Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Roland Barthes üzerine Bir edebiyat yangını Dilin ve söylemin iktidarını reddeden; eril, fallus merkezli olmayan; ikili karşıtlıklarla sınırlanmamış; işaret etmeyen; sadece tadan, duyan bir ütopyadır Barthes. Böyle bir dilin olasılığını bize hissettirir ve bu kaosun içine iter bizi. Barthes bir bilimcinin ötesinde gerçek bir edebiyatçıdır ve söyleyeceklerini edebiyatın süzgecinden geçirdiği için daha derin izlerle kendini anlatır. Barthes’ın son dönemde yayımlanan yapıtları Ara Olaylar ve Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi ile Mehmet Rifat’ın Barthes’i konu alan Roland Barthes: “Yazma Arzusu” kitabına ilişkin bir inceleme sunuyoruz. Ë Senem KALE il faşisttir; çünkü faşizm söylemeyi engellemek değil, söylemeye zorlamaktır” der göstergebilimin ve metin kuramının hakkı olmadığını söylese de en büyük temsilcisi, eleştirmen, denemeci, filozof, karşı çıksa da usta, sürekli karşıtıyla çatışan belirsiz özne Roland Barthes. Mehmet Rifat’a göre Barthes “yazma arzusu”dur. O, bunun da ötesinde dil ütopyasıdır. Barthes okumak sonu gelmez bir yazma arzusuna tutulmak, dinmek bilmez bir ütopya dilin arayışına savrulmak ve görme biçiminin geri dönülemeyecek biçimde temelinden sarsılmasıdır. Barthes göstermez, sadece gözümüzü ve kulağımızı açar. Fakat onun sesleri nasıl duyduğuna ve göstergeleri nasıl anlamlandırdığına ancak çabalı bir okumayla ulaşılabilir. Barthes’ın, bir dil bilimci, bir yazar ya da bir hoca olarak bizden tek istediği kendimizi ateşe atacak kadar istekli ve cesur okuyucular olmamızdır. Dilin ve söylemin iktidarını reddeden; eril, fallus merkezli olmayan; ikili karşıtlıklarla sınırlanmamış; işaret etmeyen; sadece tadan, duyan bir ütopyadır Barthes. Böyle bir dilin olasılığını bize hissettirir ve bu kaosun içine iter bizi. Barthes bir bilimcinin ötesinde gerçek bir edebiyatçıdır ve söyleyeceklerini edebiyatın süzgecinden geçirdiği için daha derin izlerle kendini anlatır. Böylesine şaşaalı sözlerin özü –bunları kendi de kabul etmezdi herhalde şudur aslında: Onu okumak, okumaya ve yazmaya heves ettirir. Roland Barthes’a başlangıç yapmak ya da onu hatırlamak için pek çok okuma önerisi sunulabilir. Önereceğim üç kitap onu çok sevenlerin gözünden anlatan, en temel dersine girmenize olanak sağlayan ve bir nevi güncesine ortak olmanıza izin veren metinleri içeriyor. İlki Roland Barthes: “Yazma Arzusu”. Öncelikle, Barthes’ı Türkçe anlamaya yıllardır emek vermiş olan Mehmet Rifat’ın bir derlemesiyle okumaya başlayabiliriz. Önce Roland Barthes’dan kısa alıntılarla giriş yapılır: “Yazıyorum: Dilin birinci derecesidir bu.” “Bir Hastalığım vardır benim: Dili görürüm. (…) Dil söz konusu olduSAYFA 16 “D ğunda ben kendimi hem gönül gözüyle gören hem de gözetleyen, röntgenci olarak hissederim.” Onu en dikkat çekici aforizmalarıyla özetler. YAZMA SEVDALISI Mehmet Rifat “Benim Barthes’larım”da birbiriyle sürekli çelişen Barthes’larını şöyle tanımlar: Parçalı anlatımı seven, kimi zaman Marxçı, kimi zaman Sartrecı, edebiyatın öldüğüne inanan bir yazma sevdalısı, güncel olmayı sevmeyen ama moda, romanın hazırlanışı dersini verip asla o romanı yazmayan, modern bir klasik… Eserleriyle ilk tanıştığı 1970’lerden bugüne değin Barthes’ın değişimini ve Barthes’a bakışının tarihini paylaşır. Sonra söz, onu yakından tanıyanlara verilir. Edgar Morin “Yakalanan ve Yitirilen”de, François Wahl “Dostlar”da daha çok Barthes’ın mitinin altında gizli duran adamı garip, sıcak bir mesafeden yazarlar. Eco onun ustalığını tartışırken şöyle der: “Sağken tartışmalı bir kişilikti… öldüğündeyse tartışılmaz bir kişilik olmuştu.” Belki de onu en iyi anlatan makalelerden biridir; hayatını ve etkinliğini bir model olarak sunan, öğrencilerini ateşe atan bir ustadır o. Onun öğrencileri ustasından farklı bir şey yapmaya zorunludurlar aksi takdirde yok olurlar. Eco’ya göre Barthes’ın en önemli mirası, çevremizin anlamlarla dolu ol duğunu ve göstergebilimcinin başkasının olaylar, olgular gördüğü yerde o anlamları sezinleyebildiğini, kavrayabildiğini söylemesidir. Barthes’ın mücadelesi ise, göstergebilimin kendi göndermesine demir atmasına ve dilin derinliğini kaybettiği, yeşermediği, doğallıktan çıktığı ana karşıdır. Ve Eco bizi uyarmayı da ihmal etmez: “Barthes’ı yapıbozumla anlamaya çalışmayın; onun hazzı düzensiz değil çoğul anlamlara yöneliktir.” Susan Sontag ise şöyle der onun için: Kendi kendisinin farklı biçimde okuru. “Barthes” der, “okunmamak için çabalamaz o oyun içinde baştan çıkarır.” Gerçekten, Barthes’ı okurken tam da bunu hissedersiniz. Baştan çıkarıl Mehmet ve Sema Rifat’ı da ayrıca saygıyla selamlamak gerek; onun verdiği önem, önerdiği arzu ve ittiği ateşin içinma ama iki yöne doğru; dı Barthes’ı den gerçek bir sevgiyle çevirdikleri, yazdıkları, anladıkları ve akşarı/yukarıya ve içeri/deri tardıkları için. ne. Barthes’da iktidarı, günlük yaşamın gizine duymaya başladıgösterileni, yasayı, babayı ve bastırılmağımız hayranlığın sarsıcı etkisi… Demiyı bozmanın önemini vurgular Sontag. ralp aslında bize bir öneride bulunur: Barthes’ın bunları patlatmak değil bozYazısıyla ve kendi bedeniyle parça parmak istediğini söylediğini alıntılar. Sonça yazıp yaşayıp, bütün hayatı boyunca tag’ın bir diğer vurgusu da onun son bir bütüne ulaşma arzusu içindeyken dönemdeki oyun temasına sakin bir birden ölüveren Bathes’ı okuyarak bir hoşgörüyle karşı çıkışıdır. bütünlüğe kavuşturmak. Barthes’ın Sontag’ın makalesinin ardından Tür“Moda Dizgesi” yapıtını inceleyerek kiye’den Barthes okumalarına geçeriz. Mehmet Rifat onun göstergebiliminin Üzerine yazılmış belki de ilk Türkçe doğuşunu nasıl yakaladığını anlatır. Semetin olan Adnan Benk’in yazısı Türma Rifat, Barthes çevirmenin ne kadar kiye’yi ziyaret etmiş Barthes’la dikenli bir yol olduğunu itiraf ederken, ‘Öncü Tiyatro’ kavramı çevirmenim diye geçinen pek çoğumuza üzerinden tartışır ve kısacık ama ciddi bir ders verir. pek de katılmaz Barthes’a. Oğuz ‘NİÇİN YAZIYORUM?’ Demiralp’in Barthes’ın küçük bir albümünden “Osirisboy”u sonra kendi yapıtlarından bölümlerle kendinin ve pek baş başa kalırız. İlki yakın zamanda baçoğumuzun sılacak olan Romanın Hazırlanışı II’den Barthes’la yaşa“Yazma Arzusu”: 1979’daki bir dersindığı serüvenin den. “Niçin yazıyorum?”un cevabı verikısa, samimi bir lerek başlanır derse: Arzu. Ve ardından hikâyesi gibidir. yazmaya meylettiren nedenler gelir; yazGöstergebilimi ma umudu, içteki öykünme… En sotanıyışımız, eleşnunda eğilim olarak yazmaya gelir, örtiriye, tarihe ve elbette dile banek Flaubert’tir, kendisi için sigara içkışımız, yapısalmeye benzettiği yazmak, ne tutku ne cılıkla giriştiğiöykünmedir ve belli ki Barthes bu dümiz mücadele ve şünüşe hayrandır. Sıra Barthes’la yapılen çok da –Demış bir söyleşidedir. Varoluşçuluk üzemiralp’in de üsrinden giden söyleşinin vardığı sonuç iltünde durduğu ginçtir; değişim geçirmiş olan söylemin gibi Barthes’ı üslubudur, yani aydınların ve yazarokuduktan sonra ların konuşma biçimi; temalarsa de ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 988