29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ duymak nasıl bir şey? Bu heyecan ve etkiyi Dağlarca da fark ediyordu. “Takvim dışı yaşıtlık” demiştim konuşmamıza başlarken, her nasılsa benim içimdeki şiir evrimi de onunla çok dosttu. Dağlarca bir şey söylediğinde ya da bir dize okuduğunda benim gözlerimde gördüğü şey, nasıl etkileniyorsam, onun hoşuna giden bir şey oluyordu. Onu da besleyen bir şey oluyordu. Beni de belki onun karşısında bütün o ulaşılmazlığına karşın cesur kılan şey, onun da bana verdiği cesaretti. Söylendiği gibi zor bir adam mıydı? Hayır, hiç değildi. Şeker şerbet derler ya... Dağlarca’yla kol kola yürüyoruz ayağının biri aksıyor Baylan’dan çıktık, denize karşı çay içeceğiz diye. Işıklarda beklerken bir taksinin arkasından boş kola kutusu gidiyor, Dağlarca diyor ki, “Bak onu annesi sandı.” Neden diye soramıyorsun tabii ikisi de metal. Dağlarca’nın o zaman da tek gözünün görme yeteneği diğeri kadar iyi değildi. Alttan bir bakışı vardı bir anda dikkati başka birine yoğunlaştığı zaman ben de kendisini uyarıyordum; “Lütfen önünüze dönün” diye. “Dur malzeme topluyorum” derdi. Çok eğlenceliydi. me lüksüne sahip olmamdan ya da yazarlar kendi kitaplarını kendileri yayınlayamadığı için. Çünkü yayınevleri belirli bir disiplin koyuyor. Oysa burada doğaçlama gelişen bir şey var ve çağrışımlarla bir şeyleri yan yana getirmeye çalıştım. Dağlarca da zaten kitabın adını koymaktan nasıl bir kitap olması gerektiğine kadar kendisi karar vermişti. Bu da bir ipucuydu benim için. Birbirine anlam, çağrışım yakınlığı olan parçaları bir araya getirmeye çalıştım. Kadınları seven bir şair miydi? Örneğin çevrenizdeki kadınlara iltifatlarda bulunur muydu? Baylan’da oturuyoruz, oraya genç hanımlar geldiğinde konuşmamızdan biraz uzaklaştığında uyarı yaptığımı söylemiştim. Malzeme topluyorum derdi. Ama onun dışında sürekli başkasına laf atmak gibi herhangi bir erkeğin bir kadının yanındayken yaptığı iltifatlarına tanıklık etmedim. Tamamen imgelerle “ÇİRKİN GÖRDÜĞÜNDE ÜZÜLÜRDÜ” “İyi şiirlerime cinsel eğilimlerim var.” Şiir evreninin dışına çıkarsak, bu cümle yanlış anlaşılmaya müsait mi sizce? Dağlarca’nın evreninden ya da şiir evreninden baktığımız zaman her şeyi söylemek mümkün. Bunu sokaktaki insanın ya da felsefeyle uzaktan yakından ilişkisi olmayan birinin nasıl bir dar anlam kalıbı içine sokacağını hepimiz görebiliriz. Dağlarca, yanlış anlaşılmaktan çok çekiniyordu. Aslında herkese kendisini açmamasının nedeni de herkesin anlamayacağına olan kuşkusudur. “Benim bütün yazdıklarım kadınların sevişmesini kolaylaştırmak içindir.” Bunu umursuyor muydu? Umursuyordu bence. Umursamaz görünüyordu ve de söyleyeceği sözü esirgememek anlamında umursamıyordu. Fakat sağlığında böyle bir tartışmanın tarafı olmak da istemiyordu. Herkese kendini açmamasının altında böyle bir şey yatıyor diye düşünüyorum. 24 saat şiirle yaşayan birinin böyle bir özgürlüğü olmalı. Dağlarca’yla ilgili söyleşilerin ölümünden sonra yayınlanmasına dair olan isteği ya da vasiyeti böyle bir şeyden kaynaklanıyor. Çünkü bu kitap on dokuz yıldır bende bekleyen bir kitaptı. Ben de açıkçası hiçbir zaman tamamlanabileceğini hayal edemiyordum. Dağlarca’ya layık bir şey olması ve Dağlarca’yı doğru anlatan bir şey olmasını istiyordum. Tanıklığımın doğru anlaşılmasını istiyordum. Biyografilerde en sıradan olan şeylerden biri genellikle kurgusu oluyor. Söz Kuşlarından Parıltı’nın kurgu bakımından da çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Dağlarca’yı anlatma ve anlamanın en iyi yolunun onun söylediklerini en öz şekilde vererek olacağını düşündünüz herhalde? Teşekkür ederim. Eğer ortada bir başarı varsa, bu, belki de çok az kişinin sahip olabileceği bir lükse, bir söyleşiyi on dokuz yıl bekleyip, üzerinde düşün Yasemin Arpa bu kitabın Dağlarca şiirinin anlaşılması için küçük bir çaba olduğunu düşünüyor. yaşayan birinin bir güzellik karşısında tepkisiz kalacağını da düşünemiyorum. Güzellik karşısında farkındalığı vardı. Aynı şekilde çirkin gördüğüne de üzülürdü. Bir gün durakta gördüğü kızın çirkinliğinden o kadar etkilenmişti ki “Ben gençken çirkin kadınların elini dahi sıkmazdım” demişti. Bu kitap Dağlarca külliyatı içerisinde nerede duruyor? Bir başlangıç mı yoksa büyük bir halkanın parçası mı? Bu kitap için Dağlarca’nın şiirinin anlaşılması için küçük bir çaba diye düşünüyorum. Ahmet Soysal’ın bundan önce yazmış olduğu bir kitap var ve Dağlarca’yla birlikte uzun zaman geçirme şansına sahip olmuş Ertan Mısırlı gibi şairlerin dosyaları var yayınlanmayı bekleyen. Ama Dağlarca 150 yapıt vermiş. Bu denli üretken bir ozanla ilgili çok daha fazla kitap olmalıydı. Nâzım Hikmet’le ilgili yüzü aşkın çalışma olduğu düşünülürse... Bu kitap Dağlarca’nın biraz daha insan yönüyle anlaşılmasına yardımcı olacak diye düşünüyorum çünkü bir edebiyat eleştirmeninin, bir edebiyat bilirkişisinin kaleme aldığı bir kitap değil. Şiir seven, mesleğinin çok başında meraklı bir gazetecinin, Dağlarca’nın verdiği cesaretle her şeyi sorabilen ve onu seven birisinin yazdığı bir kitap diye düşünülebilir ve başka kitapların yolunu açmasını umuyorum. Dağlarca şiirinin anlaşılması için yüzlerce kitaba gereksinim var. ? Dağlarca İle.../ Konuşan: Yasemin Arpa/ Yazı Kitabevi/196 s. SAYFA 17 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1085
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle