06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şiir Atlası CEVAT ÇAPAN Niyi OSUNDARE/ Şiirler/ Çeviren: İlyas Tunç ‘Tarihin kahkahalarında trajik bölümler’ air, oyun yazarı ve edebiyat eleştirmeni Niyi Osundare, 12 Mart 1947’de Nijerya’nın Ondo State bölgesindeki Ikere köyünde doğdu. İlk öğrenimini yerel Hıristiyan okullarında, orta öğrenimini Amoye Grammar School’da tamamladı. 1972 yılında Ibadan Üniversitesi İngilizce Bölümü’nden mezun oldu. Leed Üniversitesi’nde yüksek lisans yaptı. 1974’de mezun olduğu Ibadan Üniversitesi’nde ders vermeye başladı. 1979’da Toronto’daki York Üniversitesi’nden doktora derecesi aldı. 1982’de yeniden Ibadan’a döndü. 1989’da profesörlüğe yükseldi. 1993’ten 1997’ye kadar Ibadan Üniversitesi İngilizce Bölümü Başkanlığı görevini yürüttü. Osundare’nin şiirindeki ses ve ritmin kaynağı Yoruba kültürünün dans ve ritüelleridir. 19931998 arasında ülkesini yöneten diktatör general Abacha’ya karşı sürekli eleştirilerde bulunması nedeniyle ya güvenlik birimlerince takibe alınmış ya da yazışmaları engellenmiştir. Osundare’nin babasına ve diğer köylü yuttaşlara adadığı ikinci kitabı “Village Voices”, (Evans Brothers Yayınları) okurlarıyla 1984’te buluştu. 1986’da “A Nib in the Pond” (Ife Üniversitesi Yayınları) ve “The Eye of the Earth” (Heinemann Yayınları) adlı kitapları yayımlandı. “The Eye of the Earth” ile Association of Nigerian Authors ve The Commonwealth şiir ödüllerini aldı. Osundare’nin eserleri İtalyanca, Fransızca, Çekçe, Hollandaca, Slovenyaca ve Korece’ye çevrildi. Öteki şiir kitapları: “Songs of the Season” (1987), “Moonsongs” (1988), “Waiting Laughters” (1990), “Selected Poems” (1992), “Midlife” (1993), “The Word is an Egg” (2000) ve “Tender Moments” (2006). Ş ADUMARADAN* Senin aşkın içine çekiyor beni Sıcaklık getiren harmattan gibi Binlerce iyilik edeceğim rüzgara Sözlerimi taşısın diye kulaklarına Adumaradan, sokul bana Erişmek için varlığımın onuruna Gözlerimi sana diktiğim günden beri Güzelliğin gözüme iliştiği günden beri Rüzgar kanatlı vahşi bir at gibi sürüyor aşkın beni Uyku tutmuyor; rahatlık yok gözlerime Adumaradan, sokul bana Erişmek için varlığımın onuruna Güzelliğine paha biçilemeyen Adumaradan Palmiye yağımsın sen, övüncüsün çorbamın Dişlerin pırıltısını ortaya çıkaran beyazlıksın Boya ağacısın güzellik evinde, ateş kırmızısı Adumaradan, sokul bana Erişmek için varlığımın onuruna Nedir işi dokumacı kuşlarının kusursuz yuvalar örmedikten sonra Nedir yengeçlerin işi oyuklar açmadıktan sonra bataklıklarda Nedir işi gübre böceğinin dağların şarkılarını söylemedikten sonra Nedir aşığın işi bal sözler dökmedikten sonra sevgilinin kulaklarına Adumaradan, sokul bana Erişmek için varlığımın onuruna Yeni bozuk paralardan daha beyaz, büyüleyici seyrek dişlerin Sıçrayan kalçaların sahibi, göğüsleriyle döşünü süsleyen Adufe**, bilgelik dolu güzelliğin kusursuz örneği Gel oynayalım gençliğin, özgürlüğün oyununu Adumaradan, sokul bana Erişmek için varlığımın onuruna YOKSUL ÜLKELER ZİRVESİ; GAO Kavgalar ve tartışmalar Ter ve gözyaşları Yoksul Ülkeler Konseyi Toplantısı, işte. Uzmanlar yoksul damgası vuruyorlar onlara Ama “yoksullaştırılmış” olduklarını söylüyor sokaklar Onlar ki ektiler bu kadar fazla Biçtiler bu kadar az Onların topraklarında gömülü altın Onların bataklıkları dibinde petrol Ağaçlar onların ormanlarında Onların sokaklarında halklar Diğer ülkelerdeki fabrikalar içindir onların “hammadde”leri İşte, geceler sona eriyor boş mideler üzerinde Bir Yardım kervanıyla geliyor gündoğumları Ak darı yitirdi değirmene giden yolunu Pirinç tarlaları yenemiyor kuraklığı Daha soğuk iklimlerin şık giysileri için Kırkılmış koyunlarının yünleri “Yardım”la AIDS arası bir yaşam sürüyorlar Ötüyor boş kaseleri çın çın Her geçen mevsim Burada Gao’da Gururlu Nigerler tarafından sulanmış İmparatorluklar bir kez parlayınca Timbuktu’nun altını oyuncak oldu kraliyet ailesinde Bilim Ticaret’le takas etti erdemleri Güneş doğdu, gürbüz, Mali göğünde O zaman ortaya çıktı Çöl O zaman göründü Deniz Tarih’in kahkahalarında trajik bölümler Burada Gao’da Onların tenleri öylesine Güney Onların acıları öylesine belirsiz Bir ezgi mırıldanıyorlar yoksullar İşte alkış tufanı Ve acı gerçek, Her yerde çöl kumları, Fırtınalara başkaldıran baobab ağaçları. BULUŞMA Nairobi’ye varınca Bir yüz takıyor olacağım Yıllar önce gördüğün yüzden Pek farkı olmayan. Gözlüklerim, artık iki odaklı, Yaşlılığım nedeniyle yuvarlak çerçeveleri, Burnumun köprüsü üzerinde Duruyorlar hâlâ. Bakıyorum arasından Gücenik bir çağın çaputlarını diken Bir bilge gibi. Üst dudağımın uçurumunda Sabırla çiçeklenen Bıyığımı göreceksin. Sonra saçlarımı, hafifçe kesilmiş, Utkulu, gri renkli Taranmış güzelce. *Adumaradan: Yoruba dilinde siyah tenli güzel kadın anlamına gelen sözcük. **Adufe: Lutfuna erişmek için yarışılan kişi; aynı zamanda İspanyol Müslümanların çaldığı bir tür tef. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1001 SAYFA 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle