19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Fransız dili ve edebiyatı incelemeleri ve araştırmaları ortak kitabı Frankofoni... Frankofoni, 20 yaşında Frankofoni, Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinin, Fransız Elçiliği Kültür Servisi’nin katkısıyla çıkardığı bir süreli yayın. Hazırlayanlar “süreli yayın” yerine “ortak kitap” demekte. Her sayısı gerçekten de büyük boy, kalın bir kitap oylumunda. Andre Malraux Paul Eluard Albert Camus Ë Konur ERTOP rankofoni’nin sayfalarında Hacettepe’nin yanı sıra başka üniversitelerimizden uzmanların da incelemeleri yer alıyor. Fransız yazınının ustaları, büyük yapıtları konu ediniliyor. Fransız üniversitelerinden, kendi edebiyatlarıyla ilgili çalışmalarını sunan araştırmacılar da yok değil. Frankofoni’nin sayfalarında on beş sayıdır geniş birer “Baudelaire Özel bölümü”ne yer verilmekte. Ortak kitapta (dergide) birbirinden ilginç özel bölümler de görülüyor. Şimdiye değin, Camus, Rimbaud, Montaigne, Nerval, Maupassant, Duras, Voltaire, Paul Eluard, Marcel Proust, Henri Michaux, Aloysius Bertrand, Jacques Prevert, Louis Aragon,Victor Hugo, jeanPaul Sartre bu özel bölümlerin konusu oldu. Cahit Külebi, Bilge Karasu gibi özel bölümlerinin yanı sıra, Türk yazınının Nedim Gürsel, Cahit Sıtkı Tarancı, Edip Cansever, Ahmet Oktay, Tevfik Fikret, Murathan Mungan, Ahmet Muhip Dıranas, Orhan Pamuk, Namık Kemal, Erendiz Atasü, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ataç, Melip Cevdet Anday, İlhan Berk, Orhan Veli Kanık, Yahya Kemal... gibi ustaları Frankofoni yazarlarının inceleme konuları arasındaydı. F den sonra kitap biçiminde derlenebilen dört ciltlik Eleştiri Yazıları, Berna Moran’ın Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış’ı, Gürsel Aytaç’ın Edebiyat Yazıları, Çağdaş Türk Romanları Üzerine İncelemeler gibi kitapları, Sara Sayın’ın Metinlerle Söyleşi’si edebiyatımıza bakış açılarını zenginleştirirken yeni çalışmalara da örnek oluşturdu. Frankofoni’nin 20. yıl sayısında bu geleneğe önemli katkısı olan çalışmalar var. Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Kemal Özmen’in Yahya Kemal Fetes Galantes’ı Doğru Anladı mı? yazısı bunların en ilginci. MALLARME VE YAHYA KEMAL Anımsanacağı gibi Yahya Kemal, Mallarme’nin, “Fransız gençleri şiir sanatını öğrenmek istiyorlarsa Paul Verlaine’in Fetes Galantes’ını okusunlar” sözünden etkilenerek Paris’teki gençlik yıllarında Divan Şiiri’ni incelemeye giriştiğini, böylece de o yolda ürünler vermeye başladığını anlatmıştır. Prof. Özmen soruyor: “Mallarme’nin ‘Fetes Galantes’ konusunda Fransız gençlerine verdiği öğüdü Yahya Kemal ne kadar doğru anlamıştır?” Yahya Kemal Fransa’dan dönüşünden 35 yıl sonra, konuyu açıklarken Verlaine’in şiirlerinin saraylarda, şatolarda, bakımlı büyük bahçelerde geçen eski yaşamı, incelikli davranışları, sevgilileri anlattığını, bu şiirlerin XVIII. yüzyıl Fransızcasıyla, o yüzyılda sarayda konuşulan “bir tür teşrifat lisanıyla” söylendiğini açıklar. Mallarme’nin uyarısını öğrenip Verlaine’in kitabını okuduktan sonra Yahya Kemal, Paris’teki Doğu Dilleri Okulu’na koşmuş, Arapçasını, Farsçasını ilerleterek Divan Şiiri yolunda ürünler vermeye başlamış!.. Verlaine’in yaşamındaki olaylarla Fetes Galantes’da anlattıklarının ilişkilerini araştıran Prof. Özmen, şunları söylemektedir: “Verlaine’in kırılgan, ince, kadınsı ruhu XVIII. yüzyılın sanatında, mondain yaşamında, saray çevresinde, soylu ve burjuva salonlarında düzenlenen incelik TÜRK EDEBİYATI İNCELEMELERİ Üniversitelerimizin Türk Dili ve Edebiyatı bölümleri, çok uzun yıllar edebiyatımızdaki gelişmelere, yeni akımlara, yeni yapıtlara uzak durdu. Yeni araştırma yöntemlerinden habersiz kaldı. Geçen yüzyılın ikinci yarısı boyunca Cevdet Kudret’ten Tahir Alangu’ya, Fethi Naci’den Rauf Mutluay’a, Memet Fuat’tan Mehmet H. Doğan’a, Hüseyin Cöntürk’ten Asım Bezirci’ye, Atilla Özkırımlı’dan Oğuz Demiralp’e kadar edebiyatımızda yenilikleri izleyen, inceleyen eleştirmenlerin tümü, çalışmalarını üniversitelerimizin dışında gerçekleştirdi. Yüzyıl sona ererken Fransız edebiyatı doçenti Adnan Benk, İngiliz edebiyatı profesörü Berna Moran, Alman edebiyatı profesörü Gürsel Aytaç çok önemli bir yeniliğe öncülük ettiler. Yabancı edebiyatları inceleyen bu araştırmacılar, çalışmalarında uyguladıkları yeni incelemeeleştirme yöntemleriyle Türk yazınını ele almaya koyuldular. Sabahattin Eyuboğlu Adnan Benk’in ancak ölümünSAYFA 8 li ve tutkulu aşk oyunlarının yaşandığı şenliklerde, eğlencelerde (Fetes Galantes) bir avuntu arar. Sanat yoluyla kaçış, yorgun bedenine ve kaygılı ruhuna huzur taşır.” Yahya Kemal’in XVIII. yüzyıl Fransızcasıyla ilgili görüşü de Prof. Özmen’e göre “ciddi bir düzeltmeye ihtiyaç duymaktadır.” Çünkü: “XVIII. yüzyıl Fransızcası diye adlandırılabilecek özel bir Fransızca yoktur. (...) Eğer Yahya Kemal, aşkın inceliklerini örselenmiş, melankolik ruhunda dile getirirken Verlaine’in kullandığı değişik imgeleri, aktarmaları, benzetmeleri, kullandığı kimi özel sözcükleri, kimi farklı ve incelikli söyleyiş özelliklerini, duyguların örtülü anlatımını ‘lisan’ olarak algılıyorsa bunun temellendirilir bir yanı olmadığı ortadadır.” Mallarme’nin çağrısı da “Fransız gençlerini Fransız şiirinin köklerine döndürmek için değil; sadece şiir sanatının, şiir dilinin mükemmelliğine dikkat çekmek için” yapılmıştır! Prof. Özmen’in dikkat çektiği yanlış anlamanın, “Eski Şiirin Rüzgârıyla” kitabının sahibi üzerindeki etkisi şöyle olmuştur: “Bu yanlış anlama, o yıllarda, ‘şiirin asıl madeni’nin peşindeki Yahya Kemal’i, ağdalı, süslü, metaforik diliyle kendisi için anlaşılmaz, ulaşılmaz olan ‘Divan Şiiri’ne, ‘eski şiire nüfuz etmeye, o tarzda şiirler söylemeye’, gelenekle bağ kurmaya, ondan yararlanmaya yönlendirmişti.” 2008 boyunca Yahya Kemal’in ölümünün 50. yılı dolayısıyla Yahya Kemal’in Divan Şiiri’ne yaklaşımı yeniden konu edinilirken Prof. Özmen’in açıklamalarının da gündemde yer alacağı kesindir. MALRAUX’NUN BABASI... Andre Malraux’nun romanı Altenburg’un Ceviz Ağaçları’nın bir bölümünü Sabahattin Eyüboğlu Turan Yolu adıyla Türkçeye çevirmişti. Turan ve Andre Malrautf’ başlıklı önsözünde de romancının babasının, yapıtta anlattığı gibi, Enver Paşa’ya danışmanlık edip etmediğini uzun uzadıya sorgulamıştı. Melih Cevdet Anday Ahmet Oktay Yahya Kemal Baba Malraux (romandaki Vincent Berger) sözde Almanya’da Doğu dilleri okumuş, İstanbul Üniversitesi’nde Nietzsche ile ilgili dersler vermiş, Enver Paşa’nın sağ kolu, akıl hocası olarak Turan ülküsüne bağlanmış. Onunla birlikte Trablusgarp’ta savaşmış, Afganistan’da Turan düşünün boşa çıktığını gördükten sonra umut kırıklığı içinde ülkesine dönmüş! Sabahattin Eyuboğlu anlatılanların doğru olup olmadığını romancının kendisinden öğrenmek için çok uğraşmış. Ama Paris’te de, bir ara geldiği İstanbul’da da ona ulaşamamış. Duras Yard. Doç. Dr. Engin Bezci incelemesinde romanın yaşamöyküsel bir roman olmadığını açıklıyor. Yapıttaki kurgusal kişilerin de Andre Malraux’nun kendisiyle babası olmadıklarını gösteriyor. Baba Fernand Malraux gerçekte uçukkaçık biriymiş. Nietzsche’yle, Turancılıkla hiç ilgisi olmamış. Oğlu dört yaşındayken karısından ayrılmış. Fransa dışına da çıkmamış! E. Bezci, Enver Paşa’nın tutkularını paylaşan roman kişisi Vincent Berger’in serüveninde Andre Malraux’nun kendi yaşamından izler bulup çıkarıyor: Hem bir aydın hem bir eylem adamı olan romancının kendisi de kahramanı gibi bir süre Doğu dilleri öğrenimi görmüş. Fransız direniş hareketine Colonel Berger takma adıyla katılmış. Enver Paşa’nın düşünceleriyle, eylemiyle ilgili bilgileri ise babasından değil, kitaplardan öğrenmiş. En önemli kaynağı da casus Lavvrence’in anıları olmuş. Bir ara onunla ilgili yaşamöyküsel bir roman yazmaya başlamış . Sonra elindeki bilgileri Altenburg’un Ceviz Ağaçları’nda kullanmış. Frankofoni’nin 20. yıl sayısında Türklerle, Türk yazınıyla ilgili daha birçok inceleme var. Sabahattin Eyüboğlu’nun Montaigne çevirileri, Ömer Seyfettin, Nâzım Hikmet, Nedim Gürsel, Şavkar Altınel, Yakup Kadri, Orhan Pamuk, Oya Baydar, Ahmet Altan’ın yapıtları, Antoine Galand’ın İstanbul Güncesi, 3. Selim döneminde Avrupa’ya gönderilen İshak Bey, Morali Ali, Mehmet Emin Vahit, Abdurrahim Muhip Efendilerin sefaretnameleri bu yazılarda türlü yönleriyle ele alınıyor. Bu sayıda da zengin bir Baudelaire bölümü var. Prof. Dr. Talat Sait Halman Türkçenin güncel sorunlarım konu edinen yazısında, Kurtuluş Savaşı’nın “milli misak”ını (ulusal and) örnek alarak çağrılarda bulunuyor. Devlete, iletişim organlarına, dilcilere seslenirken halkın da dil yanlışlarını gördükçe uyarılarını bıktırıncaya kadar sürdürmelerini istiyor. Yazısının bir yerinde Yunus Emre’den bir beyti anarak şöyle demekte: “ ‘Merdaneler bu dünyada maksutlara kalmadılar Mülki beka iken meyli fena kılmadılar’ Bunu üniversite öğrencilerimizin yüzde biri anlayabilir mi?” Sn. Halman’ın çağrısına uyarak bulduğu yanlışları gösterecek okurun, beyti şöyle düzeltmesi beklenir: “Merdaneler bu dünyada maksutlara kalmadılar Mülki beka bulmuş iken meyli fena kılmadılar.” ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 951
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle