06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

¥ asıl taşralı zihniyetini İstanbul’dakilerin temsil ediyor oluşundan kaynaklanıyordu. Yerel ölçütler geçerli değil artık, İstanbul ve Erzincan Dünya’ya eşit mesafede bugün. YAKICI SORUN... Çeyrek yüzyıldır Orhan Koçak dışında şiir eleştirmenin ortaya çıkmadığını imliyorsunuz. Elbet bu durum düşündürücüdür; ama öte yandan da sert ya da yumuşak yeni genç şairle neden karşılaşmıyoruz uzunca zamandır? Bunu nasıl değerlendirirsiniz? Edebiyatın yaratıcı alanlarında yetenek, donanım eksikliğinin hissedilmemesine yol açabilir; eleştiri bağlamında bunu söyleyemeyiz. Genç şairlerin talihsiz bir dönemden geçilmesi nedeniyle görülmedikleri kanısındayım. Enis Akın ya da Ömer Şişman, önemli bir çıkış yaptığında, yazın çevreleri bile farkına varmıyor bunun, öylesine kör bakan bir ortamda, sağırlık koşulları içinde yaşıyoruz nicedir. Franko Buskas’ı, iki yıldır alabildiğine özgün bir dildünya birliği içinde yayın yapan şairi kaç kişi izleyebiliyor? Bu sisin dağıtılması işi yeni kuşakların en yakıcı sorunu olacak. Keza bakın, notların ortalarında, “III. Yeni öykücü kuşağını görmek gerekirdi, ki Ayfer Tunç ve Sadık Yalsızuçanlar dışında ben iyi hikâyeci tanımıyorum” diyorsunuz. Sahi, o notun yazımından bu yana ekleme oldu mu bu iki isme? Çıkmıyor artık kanımca yeni yazar, ne dersiniz? Bunda yayıncılar etkili mi, yayıncının ötesinde nitelikli editörler? Bakın, zamanında Attila İlhan Bilgi Yayınevi’nde kimler kimler kazandırdı yazınımıza!.. “Ben tanımıyorum”, diye yazıyorum, “yoktur” demiyorum. Öykü alanındaki gelişmeleri yakından izlediğimi söyleyemem, bu nedenle de genel bir yorum getirebilecek durumda görmüyorum kendimi. Öykü türünü öncelikli olarak kollayan dergilerin, yayınevlerinin varlığı yeni kuşak yazarları açısından elverişli bir zemin oluşturuyor. Ama ne, ne kadar yazılıyorsa bloglarda, “Tatar tabii! Gözden kaçma Çölü” sessizliğinde sorunu bir tek şiire beklemeye yazgılı. özgü olamaz, öte yanİletişim kanallarındadan; öykücülerin de ki uçsuz bucaksız ortamın sisinden etkiaçılım kayboluşu hızlenmeleri eşyanın landırıyor galiba. mantığı. Yayıncısını Kırk yıl önce, “Göçebulamamış nitelikli be Denizin Üzerindosya sayısı çok yükde” dergi sayfalarınsek olmasa gerektir, da çıktığında yer yeyayımlamakla bitmirinden oynuyordu. yor ki tasa: Kime, na Butik yayıncılıktan söz açıyorsunuz sıl, ne zaman ulaşacak bir ara. Geçenlerde iyi ürün? bir yayıncıyla sohbe “Yazın dergileri nasıl da heyecansız” timde, duruma iyice diyorsunuz bir de! karamsar bakıyordu İyice irtifa kaybediyor ve artık yayıncılığın duygularınız bunu çizgisel olarak eksi şimdi daha bir anlıyokutba yöneldiğini imrum. Yazın dergileri liyordu. Hal böyle neden söndü dersiniz, Enis Batur, yazın dergilerinin eskiye oranla da olunca da butik yaonlar da çarkın ardına ha az etkili, çekici, heyecansız olmasının Türki yıncılığın tekrar günye’ye özgü olmadığını söylüyor. mı takıldı? Eleştiri deme geleceğini, hepi okurduk önceden hatopu artık yayıncılığın tırı sayılır dergilerde, şimdilerde tanıtım yabununla yetineceği, risksiz kitaplarla günü zılarının içinde yüzer olduk örneğin… kurtaracağını söylüyordu… Nasıl değerlen Her şeyden yakınıyor olmakta, “nerede dirirsiniz? bıldır yağan kar şimdi” duygularına kapılBUTİK YAYINCILIK makta belki de zamanına ayak uyduramama Butik yayıncılık, olsa olsa butik kitapçıbelirtileri görülebilir. Öyleyse öyledir de, ların var olduğu ülkelerde ayakta kalabilir. yazın dergilerinin eskisine oranla daha az Özenle yazılmış, özenle basılmış kitabı özenetkili, çekici, heyecansız olması bir tek Türle okuyacak okur, ona nerede ulaşacak? Kikiye’ye özgü bir durum değil. Şairin, yazatabevlerimizin çoğu eczanelere benziyor: rın ürününden çok kendisini öne sürdüğü İlaçlar geri planda tutuluyor, vitrinde bambir dönemden geçiliyor. Yeni medya düzebaşka şeyler var. Türkiye’de, yayıncılığın önninin sonuçlarından birisi bu. Edebiyat de gelen sorunu, okura ulaşma yollarının adamları, televizyon ekranını ya da gazete birçoğunun tıkalı olmasıyla ilintili. İyi bir kisayfasını, renkli dergi kapaklarını sahne olatabevi, hem aradığınızı, hem de aramadığınırak yeğliyorlar artık. Bugün, “Çorak Ülke” zı bulduğunuz yerdir. Onların sayısı artmaayarında bir şiir sessizce dergi sayfalarında dığı sürece, iyi kitaplar yayıncının deposunyayımlansa, kimse fark etmeyebilir. Bir dedan çıkmakta zorlanacaktır. rinliği olsun olmasın, tartışma dinamiği sa Aybaşında çıkan Libération gazetesinin nal ortama taşındı. Yeni ürünlerin birçoğu kitap ekinin kapağı size, Fransa’da yeni yayımlanan Başka Yollar’a ayrılmıştı. Bir karşılaştırma yapabilir misiniz, yurtdışında nasıl gelişiyor işler? Libération, baştan beri bana hamilik yaptı. Acı Bilgi ve Elma’ya tam sayfa ayırmışlardı, şimdi de kapağı ayırdılar. Yazarın gönlünü okşaması bir yana, son derece işlevsel bir zincir kuruluyor orada. Kitapçılar bu yayınları izliyor, öne çıkarılan kitapları bulunduruyor, vitrine ya da ön raflara yerleştiriyorlar. Okur da izliyor bu yayınları, dikkat çekilen kitap ilgisini çektiğinde kitabevinde ona ulaşmakta zorlanmıyorlar. Karşılaştırmayı yapmak için Suya Seng’in yayıncısıyla bir iki hafta sonra konuşmak gerekir: Cumhuriyet Kitap söyleşisinden sonra nasıl bir hareket gözlenmiş? Ben tahminimi söylemeyeyim! Şu zamanda neler yapıyorsunuz peki? Bir ara tezgâhtaki yazılan kitap sayısı 30’du örneğin, şimdilerde ne durumda masanız? Ada Defterleri’nin ardından, sıra Norgunk Yayınları’ndan çıkacak Mekik’e gelecek. Küçük bir kitap, ama iliğimi sömürdü düpedüz. Bir sonraki, terslik çıkmazsa, “Başkalaşımlar”ın üçüncü cildi olacak. Meyve dolu bir kavanozu suyla doldurup bekletiyorsunuz. Meyvelerin özü suya karışınca bir bardak içiyor, yerine bir bardak su ekliyorsunuz. Tükenmez’in mantığı bu. Yıllardır öyle çalışıyorum ben. Ama, yazı adamını “yazmak” fiiliyle sınırlamak indirgeyici bir tavır olur. Anlam, anlamlandırma, anlam arayış birçok duyuyu, ona bağlı olarak da birçok fiili işe koşmayı gerektirir. İmge ve görüntü, ses ve ezgi, temas ve koku, istek ve haz arası yaşıyor, bakıyor, kulak veriyor, okuyor, didikliyor, arıyor yazan kişi. En iyisi, bir kitabı içindeki harflerle sınırlı görmemek. ? [email protected] Suya Seng/ Enis Batur/ Sel Yayıncılık/ 352 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 963 SAYFA 17
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle