06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Türk edebiyatı ve eleştirisi büyük bir ustadan yoksun kalmanın boşluğunu hep yaşayacak. 1946 yılında Behçet Necatigil’in bir şiir kitabı üzerine Giresun Halk Evi Dergisi’nde yazdığı eleştiriyle yazın yaşamına başlayan Fethi Naci, altmış yılı bulan yazın yaşamında Okur için bir rehber olmuştu. Eleştiriye kazandırdığı saygınlık, yapıtları sağlam temellere oturttuğu yargılarla değerlendirmesinden kaynaklanır.Yapıtları edebiyatımız üzerine araştırma yapacaklara kılavuz olmayı sürdürecektir. Önümüzdeki sayımızda onu daha geniş olarak tanıtmaya çalışacağız sizlere. Şimdilik güle güle diyelim sevgili ustamıza. Enis Batur yoğun yazma eylemini yeni kitaplarıyla da destekliyor. Batur’dan yeni bir kitap daha çıkageldi okurların önüne. Kitaptaki yazılar, Batur’un 20022007 yılları arasında tuttuğu okuma notlarından oluşuyor. Batur bu notlarını ‘İçbükeyler’ olarak adlandırıyor. Suya Seng adını taşıyan ‘İçbükeyler’ ümit edelim ki atıldığı suda büyük dalgalar yaratsın, büyük tartışmalara yol açsın. Batur; “İçbükeyler, yazarın yazı hayatının akışına, düzenlenişine, beslenme kaynaklarına ilişkin pek çok ipucu barındırıyor” diye tanımlıyor ‘İçbükeyler’ini. Kendisiyle ‘Suya Seng’ üzerine konuştuk. Bol kitaplı günler… TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Fethi Naci’yi yitirdik. ENİS BATUR Pervasız Pertavsız Orhan Veli “Mucize”si B ir şairin kendi dilinin edebiyatında taşıdığı önemi, yabancı bir dile çevrildiğinde, o dilin okurlarına nakletmek oldukça güç bir iştir. Başta Octavio Paz, pek çok şairin ve eleştirmenin gözünde, Ruben Dario modernist Latin Amerika edebiyatının başlangıç noktasında ayrıcalıklı bir yere sahiptir örneğin; gelgelelim, kıta kültürünün yabancısı okurların bu değerlendirmeyi onaylayacak ya da yadsıyacak donanımları olmaz genellikle, önlerine çevrilerek koyulan şiirleri bağlamlarından soyutlayarak okumak durumundadırlar. Bağlamdan söz ediyorum, çünkü Orhan Veli’nin Türk şiirinde yol açtığı devrimin boyutunu yalnızca şiirlerini okuyarak kavramak bana olanaksız görünüyor. Batı dillerinin okurları, Orhan Veli’yi kendi kültürel parametreleriyle ele aldıklarında, şüphesiz kimi doğrulara ulaşabilirler: Şair, bir yanıyla, Charles Cros’dan Gerçeküstücülere uzanan bir poetik güzergâhtan da beslenmiştir. Bu saptama yetersiz bir tanımlama denemesi getirir buna karşılık: Orhan Veli, bir başka yanıyla, Türk şiirinde kendisinden önce yazılmış şiire, ortaya koyulmuş ve uzun süre egemenliğini dayatmış yazın değerlerine köktenci bir üslupla karşı çıkmış, çarçabuk sahnenin ölçütlerini altüst etmeyi başarmış bir soy şairdir. Söz konusu devrimin niteliğini çerçevelemek üzere, Orhan Veli öncesi Türk şiirinin yol haritasındaki bir başka noktaya dönüp bakılması gerekir. Ruben Dario örneğine bir kez daha eğilelim: Onun, Latin Amerika edebiyatında modernizme geçişi sağlayan çıkışının Türk edebiyatındaki karşılığı, şiiriyle 1910’lu yıllardan başlayarak modern perspektife asıl geçişi doğuran Yahya Kemal’dir. Bir bireşim yapıtıdır bu: Baudelaire’le Divan edebiyatının şah örneklerini mayasına katmış, “göksel” özelliğini yitirmemiş bir ölçü ve ahenk pınarı. Orhan Veli’nin “Garip” hareketinin öncülüğünü üstlendiği yıllarda, Türkiye’de geniş okur kitlesinin şiirsel alışkanlığını Yahya Kemal’in merkezinde durduğu bir anlayış belirlemekteydi. Nâzım Hikmet bir kırılma yaratmıştı kuşkusuz, ama sınırlı bir çevre etkilenmişti ondan, kalıcı etkisi çok sonra ortaya çıkacaktı. “Garip” hareketi, buna karşılık, ani ve yaygın biçimde topluma nüfuz etmiştir. Çağdaş Türk şiirinin serüveninde, bir o kadar da Dünya şiiri ölçeğinde, genç bir şairin (Orhan Veli, “Garip” kitabını yayımladığında 27, öldüğünde 36 yaşındaydı) içinde yaşadığı ülkenin insanlarını böylesine hızla etkilediği sık görülmüş olay değildir – vurgulamak gerekir. Nasıl kuşatılabilir, bugünden bakarak, Orhan Veli şiirinin yol açtığı sonuçlar? “Garip” ortaya çıkasıya, Türk şiirseverinin beğenisini biçimlendiren anlayışta, yukarıda “göksel” sıfatıyla tanımladığım bir eda başı çekmekteydi. Ölçü ve ahenk tasası tabii, ama bunu pekiştiren süslü, süsçü, deyim yerindeyse okkalı söz sanatlarının aslan payını tuttuğu Orhan Veli, kısa ömrüne birçok şeyi sığdırmıştı. Denemeleri, ne denli donanımlı bir kültüre, olgun bir bakışa sahip olduğunu kanıtlar. bir poetik zihniyet. Orhan Veli, öncelikle gökten yere inişi simgeler: Hayatın içine, ortasına inen, yerleşen bir şiir. Oktay Rifat’ın deyişiyle üstünde başında olanları silkeleyen, yükünden arınmış bir ifade sanatı. Bilen bilir: Yalın, duru bir şiir sanatının iyi örneklerini vermek, haiku sanatındaki gibi (Orhan Veli yakından tanıyordu Uzak Doğu’nun bilge şiirini), söylemesi kolay, gerçekleştirmesi gücün gücü işlerdendir ve “Garip”in bunu başardığını teslim etmeliyiz. Türk edebiyatının özgün perspektifli, zor beğenir ve ödün vermez özelliği bilinen eleştirmeni Ataç, 1940’ların başında, dördörtlük bir yazısında bu benzersiz duruma dikkat çekmişti: Orhan Veli’nin yarattığı “mucize”, bir başkası kalkıştığında hemen bayağılaşabilecek, düzeysizleşebilecek duygudüşünce birlikteliklerinden onun birer katıksız inci çıkarmış olmasından kaynaklanıyordu. Yabancı dildeki okurun merak duyabilece ği bir başka konu da, Orhan Veli’nin erken ölümünün ardından, şiirinin doğurduğu etkinin gücü olabilir. Öncelikle, Orhan Veli şiirinin eskimediğini, Türkiye’de yaygın okunurluğunu koruduğunu anımsatmak isterim. “Garip” hareketi, edebiyat tarihinde “I. Yeni” olarak da anılır. 1955’te patlak veren “II. Yeni”nin yol açıcıları arasında Orhan Veli’nin mirasına kayıtsız kalmış şair olduğunu sanmıyorum. Bu da doğurgan bir etkiden söz etmemizi kolaylaştırıyor. Orhan Veli, kısa ömrüne birçok şeyi sığdırmıştı. Denemeleri, ne denli donanımlı bir kültüre, olgun bir bakışa sahip olduğunu kanıtlar. Başta La Fontaine çevirileri, Nasreddin Hoca uyarlamaları, el attığı her projeden güçlü izler bıraktı arkasında. “Seçme Şiirleri”yle, yabancı şairleri ağırlamakta oldukça eli açık davranan Fransa’da, hak ettiği ilgiyi ve yeri, has şairlere ayrılan kalıcı köşesinde bulacağını umuyorum Orhan Veli’nin. ? İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Güray Öz?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 963 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle