05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

...KISA KISA... Hikmet Çetinkaya’dan iki yeni kitap Ë Gamze AKDEMİR ikmet Çetinkaya, yazılarında ve röportajlarında derin devlet ya da devlet içinde örgütlü çeteleri yıllarca yazdı. Kanlı pazarları, katliamları yaşadı. 1980 öncesi devlet içinde örgütlenen gericifaşist asker sivil kadrolarını gözlemledi. Çetinkaya, Susurluk’tan Ergenekon’a kitabında da Uğur Mumcu’dan Musa Anter’e, Ahmet Taner Kışlalı’dan Behçet Cantürk’e, Hrant Dink’ten Necip Hablemitoğlu’na, Muammer Aksoy’dan, Bahriye Üçok’a ve Çetin Emeç’e dek uzanan cinayetleri tarihsel ve organik bir bütünlük içinde gözler önüne seriyor Çetinkaya. Acıları anımsatmak kolay değil, acıları anımsatmak hoş değil… Ama ya yaşanan acıları yok sayıp sağırlaşmak! Susurluk’tan Ergenekon’a, sesini yükselttiği her satırda tam da bunu amaçlıyor. Avare Yıllar Ë Moris FAHRİ air, romancı, oyun yazarı ve kısa öykü ustası Orhan Kemal (19141970), Türk edebiyatının ölümsüz isimlerindendir; lakabı ona zamansız ölümünden çok önce verilmiştir. Onu İngiliz okuyucularla tanıştıran Avare Yıllar, dört ciltlik ‘küçük adamın günlükleri’ diye adlandırdığı otobiyografik eserlerinin ilk iki cildidir. Bu iki cilt, 19201930’larda, doğum yeri Adana’daki ilk gençlik yıllarını ve sonra, avukat ve bir zamanlar henüz olgunlaşmamış Türk parlamentosunun üyesi olan babasının muhalefet partisi kurarak, iktidara karşı çıkışı sebebiyle ailesiyle birlikte gittiği, Beyrut’taki sürgün ve yoksulluk zamanlarını anlatır. Avare Yıllar’ın daha sonraki bölümleri, Orhan Kemal’in memleketine dönüşü, İstanbul’da iş bulma konusundaki başarısızlığını ve sonunda Adana’ya mütevazı işine ve evliliğine dönüşünü anlatır. Her iki cilt de çok gençken verdiği eserler olmasına rağmen, bunlar, Kemal’in sıradan insana, özellikle günlük ekmeği için Herkülvari işler gerektiren fakir ‘hiç kimseler’e olan sevgi ve şefkatinin büyük bir kanıtıdır. Nesrinin taklit edilemez gücü, açlıktan ölen çocukları, baskı altındaki kadınları, fabrikanın kötü durumu, çiftlik ve göçmen işçileri, mahkumların hayatları, mağdur insanların sevgi, dostluk ve dayanışmasını keskin gerçeklikle betimlemesindeki bütünlüğü, sessizlere acı bir ses olur. Yeteneğinin tomurcuklanması, Kemal’in ondan önce birçok yazar gibi, 1939’daki sosyalist görüşleri sebebiyle hapse girdiğinde gelişti... Avare Yıllar’da genç Kemal gökyüzüne sorar: ‘Bizden ne istiyorsun?’. Cevap, mahkum arkadaşı, 20. yüzyılın en büyük şairlerinden, komünizm savunuculuğundan hapiste olan Nâzım Hikmet’ten gelir: Sanata doğru ve tam katılım. Trajik olarak, yazarların mahkumiyeti ve adli tacizleri Türkiye’de hâlâ yaygındır. Ve bu yazarların cesaretine Kemal’in Hikmet’le hapishanedeki günlerini anlatan anı kitabı Nâzım Hikmet’le Üç Buçuk Yıl’dan ki bu kitap her dile çevrilmelidir daha iyi bir kanıt yoktur. Avare Yıllar, tüm edebiyatseverlerin dikkatini çekecektir. Bu, sadece diğer yazarları da dürüstlüğü ve tutkusuyla etkileyen yazarın sesinin tanıtılması değil, aynı zamanda hâlâ onu güçlü ama sıkıntılı yapan sosyal değişikliklerin peşinde olan Türkiye’nin gerçek bir resmidir. Eğer Türkiye, gururlu mirasındaki baskıcı unsurları bırakarak Avrupa’yla bütünleşmeyi başarırsa, bu, Orhan Kemal’in bilgeliği ve şefkatine öykünen yazarlar aracılığıyla olacaktır. ? H cuklarının peşini bırakır mı hiç? Bu kitapta da paylarına düşeni fazlasıyla alıyor her türlü goygoycu… Deli ayağına yatan akıllı mı akıllı Mehmet Ali Ağca, Maltepe Cezaevi’nden kaçtıktan sonra Abdullah Çatlı’nın evine sığınıyor tarih sahnesinde. Yeraltı dünyası hemen hemen her ülkede siyasal yetkililerce korunuyor; devlet bürokrasisinde ve siyasal erkte jet hızıyla koalisyonlar oluşuyor. OYUNA GELMEMEK İÇİN… Taşeron Hizbullah militanları başta olmak üzere Uğur Mumcu’yu katleden güçler derinlerdeki “ağababaları”nın ile bir de üstüne nasıl alkış beklediklerine hayret etmemeniz mümkün değil... Önce kitabı okuyun, sonra alkışlayanı bir kalem geçin ve alkışlatana bakın… Uzakta değiller, pek yakındalar… Sonra hey gidinin Demirel’ini okuyun… Ne ibretlik laflar ettiğine, ne ibretlik icraatlerde bulunduğuna “şapka” çıkarmamak da mümkün görünmüyor… Tarihteki yerini sadece şapkasıyla veya üreme kongrelerinde yaptığı konuşmalarda “soyunduğu” demokrasi havariliği ile neden alamayacağını daha iyi fark etmemek de öyle… ‘KURTULUŞ SOLUN GÜÇ BİRLİĞİNDE’ Bu kitap, 12 Eylül 1980 sonrası Abdi İpekçi’den Uğur Mumcu’ya, Turan Dursun’dan Musa Anter’e, Gün Sazak’tan Kemal Türkler’e, Necdet Bulut’tan Mehmet Sincar’a dek son yirmi yılda öldürülenlerin, siyasal görüşleri ne olursa olsun bizim insanlarımız olduğunu unutturmamak için yazılmış. On iki yıl önce Susurluk’un üzerini örtenlerin, şimdi iktidarda kalmanın yolunu Ergenekon dalgalarıyla nasıl aşmaya çalıştıklarını fark ettirmek için yazılmış. Türkiye’nin demokrasiye ne kadar gereksinimi olduğunu usanmadan yinelemek adına şu cümleleri de kurarak bitiriyor “Susurluk’tan Ergenekon’a” kitabını Hikmet Çetinkaya: “Oyuna gelmemek gerekir! Türkiye Ş VELEV Kİ… Devlet içindeki çetelerin bulunması, darbecilerden hesap sorulması, faili meçhullerin, Fırat’ın ötesinin aydınlatılması istemini yineliyor Çetinkaya’nın yazıları, kitlelere “gör, duy, sessiz kalma” diyor. Zihinleri tazelerken bunu boş lafla yapmıyor Çetinkaya, belgeleriyle ortaya koyuyor. Tartışılmaz tanıklıklar da cabası… Bu kitabı okuyan ve “velev ki” hiçbir şeyin ayırdında olmayan bir kişinin, 12 Eylül cuntasının kanlı lideri Kenan Evren’in Marmaris Armutalan’da resim yapa yapa bir hal olmasına, kıydığı binlerce gepegenç insanın 4 katı yaşadığı ömrünü nasıl huzurlu mu huzurlu geçirdiğine akıl sır erdirebileceğini hiç sanmıyorum. Ölümleri sorgulamayacağını, Susurluk ve Ergenekon oylumlarında bütünleşen siyasi ucuz ve kanlı hesapları sezmeyeceğini de… SAĞ OLSUNLAR! Susurluk kazasında otomobilden susturucular çıktığını ve acaba o silahların nerede saklandığını sorgulamayacaklarını; Çetinkaya ile birlikte, Susurluk kazasında ölenler acaba hangi eyleme gidiyordu sorusunu sormayacaklarını da öyle... Devletten bile gizlenen sırlara “devlet sırrı” denildi bu ülkede. Öyle ya, “her şeyi vatan için yaptılar…” Karşılığında vatan “sağ” olacak ve şehit düşen Mehmetçiklerimiz dururken onlara minnettar olacak(!) Okuyun, daha neler denilmişti anımsayın… Hikmet Çetinkaya, kitap yazar da dinciler, tarikatçılar ve Soros’un çoSAYFA 18 bugün 12 Eylül 1980’in ürünlerini topluyor… Kurtuluş nerede? Solun güç birliğinde…” YA GELECEĞİN FAİLLERİ? Hikmet Çetinkaya’nın bir diğer yakın tarihe tanıklık kitabı da faili meçhul cinayetlerin bir bütünlük içinde sunulduğu “Faili(m) Meçhul”. “Türkiye’de 90’lar Fırat’ın ötesinde, sonra Ankara ve İstanbul’da başlayan faili meçhul cinayetlere tanık oldu” sözleriyle başlıyor kitabına Çetinkaya. Çetin Emeç, Turan Dursun, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu, Onat Kutlar, Ahmet Taner Kışlalı, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Musa Anter, Cem Ersever, Hiram Abbas, Necip Hablemitoğlu, Hrant Dink, Trabzon’da rahip cinayeti, Malatya’da Zirve Yayınevi katliamı… Yazık ki saymakla bitmez… Tetikçileri bulunan oldu ama gerisi gelmedi… Patronları, elebaşları sırra kadem! Özetlersek, “Faili(m) Meçhul”, en yalın ifadeyle kitlelere “sadece katledilenlerin değil hepimizin, geleceğimizin faili meçhul!” diyor. Ve ekliyor: “Yılmayacağız”. ? [email protected] “Susurluk’tan Ergenekon’a”/ Hikmet Çetinkaya/ Cumhuriyet Kitapları/ 285 s. “Faili(m) Meçhul”/ Hikmet Çetinkaya/ Günizi Yayıncılık/ 192 s. The Idle Years/ Orhan Kemal/ Çeviren: Cengiz Lugal/ Peter Owen Yay./ 224 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 989
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle