Katalog

VİTRİNDEKİLER Ulustan Devlete – İlk Kırılma/ Erol Toy/ Cumhuriyet Kitapları/ 418 s. – 378 s. Erol Toy ‘Bade Harap’ serisiyle Selçuklu İmparatorluğu’nun serüvenini anlatmaya devam ediyor. ‘Bade Harab’ dizisinin ikinci cildi olan “Ulustan Devlete”de, Kınık Beyi Dokak’ın oğlu Selçuk’un, Oğuzların başına geçiş süreci anlatılıyor. Selçuk, yedi yaşına basmıştır. Bir bey oğlu olarak artık eğitime başlaması ve kendisini bekleyen devlet işlerine her yönden hazırlanması gerekiyordur. Yabgu Beygo ile çarpışma sırasında ağır yaralanan Dokak yatağa düşünce, boyun bütün işleri Selçuk’un üstüne kalır. Bir süre sonra Dokak ölür, Selçuk Kınık boyunun beyi olur. Selçuk Bey’in bu karışık durumdan kurtulmasının tek yolu ise Oğuzları birleştirmektir... ‘Bade Harap’ serisinin üçüncü kitabı “İlk Kırılma”da ise Selçukluların serüveni, o dönemde, olayların içindeymişçesine devam ediyor. “İlk Kırılma”da, genişleyen Selçuklu devletinin sınırları Bizans’a dayanmıştır. Malazgirt Savaşı sonrasında Anadolu’ya sarkar. Selçuklu sancakbeyleri, Anadolu içlerinde, Yesevi erenlerinin kılavuzluğunda derinleşir. Selçuklu sınırları Hint Okyanusu’ndan Akdeniz’e ulaşır. Ne var ki toplum, bir suikast ve hemen ardından ilk dayatmayla karşılaşır. Kurultay yerini saltanata bırakır. Dayatanlar başarılı olsalar da toplumun içine sinmeyen saltanat, büyük Selçuklu’yu dağıtır. Bu yıkıntıdan ise yeni devletler doğar. “İlk Kırılma”, her iki devlette de sonu hazırlayan bu saltanat dayatmalarının öyküsünü anlatıyor. Yüzde100 Tiyatro/ Üstün Akmen/ MitosBoyut Yayınları/ 352 s. Yıldız Kenter`e adanmış olan bu kitapta, Üstün Akmen tarafından 20092010 sezonunda izlenmiş, eleştirilmiş, değerlendirilmiş, yorumlanmış tiyatro, opera, bale eserlerinden seçilmiş yüz gösteri yer alıyor. “Yüzde100 Tiyatro” tiyatro meraklıları için, gün geçtikçe “eleştirmen” kimliğini daha da hak ettiği belirtilen Akmen’den bir hediye niteliği taşıyor. Kitapta; Ahmet Levendoğlu, Ali Poyrazoğlu, Prof Dr. Ayşegül Yüksel, Prof. Dr. Dikmen Gürün, Genco Erkal, Prof. Mesut İktu, Refik Erduran, Seçkin Selvi, Prof. Dr. Sevda Şener, Tamer Levent, Tomris Çetinel, Tuncay Özinel, Tuncer Cücenoğlu, Yakup Çartık ve Yıldız Kenter gibi isimlerin Üstün Dökmen hakkında kaleme aladıkları yazılar da yer alıyor. Aynı Yaprakta Olmak/ Sedef Özkan/ Yitik Ülke Yayınları/ 70 s. “Çılgınlık tek kelimeyle! Arşivi yakamadın, dönüşüm odacıklarına atmak aklına gelmedi! Etkinlik yaparım diye kılıf bile uydurdun. İşle süsleyerek, kendini ne güzel rahatlattın! Bana öyle bakma! Evet, bunları biliyorum çünkü seni hissedebiliyorum.” Sedef Özkan “ninnikâbusninni”den sonra ikinci öykü kitabıyla okuyucuların karşısına çıkıyor. Özkan bu kitabında; farklı zamanlarda, farklı adreslerde dolaşıyor. ZamanSAYFA 26 lar, adresler, ‘ben’ler, evrende upuzun bir çığlıkta buluşuyor. Al Çiçeğin Moru/ Sevinç Çokum/ Kapı Yay./ 174 s. “Çocukluğun orada duruyordu, bir kapı aralığında; kapıya yazıyordun harfleri istekle. Birisi, yüzü olmayan bir şekil, fener tutuyordu sana... Öğretiyordu.” Türk edebiyatının çağdaş ustaları arasında gösterilen Sevinç Çokum, “Al Çiçeğin Moru” adlı kitabıyla okuyuclarının karşısına tekrarda çıkıyor. “Türk öyküsünün açık penceresi” olarak anılan Çokum’un bu kitabında on dört öykü yer alıyor. Öncü Girişimciler/ Şafak Altun/ Elma Yay./ 148 s. Cumhuriyet’in ilklerini gerçekleştirenler, başarılarını cesaretle sürdürdükleri mücadeleyle elde etmiş. Şafak Altun kitabında, bu dönemde ekonomik krizlere rağmen ayakta durmayı ve gelişen şartlara ayak uydurmayı başaran kişi ve kurumların mücadelesini okuyucuyla paylaşıyor. Kitapla birlikte, Türk ekonomi tarihinin sayfaları arasında unutulmuş, bir kısmı kayıt altına dahi alınmamış kurumların yarattığı ilkler gün ışığına çıkıyor. Eylüldü Aşkım/ Esra Uçar/ Arion Yayınevi/ 442 s. “Eylüldü Aşkım”, aynı apartmanda yaşayan bir grup kadının sıcak dostluklarının hikâyesini anlatıyor okuyucuya. Karanlık gökyüzünde çevrelerini aydınlatsalar da kendi yollarını bulmak için birbirlerinin ışığına ihtiyaç duyan bu insanlar; Zeyno, Hicran, Damla, Necla, Şerbet ve Mimi romanın kahrmanları. “Günyüzü görmez pavyonlardan moda dünyasının renkli ışıklarına, aşkın tatlı esintisinden ayrılığın kör kuyularına, küçük burjuva hayatların kuralsız gecelerinden aşiretlerin kanlı kurallarına, ölümü beklerken yaşamla tanışmaya uzanan bir yolda paylaştıkları sırlarla, onlar hep birlikte yürüyecekler...” Bir Düş İçin Ağıt/ Hubert Selby Jr./ Çeviren: Can Kantarcı/ Ayrıntı Yayınları/ 284 s. “Bir Düş İçin Ağıt”, üçü genç biri yaşlı dört insanın uğradığı yıkımın izinden gidiyor. Brooklyn’in yoksul mahallelerinden birinde, Coney Island’da, yalnız yaşayan bir dul olan Sara Goldfarb’ın en büyük hayali zayıflayıp bir televizyon şovuna çıkmaktır. Keş oğlu Harry ise kısa yoldan köşeyi dönmek için, kız arkadaşı Marion ve kankası Tyrone’la birlikte bir uyuşturucu işi tezgâhlamaktadır. Parlak bir gelecek beklentisiyle kendinden geçmiş dörtlüye kalırsa, yaşadıkları anlık aksilikler gelip geçici yol kazalarıdır. İşler günbegün daha da kötüye giderken, aslında kendi uğursuz kâbuslarını yarattıklarını kabul etmek yerine, bağımlılıklarının açtığı dehşet çukuruna daha da gömülürler. Beyazperdeye de aktarılan “Bir Düş İçin Ağıt”, işler yolunda gitmezse sevgiye ve sevgililere ne olacağı üzerine yazılmış Selby Jr.’ın kaleminden bir kült kitap. Yaşamdan İzler/ Zeynep Zan/ Eti Kitapları/ 180 s. Bir hukukçu olan Zeynep Zan, insanları sarmalayan olaylar zincirine sadece hukukçu gözüyle bakmıyor. Çok hızlı gelişen ve günlük yaşamın karmaşası arasında aynı hızla kaybolup giden kimi trajik, kimi trajikomik olaylar dizisi onun dünyasında kalıcı izler bırakıyor ve Zan “Söz uçar, yazı kalır” mantığıyla bunları yazıya döküyor. Zeynep Zan, günlük gazetelerde ya da televizyon haberlerinde kendisine küçücük yer bulup ardından unutulan insanlara dair bu trajik ya da trajikomik olayları yazıya dökerek okuyucuyla paylaşıyor ve bu olayların toplumsal belleklerde yer etmesini amaçlıyor. Adı Bilgisayar Olsun/ Aydın Köksal/ Cumhuriyet Kitapları/ 504 s. “Adı Bilgisayar Olsun”da, “Bilişimi Türkiye’nin kalkınması için kullanacağız” diye yola çıkıp bilgisayar gibi binlerce sözcüğü dilimize armağan etmiş, Hacettepe’de Bilgisayar Mühendisliği öğretimini başlatarak ve Türkiye Bilişim Derneği’ni kurarak bilişim sektörünün ve ulusal yazılım endüstrilerinin temellerini atmış olan Aydın Köksal, Türk toplumunun değişim serüvenini anlatıyor. Kitap, Köksal’ın son kırk yılda yayımladığı yazılarından bir seçki. Yazılarda; çözümsüz sorunlar, inanılmaz çelişkiler, harcanan fırsatlara karşın aydınlanma çizgisinde Atatürk ilkeleri ile elde edilmiş başarılar konu ediliyor. Sofralara Geldi Bahar/ Ramis Dara/ Yapı Kredi Yayınları/ 528 s. “Sofralara Geldi Bahar”, yüz yetmiş altı bitkinin tarihini, coğrafyasını, dünya dillerindeki adlarını, Türkçe adının hikâyesini, nerede yetiştiğini ve nasıl kullanıldığını anlatıyor. Baharatlar hakkında ulaşılabilecek ne varsa içinde barındıran çalışma, yaşamın içinden seçilmiş örnek ve tariflerle de destekleniyor. Edebi eser lezzeti veren bir Türkçe ‘baharat bitkileri ansiklopedisi’ olarak da okunabilecek “Sofralara Geldi Bahar”, baharatları doğada ve baharatçıda tanıma imkânını sunmakla birlikte, bu konulardan gündelik hayatta yararlanmak isteyen meraklılar için uygulama şansı da yaratıyor. Seyyahı Âlem Evliyâ Çelebi’nin Dünyaya Bakışı/ Robert Dankoff/ Çeviren: Müfit Günay/ Yapı Kredi Yayınları/ 250 s. “Seyahatnâme”, onlarca yıla yayılan geniş ve dağınık bir anlatı olmasına karşın, tek bir bireyin tek bir an içindeki bakış açısının ifadesi olarak ele alınabilir. Eser, her ne kadar dağınık bir çerçevenin ürünü de olsa, Osmanlı zihninin içeriden mümkün olan en iyi fotoğrafına bakış sağlar. Robert Dankoff’un elimizdeki çalışması, Evliyâ Çelebi’nin dünya görüşünün farklı yönlerini keşfetmek, ona derinlemesine hakim olabilmek amacıyla kaleme alınmış. “Seyahatnâme” araştırmaları arasında saygın bir yere sahip olan ¥ bu kitap, Evliyâ Çelebi’yi mümkün olduğu kaCUMHURİYET KİTAP SAYI 1085