08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA! H er savaş çocuğunun öyküsü vardır. Kimi babasını, kimi ağabeyini, kimi kendisine oyuncak almaya söz verip de bir daha gelmeyen yakın akrabasını kaybetmiş... Edebiyatta bu konuları çocuklar için işleyen yapıtlardan daha önce de söz açmıştık. Yaşamın yükü savaş çocuklarının omzuna, yüreğine tüm ağırlığıyla çöküyor. 2008’de okuduğum iyi kitaplardan biri, pek çok ödülü de olan Tudem Yayınları’ndan çıkan, İrlandalı yazar John Boyne’un Çizgili Pijamalı Çocuk isimli çocuk romanıydı. Berlin’de 2. Dünya Savaşı sırasında geçiyordu; biri Nazi, diğeri Yahudi olan ailelerin çocukları arkadaş oluyordu ve bu arkadaşlığın akıl almaz yolculuğuna tanık oluyorduk. Hasan Erkek’in Yaşasın Barış adlı eseri, Ayla Çınaroğlu’nun Miğfer’i, Mehmet Güler’in Yeşil Dinozorlar Derneği, Hidayet Karakuş’un Kuyudaki Asker isimli çocuk kitabı; Serpil Ural’ın Şafakta Yanan Mumlar adlı yapıtı, Sevinç Kuşoğlu’nun Hani Dünya Kocamandı isimli eseri, Ülkü Ayvaz’ın Domates ile Gözlük adlı yapıtı, çocuk okura savaş ve barışı düşündüren örneklerden bazıları. Hiroşima’nın Hikâyesi’nin anlatıldığı, bombanın Hiroşima ya da Gazze ne fark eder? “Çocuktum, adımı özgürlükle değiştim...” öncesi, sırası ve sonrası Hiroşima’da yaşayan Gen isimli bir çocuğun gözünden anlatılan büyük mücadele ve insanlık dramına Yalınayak Gen isimli kitapta tanık olmuştu genç okur. Tudem Yayınları tarafından yayımlanan kitabın yazarı ve çizeri Keiji Nakazawa’ydı. Keşke tüm insanlar için yaşamak, yaşatmak tek neden olsa... Yaşı hiç büyümeyecek bir su çocuğu, Allianoi, Munzur, Hasankeyf’in öğrencisi İffet Diler diyor ki; “çocuktum, adımı özgürlükle değiştim/ hayallerim insandı/ öpülesi annem/ doğurduğunda beni/ öğrendiğim şarkı kaldı geride/ ah ölüm kim taşır seni... diye döküldü gece...” Ağlamak bile yetmiyor, yetişmiyor çocukların dökülen saçlarına. Bilmedikleri oyunlar dönüyor gökyüzünde. Adını öğrenmedikleri ateşle yanıyor bacakları, gözleri. “Canım çok acıyacak mı?” sorusu doktor amcaya, babaya, parmak uçlarına… Henüz denizle buluşmamış, daha âşık bile değil. Yaşadığı hayat boyunu çoktan aşmış! Berât, Ali, Leyla, Fidan… haber bültenlerinde söylenmeyen nüfuslarıyla her yanları bomba. Çift kale maç yapmışlar mıydı? Alfabeyi öğrenmişler miydi sahi?.. Kimi için bayram, yılbaşı paket paket taşarken onların elleri, dilleri kâğıt… Adları silinmeye, toplu yokluğa siper edilmiş… Salıncakları gerilerde… “Kaydırak…” sözcüğü ağızlarının kenarından sızıyor şeker niyetine. Gülmek kocaman ağrılı bakışlarla yer değiştirmiş. Renklerin hele gökkuşağının adını sorma buralarda. Su bile yağmayı arıyor. Bütün kestirme yollar kapalı ilaca, süt tozuna, ekmeğe… Güneş değil ağırına giden siyahlı kadının, suya un atıyor durmadan. Yoksulluğu bile saçaklara sığınarak gizlemeye çalışmaktan evinin sokağını, penceresini açık unutmuş yaşlı anne, dölü kuruyan mühür... O masal bile anlatamıyor artık haberin var mı dünya!. Çıkmaz mavi kapılı, canlı bomba sokağının ötelerinde duaya dönmüş kurabiye cümlelerini. Başka harf arama bulamazsın… Hiç böyle yanık kokan çocukluk okudunuz mu? Nasıl bir yalan doğumdur başkaları adına yazılan. Valilikler ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri’nin işbirliği ile basılan, on binlerce çocuğa ulaşan, çocuk yazını öbeğinin bir projesi olan, “Şiddet içermeyen, sevgi dolu bir yaşam, sadece düşlerde kalmamalı,” diyen yazarların yapıtlarının buluştuğu “Hani Her Şey Oyundu” isimli kitapta yer alan, Aytül Akal’ın dizeleri bitirsin bu yazıyı: “Hani ekranda/ Her şey oyundu?/ Dayak, ölüm, açlık/ Savaş, cinayet, hastalık/ Hepsi kurguydu? Bu çocuk ağlıyor anne…” ? www.maviselyener.com SİHİRLİ DEĞNEK Nilay YILMAZ Çocuk ve gençlik kitapları... Bireysel ve toplumsal güçlenme aracı mı? Baskı ve egemenlik ilişkilerini güçlendirme aracı mı? K itap yazmak, yayımlamak, dağıtmak ve okumak son zamanlarda daha da zorlaştı. Kitaplar, kazanımdan çok sorun yaratmaya başladı. Herkes dertli. Yazan da, okuyan da, yayımlayan da... Ama en zor durumda olanlar yine çocuklar. Özellikle ilköğretim ve ortaöğretim öğrencileri! Çünkü dört yıldır öğretmenleri karşılarına dikilip onlara okuma listeleri uzatıyor. Çocuklar ve gençler! Korkmayın! Bu sadece size hangi kitapları okuyabileceğinizi söyleyen bir öneri listesi. Hani siz kitap seçmeyi bilmiyorsunuz ya! İşte bu yüzden biz büyükler sizi bu zahmetten kurtarmak istedik ve size harika kitaplardan oluşan bir seçki hazırladık. 1017 yaş arası ne okuyacağınızı artık siz de biliyorsunuz, biz de. İçimiz rahat. Başka kitaplar da mı okumak istiyorsunuz? Okuyun elbette okuyun. İnsanın çok kitap okuması lazım çoook. Ama önce şu listedeki 100 kitabı bitirin, onunla ilgili ödevlerinizi yapın, girmeniz gereken sınavlara girin, zamanınız kalırsa başka kitaplar da okursunuz. Ama sakın size önerilmeyen kitapları okuduğunuzu kimseye söylemeyin, hele bunları okula hiç götürmeyin. Çünkü o zaman sizin de, öğretmeninizin de başı derde girebilir. En iyisi siz MEB’nin size önerdiği 100 Temel Eser listesinden şaşmayın. Biraz sıkılacaksınız çünkü bunlar çocuk kitapları değil. Anlamadığınız bir dilde ilginizi çekmeyecek konuları anlatıyor, ama dedik ya, bu sadece bir öneri listesi... Bakanlık bir şey önerdiyse, bu aslında öneri gibi görünen bir zorunluluk mudur, diyorsunuz. Yok canım, bunu da nerden çıkardınız! Biz yetişkinler biraz tuhafız aslında. Önce sorunu yaratırız, sonra o sorunu çözmek için toplantılar düzenler, projeler yaparız. Sorunun yaratıcısı oluruz, ama çözümün parçası olmayı istemez, sizi sorunla baş başa bırakırız. Ne deseniz haklısınız... Yaklaşık dört yıldır 100 Temel Eser listesi yüzünden yaşadığınız sıkıntıların kaynağı da biziz. Ama endişelenmeyin, dört yılda bir arpa boyu yol aldık. En kısa zamanda bir çözüm bulacağımıza inanıyoruz. Tabii bu arada siz boş durmayın, listedeki kitapları okumaya devam edin. Biz de bu konuyla ilgili toplantılar yapıyoruz, merak etmeyin. Hatta en son geçen hafta, 14 Ocak’ta, İstanbul’da Türkiye Eğitim Yayıncıları bir panel düzenlendi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Burhan Felek Konferans Salonu’nda buluştuk ve 100 Temel Eser Yaklaşımı, Uygulamaları hakkında konuşup önerilerde bulunduk. Ama bu kez kendi kendimize tartışıp durmadık. Bizi dinlemek için Bakanlık’tan gelen yetkililer de vardı aramızda. Pek sevindik. Onların konuşmalarını sevinç ve coşkuyla karşıladık. Ara sıra deriiin nefes almamız gerekse de konuşmalarını sonuna kadar dinledik, notlar aldık. Talim Terbiye Kurulu Üyesi ve Kurul Başkan Yardımcısı Zübeyir Yılmaz, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Doç. Dr. Aytekin Yılmaz, Türk Eğitim Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, Eğitim BirSen Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Erol Battal ve Türkiye Eğitim Yayıncıları Derneği Basın Yayın Sekreteri Celal Musaoğlu’nun konuşmaları sonrasında hep birlikte öğle yemeği yedik. Ancak öğleden sonraki iki oturuma MEB yetkilileri katılmadığı için biz yine kendimiz söyledik, kendimiz dinledik. Ama inanın umudumuzu tüketmedik. Biz hâlâ sorunun ve çözümün bir parçası olmaya devam ediyoruz. Biraz daha dayanın arkadaşlar. Doğru kitapla buluştuğunuzda kitap okumanın keyifsiz bir süreç olmadığını siz de göreceksiniz. Yeter ki pes etmeyin, kitaplara küsmeyin... Toplantıda kimlerin ne söylediğini merak ediyor musunuz? Aslında Batı cephesinde yeni bir şey yok... On sekiz konuşmacı... Üç oturum... İşte, Yusuf Ekinci, Ayla Oktay ve Çetin Tüzüner’in oturum başkanlığını yaptığı panelde vurgulanan düşünceler: Zübeyir Yılmaz (TTK II. Başkanı): Okuma alışkanlığı ve estetik duyarlılığı geliştirmek üzere oluşturulan listenin sınırlı bir seçki olmadığını yeni eklemeler yapılabileceğini ve öğretmenlerin uygulamada daha özgür davrandıklarını belirtti. Aytekin Yılmaz (Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü): Bu tür listelerin durağan toplumlar yaratabileceğini ve devletçi bakışın ağırlıklı ağırlıklı olabileceğini belirtti. Listelerin, kuşatıcı ve daraltıcı etkisi de olabileceğini ileri sürdü. Musa Akkaş (Türk Eğitim Sen Toplu Görüşme Sekreteri): Dil ve ortak kültür birliğinin olması gerektiğine dayanarak liste oluşturmanın doğru olduğunu ancak denetimsizlik nedeniyle kalitesiz ürünlerin ortaya çıktığını vurguladı. Yaşayan yazarların olmamasını eksiklik olarak gördüğünü belirtti. Zübeyde Kılıç (Eğitim Sen Genel Başkanı): Bu seçkinin oluşturulmasıyla eğitimin piyasa ortamına terk edildiğini, sorgulanamayan bir ortam yaratıldığını, sayısal sınırlılığın başka sınırları da beraberinde getirdiğini, okulöncesi ve 1., 2. ve 3. sınıflara yönelik kitapların olmadığını, çevirilerin yanlış olduğunu, içeriklerin uygunsuzluğunu vurguladı. Erol Battal (Eğitim Bir Sen Genel Teşkilatlandırma Genel Sekreteri): Listelerin takdire şayan olduğunu belirterek okuma alışkanlığını geliştiren, zenginleştiren bir proje olduğunu, bakanlık desteğinin öğretmenleri teşvik ettiğini ifade etti. Celal Musaoğlu (Türkiye Eğitim Yayıncıları Derneği Basın Yayın Sekreteri): Sınırlı sayıda oluşturulan bir listenin kendi içinde sorunlar yarattığını, yayıncı ve yazarlar açısından engelleyici durumlar oluşturduğunu, alanın gelişmesine önemli darbe vurduğunu, bu nedenle bu seçkinin geri çekilmesi gerektiğini belirtti. TTK’nin inceleme sürecinin öğretmene bırakılmasının ardından öğretmenlere güvensizliği yansıtması nedeniyle de bu listenin sakıncalar taşıdığını vurguladı ve geri çekilmesi talep etti.. Mustafa Ruhi Şirin (Çocuk Vakfı Başkanı): Seçki projesinin oluşum sürecinden bahsetti. Başlangıçta olumlu bir süreç yaşanırken te ¥ SAYFA 24 CUMHURİYET KİTAP SAYI 988
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle