27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Değinmeler MUSTAFA ŞERİF ONARAN Türkiye Dışındaki Türkçe ir dilin oluşmasında yaşama biçimlerinin etkisi gözardı edilemez. Anadolu toprağında, bölge ağızlarındaki söz değerleri böyle oluştu. Anadolu’dan uzaklaştıkça, kökü bu topraklarda olmasına karşın, Türkçe, değişik gelişmeler geçirmeye başladı. Eski Türkçe döneminden çağdaş Türkçeye doğru dilin geçirdiği evreler tarihsel bir sözlükte gösterilebilseydi; nice biçim, nice kavram değişimleri geçirdiğini öğrenebilecektik. Türkiye dışındaki Türkçelerin yaşaması kültür ilişkilerinin yoğunluğuyla gelişme gösterir. Gelişen Türkçenin gücü edebiyata yansıdığı zaman anlam kazanır. Türkiye Türkçesiyle örtüşen özellikler ne kadar çoğalırsa, dilin gelişmesi, Büyük Türkçeye doğru, yeni bir ivmeyle genişler. Türkiye Türkçesi de, Osmanlıcanın geçirdiği evrelerle birlikte, Türkçenin benliğini araması, bulması çalışmalarından sonra, devlet dili olarak benimsenmesiyle gelişme gösterdi. BALKANLAR’DAKİ TÜRKÇE “Adriyatik’ten Çin’e kadar Türkçe” sözü boşuna söylenmemiştir. Geçmiş tarihimize bakılırsa, Türkler akıncı bir ulustu. Yahya Kemal Beyatlı akıncı ulusların güçlü kuşaklarını öncü olarak yerleştirdiklerini anlatır. Demek bizim Balkanlara yerleşen öncü kuşaklarımız güçlüydü. Anadolu’ya Diyarı Rum demişiz. Balkanlara Rumeli derken aynı özlemi mi duyuyorduk? Bir ulus köklerini tanımazsa gücünü iyi bilemez. Altay döneminden başlayarak Türk dilinin geçirdiği evreler, çağdaş Türkçeye doğru, Yakutça, Çuvaşça gibi bağımsız dillere dönüşen değişik lehçeler, Büyük Türkçe’ye dağılan köklerimizin ne kadar derinlerde olduğunu düşündürüyor. Yazı dilinde ortak bir uyuma varılamazsa bu kökler kuruyabilir. Kıbrıs Türkçesiyle Balkan Türkçesi ortak bir yazı dilinde buluştuklara için Türkiye Türkçesiyle ortüşen özellikler kazanmıştır. Yazı dili “ağız anlayışı”na yer vermez. Türk edebiyatıyla kurulan yakınlık komşu Türkçelerin gelişmesini kolaylaştırır. Bu gelişme Türk Edebiyatı’yla bütünleşmeye dek uzanır. Fikret Demirağ, Mehmet Yaşın, Neşe Yaşın gibi Kıbrıslı ozanlar Çağdaş Türk Şiiri içinde yer aldı. Ama Balkanlar gibi parçalanmış bir coğrafyada Türkçenin varlığını koruması, edebiyat değeri kazanması, üzerinde özellikle durulması gereken bir konudur. YÜZYILLAR SÜREN OSMANLI ETKİSİ Yaşar Nabi Nayır, belki de Üsküp’te doğmanın getirdiği bir çağsama içinde, Balkan edebiyatlarını ülkemize tanıtan bir aydın olarak da bilinir. Varlık Yayınları arasında çıkan onlarca kitap; Panait İstirati’yi, İvo Andriç’i, Ritsos’u, Seferis’i, SAYFA 22 B Kavafis’i yakından tanımamızı sağladı. Yaşar Nabi öldükten sonra da Varlık’ın yayın siyasetindeki bu anlayış değişmedi, Balkanlar’daki Türk Edebiyatının tanıtılmasına kadar genişleyen yeni boyutlar kazandı. Avrupa’nın güneydoğusundaki Balkan yarımadası, yüzyıllar boyu Osmanlı Devleti’nin etkisinde kalmıştır. Kültür örtüşmesiyle bir arada yaşamak kolaylaşsa da, Balkan Türkleri, geleneklerini, dillerini koruyarak, kuşaktan kuşağa gelişen kişilikleriyle var olmasını bilmişlerdir. Avrupa Birliği’ne girme tartışmaları süredursun, Avrupa’da kimbilir kaç dağınık Türk devleti var! Son yarım yüzyıldaki göçlerle Balkanlar dışındaki Avrupa’ya yayılan Türkleri bir yana bırakalım. Yugoslavya’nın dağılmasından sonra, Balkan yarımadasındaki devletler arasında Türklerin etkisi hâlâ sürüyor. Bu devletleri yeniden anımsayalım: Makedonya, Kosova, Bulgaristan, Romanya, Moldova. Her ne kadar Moldova coğrafya bakımından Balkanlara uzak düşse de Gagavuzlar OrtodoksHıristiyan olarak İslam geleneklerini benimsemese de, Gagavuzların Latin alfabesi okumayı zorlayan değişiklikler gösterse de; Gagavuz Türkçesinde Türkiye Türkçesini okşayan incelikler var. Türkiye’deki edebiyat çevrelerinde Makedonya ile Kosovalı edebiyatçıların adı daha çok duyulmuştur. Bunların arasında Necatis Zekeriya, İlhami Emin, Nimetullah Hafız, Masan Mercan öncelikle anımsanan ozanlardır. Belki gelenek oluşturan Struga Şiir Akşamları Balkanlar ile Türkiye arasındaki edebiyatın yakınlaşmasını kolaylaştırmıştır. Ohri ile Sapanca arasındaki göl kardeşliğinin de bunda payı olabilir. BALKANLAR’DA ÇOCUK ŞİİRLERİ İLE ÖYKÜLERİ Türkçenin nasıl işlendiğini anlamak bakımından çocuk şiirleriyle öykülerini içeren iki seçkiyi anımsatmak yararlı olacak. Özellikle çocuk edebiyatı üzerinde durmak, dilin yalın güzelliğini daha açık belirtmek anlamına gelir. Mustafa İsen, 1981’de, daha Eski Türk Edebiyatı asistanı olarak çalışırken, Belgrad Üniversitesi’nde Doğu Dilleri Bölümü’ne, Türkçe okutmanı olarak gönderildi. Orada, Balkanlar’daki Türk kültür varlığı üzerine de çalıştı. Katılımcı çalışmaya önem veren Mustafa İsen çocuk şiirleri seçkisini öğretmen olan eşi ile kızının ortak çalışması olarak yayımladı (Balkanlar’da TÜRK ÇOCUK ŞİİRİ, Hazırlayanlar: Mustafa İsen , Reyhan İsen, Ayşe Esra Kireççi, Varlık Yayınları, 2008). Bu seçkide çocuklar için şiir yazan 80 ozana yer verilmiş. Bulgaristan 23 ozanla ilk sırada. Kosova ile Moldavya’dan 16’şar; Makedonya ile Yunanistan’dan 10’ar ozan seçkide yer alıyor. Romanya’dan 5 ozan var. Buna karşılık çocuk öyküleri seçkisinde 55 yazar yer alıyor. Makedonya ile Bulgaristan’daki, Türk çocuk öyküleri daha geniş ilgi alanı oluşturuyor. Mustafa İsen bu seçkiyi de, eski Türk edebiyatı Üzerine çalışan kızıyla birlikte hazırlamış (Balkanlar’da TÜRK ÇOCUK HİKÂYELERİ, Hazırlayanlar: Mustafa İsenTubâ Işınsu Durmuş, Varlık Yayınları 2008). Özellikle çocuk şiirleri seçkisinde; Balkan Türkleri, Balkan kökenli Türk Edebiyatçıları, Çağdaş Balkan Edebiyatı üzerine geniş bir inceleme yer almış. “Önsöz”de belirtilen şu sözlerin Balkan Edebiyatı’nın Balkan Edebiyatı’nın yayın organı niteliğindeydi. Makedonya’nın yanında bağımsızlığını yeni kazanan Kosova’da; bir yandan tekke edebiyatı varlığını sürdürürken, öte yandan “Tan” gazetesi, “Çevren”, “Esin”, “Çığ” gibi edebiyat dergileriyle çağdaş edebiyat gelişiyordu. Ayrıca “Kuş” diye bir çocuk dergisi, “Sofram”, “Türkçem” dergileri, haftalık “Yeni Dönem” gazetesi de etkinliğini sürdürüyor. Bulgaristan’da 1940’lardan başlayarak, “Dostluk”, “Işık”, “Yeni Işık”, “Yeni Hayat”, “Halk Gerçeği”, “Eylülcü Çocuk”, “Ekmek Davası” gibi Türkçe yayın organları vardı. Sofya’da Türkçe eser basan yayınevleri açıldı. Sofya Üniversitesi’nde Türkoloji Bölümü kuruldu. Günümüzde de “Hak ve Özgürlük”, “Güven”, “Zaman” gazeteleri yayımını sürdürüyor. “Ümit” diye bir çocuk dergisi çıkıyor. Yunanistan’daki Türkçenin daha karmaşık bir yapısı var. Bizi en çok Gümülcine ile İskeçe’de yerleşen Türklerin sorunları ilgilendiriyor. Ama Türkçe; İstanbul’dan, Anadolu’dan, Karaman’dan göçen Rumlarla değişik boyutlarda yaşıyor. “1980’lerden sonra Batı Trakya Türk Edebiyatı, kendini başta anayurt Türkiye olmak üzere dış ülkelerde de tanıtacak bir arayış içine girmiştir.” “Şafak” bu bağımsız edebiyatın dergisidir. Romanya’da Türkiye Türkçesi (HAKSES) ile Tatar Türkçesi (RENKLER, KARADENİZ) bir arada kullanılarak yazı dilinde karmaşık bir yapı oluşturmuştur. BÜYÜK TÜRKÇE’YE DOĞRU “Balkanlar’da TÜRK ÇOCUK ŞİİİRİ” ile “TÜRK ÇOCUK HİKÂYELERİ” seçkileri gösteriyor ki, Balkanlar’daki Türkçe, Türkiye Türkçesiyle örtüşen özellikleriyle yaşamaktadır. Günümüz Türkçesine uzak düşen bir Gagavuz öyküsünden yola çıkıp Türkçe’nin ayrıntılarını görmeye çalışalım: Nikolay Babaoğlu çocuk öyküleri yazan bir Gagavuz Türk’ü. Gani adında, yedi yaşında, soru sormaya pek meraklı bir çocuğun öyküsünü anlatır. Gagavuz Türkçesinde eşeğin koduklamasından (doğurmasından) sonra yavrusuna koduk (sıpa) denirmiş. Moldova’da kedi köpek yavrusuna “enik”, koyun yavrusuna “kuzu”, inek yavrusuna “buzağı” dendiğini de “Koduk” öyküsünden öğreniriz. Türkiye Türkçesine en uzak Türkçelerde bile böyle yakınlıklar var. Türkiye dışındaki Türkçe,Türkçenin evrensel gücünü gösteriyor. Mustafa İsen ile birlikte çocuk şiirleri ile öyküleri seçkilerini hazırlayanlar, Büyük Türkçe’ye doğru, bu gücün ne denli önemli olduğunu düşündürüyorlar. Bilmem onların bizi özlediği kadar biz onları özlüyor muyuz? Ne demişti Üsküp doğumlu Yahya Kemal Beyatlı: “Balkan Şehirlerinde geçerken çocukluğum Her lahza bir alev gibi hasretti duyduğum.” Yazıyı Kosovalı ozan Nimetullah Hafız’ın “Severim” adlı bir çocuk şiiriyle bitirelim: “Severim kokusu olan çiçeği, Türküsü olan kuşu. Severim yaprağı olan ağacı, Yağmuru olan bulutu. Severim yıldızı olan geceyi, Güneşi olan günü. Severim gülüşü olan çocuğu, Akılcı olan kişiyi en çok. En çok en çok da onu.” ? Bu sayfayla iletişim kurabilmek için dergilerinizi ve kitaplarınızı aşağıdaki adrese gönderiniz: Mustafa İsen gelişmesindeki önemi yadsınamaz: “Balkanlar yaklaşık beş yüz yıl Osmanlı yönetiminde kaldı. Doğal olarak da bu uzun süre içinde yeni bir kimlik kazandı.” “Balkanlar’da Türk Edebiyatı”, XVI. yüzyıldan günümüze doğru yüzlerce ozanla, yazarla güç kazanmış. Bunlar abartılmış sayılar değil. Osmanlının Balkan siyaseti kültür gelişmesiyle güç kazanmış. Balkanlar’daki Çağdaş Türk Edebiyatı’nın da yüzyıllar öncesine giden bir gücü olduğunu anımsamak gerekir. SÜRELİ YAYINLARIN ETKİSİ Balkanların değişik bölgelerinde çıkan Türkçe gazetelerle dergilerin yazı dilinin gelişmesinde önemli etkisi var. Gagavuz Türkçesi dışında, bölge ağzı, yazı dilinde Türkiye Türkçesiyle örtüşen özellikler gösteriyor. Gagavuzlar Latin alfabesini kendi ağız özelliklerine uydurmuşlar. İki ünlüyü birleştiren ğ, y, v gibi ünsüzleri alfabeden kaldırmışlar. Alfabenin bölge ağzına uyan başka özellikleri de var. Bu yüzden Moldova’da çıkan “Güneşçik” , “Kırlangıç”, “Sabaa (sabah) YıIdızı”, “Din Yaprakları”, “Ana Sözü” gibi yayın organlarına karşın yazı dili gelişme gösterememiş. Bunda Slavca’nın Türkçe tümce yapısını etkilemesinin de payı var. Makedonya’da “Birlik” gazetesinin çıkması, kadın haklarını savunan “Yeni Kadın” dergisi ile “Pioner”, “Sevinç”, “Tomurcuk” gibi çocuk dergileri Türkçenin yaşamasını kolaylaştırdı. Özellikle “Sesler” dergisi Çağdaş MUSTAFA ŞERİF ONARAN Hekimköy Sitesi 20. Sok. No: 8 06800 ÜmitköyAnk. Tel.: (0312) 235 91 11 236 23 46 CUMHURİYET KİTAP SAYI 963
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle