06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Değinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN Dergi çıkarmak sorumluluğu ir kültürsanat dergisi neden çıkar? Dilin, içinde bulunduğumuz toplumun, yaşama koşullarının sanatı etkileyen gücünü nasıl saptamak gerekir? Sanat ayrıntılardaki gerçeği görmekse, kültürsanatın temelini edebiyat oluşturuyorsa, o değişimi saptamak dergilerin işi değil midir? Bu sorulara yanıt ararken, sanatın güncel akışına bakıyor, edebiyatın soluk aldığı alanlar olarak görüyoruz dergileri. O zaman dergi çıkarmanın ne anlama geldiğinin bilincine varmak istiyoruz. Dergi çıkarmak bir heves işi mi, önlenemez bir coşku mu, edebiyatı denetlemeye yönelik bir sorumluluk mu? Günümüzde 200 dolayında kültürsanat dergisi çıktığına göre, bunların nitelikleri, özellikleri, sanatta, özellikle edebiyatta ne gibi işlevleri olduğunu anlamaya çalışmak gerekir. Hele ulaşım, iletişim, bilişim olanaklarının uzakları yakınlaştırdığı düşünülürse, taşra anlayışının da değiştiğini bilmek gerekir. Artık taşra, ulaşılamayan uzaklar değil, kafamızdaki B dar anlayıştır. Yoksa uzak sandığımız bir kentte, bir kasabada, bir köyde çıkan öyle dergiler var ki, şaşırtıcı bir umut ışığı yakıyor. Önem vermediğimiz bir insan kendini aşan bir güç kazanıyor. DERGİLERİN ARTALANI Bir derginin mutfağında çalıştığımız yeniyetmelik yıllarımızda kendimizi ne kadar önemsermişiz! Yetenekleri sınırlı bir insanın kendini önemsemesi onu biraz saldırgan, biraz alaycı bir çıkmaza sürüklüyor. İnsan zamanla kendini değil, işini önemseyince daha hoşgörülü ilişkiler içine girebiliyor. Dergiciliğin ustalarından biri, Yaşar Nabi Nayır, VARLIK’ın yönetim yerinde, o güler yüzlü ağırbaşlılığıyla, benim gibi genç bir ozanı ne kadar iyi karşılardı! “Varlık” bir okul gibiydi. Orada tanıdığım edebiyatçılar arasında Sait Faik, Ziya Osman, Azra Erhat, Abdülhak Şinasi gibi nice yazar davranış inceliği gösterirdi. Tıbbiyeye yeni başladığım yıllar 60 yıllık bir zamanın gerisinde kalmış. “Yapı Kredi Yayınları”nda Vedat Nedim Tör’ü anımsıyorum. “AİLE”de çıkan şiirime ödenen telif ücreti öğrenci bütçeme önemli bir destekti. Üstelik konser, tiyatro davetiyeleri bir başka sevinçti. Kendi gölgesinde yaşayan Şükrü Enis Begü’yü orada tanıdım. İlkgençliğinin görkemli güzelliğiyle Müşerref Hekimoğlu orada gülümsüyordu. Böyle bir dergi ortamı yeniyetme bir ozanın kendine güven duymasını sağlayabilir. Yıllar sonra TÜRK DİLİ dergisinin yöneti minde görev aldığım zaman bu ilk izlenimlerin olumlu bir etkisi var mıydı? Daha önemlisi, birlikte çalıştığımız ünlü kişilerle, edebiyatta işlevi olması gereken bir dergiyi nasıl hazırlıyorduk? Kendimizi geriye çekmek, kimi yazarların huysuz davranışlarını hoşgörüyle karşılamak, yıllık bir izlence içinde hangi sorunlara ağırlık vereceğimizi saptamak, kimlerden ne gibi yazılar isteyeceğimizi belirlemek, gecikmeleri önlemek için yeniden anımsatmak, dergiyi yönetenlerin sorumlulukları içinde olmalı. Her dergiye “tebelleş” olan yeteneksiz yazarlar vardır. Onlardan kurtulmak kolay değildir. Kimi zaman yazı kurulları da yanılabilir. Yazı kurulları dergiyi geliştirmekle ilgili genel bir çerçeve çizmeli, ayrıntıya girişmemeli. Dergiyi yayıma hazırlayan kişi, “dergi editörü”, bu sorumluluğu almalı. Nitekim KİTAPLIK dergisi Murat Yalçın’ın “editör”lüğünde gelişme gösteren, edebiyatta işlevi olan bir dergi haline geldi. “Milliyet SANAT” gibi çok yönlü bir kültürsanat dergisinde, ağırlıklı bir konuyu da gözeterek değişik alanları değerlendirmek, insana yeni bir bakış kazandırıyor. Filiz Aygündüz’ün yayın yönetmenliğinde, kültürsanatın gücü, toplumsal barışı sağlayan bir yoğunluk kazanıyor. Ben gene de edebiyatın önemine inanıyorum. “Milliyet SANAT”ın kadın sorunlarına ağırlık verdiği sayıda Filiz Aygündüz, Elif Şafak’ın yeni romanı “Aşk” üzerinde bir söyleşi yapmış. Bir kadının tasavvufu yorumlaması, “mecazi aşk”ın gücünü sezmesi, onu nesne olmaktan kurtaran, özel bir kişilik kazandırabilir (Milliyet SANAT, Mart 2009). Edebiyata anılardan bakanlar nice gerçekleri yaşanmış duyarlığın üzgünlüğüyle anımsar. Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok, edebiyatımızın kişilikli insanı Tomris Uyar’ı anlatırken gözü yaşlı bir gülümseme içindedir (Milliyet SANAT, Gölgesi Yıldız Dolu, “Yaz Geçti... Kış da Geçer” Mart 2009). ZOR KOŞULLARA DİRENEN DERGİLER “Türk Dili”, “Kitaplık”, “Milliyet SANAT”, “Hürriyet GÖSTERİ” gibi anamal desteğiyle çıkan dergilerin kendilerini geliştirerek, bir saygınlık dergisi olarak yayımlanmalarını doğal karşılamak gerekir. Bunlar arasında “Türk Dili” dergisinin “hakem dergisi” değişimiyle çıkmasındaki görüşlerimi ayrıca belirtmek isterim. Ama dergi çıkarma coşkusunu yitiren, bunu alışkanlık haline getiren, belli sayfaları doldurmakla yetinen, yığma yazıların tekdüzeliğine aldırmayan dergi yönetmeninden edebiyatta işlevi olan bir dergi yayımlaması beklenir mi? Memet Fuat “Yeni Dergi”deki sorumluluğuyla, Cemal Süreya “Papirüs”teki coşkusuyla dergi çıkarmanın bir “gönül işi” olduğunu göstermişlerdir. Cemal Süreya ayrıntılardaki incelikleri görmesini bilen bir “gönül insanı”, Memet Fuat sabırlı bir emekle gerçek edebiyata bakmasını bilen bir edebiyatçıydı. Memet Fuat’ın çalışma düzencesinden gelirken Cemal Süreya’nın coşkusuyla dergiciliğe giren Turgay Fişekçi “Sözcükler”le, Semih Gümüş “Notos Öykü”yle iyi dergiciliğin örneklerini verdiler. Ama arkasında anamal desteği olmayan iyi dergilerin yaşaması kolay mı? Hele daha çok kazanma kaygısı bir derginin niteliğini bozabilir. “Papirüs”ün geçirdiği değişik evrelerden Cemal Süreya’nın ne gibi sıkıntılar çektiğini bilirim. Şimdi aynı sıkıntıları günümüz kültürsanat dergileri çekiyor. Bir yandan Hüseyin Su yönetiminde HECE gibi bir dergi, 750 sayfayı bulan nitelikli özel sayılarıyla edebiyatımıza kaynak oluştururken, öte yandan Trabzon’da Yaşar Bedri’nin yönetiminde MOR TAKA gibi özenle basılan bir dergi, ilgi çekici konularıyla “özel bölüm”ler oluştururken yaşama savaşımı veriyorlar. Gene Trabzon’da 100. sayısını geride bırakan KIYI, Ahmet Özer’in emekleriyle çalışmasını sürdürüyor. Geniş oylumlu bir derginin niteliğini koruması kolay değildir. Özgün yazılarla, etkili ürünlerle ilgi çekmek gerekir. Oysa yığma yazılara, sıradan ürünlere yer veren bir dergi işlevini yerine getiremez. Bir ozan, bir öykücü önce dergide kanıtlar kendini. Beğendiğiniz bir öyküyü yazan yeni yazarı merak edersiniz. Örnekse “Hece Öykü”de okuduğum “Sakız Kokulu Yataklar” öyküsünü yazan Demet Eşrefoğlu Vardar umut veren bir öykücü. Arkası gelecek mi? Yeni bir yazarı nasıl özendirmeli? (HECE Öykü, NisanMayıs 2009). EDEBİYATTA İŞLEVİ OLMAK Büyük umutlarla çıkan nice dergi ve o umutları gerçekleştiremeden kapanıp gidiyor. Yeni umutlarla başka dergiler alıyor yerini. Belki oylumu daha sınırlı dergilerin hem yaşaması uzun sürebilir, hem etkisi artabilir. Böyle dergiler yığma yazıların yükünden de kurtulmuş olur. Abdülkadir Budak’ın yönetiminde yayımlanan SİNCAN İSTASYONU buna örnek gösterilebilir. Ama oylumu sınırlı dergileri küçümseme yanlışına düşenler de var. Oysa kırklı yılların Ankara’sında Orhan Veli’nin çıkardığı ‘YAPRAK’ etkili bir dergiydi. Ali Püsküllüoğlu’nun YUSUFÇUK’u şiirde yol açan bir dergi oldu. Tam tersine, oylumu geniş bir dergide nitelikli ürünleri toplamak kolay değildir. Oylumu sınırlı bir dergi daha etkili olabilir. Edebiyatta işlevi olan bir dergi nasıl bir özellik göstermeli? Geniş oylumuyla nitelikli ürünler veren, önemli sorunları yeniden irdeleyen, değişik bir görüş açısı kazandıran, edebiyat tarihçisi için kaynak olabilecek özellikler gösteren bir dergiye, işlevi olan bir dergi gözüyle bakılabilir. Gene de küçük dergilerde ayrıntılarda gizlenen öyle gerçekler vardır ki, insana görmeyi öğretebilir. Oradan yola çıkıp başka gerçeklere varılabilir. Yeter ki dergi yöneticisi kültürsanata geniş açıdan bakmasını bilen bir edebiyat insanı olsun. Kültürsanatın onun kişiliğiyle gelişme göstereceğine güven duyulsun. Gene de edebiyat öyle geniş bir alandır ki belli bir konuda derinleşen dergiler var. Özellikle Enver Ercan’ın birikimiyle değerlendirilen YASAKMEYVE nitelikli bir şiir dergisidir. BAKANLIĞIN SORUMLULUĞU Dergilerle ilgili geniş bir çerçeve çizerken kültürsanatın soluk aldığı bu özel alanların yaşatılması gerektiği üzerinde durmak isterim. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın öncelikli görevlerinden biri, edebiyatta işlevi olan kültürsanat dergilerinin yaşatılması olmalıdır. Anadolu’nun değişik bölgelerinde yeni kurulan üniversiteler var. Bunların hiçbirinin yeterli kütüphanesi yoktur. Araştırma yapması gereken öğretim üyeleri Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kütüphanelerinden yararlanacaklardır. Bu bağlamda derlenen dergilerin bütünü de kütüphanelerde yer almalı, bunlardan yararlanma olanağı bulunabilmelidir. Lise öğrencileri ile öğretmenleri bile o kaynağa başvurabilir. Bir araştırmacı o ayrıntılar yumağından önemli sonuçlara varabilir. Bakanlık yetkilileri bir dergiyi hangi ölçütlerle değerlendirmektedir? Hangi dergiden ne kadar alınacağına nasıl karar vermektedir? Zaman zaman belli bir dergiyi azaltıp çoğaltarak almak ya da almamak, o derleme bütünlüğünü bozmayacak mıdır? Alımların mart ayında, ödemelerin haziranda yapılması ayrı bir zorluk değil midir? Bu uygulamanın; aralık ayında alınacak dergilerin saptanması, ocak ayında ödemelerin başlatılması biçiminde yapılması dergicilere önemli bir kolaylık sağlamaz mı? Bakanlık bu yılki gelirgider uygulamasında dergileri geniş ölçüde gözden çıkarmış görünüyor. Bu yanlış uygulamanın düzeltilmesi gerektiğini ummak isteriz. Kültürsanat dergiciliği, üstesinden kolay kalkılmayacak, zorlu bir serüvendir. Böyle bir serüveni göze almak, sorumluluğunu bilen edebiyatçının işidir. Bu sorumluluğu paylaşmak için Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın kültürsanat dergilerine gereken desteği vermesi beklenmelidir.? Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11 236 23 46 MUSTAFA ŞERİF ONARAN SAYFA 28 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1001
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle