08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Alper Canıgüz ilk iki roma ENİS BATUR Pervasız Pertavsız nı ‘Tatlı Rüyalar’ ile ‘Oğullar ve Rencide Ruhlar’ adlı kitapları ile özellikle genç okurların ilgisini çeken bir yazar olarak ortaya çıkmıştı. Canıgüz’ün yeni romanı ‘Gizli Ajans’ adını taşıyor. Uzaylıların işlettiği bir reklam şirketinin içinde dönen garip hikâyeleri ve ilişkileri anlatıyor roman. Canıgüz’le romanını konuştuk. Turkuvaz Kitap, iki yıl önce başladığı halk hikâyelerinin çağdaş uyarlamalarını yayımlamayı sürdürüyor. Diziden çıkan iki yeni kitap Osman Şahin’in kaleme aldığı Saçlı Yılan ile Selvihan ve Turgay Fişekçi’nin yazdığı Leylâ ile Mecnun. Kitapları, Müge Karahan değerlendirdi. Ünlü Sumerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın yeni kitabı “Sumerlilerde Tufan, Tufan’da Türkler”de, Orta Asya kökenli Tufan efsanesinin izini sürüyor. Türklerin Tufan efsanesiyle, Sumerlilerin Tufan destanı arasındaki bağlantıları ortaya koyuyor. Çığ ile Gamze Akdemir konuştu. Yıldız Sertel, ‘Nâzım Hikmet ile Serteller’ adlı yapıtında, Sertellerin Nâzım’ı hiç bırakmadıklarını, onu kitaplarında yaşattıklarını, Türk halkına anlattıklarını kanıtlıyor. Nâzım’ın da yurt sevgisiyle yaşadığını, halkını hiçbir zaman bırakmadığını, bugün de Çağlayan’da, Tandoğan’da, İzmir’de, Bursa’da, yurdun her köşesinde şiirleriyle aramızda olduğunu belirtiyor. Nâzım Hikmet için hazırlanmış en güzel yapıtlarından birini sunuyor bize Yıldız Sertel. Dilin ve söylemin iktidarını reddeden; eril, fallus merkezli olmayan; ikili karşıtlıklarla sınırlanmamış; işaret etmeyen; sadece tadan, duyan bir ütopyadır Barthes. Böyle bir dilin olasılığını bize hissettirir ve bu kaosun içine iter bizi. Barthes bir bilimcinin ötesinde gerçek bir edebiyatçıdır ve söyleyeceklerini edebiyatın süzgecinden geçirdiği için daha derin izlerle kendini anlatır. Barthes’ın kitaplarını Senem Kale değerlendirdi. Bol kitaplı günler... eposta: [email protected] [email protected] Sınır Taramaları ki kattaki iki galeriye dağıtılmış (ve gilik filmin hayli dağınık bir görürişteki, Tuileries’deki iki anıtsal örümnüme ulaşmasına yol açmış. cek yontusuyla tamamlanmış) olmasıABD’nin yarıanarşist bir cepna karşın, doyurucu gelmedi bana Lohesine, 1945 sonrası gelişiminuise Bourgeois retrospektifi, on yıldan on de bir bakış denemesi: Bilim yıla büyük boşluklar girmişti araya. Gene (özellikle kibernetik, bilgisayar de, temsili olmasına temsili sayılabilirdi teknolojileri) ve kültür (Ken Ketoplam: İrili ufaklı desenler, obje ve yonsey’den Grateful Dead’e) düntular, yerleştirmeler ile bütünlük sağlanyasındaki bir alternatif kanadı mıştı. eşeliyor film, dediğim gibi, Bir ‘ana duygu’ ile ayrıldım oradan: Kaodağa bombacı Kacyznski’yi dın evreniyle karşılaşmıştım. Hiç sevmem oturtarak. Bana yaklaşım öz‘kadın sanatçı’, ‘kadın yazar’ kategorilerigün, seçimler doğru, kuşatım nin kullanılmasını; izlenimimi bununla sıalanı en hafifinden ilginç geldi nırlı değerlendirmemek gerekir. Savunma sonuçta. TK ile ilgili bayağı dearayışı içine de girecek değilim: LB’nin rinlemesine bir polisiye araştırevreni bende bu ana duyguyu kabartmışmaya dayanıyor film: Manifessa, nedenleri vardır. Bana öyle geliyor ki, to öncesi ve sonrası, sanırım sanatçının kendisini çok yadırgatmazdı henüz yayımlanmamış meksözlerim: Doğurganlık, eril iktidarla didiştuplarını bulmuşlar, kulübesinme, nesnel ve uzamsal dünyayla dişi baden, haklı ama kabul edilemez saldırılarla kışlı ilişkiler… bütün bunları ben mi okuhaklılığını dayatan bir kaçıktan ibaret deyorum, okunuyorlar mı zaten? Denilebilir ğil TK: Princeton’da matematik profesörki, bir erkek bakışı önünde böyle görünülüğü yapmış, teknoloji dünyasındaki geyorlar. Her kadın sanatçıdan aynı ya da lişmelerin insanlığın sonunu hazırladığına benzer duyguyla söz etmiyorum oysa. çıldırasıya inanmış biri söz konusu. Öyle Louise Bourgeois’nın yapıtına yakınlık deliler nedense Kuzey Amerika’dan çıkıduyuyorum. Yalnızca “araknofon”iden yor hepnedenleri üzerinde düşünmeye dolayı mı, hayır, desenlerini ve yerleştirdeğer. Öte yandan: Kim daha deli, bu some çalışmalarını da güçlü, özgün bulduruyu da önümüze koyacağız bir gün: TK ğum bir sanatçı. Kapanık uzam düzenlemı, Bill Gates mi? meleri derinlemesine etkiledi beni: Kapalı Şunlar da bir tek ABD’de bir araya gekapılar, bölmeler, aynanın kullanımı, tel lebiliyor: Kibernetik, matematik, sanat, örgülü (kafesimsi) topografik kesitler geedebiyat, uyuşturucu, komün hayatı, vb. lip bir korunaksızlık sorununu mu dayatıAvrupa’nın ratio ağırlıklı dünyası, en azınyorlar? dan Aydınlanma’dan bu yana öyle alaYaşlılık dönemi ürünlerinden yüksek şımlara meydan vermiyor pek. dozda yalnızlık sızıyor. “Saat 10.00’da” TK türü çatlaklar, ortalama idrak sahipdizisini oluşturan, boşlukta bir tür çarelerinin cazibe anlayışlarının çerçevesine sizlik dansı kotaran elleri, ister istemez, cuk oturuyor. Karşı kefede, ‘bombayla örümcekgil bir uzantı içinde görmüş oladam öldürebilen birinin fikirleri üzerinde mamda herhalde kişisel saplantım rol oydurulamaz’ fetvası verenler sıralanıyor. nuyor. Öte yandan, kendi kendini salgılaİkisinden biri şart değil oysa. yan, sonra da ören şey değil mi yapayalBin kere yazdım, daha da yazarım: “La nızlık? Ben o yalnızlığı annemle, annem Lucarne”da, bir soruşturma belgeselinde içine düştüğünde tanıdım; ondandır, kim bir araya getirilen ve iki saata sığdırılan ne derse desin, LB onu öyle vaftiz etmiş bir “malzeme”yi, başka hiçbir yoldan bu olmasaydı da, “Annem”de hiçbir ürpertici boyut görmezdim. 97 yaşında LB. On beş yıl önce ölmüş olsaydı, yapıtından önemli bir boyut eksilecekti. Her sanatçı için öne süremeyeceğimiz bir sonuç: Yaşlılığını en olgun işleriyle kat etmek kaç kişinin harcı? * Lutz Dammbeck’in merkezine Ted Kacyznski’yi oturttuğu La Lucarne (2003), bir soruşturma belgeseli. Geniş bir yelpaze kurmayı seçmesi, iki saatLouise Bourgeois’in Tuileries’deki anıtsal örümcek yontusu. İ Louise Bourgeois kadar etkili biçimde yoğunlaştıramazsınız. Şüphesiz, iyi bir kitap daha fazlasını verebilir, ama onu okumanız bir hafta on gününüzü alır. Televizyon, kötü ve sığ insanların eline bırakılmamalıydı. İktidarlar böyle olsun istiyorlar. Sözümona muhalifler iktidara gelmeyi aynı şeyi kendileri yapabilsin diye istiyorlar. Bu durumda TK hepten haksız sayılabilir mi? Belki başka hedefleri vurmalıydı. Kesinkes. O zaman negatif kahraman olma statüsünden taşabilecekti. ? TURHAN GÜNAY İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 988 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle