03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

D oplumun kıyısına bırakılmak; dışlanmak, küçük görülmek, sömürülmek, ezilmek anlamına gelir. Toplumbilim açısından olaya tek tek kişiler bakımından değil, bir toplumun yazgısı bakımından önem vermek gerekir. Ama “bırakılmış” olmanın insanın ruh yapısını nasıl etkilediğini anlamak için, Ziya Hurşit’in bir sözünü anımsamak yeter. eğinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN “Kenar Açılımı” (“Tuttuğumuz Yollar: Kenardan Kuram Kenardan Yöntem). T Ziya Hurşit, İzmir’de Mustafa Kemal’i öldürme girişiminde adı geçenlerden birisiydi. Mustafa Kemal’in ona şöyle sorduğu söylenir: “Ziya Hurşit, ben sana ne yaptım? Sen bana nasıl kıyacaktın?” Ziya Hurşit Mustafa Kemal’e dargındır: “Sen bizi neden bıraktın?” Demek “bırakılmış olmak”, ruh yapısında düşmanlığa kadar varan değişimlere yol açabiliyor. Demek devrimci bir önder kimlerle yola çıkacağını saptarken geride bıraktığı arkadaşlarının ne gibi bir ruh yıkımı içinde olduğunu anımsamak durumundadır. YÖNTEM YANLIŞLARI Kıyıya itilmişlerin sorunlarına önyargılı bir yöntemle bakılırsa nesnel olunamaz. Öznel yöntemler bilimsellik adına yanlışa düşülmesine engel değildir. Ali Rıza Özkan’ın “Türkiye Çingeneleri” üzerine hazırladığı kitap onları huzur içinde gösteren bir “kartpostal manzarası” çizdiği için, Mustafa Aksu, “bu kitapta yapılan ayrımcılığı çok tehlikeli ve düşündürücü” bulmuş, yargı yoluna başvurmuştur. Mustafa Aksu, “Türkiye’de Çingene Olmak” kitabında belirttiği gibi, devlet görevlerinde yükselebilmek için Çingeneliğini gizlemek zorunda kalan bir yazardır (Çingeneleri Araştırmak: Bilime Sızan Önyargılar ve Savunmacı Sosyal Bilim, Emine Onaran İncirlioğlu). Kıyıya bırakılmış insanların sorunları yüzeyden bir bakışla, egemen bir anlayış yöntemiyle çözümlenemez. Kitabı yayına hazırlayan Dilek Hattatoğlu ile Gökçen Ertuğrul diyor ki: “Bu kitap, bütün bu meseleleri dert edinmenin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Dolayısıyla, bu derlemede, bilimi, araştırmayı, araştırılanı, araştırmacıları ve edinilen bilginin ne içinliğini tartışan makalelerin yanında, ezilenler, mağdurlar, dezavantajlı gruplar ya da bizim tercih ettiğimiz daha jenerik terim ‘kenar’ ile hemhal olan yazılar da yer alıyor. ‘Kenar’ konumlarında araştırma sürecine ve araştırma konumlarından da ‘kenar’ deneyimlerine bakmayı dert edinen yazılar, bu kitabın bel kemiğini oluşturuyor.” Theodor Adorno’nun çalışmaları; kıyıya itilmişlerin durumunda “ ‘Kenar’ın ve ‘Kenardanlık’ın sömürü ve hegemonya ilişkileri bağlamı dışında tartışılmayacağını, ‘Kenar’dan söz edeceksek, sömürü ve hegemonyayla yüzleşmek zorunda olduğumuzu” örnekleriyle gösterir (Sosyoloji ve Ampirik Araştırma). Egemen kültürün dayatılmasıyla çokkültürlü bir ülkenin güç oluşturması engellenir. Çokkültürlülük söz konusu olunca Hindistan gibi değişik dillerin, dinlerin yaşadığı, anakara kadar geniş bir ülkede kültür uyumu sağlamak olanağı bulunabilir mi? Gayatari Chakravorty Spivak, Kalküta doğumlu bir edebiyat kuramcısı. Suskun toplulukların uyum içinde olduğu anlayışı kabul edilebilir mi? Gayatari; “Uluslararası işbölümü, emperyalizm ve sömürgecilik bağlamında, madun grup mensuplarının, özellikle bu gruplara mensup olmayanlarca temsili sorunsalını ve bu sorunsalla ilişkili olarak ortaya çıkan sorunları tartışıyor” (Madun Konuşabilir mi?) ULUS ANLAYIŞI Bir ulusu ırkçılık anlayışına göre tanımlamak yanlışına düşmemek gerekir. Afrika’nın ortasında, pek karışmamış sanılan Hotantolar’da bile 17 değişik budun var. Bir Alman doğubilimcisi Türkiye’de 42 değişik budun olduğunu saptamış. Göç yolları üzerindeki Anadolu toprağını yurt edinmek kolay değil. Bizden önce gelen, bizimle birlikte olan nice budunlarla uyum içinde yaşamak gerekecek. Kültürün temeli olan bunca dil, bunca değişik yaşama biçimi bir arada nasıl olacak? Hele sömürü düzeni sürdükçe, sevgiye dayanan yakınlaşmalar nasıl kurulacak? Yeryüzünde 6000’e yakın dil var. Arapça, İspanyolca, Türkçe gibi aynı dili kullanan ulusları da sayarsak 300’e yakın devlete ancak ulaşırız. Demek ki dil ayrılığı da devlet olmaya yetmiyor. Ama öncelikle değişik budunların diline saygı göstermek gerekecek. Ameliyat ettiğim bir Kürt kadını, “yavralıyam” demekten başka Türkçe söz bilmiyordu. Kolay anlaşabilmek için kocasını da hastaneye yatırdım. Yer sıkıntımız vardı. Arkadaşlar sitem etti. Ama özel bir durumdu bu! Doğu insanıyla özellikle bütünleşmesini bilmek gerekir. Çünkü “bırakılmışlık” duygusu onlarda daha belirgindir. Ne diyordu Cahit Külebi? “İşte Doğu bu. Kesilmiş insan başı Gibi bakar orda insan gözleri.” Bırakılmıştaki kuramları iyi kullanmak, kendinin uzağına düşen o insanlara nasıl bir yöntemle bakılacağını iyi bilmek gerekecektir. Muğla Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden iki toplumbilimci, Dilek Hattatoğlu ile Gökçen Ertuğrul, dünyanın pek çok ülkesinde yeterince çözüm bulamayan bu soruna ayna tutmak için, ünlü toplumbilimcilerin, insanbilimcilerin görüşlerini derleyerek bir başvuru kitabı hazırlamışlar (MÊTHODES: KURAM ve YÖNTEM KENARINDAN, Anahtar Kitaplar, İnceleme Dizisi, 2009). Kitabı yayına hazırlayanlar her ne kadar “bırakılmışlık” anlayışını “sömürülen budunlar” için düşünseler de, kendini yersiz yurtsuz sayan ünlü toplumbilimci Edward Said’in bir durumuna da değiniyorlar. Said, Columbia Üniversitesi’nde işe alınırken “İskenderiyeli bir Yahudi” olarak sunulmuş. Oysa kitabı yayına hazırlayanlar bir gerçeği daha anımsatıyor: “Said’in bağlanmasının aktivist yönü de vardır. İkinci “intifada” sırasında Kudüs’e gidip bizzat İsrael’e taş atarkenki fotoğrafları unutulmazdır; bu fotoğrafların yayınlanmasının ardından, ‘şiddet yanlısı’ olduğu iddiasıyla ünivertiseden atılması için harekete geçirilen çark ve bunlara üniversite rektörünün verdiği muazzam cevap da öyle. Rektör Said’i savundu, ama savunmak zorunda kalmıştı ve savunmanın güzelliği ve gücü, hiç değilse biraz da saldırıların şiddetinden kaynaklanmış olabilirdi. Biraz da, Said’in Columbia’nın gelmiş geçmiş en parlak hocalarından biri olmasındandır” resi, düşmanlığa dönüşen bir acıyı yaşadı. O acıyı yatıştırmak için iç ödeşmesinden geçen bir barış sürecini başlatmak gerekir. “Kuram ve Yöntem Kenarından” kitabı, “Kenar Açılımı” diyebileceğimiz bir umut ışığı yakıyor. Bu kitapta 22 çalışma var. İnsanla ilgilenen değişik bilim alanlarından, kimi dünyaca ünlü, kimi çevresini yeni tanımaya çalışan yazarlar, 22 değişik çalışmayla “Kenar Açılımı”na ışık tutuyor. Günümüzde bir “açılım” sözüdür gidiyor. Kendi ülkesinde iç barışı sağlayamayan, yönetim erkini elinde tutmak için demokrasiyi ökse gibi kullanan siyasetçilerin “Kenar Açılımı” sağlaması olanağı var mıdır? Kitabı yayıma hazırlayan Dilek Hattatoğlu ile Gökçen Ertuğrul bir “Konya Türküsü”nü anımsatıyor: “Ben kenardan giderim, yol sizin olsun Ben ağular içerim, bal sizin olsun.” Kıyıya itilmiş olan insan zor yolu seçmek durumunda kalacaktır. “Kendinin ücrasında” yaşayan insandır o! Kendiyle giriştiği savaşımda “ölmezden önce ölerek” gerçek yaşamının gizlerine varmış olacaktır. Peki, Şeyh Sadii Şirazi, Doğu kurnazlığını anımsatırken bu savaşımın dışına mı düşüyordu? “Be derya der menafi bî şümarest Eğer hahı selamet der kenarest.” (Denizden her türlü çıkar beklenebilir. Ama sen kendini kurtarmaya bakıyorsan, kıyıya çekil.) Mükrimin Halil Yinanç’ın insanları arasında bunlar “Taifei Şiş” diye anılırlar. Çıkar için bile savaşım vermek gerekir. Onlar hazıra konanlardır. Karşı kıyıdaki ezilenlere küçümseyen bir tavırla bakarlar. BARIŞ KÜLTÜRÜ “İçerdeki İnsan” da bir kıyıya itilmiş demektir. Dil Derneği, 26 Eylül Dil Bayramı’nda, devrimlerin temelini oluşturan Dil Devrimi’nin usta kalemlerine onur ödülleri verdi. Bu ödülü hak edenler arasında, dilimizin değişmeceli derinliğini bilen, “içerdeki adam” Mustafa Balbay da vardır. Ödülü onun adına kızı Yağmur aldı. Yağmur, Ege efesinin kızı olduğunu gösteren bir tavırla mikrofona yaklaştı. Tane tane konuşmaya başlayan bu 8 yaşındaki kız çocuğu biraz durdu. Sol yanında bekleyen annesi Gülşah’a başını kaldırıp, “Onu da söyliyeyim mi?” der gibi baktı. Annesi yumuşacık gülümsedi. Yağmur’un konuşması, dinleyenlerin içine işleyen bir yağmur gibiydi. “38 Olayları”nda 28 yıl hüküm giyen Nâzım Hikmet’in yargılanmasında, savcı Nusret Budak, “Biz bu davada delil arayacak kadar saf değiliz” demişti. Kurnaz savcılarla yargıçlar iç barışı bozan bir düzensizliğe yol açarsa, siyasetçiler, “Kenar Açılımı”nda başarıya ulaşabilirler mi? Unutmayalım ki önyargılı davranışların sıkıntısını gene siyasetçiler çeker. “Bırakılmış İnsanlar”a değişik bir açıdan bakan “Kuram ve Yöntem Kenarından”, dünya gerçeklerini öğretirken, kendi gerçeklerimizi anlamayı da kolaylaştırıyor. Yaşamanın anlamı, kendimizi iyileştirme süreci olarak yorumlanırsa, barış kültürünü özümsemiş oluruz. O zaman “Kenar Açılımı”na girişmek, gösteriş olmanın ötesinde, kendimiz ile ödeşmek anlamına gelecektir. ? Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Muğla Üniversitesi Sosyoloji Bölümü öğretim üyelerinden iki toplumbilimci, Dilek Hattatoğlu (üstte) ile Gökçen Ertuğrul ünlü toplumbilimcilerin, insanbilimcilerin görüşlerini derleyerek bir başvuru kitabı hazırlamışlar. “Kuram ve Yöntem Kenarından”... BARIŞ EMEK İSTER “Barış Buluşması” yazımda Zerrin Taşpınar’ın sözlerini de anımsatmıştım (Cumhuriyet Kitap, 1 Ekim 2009): “Hiçbir halkın ya da devletin üstünlüğü, ötekine çekidüzen verme hakkını kabul etmeyen bir barış talebi olmalı bu!” Barış kültürüyle yetişmeyen, siyasetin yapay yüzüne sığınan, içinin sevinciyle halkına yaklaşamayan yöneticiler kültür bütünleşmesini sağlayabilir mi? Ağabeyim Âlim Şerif Onaran müzikle de yakınlığı olan bir kültür insanıydı. Diyadin’de kaymakamlık yaptığı yıllarda dağ köylerine gider, köylünün sofrasına bağdaş kurar, acılı bir ananın çağırdığı türküyü notaya çekerdi. Aynı ortamda yaşamanın ruh yakınlığı insanların kaynaşmasını kolaylaştırabilir. Aradan yıllar geçip de, yavaş edimli bir savaşta insanlar ölmeye başlayınca, her ölünün yakın çev Mustafa Şerif Onaran Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1027 SAYFA 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle