ve genç şiir çevresi için de önemli bir kaynak olduğunu eklemek gerek. Ë Celâl SOYCAN ürk şiirini tarihsel dönemler ya da akımlar üzerinden konuşmanın sistematik açıdan yararlı olduğu, kaba sınırlar içinden de olsa bir anlama imkânı sunduğu açık. Ancak bunun önemli bir indirgemeyi öngerektirdiği, özgün ayrıntıları ihmal ettiği, kimi zaman şaire ve şiirine haksızlık ölçüsüne varan zorlamalara yol açtığı tartışılmaz. Öte yandan, verili ölçütlere sığmayan, döneminden taşan şiirlerin, üzerinde gereğince oyalanmak üzere kendi zamanını ve okurunu beklediğini de biliyoruz. Öyle ya, eleştirinin kullanabildiği yöntemler, yararlandığı disiplinler ve kavramlar “o şiiri” açmayabilir. Dahası, bir poetik zihinsel, yaşanılan çağdan epistemik olarak kopuşabilir. Bu nedenle yeni bir bilgi alanı, bir disiplin, bir kavram, alımlama düzeyini geliştiren bir kültürel sıçrama hem genel olarak bütün bir eleştirinin boyutunu değiştirir hem de dönemine sığmayan bir şiire farklı ışık düşürerek onu açar ve hacmini genişletir. Modern şiirimizin kurucu şairlerinin çoğu, döneminden taşan, zamanının eleştirel iklimine yabancı şiirlerle geldi. Yalnızca tematik olarak değil, zaman ve mekân algısı, dünya ilişkileri, bireyin dünya karşısında sorunsallığı, sözcük ilişkileri ve imge örgüsü düzeyinde ortalama okurun ezberini bozan bu çıkışlar, gerek duydukları eleştirel çatı kuruluncaya kadar görece sessiz karşılandı. Sonrasında, özellikle dilbilim, anlambilim, psikiyatri ve kültürel alandaki bilgi genişlemesine bağlı olarak zenginleşen çağdaş eleştiri içinde açılarak genişledi. Yeni açkılar, eleştirinin de kendini sınayabileceği bir imkân olarak bu şiirleri yepyeni düzeylere taşıdı. Yahya Kemâl, Nâzım Hikmet, Asaf Halet, Melih Cevdet Anday,Turgut Uyar, Oktay Rıfat, Hilmi Yavuz ve elbette Özdemir İnce bu anlamda sürekli yeni çözümlemelere uğrayarak hem genç şaire yol gösteriyor hem de yepyeni okumalarla zenginleşiyor. Özdemir İnce şiiri, daha başından itibaren şiirimizin sınırlarını uçlara doğru geren, yapısı, imge örgüsü, dille ilişkisi ve çağdaş dünya şiiriyle bakışımı açısından okuru ve dolayısıyla da zamanının eleştirisini zora sokmuş bir şiirdir. Şairin sağlam kuram bilgisi yanında, Fransızca üzerinden çağdaşı dünya şairlerine doğrudan ya da ara dil üzerinden daha erken ulaşabilme imkânı, bu şiirin ilmeklerinin farklı örgüsünü kısmen açıklar. Ama özellikle yepyeni bir dünya algısı ve bunu biçimleyen poetik zemin, çağdaşı şairlerle hemen hiç kesişmeden kendi özgün akışını sürdüren bir şiirin altını çizer. İkinci Yeni’de çok kısa ve yine kendi özerkliği içinde bir konaklama dışında bu şiir, hiçbir zaman şiirimizin bilindik dönemleri ve akımları içinde olmamıştır. Nitekim, uzun yıllar eleştiri ortamını hantallaştıran izlenimci eleştiri zaten bu şiiri gereğince fark edememiştir; yapısalcı eleştiri ise onu kuşatmada hep yetersiz kalmıştır ve zaten şairi de çeşitli kuramsal yaklaşımlarında bunun gerekçelerine değinmiştir. Marksist eleştiri de bu şiirde kendisi için mevcut imkâna yoğunlaşamamış ve çoğu kez de susmuştur. Böylece hemen her dönem, şiir ortamında herkesin dikkatle izlediği, göz ucuyla hep kolladığı bu şiir, şaşırtıcı ölçüde az tartışılmıştır. Son on yılda akademinin ve her düzeyde tez çalışmasının şaşırtıcı ölçüde yoğunlaşması da, öncesindeki katı suskunluğu unutturmamalı. Oysa Özdemir İnce, bir yandan şiir verimini çağdaş Batı şiiriyle hizaistikamet kollayarak sürdürürken modern şiirin temel sorunlarını da sistemli bir kuram bütünlüğünde şiir kamuoyunun önüne koymuş, öncesinde süregiden bir çok yanlış önermeyi onarmıştır. Yazınsal söylemin yapılanışı çerçevesinde şiirsel anlamdan çağdaş imge kuramına, gelenekle ilişkiden şiirin epistemik bağıntılarına dolanan nice başlık altında, sağlam okumalara da kapı aralayarak çözümlemeler yapmıştır. Kendi söyleyişiyle: “Tarlasını kendi açan” bir şair olarak bütün bir kuramsal çerçeveyi eksiksiz oluşturmuştur. Bugün Yazınsal Söylem Üzerine, Tabula Rasa, Şiir ve Gerçeklik ile Şiirde Devrim kitapları, hem genç şairin hem de akademinin geniş ölçüde yararlandığı birer kaynak. Ötesinde, modern Fransız şiirinden çeviriler yaparak ya da Herkül Milas’la veya İ. Kuçuradi ile çağdaş Yunan şiirini Türk okuruna açarak şiirimizin ufkunu genişletmiştir. Başta Ritsos olmak üzere Kavafis ve Seferis şiirleriyle doyumsuz bir dil içinden buluşmayı ona borçluyuz. Özdemir İnce şiiri ise elbette bir yandan postyapısalcı yöntemin ufuk açıcı katkılarıyla açımlanırken, psikanalitik kanaldan beslenen Marksist eleştirinin ışığında tarihsellik, dil, anlam, bildirişim ve toplumsal tarih bağlamında yeni okumalara açılır. Hâlâ sürdürülen poetik tartışmaların çoğu, örnekse Dil ve Anlam, Bildirişim ve İmge, Gelenek ve Antoloji, Lirizm, Şiirde Yapısal Örgüleme, Metinlerarasılık, Şair Ben’in Başkalaşması gibi sorunların çözümü, bu şiirlerde bütün modernist diriliğiyle hep önümüzde olmuştur. ? Toplu Şiirler (4 Cilt)/ Özdemir İnce/ Kırmızı Yayınları/ 1. Cilt: Rüzgâra En Yakın Yerde470 s./ 2.Cilt: Susan Denizin Sesiyle478 s./ 3. Cilt: Bir Başka Dil470 s./ 4. Cilt: Şaman Sözü404 s. vs.: “Bu dağlar eze dağlar/ ha gece ha gündüz/ kim vermiş ki ruhsatı/ yar gele geze dağlar” (s. 11). Yukardaki örnek onun uyak tutkusu kadar, deyişlerden, sarkma, yineleme tekniklerinden yararlanmasına örnek olarak gösterilebilir. “Buralardan bir Ahmet gider, bin Erhan gelir” dediği kesim de onun varsağılardan, nefes ve saz şairlerinden benzeşmeler taşıdığı yürek törpüsü, arkadaş hesaplaşması duyumlarını yeşerttiği duygu alıştırmalarına birer örnektir. “Herkesin kokusu kendine” dediği yer ise onun tüm bu benzerliklerden öte alıştırmalar içinde olduğunu gösteriyor. İhsan Tevfik, aynı zamanda toplumdan yeşerttiği sancıların yanı sıra kendi iç hesaplaşmalarına sıcaklıkla taşır bizi. Haziran ve temmuzda başak taşıyan, hâlâ doğrulmamış bir çocuktan doğmuştur. Kitabın son dilimi ‘annecenin’de du doğumu şiir diliyle şöyle anlatır: “Ve bağırıyor kızım/ iki eli havada/ aslında biliyordum/ gitmedi o burada/ baba bak/ annem ayçiçeği” (s. 63). Şiirin içinde 40 yıldır kışladığını anlatan İ.Tevfik, kendine kavuşmanın çalgısını ekler dizelere. Uyaklara, geleneğine türkü tadıyla varan, bu ara hepsinden sıyrılıp özgürlük tınısı veren bir şiir. Yüreği kadar hesapsız ve al yanaklı. ? Aşka Çırak Ölüme Usta/ İhsan Tevfik/ Artshop Yayını/ 72 s. Özdemir İnce T Ë Hüseyin PEKER 967 doğumlu, Rumeli mübadili bir ailenin çocuğu olan İhsan Tevfik, 1999 da Yeni Türk Edebiyatı alanında yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra Silivri’de edebiyat öğretmeni olarak görev yapıyor. Mart 2005’te çıkardığı Çıkın dergisini 30 sayı sürdürerek hem edebiyatın sıcaklığını taşırmasını bilmiş hem de birçok ilginç şairin kazanılmasına yardımda bulunmuş kimliğiyle öne çıkıyor. Akatalpa’dan Kitaplık’a, Sincan İstasyonu’ndan Mühür’e yayımladığı şiirleriyle de sürekli edebiyatın içinde durmuş, 2005 de yayımladığı ilk şiir kitabı ‘Dipsuları’ ile de dikkat çekmeyi başarmıştı. Şimdi 5 yıl aradan onra toparladığı yeni kitabı Aşka Çırak Ölüme Usta ile de şiirinde derinden gelişen ilerleme izleklerini hem usul hem de içtenlikli bir sesle önümüze dizeliyor: “Yolumu az buldum bir garip kalfayım” (s. 50), “Samanyoluna doğmuş, asla doğmayacak bir çobandım” (s. 28). Adı geçen kitaptan alıntıladığım bu iki dizede de fark edileceği gibi öncelikle içten ve iyi bir yürekle, böbürlenmeyen, insana sıcak dalgalar üfleyen birinin alçakgönüllü sesi. Bu yeni yapıtıyla kendine ve içinde yaşadığı topluma (bir başka halce) bakmayı deniyor; bireyselliğin ve toplumsallığın içi içe geçtiği naif şiirler: “Ben şimdi bütün bu yolları yürüdüm mü he can” (s. 19). Öncelikle yüreğe seslenen bir akış. Belirginleşen kutup; insan sevgisinden kopan SAYFA 18 1 İhsan Tevfik’ten şiirler Aşka Çırak Ölüme Usta İhsan Tevfik, Akatalpa‘dan Kitapİhsan Tevfik lık‘a, Sincan İstasyonu‘ndan Mühür‘e yayımladığı şiirleriyle de sürekli edebiyatın içinde durmuş, yayımladığı ilk şiir kitabı Dipsuları ile de dikkat çekmeyi başarmıştı. Şimdi beş yıl aradan sonra toparladığı yeni kitabı Aşka Çırak Ölüme Usta ile de şiirinde derinden gelişen ilerleme izleklerini hem usul hem de içtenlikli bir sesle önümüze dizeliyor. âşık edebiyatına; koşma, mani, güzelleme, ağıt, taşlamaya yanaşan yarım benzerliklere yaklaştığı yerdir. “Kızılırmak deyi dolanır gelir” derken onda hece vezni, uyak ve zümre şairlerinin tüm benzerlikleri süslenir durur. Karşıtlık değil de tersinlemeden yararlanır bir türlü. Yazdıklarını türkü tadında bırakmaktan çekinmez. Bir de araya sıkıştırdığı bir yığın buluşla onun yalnızca halk ozanı tanımına sığmayacağı muştunu serer önümüze. Ayrıca âşık edebiyatı türevi bir yapıt üretmediğinin, tüm halk ozanı olma olanaklarından yararlanan sevecen yüreğini önümüzde durup durup kabarttığının tanığı oluruz. Dili yalın haliyle kullanır. İmgeler kurulu düzen sınırlarından dışarı fazla taşmaz. Rahatsız etmeyen, duru bir su çağlayan şiir sesinin temsilcisi kalır öncelikle. İşte nice güzelliklerden, mayası tutmuş buluşlardan bazıları: “Çocukluğumdaki kucak, sütü kesik analar/ bıçak bildiği yeri kesiyor/ kessin gamzedeyim.” “Geri gönderilmiş mühürsüz kuşlar” derken, onun şiir geleneğine ne denli bağlı olduğunu da anlarsınız ucundan, şairleri bellidir. Değişir ama eksilmez: “Cemal Kırca, Cahit Sıtkı Tarancı, Ziya Osman Saba, Onat Kutlar” 1940 sonrası toplumsalcı şairlerin etkisini gezdirir şiir çanağında: Ahmed Arif CUMHURİYET KİTAP SAYI 1070
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle