07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ ğişmeden varlıklarını sürdürmüşlerdir. İnce bir hayal kırıklığı sezilir Barthes’da. Ardından “Moda Dizgesi”, “Racine Üstüne” yapıtlarından seçme bölümler ve “Resim Bir Dil midir?”e verdiği cevap yer alır. Kitap içten bir Barthes tutkusunun sonucudur ve Barthes’ı kendisi dâhil pek çok gözden ve coğrafyadan tanıma olanağı sunar. Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi’nde iki metin var. Eiffel Kulesi, 1964’te yayımlanmış bir metin ve kendi göstergebilimi için temel metinlerinden biridir. Barthes, Kule’nin görmek görülmek gibi karşıtlıkları hiçe saydığını yazar. Yararsız ve yeri doldurulamaz, bakılan ve görülen, bilim ve sanat, düş ve işlev, iç ve dış, tarih ve şimdi, turist ve yerli… Eiffel ayakta duran köprü, kentin tarihine tepeden bakış, onu tekrar yaratma, göğe uzanma, içeriye girme, yerli olma, yararsızı yararlı kılma ve sanatın yeni halini kabullenmedir. Sanayi simgesiyken turizmin, bilimin simgesiyken sanatın simgesidir de. Geçmişin hatırası şimdinin şifresidir. Yapıldığı maddeye tezat hafifliği çağrıştırır, çünkü içinde hava vardır. Kule doğanın kanunlarını aştığı için hayvansı ama silueti bir insan bedenini anımsattığı için insansıdır. O hem Paris’i kollayan ve ayakları altında tutan bir kadın, hem de tartışmasız bir fallustur. Kule şunun göstergesidir, karşıtlıkları tek başına taşıyabiliyorsa bir gösteren, dil de bunu başarabilir yani ütopya mümkündür. Eiffel Kulesi’ni okuduktan sonra çevredeki tüm şeylerin ne kadar çok anlam taşıdığını görür ve bir daha asla eskisi gibi bakamazsınız manzaralara. sınırsızlıkta. Edebiyat ve göstergebilim birbirlerini düzeltmek için birleşirler. “Yaşadığını anlamak için ara ara ölmek ve yeniden doğmak gerek” der Barthes, “öğrenilmiş olanı unutmak gerektir.” Ve son olarak hepimize bilge olmayı önerir. KOKU VE ÇOCUKLUK Ölümünden 7 yıl sonra, 1987’de basılan Ara Olaylar Barthes’ın belki de özel yaşamına en çok girdiği “parçalar”dan oluşur. İlk metin “Güneybatının Işığı” 1977’de basılmıştır. Metin bize onun yaşamında kokunun ve çocukluğun önemini anlatır. “Bir memleketi ‘okumak’ önce onu bedene, belleğe göre yani bedenin belleğine göre algılamaktır” der ve ekler “aslında yalnız çocukluk döneminin memleketi vardır.” İkinci metin “Ara Olaylar” 196869 yılları arasında kaldığı Fas’taki gözlemlerini, anlık sezgilerini içerir. Bu aforizma benzeri notlar Barthes’ın bakışının ne kadar nahif, ne kadar katmanlı ve aslında parçalar arasındaki nedensel bağları ne kadar ince bir çizgiyle birbirine bağlayabildiğini gösterir ya da hissettirir mi demeli –tam da onun hep altını çizmeye çalıştığı gibi çünkü bu sonucu örnekleyen bire bir bir not bulmak pek mümkün değildir. Bu kısa gözlemler ayrıca yazarın insanlara ve onunla birlikte şeylere ne sınırsız ve yargısız bir sevgiyle baktığını anlatır. İnsanlara verdiği önemi üçüncü metin “Le Palace’ta Bu Akşam”ın ilk cümlelerinde de birebir kendi yazar: “Eğer içinde insanlar yoksa bir yerin güzelliğiyle ilgilenmenin benim için olanaksız olduğunu itiraf ediyorum…” Kitapta yer alan son metin “Paris(‘te) Akşam (Buluşma)ları” ise yazarın ölümünden hemen önce yazılmıştır. Barthes her şeyi sezdiği gibi ölümünü de sezercesine metnin alt başlığına Schopehhauer’ın ölmeden önce bir kâğıda yazdığı şu notu kondurur: “Eh, iyi sıyırdık.” Güncesinde Sema Rifat’ın da belirttiği gibi bir hüzün var. Bir sıkılmışlık ve genel bir kuşkuya düşme hali: “Ya modernler yanılıyor idiyse? Ya yetenekleri yok idiyse?” Yaşamından ve jigoloların aşksızlığından sıkılmış, ne yapacağını artık çok da iyi bilemeyen mutsuz bir adam var karşımızda. Barthes’tan ya da üzerine yazılmış yapıtlardan bahsederken Mehmet ve Sema Rifat’ı da ayrıca saygıyla selamlamak gerek; Barthes’ı onun verdiği önem, önerdiği arzu ve ittiği ateşin içinden gerçek bir sevgiyle çevirdikleri, yazdıkları, anladıkları ve aktardıkları için. Barthes’ı onların dillerinden ve tutkusundan okumak daha bütünlüklü bir Barthes okumasına olanak verir. Barthes üstüne yazmak, kullanılan her sözcüğe bir tedirginlik bulaştırıyor. Çünkü onu okuduktan sonra her kelimenin taşıdığı, gösterdiği anlamın çokluğu ve hatta tezatlığı yazmayı zorlaştırıyor, daha doğrusu yazmanın ve bakmanın ne kadar zor olduğu düşüncesi artık yakanızı bırakmıyor. Ama mutlaka Barthes okuyunuz. Çünkü onda daha çok okumak, yazmak ve bakmak yangınından başka bir şey bulamayacaksınız. ? Ara Olaylar/ Roland Barthes/Çeviren: Sema Rifat/ Sel Yayıncılık/124 s. Roland Barthes: “Yazma Arzusu”/Hazırlayan: Mehmet Rifat/ Sel Yayıncılık/ 132 s. Bir Deneme Bir Ders: Eiffel Kulesi ve Açılış Dersi/ Roland Barthes/Çeviren: Mehmet Rifat, Sema Rifat/ YKY/ 64 s. SAYFA 17 İKTİDARA KARŞI... Bir önce bahsettiğimiz kitap, Roland Barthes:“Yazma Arzusu”nda da bir kısmı olan College de France’ta verdiği ilk dersi içeren ve 1977’de basılan Açılış Dersi’nde Barthes, belirsiz ve karşıtıyla çatışan özne olarak bahseder kendinden ve College de France gibi bilimin, kesinliğin egemenliğindeki bir kuruluşun kendini seçmesindeki ironiye dikkati çeker. Ve sonrasında iktidar söyleminin tek değil çoğul olduğunu belirtir. Ve savaşın iktidara değil “iktidarlara karşı” olduğunu vurgular. Dilin yabancılaş(tır)ma ilişkisi içerdiğini ve boyun eğdirici bir yönetme olduğunu söyler… Fransız dilini yıkmak için onun yılmaz savunucularının kürsüsüne çıkar. Gösterge bilimi hakkı olmayarak temsil ettiğini söyleyen Barthes, karşıtıyla çatışan bir özne olduğunu kabul eder. İktidarın neliğini ele alır ve entelektüelin iktidara karşı değil, dil dahil her yerde olan iktidarlara karşı olduğunu söyler. İletişim kurmak boyun eğdirmeyse dil yönetmedir. Dil mahremden bahsetse bile ortaya konduğu anda iktidarın alanına girer. İktidar dışı dil ise kandırmaca olan ya da sürekli devinen bir oyuna benzetilebilecek edebiyattır. Bundan da yazmayı yani yazıyı, metni anlar, dil dilin içinde baştan çıkarılmalıdır (ki Barthes buna çok yaklaşmıştır diyebiliriz). Edebiyatın bu gücü üç özelliğinden ileri gelir ona göre: mathesis, mimesis, semiosis. Yani edebiyat bilgiyi üstlenir onu sürekli bir akış içine şenlikli bir şekilde bırakır; sonra gerçekle gerçek olmayan arasındaki bağı canlandırarak, ütopyaları kurarak (dil ütopyası var olan ütopya diline yenilmemelidir) gerçeğe ayak direr, onu yadsır ve değiştirmeye çalışır, böylelikle göstergebilimin konusu içine girer, bölünerek parçalanır ve yapıbozuma uğratır tüm göstergeleri, CUMHURİYET KİTAP SAYI 988
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle