Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Metin Cengiz, kitaptaki şiirleri bir mizansenle kurgusal şair ‘Düşçü’nün tanıklığıyla sunuyor. ¥ nı ve onu kuşatan evrensel değerleri ayağa kaldırır. Kadim ahlak öğretilerinin hemen tamamı, kendi söylemselliğinde bir ahlakî metindir ve dinsel retoriğin içerdiği etkin tınıyı, müzikaliteyi duyurur. *** Metin Cengiz, Özgürlük Şiirleri’ndeki sesi, ahlakî bir seslenişe dayalı olarak, önemli ölçüde dinsel (göksel ) bir edayla kurgulamış. Yaşananları içerecek duyusal bireşimi, ketlenen insanî dolayımı kendiliğinden temsil etmek üzere, binlerce yıl bu coğrafyadan beslenmiş dinlerin, inançların ortak retoriğini dönüştürerek kullanmış. “Günlerin ve işlerin” ölçütlerine göre elbette yenilgi sayılan bir dönemi, yenmek/ yenilmek ikiliğinin dışına çekerek, insanın öncesiz sonrasız serüveni içindeki kötülük ve hayat sorunsalına ilmeklemiş; suçlamaya, acındırmaya gönül indirmeden orada öylece duran bir koyu kederi belleğe teslim etmek üzere, geleneği kendine doğru çekmiştir. Bu anlamda, kurgusal sunumda bir şiir Suriyeli bir şaire ait kılınmış, bir şiire ise 1920 tarihli “Arabistanlı Şairler Antolojisi” kaynak gösterilmiştir. Sesteki mekân duygusuna örnek olsun diye daha onlarcası içinden bazı dizeler alıyorum: “Gamdan çıktık merhamet çeşmesine doğru/./ Fırtınası, mana alemini andırıyor ölümün/./ İsa Peygamber bu düşe bir daha gelir gider/./Nice ağulu ırmaklar akıtır göğsünden/./ Onların narda yanmış sevinciyiz biz/./ bizim sabrımız bir deri bir kemik/./ kuşku verici bir namaz korku” *** Şiirleri dolanan temel bağıntı “aşka ve hayata saygı”dır; buysa, elbette ve mutlaka geçici olana karşı, bilinç ve inanç temelinde kalıcı olanın yüceltilmesidir. Kitabın en dramatik ama o ölçüde de mücevher bir şiiri, “deniz gezmiş için”: “Geniş bir ırmağım dünyaya doğru/ Hepinizi yanardağ ateşiyle kuCUMHURİYET KİTAP SAYI 989 caklıyorum/ İnanmayın sularımın kuruduğuna/ Sehpaya çıkar çıkmaz akmaya başlıyorum” dizeleriyle açılır ve şu ürpertici duyarlıkta/ bilinçte dizelerle bir teselli solosuna dönüşür: “İçiniz burkulmasın, haykırışınız solmasın/ Eğer elli dakika sürüyorsa/ Ölü bir ırmağın yürek atışı/ Bu da muştusudur hayatın” Kitabın ikinci bölümü, sosyalizm tarihimizin saygın bir adına, o kirli ve ağır zamanlarda ölmeye kuşatılmış Dr. Hikmet Kıvılcımlı’ya adanmış. Bu bölüme, “yusuf arslan için” başlıklı, senfonik müziğin terimini ödünç alırsak, adagio kıvamında bir şiirle girilir: “Göğüsteki kasırga bir oğulun idamı/ Bir top ateş düşer yürekten/ Kuşlar mum ışığına dönüşür bir uçurumda/ Üç defa silkinir derdi anam: üç dua / Gözkapakları kapanır: iki ilahi / yer sarsılması gibi gelir Allah’a” Son dizelerse şöyle: Bakma sen astılar beni/ Ülkemde süren sessizliğin yüreğine/ Onlar denize bakıp yalnız su görür/ Ben deniz tutkusuyla boğuşan dalgalar” *** Metin Cengiz elbette haklı: “Sözün şahsî kaldığı” işler için şiire oturmak zor; şair kendi kederine yenilirse şiire de, acıya da kötülük edilir. Duygusal ve tarihsel yükü düşünülürse, Özgürlük Şiirleri’nin ortaya çıkışı elbette güç olmuştur; ama tanığıyım, okunması ve üzerine yazılması da kolay değil. Kuramın, ölçütün soğuk mesafesiyle insanî duyarlığın ve deneyimin körletici yakınlığı arasındaki salınım, aklı da yüreği de hırpalıyor. Şiirimizin gereğince yüzleşemediğini düşündüğüm bir dönemi, duygu ve bilinç çökeldikten sonra, süregidenin içinden dönüştürerek Dil’e, şiirsel söylemin diline bu yetkinlikte taşıyan Metin Cengiz’e teşekkür ederek bitiriyorum. ? Özgürlük Şiirleri/ Metin Cengiz/ Digraf/ 45 s. SAYFA 15