Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ ‘kazmak’la, ‘sökmek’le, ancak aynı zamanda ‘yapmak’la da kuran ‘aşırılığın peygamberleri’yle hiç çekinmeden söyleşiyor. Kitapta düşünsel gündemden hiç uzaklaşmayan ‘kriz’ fikrinin izini, anlaşılması güç dilleriyle ve özgün kavramlarıyla okurun gözünü korkutan bu dört düşünürde açık seçik bir dille sürerek; modernizm ve postmodernizm karşıtlığının fondan hiç ayrılmadığı; tarihyazımı ve eleştirinin birbiri içerisinde harmanlandığı bir tartışma yürütülüyor. Komplo ve Teori/ Robin Ramsay/ Çeviren: Özge Mumcu/ Ulus Dağı Yayınları/ 134 s. Robin Ramsay, “Komplo ve Teori” adlı çalışmasında “UFO efsanesini,‘Zihin Denetimi’ operasyonlarını gizlemek isteyen devlet yaratmış olabilir mi?”,“Siyasal suikast davaları niçin hızla sonuçlandırılıyor?”, “Kirli oyunları gizlemenin en kestirme yöntemi, saçmalıkları ‘komplo teorisi’ diye sunmak olabilir mi?”, “Kanıtsız safsatalar, egemenlerin kirli düzenini gizliyor mu?” “İnsanlık düşmanlarını tek bir odağa indirgeyerek bilinçler bulandırılıyor mu?” gibi sorulara yanıtlar ararken, komplo ve komplo teorileri örnekleri ve araştırmacılarla uydurmacıları birbirinden ayırıyor. Aynı zamanda safsatacıları, suçluları koruyan kurumları, medya cambazlarını açığa çıkarma amacı güdüyor. Onbinlerin Dönüşü/ Samim Kocagöz/ Literatür Yayınları/ 282 s. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenim gören Recep ve Halit dünyaya bakış açılarıyla birbirlerine benzeseler de, duygusal açıdan farklı iki arkadaştır. Recep idealleri peşinde koşup memleket uğruna mücadele verirken, Halit tutulduğu aşkın peşinden giderek toplumdan, yurt sorunlarından uzaklaşır. Ancak Halit zamanla yanıldığını, onca zenginliğin, paranın ve uyumsuz birlikteliğin mutluluk getirmediğini görecek, amaçsız bir yaşamın getirdiği umutsuzluğa ve vicdan azabına göğüs germeye çalışacaktır. İnsanın kim olduğunu yaptığı seçimlerin belirlediğini kavrayan Halit için geçen zamanı geri almak artık mümkün değildir. Ama yine de seçebileceği bir yol vardır. “Onbinlerin Dönüşü”, Samim Kocagöz’ün İkinci Dünya Savaşı sürecinin Türkiye’deki yansımalarına ışık tuttuğu, sorumluluk bilincini, yurt ve millet sevgisini şoven duygulardan arındırarak ön plana çıkardığı bir roman olma özelliği taşıyor. Avrupa’nın Doğuşu/ Jacques Le Goff/ Çev.: M. Timuçin Binder/ Literatür Yayınları/ 304 s. Ünlü Fransız tarihçi Jacques Le Goff, “Avrupa’nın Doğuşu” adlı kitabında, Avrupa’nın ortaçağdan devraldığı siyasal, kültürel ve ekonomik mirası ortaya koyuyor. Uzun ortaçağın, Avrupa’nın hem bir kavram hem de bir gerçeklik olarak oluşumuna imkân tanıyan önemli bir tarihsel dönem olduğuna işaret eden Le Goff, günümüz Avrupa’sına ilişkin birçok özelliğin kökeninin ortaçağa dayandığını gösteriyor. Le Goff, Avrupa’nın Doğuşu’nda, Hıristiyanlık, öteki tehdidi ve diğer faktörlerle kendine ait bir kimlik yaratan Avrupa’nın, yaratıcılık, yenilik ve ilerleme açısından önemli adımlar attığı Ortaçağ’ı yetkin bir şekilde analiz ediyor. Tarım, kentleşme, devlet ve Kilise ayrılığı gibi önemini hâlâ koruyan temel meselelerin kökenlerinin yanı sıra, günümüzde Avrupa Birliği’nin taşıdığı potansiyelin ve barındırdığı iç gerilimlerin tarihine de ışık tutuyor. Aşk İki Yüzlüdür/ Leylâ Yıldırım/ Gita Yay./ 352 s. Yapmayı düşleyip yapamamak, söylemek isteyip de susmak. Bu değil midir zaten ilişkileri içinden çıkılmaz hale getiren? Aşkın her iki yüzünde yaşanan: kendileriyle hesaplaşan, yarım hikâyeleri kapatan, sorunların üstesinden gelebilmek için yok oluştan geçen bir çift yüreğin hüzünle ettikleri gece dansı, ustaca. “Aşk İki Yüzlüdür” adlı romanında Leylâ Yıldırım, aşkın her iki yüzünde yer alan Sade ile Tunus’un hikâyesini anlatıyor. Nar Çiçekleri/ Ulufer Oğuzcan/ Everest Yayınları/ 366 s. “Acılar/ çörekleniyor ölümcül soluğunda yaşamın/ gülerek kan tükürüyor içimize/ bakışlarımızda bir yok oluş var/ avuçlarımız boş/ umarsız arayışların kıskacındayız/ çığlıklarımız/ kopup geliyor derinlerden/ kanıyor duygularımız/ düşüyoruz iyinin, doğrunun uzağına/ sevgisizlik bir hançer gibi/ saplanıyor hepimizin bağrına...” Ulufer Oğuzcan, bütün şiirlerinin ilk kitabı olan “Nar Çiçekleri”yle şiirseverlere sesleniyor. Denizden Bir Avuç Su/ M. İskender Özturanlı/ Toplumsal Dönüşüm Yayınları/ 320 s. M. İskender Özturanlı “Denizden Bir Avuç Su” isimli kitabında, anayasal düzen, Atatürk ilkeleri ve demokrasi yolunda Türkiye’nin nereden nereye getirildiğini anlatmaya çalışırken, ülkenin siyasal ve ekonomik yönden ne durumlara düştüğü dile getiriyor. Türk devrimcilerinin zaman zaman neden hançerlendiği ve kurşunlandığını belirterek, laiklikten vazgeçmenin toplum için çılgınlık olacağını vurgulayıp Atatürk’ün özenle kurduğu laik devletin sarıklı siyasetçilerce ne denli kuşatıldığını, ileri atılımların hızının nasıl kesildiğini gözler önüne seriyor. Hoşça Kal Dinar/ Nedret Gürcan/ Heyamola Yayınları/ 492 s. “Seni seviyorum Dinar. Sana zorunlu olarak ‘Hoşça kal’ diyorum. Bu senden ayrıldığımı göstermez! Senden uzakta olsam bile hep içimde anılarımda yaşayacaksın… Mevsimlerin en güzelini sende yaşadım. Baharda çiçek aça aça gezdim bir uçtan bir uca sokaklarını… parklarında soluklandım. Suçıkan’da su perilerini seyrettim. Marsyas’ın flütünü dinledim. Kenti sulayarak Ege’ye doğru akıp giden Menderes’in berrak suyunun kenarlarında dolaştım. Yazın arpayla buğdayla yıkadım saçlarımı. Ağustos böceklerinin sesiyle uyuyakaldım balkonda. Sonbaharda serinliğini yağmurundan içtim dudaklarımla ve yaşadığım aşkları da… Kışın da güzeldin sen, karlı günlerde dalların üzerinden bir esintiyle uçuşan beyaz kar tozlarını dünyanın bütün renkleriyle sevdirdi bana.” Nedret Gürcan, “Hoşça Kal Dinar” isimli çalışmasında, yaşadığı ve anılar biriktirdiği Dinar’ı anlatıyor. Benim Kitaplarım/ Sema Aslan/ Doğan Kitap/ 258 s. Sema Aslan’ın hazırladığı “Benim Kitaplarım”, her biri kendi alanında nitelikli işlere imza atmış otuz kitapseverin kütüphaneleri arasında geziniyor. Bu kitap bahanesiyle bir araya gelen şahsi kütüphanelerden kurulu devasa bir koleksiyon var. Kimi, nadir kitap ve dokümanlardan oluşan, kimi bir araştırmacının düşünsel serüveninin yol haritasını yansıtan, kimi görsel ve işitsel materyali bütünleyen ama hepsi özgün ve işleyen kütüphanelerin kapıları meraklılarına açılıyor. Gol/ Robert Rigby/ Çeviren: Evren Mutlu/ Alfa Yayınları/ 180 s. Her genç gibi Santiago Munez´in de büyük bir hayali vardı. Geleceğin büyük futbol yıldızı olmak istiyordu. Ancak o gençlerden farklı olarak, onun karşısına hayallerini gerçekleştirme fırsatı çıktı. Başarıya ulaşmak istiyorsa öncelikle korkularını bir yana atmalı; evinden binlerce kilometre uzağa yolculuklar yapmayı göze almalı; kendisini dünyanın en iyileriyle aynı yerde olmaya layık görmeliydi. FIFA’nın tüm kaynaklarıyla desteklediği, Hollywood’un ilk futbol filmi, Robert Rigby’nin kaleme aldığı Santiago Munez’in hayat hikâyesi “Gol”ün senaryosu, kitap haline getirildi. Hayaller ve Rastlantılar/ Aras Ören/ İthaki Yayınları/ 373 s. Aras Ören “Hayaller ve Rastlantılar” isimli kitabında yalnızlığı ve parçalanmışlığı ele alıyor. Yazar, soğuk kış gecelerini, tenhalığı, konuşacak birilerini bulma telaşındaki kimsesizliğe mahkâm insanlarla birlikte; yabancılığı üstünden atamayan ‘tutunamayanları’ katmanlı bir anlatım ve polisiye bir kurguyla anlatıyor ve okuyucuyu zihnini zorlamaya davet ediyor. Yuvarlak Dünyanın Yedi Köşesi/ Bülent Demirdurak/ Gita Yayınları/ 246 s. Bülent Demirdurak’ın “Yuvarlak Dünyanın Yedi Köşesi” adlı kitabının önsözünde şöyle diyor: “Bülent Demirdurak’ın gezi kitaplarında bu heyecanı ve sorumluluğu hissetmekte güçlük çekmezsiniz. Çünkü o seyahati ve yazarlığı bir gönül işi olarak görür. Bu nedenle, gittiği yerlerin ortamına ve havasına kendini kaptırır ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 989 SAYFA 27