28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş B iir Atlası CEVAT ÇAPAN Nikolay NEKRASOV/ Şiirler/ Çeviren: Ahmet Emin ATASOY ‘Ne gözyaşı döktürmeyen keder var, Ne sevinç olmadan gülüşmek mümkün’ üyük şair, yazar ve gazeteci Nikolay Alekseeviç Nekrasov, 28 Kasım 1821’de, Podolsk’un Nemirov köyünde, pek varsıl olmayan bir soylu ailede dünyaya geldi. 18321837 yılları arasında Yaroslav Lisesi’nde okudu. İlk şiirlerini de orada yazdı. 1841’de Oteçestvennıyh zapiski (Memleket Notları) dergisinde yazmaya başladı. Şairin ilk gerçekçi ürünleriden Yolda (1845) eleştirmenler tarafından büyük bir beğeniyle karşılandı. Büyük bir özen ve özveriyle hazırlayıp yayımladığı Petersburg’un Fizyolojisi (1845) ve Petersburg Derlemesi’nde (1846) Turgenev, Dostoyevski, Belinski, Hertsen vb. o günün ünlü yazarlarının yapıtlarına yer verdi. Şairin son yıllarında yazdığı Üç Eleji (1873), Seher, Bezginlik, Eleji (1874) vb. şiirlerde elejik bir hava, yalnızlık duygusu ve hastalık (kanser) korkusu egemendir. Buna rağmen Peygamber (1874), Ekiciler (1876) ile 1877’de yazılan Son Şarkılar şiir dizisi, yaşamla iç içe görünen ürünlerdir. Nikolay Nekrasov, 27 Aralık 1877 tarihinde Petersburg’da öldü. ÇAĞDAŞ KASİDE Erdemler süslüyor seni sürekli En değerlileri tüm erdemlerin Ve bu yüzden, gökler şahidimdir ki – Sana olan sevgim sonsuz ve derin! Sen boş yere alçaklara çatmazsın, Merhamet edersin caniye bile, Yıkanmış değildir sonsuz varlığın Dul ve yetimlerin gözyaşı ile. Güçlüyle yakınlık kurmazsın elbet Fırsat görüp bu dostluğun sonunda Bir kötülük düşünmezsin nihayet Bulsan da kızını onun koynunda. Dışlamazsın ayaktakımını “Onlar da İsa’nın kulları!” dersin Ne de saç sakallı yakınlarını Sille tokat uluorta döversin. Nerden geldiğini asla sormadım Sandığında yatan zenginliklerin Hepsi gökten inmişlerdir umarım Ödülü olarak şanının senin. Erdemler süslüyor seni sürekli En değerlileri tüm erdemlerin Ve bu yüzden, gökler şahidimdir ki – Sana olan sevgim sonsuz ve derin! *** Senin istihzandan hoşlanmıyorum. Onu yarı ölmüş ruhlara sarf et, Sevişmemiz gerçekten de felaket Gibiyse de, yitirmeden hararet – Tez biteceğine inanıyorum. Hep böyle utangaç nazlarla bana Kalmam için yalvardığın sürece Kıskançlık ve kuşku damarlarıma Dalarken çılgın gibi gün gece – Kaçınılmaz ayrılığı zorlama! O zaten yakında! Bu yüzden belki Kalbimde kabaran coşkular kadar Bir yandan yayılan bir soğukluk var. Nehirler de, eser esmez güz yeli, Çok daha coşkun ve soğukturlar. *** Bugün mezarını ziyaret ettim, Ey zor günlerimin eski yareni! Belleğimde sanki canlı bir resim Gibi canlandırdım aydın çehreni. Bir kez, asık yüzlü, üzgün ve gergin, Müthiş ağrılarla ayaklarımda, Yürüyordum zar zor yanında senin Bir akşamüzeri günbatımında. Senin şakaların ve gülüşlerin Avutacak yerde bungunluğumu, Sanki saplanarak beynime derin Daha da zor kılıyordu durumu. Bana göre sende merhamet yoktu, Yoktu yüreğimi duyma sezisi; Büyüdü içimde tuhaf bir korku Yaşadıkça beklenmedik bu hissi. Eyvah, o günler hep anı oldular! Gençlik, ne yazık ki, bilmiyor bugün: Ne gözyaşı döktürmeyen keder var, Ne sevinç olmadan, gülüşmek mümkün! Sen öldün… Zamanla dağıldı yasın. Üstelik de başka bir kadın buldum. Ne ki bende kaldı hep gözyaşların Gülüşünü her an içimde duydum. Ne azizmiş oysa, ne sevimliymiş O acılarla dolu sandığım günler – Ne çok güç ve ne çok sıcaklık vermiş Onlar bu yaralı ruhuma meğer! Bu yüzden ben suçlayarak kendimi: “Onu niye anlamadın?” diyorum, En canlı, en güzel halinle seni Gözümün önüne getiriyorum – Gözlerin aydınlık, saçların diri: “Neşeni yitirme!” diyorsun bana, Oysa şen gülüşün hıçkırık gibi Çınlıyor kabimin gözyaşlarında. *** Bağışla ve unut geçen günleri Acıları, öfkeleri, kederi… Unut gözyaşını, dramları bir bir, Unut, kıskançlıklar hiç gereksizdir! Ama aşkın pırıl pırıl verdiği O sevimli, o güzelim günleri Ve o yolculuğu umut ufkuna Her zaman kutsa ve asla unutma! *** Sen o denli uslu, saygılısın ki Adeta kölesi gibisin onun, Ama o hep öyle ilgisiz, sanki Yüreği küllenmiş, bedeni durgun. Unuttun mu… Önceleri gençtin sen, Güzeldin, kurulmuş gurur tahtına, Onu kasten görmezlikten gelirken Oysa delilerce âşıktı sana! Güneş de böyledir – güz geldiğinde Açık havada da göstermeliktir, Ama yazın puslu günlerde bile Dünyayı ısıtır ve yaşam verir. *** Ey, esin perisi, ölümdür gelen! Suçlarım çok da olsa dünyada İnsanlar onları arttırsalar da Yüz katına, bin katına nefretten, Sen ağlama! Çünkü şansımız yarın Tekdir etmeyecek bizleri kesin: Sen sonuna izin vermeyeceksin Temiz insanlarla gönül bağımın – Kan terle yoğrulan zorlu ömrümde! Salt Rus olmayanlar sevmezler çünkü Esin perisinin solgun yüzünü Ve secde etmezler onun önünde. 1877 ? SAYFA 23 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1082
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle