Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKUMA! ÇOCUKGENÇLİK Çocuklar İçin “G” Vitamini Ë Mavisel YENER ocuk ve gülmece birbirine çok yakışan iki sözcük. Çocuk için gülmece yapıtları üretmek demek “gülmeyi, hoş görmeyi, eleştirmeyi, düşünmeyi ” bilen bir toplum yetiştirmek demektir. Hoş görmeyi öğrenmemiş bir toplum problemlerini aşacak gücü kendinde bulamaz. Mizahî bakışın hayata farklı bir bakış olduğu, bu farkın, hayata ilişkin yaygın kabulleri tersine çevirmekten kaynaklandığı söylenebilir. Gülmece araç, düşünmek amaç elbette. Bu Yayınevi Çocuk Edebiyatı Mizah Öyküleri 2000 yarışmasında “Bugün Ne Cadılık Yaptım?” adlı yapıtıyla ikincilik ödülü alan İçözü’nün son yapıtını okuduğumda içim sevinç doldu, pek çok yapıtında olduğu gibi bunda da gülmece damarı var. Mizahın sonuçlarından biri gülmektir ama komik ya da gülünç olan şeyler oldukça bireyseldir, bir birey için komik olan bir durum başkası için komik olmayabilir. Mizaha verilen tepkiyi kültür, cinsiyet, yaş, etnik köken gibi birçok faktör etkiler; bu nedenle çocuklar için mizah yaparken bu faktörü her zaman göz önünde bulundurmak gerektiğini iyi bilen bir kalem Nur İçözü. Bu Yayınları’ndan çıkan “Bugün Ne Cadılık Yaptım?” adlı kitabın sevimli “cadı”sı Tuğçe’nin serüvenleri “Cadılık Parayla mı?” adlı ikinci kitapta devam etmişti. Şimdi de Tuğçe’nin son serüvenlerinin toplandığı “Bana Derler Küp Cadısı” merhabalamış okurunu. Türkiye’de, özellikle yaygın medyada, iyi mizahın alanının giderek daraldığını da fark ediyoruz. Bu daralma çocuk yazınındaki gülmeceye de yansıyor mu, kaygısını duyarken böylesi nitelikli gülmece ürünleri içimize su serpiyor, çocuklar ve yaşam adına sevinç veriyor. Bana Derler Küp Cadısı, içinde on beş gülmece öyküsü ağırlıyor. Kitabın arka kapağında Tuğçe sesleniyor okura: “Merhaba! Benim adım Tuğçe. Ne Ë Nilay YILMAZ B u hafta da pek çok konuk ağırladık sayfalarımızda. Enkidu Yayınları’nın kurucularından Zümrüt Alp ile yayınevi penceresinden sohbet ettik... “Okuma!” bölümünde Nur İçözü’nü konuk ettik... Cumhuriyet cocuklarından gelen mektuplar her zamanki gibi cıvıl cıvıl… “Kitapçı” bölümümüzde de pek çok yazarı ağırladık... Sevim Ak’ın Koreceye çevrilen yapıtı, “Dünya Çocuklarına Merhaba” bölümünden bize gülümsedi... Bu hafta Sihirli Değnek de konuk ağırladı. Yazar Mehmet Güler, Ayşe Ç. Yamaç’ın kitabından söz etti... Biliyorsunuz, postacılar Sihirli Değnek’e mektup ve çocuklara da kitap taşımaktan hiç yorulmuyor. Mektuplarınız bizi çok sevindiriyor... Sayfalarımızda çocuk ve gençlik yazınını ilgilendiren haberlere de yer veriyoruz. Kitaplarla ilgili projeler yapan okullar, sivil toplum kuruluşları ve kulüpler! Siz de bize yazar mısınız? Emek verdiğiniz bu çalışmaları paylaşmak istiyoruz… “EleştiriYorum” bölümümüzün çocuk ve gençlik kitapları sayfalarına yeni bir soluk getirdiğini söyleyen mektuplarınız bizi sevindiriyor. Bu bölüm için de yazılarınızı bekliyoruz… Haftaya yeni konuklarla, yeni sevinçlerle buluşmak ve buluşturmak umuduyla... Bol kitaplı günler dileriz... Ç (iletişim:sihirlidegnekcumhuriyet@gmail.com) dense, bana küp cadısı, derler genelde. Kim ne derse desin umursamayın. Benim işim iyilik yapmak bunu böylece bilin. İyi ki, ağabeyimin sözünü dinleyip, tıpkı izciler gibi her akşam, ‘Bugün ne iyilik ettim?’ diye düşünmüşüm. Sonra da yaptıklarımı bir bir yazmışım. Yazmışım da. Üç defteri doldurup dördüncüye bile başlamışım. Ne o inanmadınız mı? İşte kanıtı. Merakla beklenen en son serüvenlerimle karşınızdayım. Aaaa!.. Ne o öyle? Bakıyorum aranızda bıyık altından gülenler var. İyilik sözcüğüne takılıp, benimle eğlenenler var! Yalan mı? Herkeslere iyilik yapmadım mı? Kızdırmayın! Sizin için de bir iyilik (!) düşünürüm sonra. Boşuna mı Küp Cadısı demişler bana!” Çocuklar için gülmece öğeleri içeren yapıtlar yazmanın bir başka önemli yanı da şu; çocukta aktif mizah duygusu, ikinci yaşının ilk yarısında ortaya çıkıyor. Altı yaşına geldiğinde, mizah anlayışının merkezine konuşma yeteneğini mükemmelleştirme çabası yerleşiyor. Bu yaştaki çocuk, kelime oyunlarına çok gülüyor. On iki yaşına kadar, soyutlama yeteneğinin gelişmesine paralel olacak şekilde mizah zekâsını eğitiyor. Bu dönemden sonra entelektüel ve mizahsal gelişim tamamlanıyor. 14 yaşından itibaren en üst sınıra ulaşan mizah ve eğlence duygusu hızla zayıflamaya başlıyor. Demek ki çocuk kitaplarında gülmece öğesini göz ardı edersek, ileride gülmeyen, hoş görmeyen, mizah zekâsı gelişmediği için mizah sanatının her türüne karşı duran bireyler yetiştirmiş oluruz. Mizahın fizyolojik, bilişsel ve psikolojik olan üç boyutunu düşündüğümüzde çocukların, G vitaminine (gülmeceye) ne denli gereksinimi olduğu ortaya çıkar. İçözü, öykülerinde çeşitli yollarla öfkenin yoğunluğunun azalmasına gülmecenin yardımcı olabileceğinin örneklerini veriyor. Daha dengeli bir bakış açısı sağlamanın gülmece damarından beslendiğini biliyor. Çünkü mizah sırasında yaşanan duygularla, öfkenin bir arada bulunması olası değil. Herkesin herkese bunca öfkeli olduğu, şiddet olaylarının arttığı günümüzde çocuklar için yazanların mizaha neden ağır lık vermesinin gereği ortadadır. Bana Derler Küp Cadısı’ndaki öykülerin salt güldürme özelliği yok; kişinin kendi zayıflıklarını kabul edip fark etmesini de sağlayabilecek, çocuk okura eleştirel bakış kazandırabilecek, okuma sevincini duyumsatacak eğlenceli öyküler. Mizah riskli bir iştir. Yeri ve zamanında yapılmadığında doz aşımına uğranır, tıpkı ilaçlardaki gibi. O halde çocuk için mizah öyküsü yazıyorsanız önce çocuğu tanımanız gerekir. İçözü yılların deneyimi ve gözlemiyle çocukların nelere güldüğünü biliyor ve “doz aşımı”na uğratmadan gülmecenin G vitaminini çocuk okura veriyor. Tuğçe’nin öykülerini okurken, kendini tanıma, kendi duygularını tanıma, başkalarının duygularını tanıma anlamında da mizahın büyük işlevi olduğunu görüyoruz. Şunu da vurgulamak gerekir ki; çocuk, mizah öyküsü okurken eleştirel bir anlatı olduğu için değil, komik bulduğu için okur. Ama işte asıl başarı buradadır. Çocuk gülerken öte yandan da eleştirel bakış açısı kazanacaktır. Yetişkinlerin ve çocukların gülmece seçkilerinde farklılıklar vardır. 168 gülmece kitabı üzerinde yapılmış bir araştırmada, yetişkinlerin ve çocukların beğenilerinin ancak 9 kitapta buluşabildiği görülmüştür.( Gail Munde, “What Are you Laughing At? Differences In Children’s and Adults’ Humorous Book Selections For Children”. Children’s Literature In Education, 28.4, 1997, s219) Oysa çocuklar için yazılmış iyi gülmece öykülerinden hem çocukların hem de yetişkinlerin hoşlanması önemli bir ölçüttür, başarılı çocuk mizahı budur. Yetişkin ve çocukların keyifle okuyacakları Bana Derler Küp Cadısı’nın kahramanı Tuğçe, dördüncü kitabı oluşturacak okyanuslara çoktan açılmış olmalı… Brecht ile bitirelim yazıyı: “Mizahın olmadığı yerde yaşamak zor, ama her şeyin mizah olduğu bir yerde de yaşamak olanaksızdır.” ? * Bana Derler Küp Cadısı / Nur İçözü / Resimleyen: Oğan Kandemiroğlu/ Altın Kitaplar/ 120 s./ (10+ yaş) www.maviselyener.com Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. SAYFA 30 CUMHURİYET KİTAP SAYI 951