07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yıldız Sertel’in yeni kitabı üzerine Nâzım Hikmet ile Serteller Yıldız Sertel, Nâzım Hikmet ile Serteller adlı yapıtında, Sertellerin Nâzım’ı hiç bırakmadıklarını, onu kitaplarında yaşattıklarını, Türk halkına anlattıklarını kanıtlıyor. Nâzım’ın da yurt sevgisiyle yaşadığını, halkını hiçbir zaman bırakmadığını, bugün de Çağlayan’da, Tandoğan’da, İzmir’de, Bursa’da, yurdun her köşesinde şiirleriyle aramızda olduğunu belirtiyor. Ë Hasan AKARSU kalkınca iş bozulmuştu. Nail V. ve galiba babam da Sare Teyze’ye âşıktılar. Sonradan bana söylendiğine göre Nâzım da anneme. Ben ise çok saf bir kızdım…” (s.15) Yıldız Sertel, Nâzım’ın şiirleriyle büyüdüğünü vurguluyor, onun gibi şiirler yazmaya başlıyor. Resimli Ay dergisinde ilginç tartışmalar oluyor; Nâzım, Sabahattin Ali, Naci Sadullah, Cevat Şakir, Peyami Safa tartışanlardan birkaçı. Nâzım, sınıf edebiyatını savunuyor, Peyami Safa karşı çıkıyor, işçi sınıfını benimsemiyor. ya savaşı sürerken etkili oluyor Serteller. Büyük devletlerin Türkiye’yi savaşa sokmak istediklerini belirtip yöneticileri uyarıyorlar. Irkçılığa karşı savaş açıyorlar. 4 Aralık 1945’te Tan Gazetesi, ırkçı üniversite gençliği tarafından yağmalanıp yakılıyor. Serteller göz hapsinde tutuluyorlar. Sabahattin Ali, esrarengiz bir biçimde öldürülüyor. Nâzım Hikmet, hapisten çıkma savaşımı veriyor. Açlık grevine başlıyor. İstanbulÜsküdar Hapishanesi’ne getiriliyor. Daha sonra hastanede tedavisi yapılıyor ve 15 Temmuz 1950’de özgürlüğüne kavuşuyor. Yurtdışındaki yazarlar da destekliyorlar “Nâzım’ı Kurtarma” eylemlerini. Yıldız Sertel, ailece kendilerinin yurtdışına çıkışlarını, Nâzım Hikmet’in, Refik Erduran yardımıyla kaçırılışını anlatıyor. Nâzım, yurtdışında birçok etkinliğe katılıyor, yoğun bir çalışma içinde buluyor kendini. “Şiirlerim, bütün dillere çevriliyor. Kendi halkım beni tanımıyor” diyerek yakınıyor. Sovyetler’de, “Stalin kültüne” isyan ediyor, yok edilen sanatçılara üzülüyor. 1956’da Sovyetler Birliği Komünist Partisi Kongresi’nde, parti sekreteri N. Huruşçof, Stalin’in cinayetlerini açıkladığında herkes şaşırıyor. Sibirya’ya sürülenlerin yaşamöyküleri yürekler acısı. Nâzım, Macaristan’da, Bulgaristan’da, Avusturya’da, İsveç’te vb. ülkelerdeki yönetim biçimlerini de inceliyor, deneyimlerini arttırıyor. Hayatta bağışlamadığı iki insandan birisi, partide aleyhine raporlar veren İsmail Bilen, diğeri ise Bursa’da hapiste birlikte bulundukları sırada yalan yere kendisini suçlu gösteren genç şair N.V. 06 Mart 1953’te Stalin ölünce parti içi kavgalar başlıyor. Sibirya’ya gönderilen on binlerce sürgün geriye dönüyor. İçlerinde Türk komünistler de var. Onlar, Nâzım’ı övüyorlar, Marat’ın ise (İsmail Bilen) gizli azar Yıldız Sertel, Nâzım ile Serteller adlı yapıtında, Serteller ailesiyle Nâzım Hikmet’in ve çevresinde bulunanların ilişkilerini yansıtırken, yaşamlarında bilinmeyen kimi yönleri de ortaya çıkarıyor. Yapıtta, Nâzım ile Laz İsmail’in ilişkilerinin anlatıldığı bölüm ilgi çekici. Ayrıca, Bizim Radyo’nun kuruluş öyküsü ve çalışma şekli de önemli yer tutuyor. Yazar, Nâzım’ın “büyük kavgasını” da diğer açıklamalarıyla birlikte sunuHEM YURTSEVER, HEM KOMÜNİST yor ve yazınımıza katkısını, Türkçeye getirSonuç olarak burjuva demokratik devridiği yenilikleri, yurtseverliğini, yaratıcılığını minin tamamlanıp sosyalist devrime geçişin bir kez daha yinelemiş oluyor. sağlanması hedefleniyor. TKP yoluyla işçi Nâzım Hikmet, 1919’da arkadaşı Vâlâ sınıfının örgütlenmesi çalışmaları yürütülüNureddin’le birlikte Kuvayı Milliye güçleyor. Nâzım, hem yurtsever hem komünist rine katılmak için Anadolu’ya geçen devbir ozan: “Ben bir insan/ Ben, Türk şairi rimci ozanımız. Anadolu insanının yoksulkomünist Nâzım Hikmet ben/ Tepeden tırluğunu görünce, yeni arayışlara yöneldiğinnağa insan/ Tepeden tırnağa kavga, hasret de sosyalizmle tanışıyor. Moskova’ya gidip ve ümitten ibaret.” (s.30) 1929 ile 1938 tarihi gelişmenin diyalektiğini öğrenerek arasında Nâzım, sürekli olarak hapse girip dönüyor yurdumuza. çıkıyor. 1932’de TKP’den atılıyor, parti Yıldız Sertel’in babası Mehmet Zekeriya, içinde demokrasi için savaştığından dolayı. 1890 Üsküp doğumlu. Hukuk ve sosyoloji Bu arada Piraye ile evleniyor. Mustafa Keokuyor, gazeteciliğe Selanik’te Yunus Nadi mal’in Nâzım’ı koruduğu biliniyor. “BıraBey yanında başlıyor ve Sabiha Sertel’le İskın şu çocuğu” dediği söyleniyor emniyet tanbul’da evleniyorlar. 1924’te, Cumhuriyetkililerine. 1938’de Nâzım, Türk Orduyet gazetesinin kuruluşuna katılıyor sunu isyana teşvik ettiği savıyla yargılanıp 1925’te Resimli Ay dergisini çıkarmaya baş15 yıla mahkum edilince Atatürk’e, suçsuz lıyor, eşi Sabiha ile birlikte. Cevat Şakir’in olduğunu belirten bir mektup yazıyor. Atabir yazısından dolayı Sinop’a sürgüne göntürk ölümcül hasta olduğu için ilgilenemiderilince, dergiyi Sabiha Zekeriya yürütüyor. Daha sonra Nâzım, 28 yıla mahkum yor ve Babıâli’de ilk kadın gazeteci unvanıediliyor. Bursa Hapishanesi’nde kendini nı alıyor. sürekli yenileyen bir Nâzım’la görüşüyor Mehmet Zekeriya, dergide Nâzım’a da iş Yıldız Sertel ile annesi. Kuzini Münevver veriyor. Nâzım, “Putları Kırıyoruz” adıyla görüşmeye geldiğinde, Nâzım bu kez ona yeni bir dizi başlatıyor ve ilgi çekiyor. Yaâşık oluyor. kup Kadri, Ahmet Hâşim, Hamdullah 1934’te Tan Gazetesi çıkarılıyor, CumhuSuphi vb. yazarlara ilişkin yergileri tepki riyet kadar ilgi görüyor gazete. İkinci Dünuyandırıyor. 1950’li yılların sonunda özeleştirisini yaparken Sabiha Sertel’e Prag’da şunları söylüyor: “Biz o ‘Putları Yıkma’ kampanyasında sekterlik etmişiz. Günün büyük edebiyatçılarına çattık, onları düşman saydık. Oysa onların da Türk edebiyatına katkıları oldu. O zaman biz sektermişiz.” (s.13) Şiirimizde yaptığı yeniliklerle yankı uyandıran Nâzım’ı daha beş yaşında küçük bir kızken tanıyor Yıldız Sertel. Onunla ilgili ilginç bilgiler aktarıyor: “(Nâzım’ın) Teyzesi Sare, mavi gözlü, sarı saçlı, dünya güzeli bir kadındı. Ona hepimiz Sare Teyze diyorduk. Bütün erkekler ona âşıktı. En başta Vâlâ. Aslında Vâlâ ile Sare Teyze evlenmek üzereyken, Sare’nin eski kocası Şevket Yıldız Sertel, ailece yurtdışına çıkışlarını, Nâzım Hikmet’in, Refik Erduran yardımıyla kaçırılışını da anlatıyor kitabında. Mocan, Vâlâ’yı öldürmeye Yukarıda Nâzım Hikmet, Sabiha ve Zekeriya Sertel’le Moskova’da (1955). Y servisin adamı olduğunu söylüyorlar. Partinin 20. Kongresi’nde, Stalin dönemi eleştiriliyor ve yeni bir uygulamaya geçiliyor, “güler yüzlü sosyalizm” kurulması öneriliyor. Nâzım, bakımını üstlenen doktor Galya ile yaşamını sürdürüyor. Prag’da yaşıyorlar, Çekoslovakya’daki sosyalizmi beğeniyorlar. Yıldız Sertel, Mehmet Abuzer’le evleniyor. O sırada, Bizim Radyo kuruluyor, isim babası Zekeriya Sertel. Bulgaristan’dan sunucu olarak Fahri Erdinç getiriliyor. Marat, radyo çalışanlarını sürekli kaygılandıran bir konumda. Radyoya yön vererek, Sovyet propagandası yapılmasını istiyor. Üzücü tartışmalar yaşanıyor. Radyo başlangıçta bir çıkmaza giriyor. Nâzım’ın gelmesiyle, Marat’ın baskısı ortadan kalkıyor, radyo özgürce yayınlarını sürdürüyor. Yıldız Sertel, Nâzım’ın yayınlara “kan ve can” kattığını söylüyor. Türkiye’deki DP’nin uygulamaları sürekli eleştiriliyor. Kore’ye asker gönderilmesi kınanıyor. 27 Mayıs arifesinde, Bizim Radyo da Menderes hükümetinin devrilmesine katkıda bulunuyor. Hükümete karşı çıkışlar destekleniyor; Nâzım, yaptığı konuşmalarla Menderes yönetimini yerden yere vuruyor. Bizim Radyo’da, Marat’ın iki yandaşı olduğunu belirtiyor Yıldız Sertel: Aram Büyükpehlivanyan ve Fahri Erdinç. 27 Mayıs’tan sonraki gelişmeler değerlendiriliyor. 1961 Anayasası’nın neler getirdiği anlatılıyor. Bir darbe de Yıldız Sertel yiyor, eşi Memo’dan boşanıyor. Nâzım da Vera’ya âşık, onunla evleniyor. Batı ülkelerini geziyor. Türkiye’de yeni gelişmelerin eşiğinde TİP kuruluyor. Bizim Radyo, TİP’i destekleme kararı alıyor. Nâzım, Türk komünistleri öven konuşmalar yapıyor. Marat ise, radyonun Sovyetlerin yayın organı olduğunu ileri sürüp yönlendirmek istiyor. İHANETLER... Bu kavgalar hiç bitmiyor. Nâzım, bunalım içinde: “Nâzım yalnız özel hayatında değil, siyasal hayatında da bir bunalım içerisindeydi. Bir yandan Sovyetler Birliği’nde sosyalizmin kötü uygulanmasından yediği darbe, bir yandan da Marat yoldaşın jurnalleri ve fikir dünyasındaki baskılar onu için için kemiriyordu…” (s. 234) Ölümünden kısa bir süre önce kendi cenaze töreni için şiir yazıyor Nâzım. Yakın çevresinden gördüğü ihanetlere dayanamıyor yüreği. Vera, evdeki tüm eşyaları eski eşinin evine gönderip yeni eşyalar için para istiyor Nâzım’dan. “Bu hayat yaşamaya değmez” noktasına geliyor yaşadıklarından sonra. Yürek durmasından öldüğünde, Serteller yine yanında oluyorlar. Tüm dünya ağlıyor Nâzım’a. Yıldız da bebekliğinden bu yana tanıdığı, ömür boyu yanında bulunduğu dostuna, insan gibi sevdiği Nâzım’a ağlıyor. Annesi Sabiha Sertel’in Nâzım’la ilgili anılarına da yer verdiği yapıtında, bilinmeyen birkaç olay ilgi çekici. Sözgelimi; Nâzım, Bursa Hapishanesi’nde polis tarafından tutulmuş bir subay tarafından öldürülmek isteniyor. Zekeriya Sertel de Nâzım için iki kitap yazıyor: Mavi Gözlü Dev ve Nâzım Hikmet’in Son Yılları. Bu ikinci yapıtında, Nâzım’ın yıkanmayı sevmediğini yazdığı için eleştirildiğini anımsıyoruz Zekeriya Sertel’in. Yıldız Sertel, Nâzım Hikmet ile Serteller adlı yapıtında, Nâzım’ı hiç bırakmadıklarını, onu kitaplarında yaşattıklarını, Türk halkına anlattıklarını kanıtlıyor. Nâzım’ın da yurt sevgisiyle yaşadığını, halkını hiçbir zaman bırakmadığını, bugün de Çağlayan’da, Tandoğan’da, İzmir’de, Bursa’da, yurdun her köşesinde şiirleriyle aramızda olduğunu belirtiyor. Nâzım Hikmet için hazırlanmış en güzel yapıtlarından birini sunuyor bize. ? (*) Nâzım Hikmet ile Serteller/ Yıldız Sertel/ Everest Yayınları, Kasım 2008/ 281 s. SAYFA 15 CUMHURİYET KİTAP SAYI 988
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle